20 yılı aşkın süredir her hafta düzenli olarak devam eden Tefsir Dersi sonrasında gerçekleştirilen soru-cevap bölümünde, yurt içi ve yurt dışı izleyicilerinden gelen soruları cevaplayan Muhterem Alparslan Kuytul Hocaefendi, kendisine yöneltilen sorular hakkında önemli açıklamalarda bulundu. İşte o açıklamalardan bazı satır başlıkları:
“Suudi Bakan Yardımcısı’nın ‘Siyasal İslam sadece kan gölüne neden oldu’ şeklindeki sözlerini nasıl değerlendiriyorsunuz?”
KAN GÖLÜNÜN SEBEBİ ORTADOĞU PROJESİDİR!
Kan gölüne sebep olan siyasal İslam değil Amerika’yla birlikte kendilerinin de içinde yer aldığı Büyük Ortadoğu Projesi’dir. Ey Amerikan uşakları! Ortadoğu’daki kan gölü, birlikte olduğunuz Amerika’nın, Irak’ı işgalinden sonra başladı. Irak’ın işgalinden önce Ortadoğu’da böyle büyük bir kan gölü var mıydı? O zaman ben bu yüzden itiraz etmiş ve ‘Türk Hükümeti’nin Amerika’ya yardımcı olmasının caiz olmadığını’ söylemiştim.
Siyasal İslam derken, İslam Medeniyeti isteyenleri kastediyorlarsa bu zaten İslam’ın kendisidir. Kur’an niye geldi? Kur’an-ı Kerim elbette ki hükmetmek ister. Çünkü Kur’an, Allah’ın kelamıdır ve Allah’ın dediği olmalıdır. Siyasal İslam dedikleri budur. Yani Allah’ın hükümlerine göre bir medeniyetin kurulması… Bu anlayış mı kan gölüne sebep oldu?
Kan gölünün sebebi Amerika’dır. Irak’ı işgal edip birkaç milyon insanı şehit eden bir o kadarını da sakat ve yetim bırakan Amerika, defolup giderken de yerine yeni örgütler bıraktı ve mezheb savaşları başlattı. IŞİD ne zaman ve nerede ortaya çıktı? Birkaç sene önce Amerika’nın hâkim olduğu Irak topraklarından çıktı. Şimdi onların eliyle kan gölünü büyütmeye devam etmektedir. Irak’tan sonra hedef olarak Suriye’yi gösterdi. Türkiye’ye göz kırptı ve Türkiye, Suriye’de halk hareketlerinin başlamasına yardım etti. Sonra Türkiye’yi yarı yolda bıraktı. Beşşar’ın devrilmemesinin sebebi yine Amerika. ‘Arap Baharı’ denilen yalanı ortaya atan; Mısır, Tunus, Libya ve Yemen’de Arap Baharı havaları estiren de yine Amerika! Aslında ortada bahar diye bir şey yoktu. Ben altı sene önce; “Bu sahte bahardır, aslında kıştır, çok kan akacak” demiştim. Bütün bunları yaparak, bu sahte Arap baharını gerçekleştirenin Amerika olduğunu herkes biliyor.
Müslümanlardan da bazı gafiller, cahil gençler onlara katılmış olabilir ama büyük projeyi yapıp tahrik eden, silah ve parayı veren kim? Bir örgütün tankları, füzeleri olur mu? Petrol rafinerisini çalıştıracak kadroları olur mu? Bu petrolü dünyaya satacak imkânları olur mu? Milyarlarca dolar paraya hükmedebilir mi? Bunların mermisi hiç mi bitmez? Bunlara bu mermi, füze, uçaksavarlar nereden geliyor? Her gün bu kadar vuruluyorlar, neden bitmiyorlar? 67 tane devlet bunlarla savaşıyor, neden bitiremiyorlar? Çünkü Büyük Ortadoğu Projesi’ni yapanlar kan gölünün daha fazla büyümesini istiyorlar. O halde bu kandan mes’ul olanlar yeryüzünde Allah’ın istediği nizam kurulsun, kula kulluk kaldırılsın, zulüm ve sömürü bitsin, huzur gelsin diyenler değil BOP’u yapanlar ve onlara yardım edenlerdir.1
Erdoğan’ın, “Hilafet diye bir derdimiz yok. Laikliği kabullenmekte İslam dünyası neden bu kadar geç kaldı, anlamıyorum” demesini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Cumhurbaşkanı’nın buna benzer sözlerini biliyoruz. Zaten Mısır ve Tunus’ta da laikliği tavsiye etmişti. İslam âleminin neden laikliği kabullenemediğini anlamıyorsa, Cumhurbaşkanı’na anlatayım. İslam âlemi neden laikliği kabul edemez? Çünkü İslam kabul etmiyor. Kur’an’da hükümler var. Bu hükümlere mi uyacağız yoksa insanların kafasından çıkan hükümlere mi uyacağız? Kur’an-ı Kerim buyuruyor ki; “Muhakkak ki bu kitabı sana, hak hükümlerle indirdik ki Allah’ın sana gösterdiği şekilde insanlar arasında hükmedesin diye”1 Yani bu kitap hükmetmek için indirildi. Bu kitap hükmedilmeyi kabul etmez, hükmetmek ister. Çünkü Allah Hakîmdir, hükmedendir, hem de hikmetle hükmedendir. O hangi hükmü koyduysa hikmeti vardır. İşte bu yüzden İslam âlemi laikliği kabul edemez.
