Haber-Yorum

Haberler

Paylaş:

KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ’NDE BAŞÖRTÜSÜ ZULMÜ

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde 14.03.2025 tarihinde yayınlanarak yürürlüğe giren “Ortaokullar ile Ortaöğretim Kurumları İçinde ve Dışında Uygulanacak Kurallar ve Disiplin Tüzüğü”nde başörtüsü hakkında şu ifadeler kullanıldı: “Öğrencilerin başlarını örtmek istemeleri halinde yalnızca bone üzerine bandana yerleştirerek başlarını örtebilirler. Bone ve bandana üzerinde herhangi bir şekil, desen, yazı, sembol veya işaret bulunamaz. Bone ve bandana, okul üniforması ile uyumlu renkte, düz ve sade olmalıdır.” Bu ifadelerin ardından başörtülü öğrenciler okula alınmadı. Ayrıca Kıbrıs’ta başörtüsüne karşı eylemler yapıldı. Bu eylemler sırasında bakanlığın kararıyla, kılık kıyafet kanununa göre başörtüsü serbest bırakıldı.

KKTC’de yapılan eylemler ve bakanlığın kararını değerlendiren Alparslan Kuytul Hocaefendi şunları söyledi: “Kıbrıs’ta Millî Eğitim Bakanlığı, ortaöğretimde başörtüsüne izin veren bir genelge yayınladıktan sonra oradaki laikler başörtüsünün yasaklanmasını istediler. AKP dönemi bitiyor ve yeni bir dönem başlatılıyor; bunun düğmesine ilk olarak Kıbrıs’ta basılıyor. Sonra sıra Türkiye’ye gelecek. Yeniden başörtüsünde geriye gidilecek gibi bir durum hissediyorum. Müslümanların korkaklığı ve pısırıklığı yüzünden Kıbrıs’ın laikleri böyle konuşmaya başlamışlar. Hakkı savunanlar cesur olmazlarsa batıl galip gelir. Davanızın hak olması yetmez, aynı zamanda cesur olmak zorundasınız. Sadece doğru galip gelmez, cesaret galip gelir.”

TRUMP, ERDOĞAN’IN İKTİDARDA KALMASINI İSTİYOR!

Trump, “Erdoğan’a ‘Tebrikler, Suriye’yi farklı isimlerle ele geçirdin’ dedim. ‘Hayır, ben değilim’ dedi. ‘Sendin ama söylemek zorunda değilsin’ dedim” şeklinde açıklama yaptı. Bu açıklamayı değerlendiren Alparslan Kuytul Hocaefendi şunları söyledi: “Böyle bir şeyi hiçbir devlet başkanı bir başka devletin başkanına söylemez. Özellikle Amerika bunu söylemez çünkü Amerika zaten Suriye’de olmak ve orayı İsrail’e vermek istemektedir. Demek ki Trump, bunu siyaseten söylemektedir. Böylece Suriye’yi Türkiye’nin ele geçirdiği zannedilsin isteniyor. Trump Erdoğan’ı desteklemekte, Erdoğan’ın oy kaybetmesini istememektedir. Demek ki Erdoğan’ın tekrar iktidarda kalmasını istemektedir. Bir Amerika Devlet Başkanının böyle konuştuğu vaki midir? Aslında Amerika orada istediği sistemi kurmayı, sonra da bir bahane ile Türkiye’yi oradan çıkartmayı istemektedir.”

SIRRI SÜREYYA ÖNDER SUİKASTA MI KURBAN GİTTİ?

