İslam toplumunun en kıymetli nesli olan ve Hz. Peygamber'in eğitiminden geçen sahabe nesli Hz. Peygamber'in hayatına ve vahyin nazil oluşuna şahit olmaları hasebiyle İslam tarihinin temelini atmışlardır. Her bir unsuru en güzeliyle yerine getirmeleri ile sonraki nesillere birçok güzelliği miras bırakarak ümmete her açıdan örnek olmuşlardır.
Hayatlarının her safhasında ibadet şuurunu kendilerinde taşıyan, ömürlerini taat yolunda harcayan sahabe-i kiramdan bazı örnekler aktaracağız:
Sahabenin Kur’an Aşkı…
Sahabe Kur’an’ı sevmiş ona büyük bir hayranlıkla hürmet etmiştir. Abdullah bin Ömer Radıyallahu Anh her sabah Mushaf’ı eline alır, büyük bir ta’zimle öper ve duygulu bir şekilde: “Rabbimin ahdi, Rabbimin apaçık fermanı!” diye bağrına basardı.1
Hz. Ömer Radıyallahu Anh sesi çok güzel olan ve Kur’an’ı mükemmel okuyan Ebu Musa el Eş’arî Radıyallahu Anh’a zaman zaman gider ve: “Bize Rabbimizi hatırlat” derdi. O da Kur’an okurdu.
Abdullah b. Amr Radıyallahu Anh, Allah Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in meclislerine devam ederdi. Kendisi şöyle anlatır: “Rasulullah bana: ‘Sen Kur’an’ı ayda bir kere hatmet!’ dedi. Ben de: ‘Fakat ben kendimi daha kuvvetli hissediyorum’ dedim. Rasulullah: ‘O halde on günde bir kere hatmet’ buyurdular. Ben de: ‘Fakat ben daha fazla da okuyabilirim’ dedim. Efendimiz: ‘O halde üç günde bir hatmet’ buyurdular.”2
Peygamber Efendimiz'in En Sevdiği Kişi ve Sebebi
Bir gün Hazreti Aişe validemize: “Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem insanlardan en çok kimi sever?” diye sordular. Hz. Aişe Radıyallahu Anha: “Fatma’yı!” dedi. “Ya erkeklerden?” denildi. Hz. Aişe Radıyallahu Anha: “Onun kocasını!” dedi ve sonra çok mühim bir noktaya dikkat çekerek şöyle devam etti: “Çünkü o, çok oruç tutan ve çok gece namazı kılan bir kişidir” dedi.3
Ashabın Cihad Sırasında Geceleri Namaz Kılması
Yermük gününde taraflar karşı karşıya geldiğinde Rumlar’ın başkumandanı Kubuklar, Arapça bilen bir kişiyi casus olarak ashab arasına gönderdi. Giden kişi dönünce Kubuklar ona: “Onları nasıl buldun?” diye sordu. Adam: “Bu adamlar geceleyin ruhban, gündüz de kahramandırlar” dedi.4
Avf b. Ebî Hayye’nin Oruç Tutması ve Hz. Ömer’in Onun Hakkında Söyledikleri
Müdrik b. Avf el-Ahmesi şöyle anlatıyor: “Hz. Ömer yanımda iken Numan b. Mukarrin’in postası geldi. Hz. Ömer, halkı ondan sordu. O da halktan isabet alanları saymaya başladı. Falan öldürüldü, falan öldürüldü dedi ve ‘Bizim tanımadığımız bir takım kimseler de vardır’ deyince Hz. Ömer Radıyallahu Anh: ‘Fakat Allah onları tanıyor’ dedi. Orada hazır olanlar, Avf b. Ebî Hayye, el-Ahmesi’yi kastederek: ‘Nefsini Allah yolunda satan bir kişidir’ dediler. Ben de: ‘Ey müminlerin emiri! Allah’a yemin ederim ki, dayım hakkında halkın iddiası şudur ki, o, kendi nefsini tehlikeye atmıştır’ dedim. Hz. Ömer Radıyallahu Anh: ‘Böyle diyenler yalan söylüyorlar. Fakat o dünyasını verdi, ahiretini satın aldı’ dedi.”