Batı âlemi kabul eder, çünkü onların dinleri bozulup şeriatları iptal edildiği, devlete karışan bir din olmaktan çıktığı, dünyayla alakalı hükümleri olmadığı için onlar laik olabilirler. Hristiyanlık kilise dışına karışmaz. Çünkü Pavlus denilen reformist, Hz. İsa’ya verilen dini yani İslam’ı bozdu. Dini, hükümdarların ve devletin istediği hale getirdi. “Tevrat’ın ahkâmından, şeriatından muafsınız” dedi. Hristiyanlığı sadece, haftada bir defa kiliseye gidilen ve ahlaki birtakım öğütlerden ibaret, hayatın dışında olan bir din haline getirdi. Gündelik ibadetleri olmayan, şeriatı, farzları, haramları, dünya ile ilgili hükümleri olmayan bir din haline getirdi. Ama Kur’an,dünyaya ve devlete dair kanunları olan bir kitaptır. Peygamberimizin sünneti de elimizdedir. O, devlet başkanı olarak hükmetmiş bir peygamberdir. İslam’ın kanun ve hüküm koymadığı bir mesele yoktur. İşte o yüzden biz laik olamayız. Kur’an’da ve sünnette olmayan yeni meselelere gelince bunlar da ana fıkıh kaideleri sayesinde hükme bağlanabilmektedir. İçtihat yoluyla çözümlenebilmektedir.
İslam dünyaya hükmetmek için gelmiştir. Laiklik, “din devlete karışmaz” demektedir. Kur’an ise,“karışırım” diyor. İnsanlar karışacak da Allah karışmayacak! Bu mantıklı mı? İnsanlar Allah’tan daha mı yetkili, daha mı ilim sahibi? Dünya Allah’ın mıdır, değil midir? Kanun koymayı insanlar mı daha iyi bilir yoksa Allah mı?
ALLAH’TAN DAHA İYİ BİLDİKLERİNİ SÖYLÜYORLARSA BUYURSUNLAR, SÖYLESİNLER!
Laikliği savunanlar, “Allah’tan daha iyi bildiklerini” söylüyorlarsa veya “Allah’tan daha fazla hak sahibiyiz” diyorlarsa ya da “Allah’ın kitabında hatalar var” diyorlarsa veya “Allah’ın hükümleri belli bir zaman içindir, sonrası için değildir” diyorlarsa ya da “Bu kitap belli bir bölge içindir, tüm insanlığa gelmemiştir” diyorlarsa buyursunlar, söylesinler ve gerçek yüzlerini ortaya koysunlar. Bu kitap kıyamete kadar ve tüm insanlık için geçerli midir, değil midir? Cevap versinler!
“Kur’an hükmetmek ister. Allah, Hakîmdir, Kur’an da hakîmdir, hükmeden bir kitaptır. Dolayısıyla İslam âleminin laikleşmesini başaramayacaklardır. Çünkü Allah Celle Celalühu ve Kur’an-ı Kerim buna müsaade etmeyecektir. Kur’an’da bu hükümler var olduğu müddetçe, İslam âlemi laikliği kabul etmeyecektir. İslam âlemine laikliği kabul ettirmek isteyenler, güçleri yetiyorsa İslam’ın tevhid inancını değiştirsinler ve Kur’an’dan ahkâm ayetlerini çıkarsınlar!
Önceki Cumhurbaşkanlarından Demirel, görev başındayken, “Kur’an’daki ahkâm ayetlerini kaldırsak” demişti. Çünkü “O ayetler devlete karışıyor. Bu ayetlerden dolayı İslamcılar devleti tenkit ediyor, bu ayetleri kaldıralım ki kurtulalım” demek istemişti. İtirazlar gelince sustu ve bu dünyadan bu şekilde gitti ve şu anda öyle hatırlanıyor. Ne yaptıkları köprüler, ne de yollar aklımızda ve Allah da onlara bakmayacak. Ama “Ahkâm ayetlerini kaldıralım” sözü ile hatırlanıyor. Şimdiki Cumhurbaşkanı da bunu unutmasın, o da yaptığı yollarla, köprülerle değil bu laflarıyla hatırlanır ve bu sözlerinin hesabını Allah’a veremez. Eğer “İslam âlemi laikliği kabul etmekte neden bu kadar geç kaldı, anlamıyorum” diyorsa, Kur’an’ı okusun, anlar. Kur’an: “Allah Celle Celalühu hükmetme hususunda kimseyi kendisine ortak etmez.”2 buyurur.