Doğu Perinçek, Abdullah Öcalan’ın Sırrı Süreyya Önder ve Pervin Buldan’ı suikast konusunda uyardığını aktardı. Doğu Perinçek, Sırrı Süreyya Önder'in hastaneye kaldırılmadan önce kendisine gelerek: “Abdullah Öcalan bize ‘Amerika veya İsrail sizi öldürebilir, dikkat edin” dediğini açıkladı. Alparslan Kuytul Hocaefendi bu konu hakkında şunları söyledi: “Doğu Perinçek derin bilgileri olan birisidir. O yüzden dediklerine dikkat edilmesi gerekir. Bu gerçekten bir suikast ise bunu Amerika ya da İsrail mi yaptı? Yoksa Türk derin devleti kendisi yaptı da hedef mi şaşırtmaktadır? Abdullah Öcalan’ın bunu dediğine dair Pervin Buldan’ın ve Ahmet Türk’ün açıklama yapması gerekmektedir. Aslında Sırrı Süreyya Önder’e suikast girişimi hastalanmadan daha evvel de yapılmış. Bu adam güya Türkiye’nin başındaki en büyük sorunun çözümünde, en önde olan insanlardan birisidir. Bu kişinin korunması gerekmiyor mu? Sırrı Süreyya Önder son günlerde kimleri ziyarete gittiyse hepsinin incelenmesi gerekir. Son birkaç gün içinde nerede ne yedi ne içti araştırılması gerekir. Ama konuyu kapatmak istemektedirler. Bunlar hiç normal işler değildir. Özal da böyle öldü ya da öldürüldü. Devlet Bahçeli de bir anda hastaneye kaldırıldı ve ölümden döndü. Özgür Özel yumruk yedi. Bir şeyler olduğu bellidir. Bu kimselerin yediğine içtiğine çok dikkat etmeleri gerekiyor. Böyle kimseler çok iyi tanıdığı, güvendiği bir kişinin elinden yemeli, içmelidir. Kimsenin elinden bir şey almamalı, yememelidir. O kişi de bizzat kendi yapıyor olmalıdır. Suysa suyu bizzat kendi alıp getirmiş olmalıdır. Çaysa, bizzat kendisi yapmış olmalıdır. Biraz zordur, sıkıntılıdır ama başka çare yoktur.

Bu proje devlet içinde ikilik meydana getirmiş olabilir. Devletin bir kanadı bu projeye taraftar diğer bir kanadı zıt düşmüş olabilir. Bir kanadı ya taraftar değil ama taraftar gibi görünüp aslında bu projeden rahatsız ve bu projeyi bitirmeye çalışıyor olabilir. Bu projede kimler varsa, DEM Partililer belki bu şekilde öldürülerek cezalandırılacak. Bahçeli’yi öldürmek istemezler belki sadece onu cezalandırmak istemiş olabilirler. Sonuçta onu kendi adamları olarak görürler. Karanlık odalarda yüksek rütbeliler tarafından, derin devletin başları tarafından böyle bir karar verilmiş olabilir. Aslında böyle bir proje başlatıldığı andan itibaren her iki tarafın da çok iyi korunması gerekiyordu. Çok iyi korunsaydı o zaman da belki kurşunla halletmek isterlerdi ama o zaman ortaya çıkardı. Şimdi böyle çayına, kahvesine bir şeyler koyarak kalp krizi vs. diyorlar. Bu şekilde hallediyorlar. Hepsinin birdenbire hastalanması, bir sürü olayın üst üste gelmesi hiç normal gelmiyor.”