Avf b. Ebî Hayye şehid düştüğünde oruçluydu. Savaş meydanından onun mübarek nâşını aldıklarında henüz nefes alıyordu. Kendisine su teklif ettiler. Ölünceye kadar suyu kabul etmedi.5
Sahabenin Kur’an ve Namazla Meşgul Olan Kimseye Hizmet Etmeleri
Rasulullah’ın ashabından bazı kimseler gelip de bir arkadaşlarını övdüler ve “Onun gibisini görmedik, nerede ise hep Kur’an okuyor. Bir yerde konaklanılsa hemen namaz kılıyor” dediler. Hz. Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem: “Peki, onun hizmetini kim görüyor? Onun devesine, bineğine kim yem veriyor?” diye sordu. “Biz” dediler. Hz. Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem: “O halde hepiniz ondan daha hayırlısınız” buyurdu.6
Sahabenin Namazdaki Huşusunu Muhafaza Etmesi
Peygamber Efendimiz bir seferden Medine’ye dönerken bir yerde konaklamıştı. Ashabına dönerek: “Bu gece bizi kim bekleyecek?” diye sordu. Muhacirlerden Ammar bin Yasir ve Ensar’dan Abbad bin Bişr hemen: “Biz bekleriz Ya Rasulallah!” dediler. Abbad Radıyallahu Anh Ammar’a: “Sen gecenin hangi kısmında; başında mı yoksa sonunda mı nöbet tutmak istersin?” diye sordu. Ammar Radıyallahu Anh: “Son kısmında beklemek isterim!” dedi ve yanı üzerine uzanıp uyuyuverdi. Abbad da namaz kılmaya başladı. O sırada bir müşrik geldi. Ayakta duran bir karaltı görünce gözcü olduğunu anladı ve hemen bir ok attı. Ok, Abbad’a isabet etti. Abbad oku çıkardı ve namazına devam etti. Adam ikinci ve üçüncü kez ok atıp isabet ettirdi. Her defasında da Abbad Radıyallahu Anh ayakta sabit durarak okları çekip çıkarıyor ve namazına devam ediyordu. Derken rükû ve secdeye vardı. Selam verdikten sonra arkadaşını uyandırarak: “Kalk! Ben yaralandım!” dedi.
Ammar sıçrayıp kalktı. Müşrik, onları görünce kendisini fark ettiklerini anladı ve kaçtı. Ammar, Abbad’ın kanlar içinde olduğunu görünce: “Subhanallah! İlk ok atıldığında beni neden uyandırmadın?” dedi. Abbad namaza olan aşk ve şevkini, ibadetteki huşûunu gösteren şu muhteşem cevabı verdi: “Bir sure okuyordum, onu bitirmeden namazımı bozmak istemedim. Ama oklar peş peşe gelince, okumayı kesip rükûya vardım. Allah’a yemin ederim ki, Allah Rasulü’nün korunmasını emrettiği bu mevkiyi kaybetme endişem olmasaydı, sureyi yarıda bırakıp namazı kesmektense ölmeyi tercih ederdim.”7
Sahabenin dünyasında ibadet içinde ibadeti yerleştirmek vardı. Cihad içerisinde fırsat buldukları anda Kur’an’a sarılıyor, namazlarını en güzeliyle eda etmeye çalışıyorlardı. Bizler de Sahabe-i Kiram gibi var olan ibadetlerimize huşû katabilmeyi, yaptığımız ibadetleri artırabilmeyi ve attığımız her adımı ibadete çevirme gayretini ve şevkini Rabbimizden niyaz ediyoruz.
- Kettânî, et-Terâtübü’l-idâriyye, II, 196-197
- Buhari, Müslim, Nesâi, İbn Hanbel
- Tirmizi, Menâkıb, 60/3874
- Bidaye, IV/140
- İstiab, II/316 (İbn Abdilber’den); İsabe, II/366 (Buhari’nin Tarih’inden ve İbn Ebi Şeybe’den)
- Müslim, I/356
- Ebu Davud, Taharet, 78/198; Ahmed, III, 344; İbn-i Hişâm, III, 219; Vâkıdî, I, 397