Dünya Haberler

İSRAİL’DEN TÜRKİYE’NİN ÜS KURACAĞI HAVAALANINA SALDIRI

İsrail, Şam ve Hama ile birlikte Humus’ta, Türkiye’nin askeri üs olarak yerleşeceği duyurulan T4 Havaalanını bombaladı. Bu saldırının Türkiye’ye “Suriye’de askeri üs kurmayın” mesajı olduğu, İsrailli yetkililerce ifade edildi. Konuyu değerlendiren Alparslan Kuytul Hocaefendi şunları söyledi: “Türkiye, Colani’yi desteklemekte ve yardım etmektedir. Colani devlet yönetmeyi bilmediği için her şeyi Türkiye yapmaktadır ve bunun karşılığında da Suriye’de üs almak istemiştir. Böylece Türkiye, başka devletlerde üs açan, özellikle Suriye’de üs açan bir ülke olacaktı. Böylelikle bu bölgede söz sahibi olacağını düşünüyordu. Halbuki Suriye zaten bize yakındır ve burada üs açmanın bir anlamı yoktur. Ancak Türkiye’nin böyle bir planı vardı. İsrail ise orayı vurdu ve açık açık, ‘Türkiye burada üs açmaya kalkışmasın, bu bir ikazdır. Üs açarsanız orayı vururuz ve Türkiye’yle karşı karşıya geliriz. Bizim korkumuz yok’ dedi. Türkiye televizyonlarında ‘İsrail, Türkiye’nin Suriye’deki etkinliğinin artmasından ve Türkiye’yle karşı karşıya gelmekten korktu’ şeklinde yorumlar yapılıyor. Eğer İsrail korkuyorsa, o zaman neden üs olacak yeri bombalıyor? Korkan bunu yapar mı? Aksine korkmadığını ilân ediyor ve ‘Buraya üs kurarsan senin üssünü bombalarım’ diyor. Türkiye ise buna cevap veremiyor, hatta konuyu bile açmıyor. İsrail açıklama yapmasaydı, bu olay duyulmazdı. Colani Suriye’nin devlet başkanıdır fakat hiçbir şey dememektedir. Çünkü o makama bu şartla gelmiştir.”

MÜSLÜMANLAR ARTIK İSRAİL’E YUMRUĞUNU GÖSTERMEK ZORUNDA!

Siyonist Netanyahu: “Ordumuz Suriye’de kalacak, oradan ayrılmayacağız. Herkes bunu kabullenmeli” şeklinde açıklama yaptı. Netanyahu’nun bu ifadelerini değerlendiren Alparslan Kuytul Hocaefendi şunları söyledi: “Açıkça ‘Ben Suriye’de kalacağım ve çıkmayacağım’ diyor. Ancak ne Türkiye’den ne de Suriye devletinden bir ses var. Suriye devlet başkanının en azından bağırıp çağırması gerekmez mi? Onu bile yapmamaktadır. Durumu kabullenmiştir. Yalnızca Colani değil, Türkiye de sessizdir. Güya Suriye artık Türkiye’den sorulacak, artık Suriye’de Türkiye hakimiyeti olacaktı. Gerçekte ise İsrail’in Suriye hakkında yaptığı açıklamalar ortadayken duymazdan, görmezden geliyorlar. İsrail meydanı boş bulduğu için istediğini yapıyor. Bu siyaset değildir. İsrail’e yumruğumuzu göstermediğimiz sürece İsrail durmayacaktır. Müslümanlar yumruğunu göstermek zorundadır. Başka çaresi yoktur. Ölümü göze almadan İsrail’i durduramayız. Durum böyle olunca Suriye de sessiz kalıyor, Türkiye de sessiz kalıyor. Allah ıslah eylesin, Allah uyanış ve cesaret nasip etsin. Korkaklıkla zafer elde edemeyiz, İsrail’i durduramayız.”

HİNDİSTAN-PAKİSTAN SALDIRILARININ ARKASINDA İSRAİL Mİ VAR?

Hindistan, Pakistan’a “Sindoor Operasyonu” kapsamında füze saldırısı gerçekleştirdi. Saldırının ilk bilançosuna göre 8 sivil ve 26 asker şehit oldu. Konuyu değerlendiren Alparslan Kuytul Hocaefendi şunları söyledi: “Hindistan’ın Pakistan’a saldırısı aslında uzun zamandır vardı. Hindular ineğe tapıyorlar ve İslam’a düşmandırlar. Normalde Yahudilere ve Hristiyanlara göre de Hindular putperesttir ama Yahudiler ve Hristiyanlar da İslam’a karşı onlarla birleşmiş vaziyetteler. Şu anda büyük ihtimalle Amerika ve İsrail’in talimatıyla bu saldırı gerçekleşmiştir. Özellikle İsrail, büyük bir savaş çıkmasını istemektedir. Amerika da bunun farkındadır. Her ne kadar Trump kameralar önünde sürekli İsrail’i destekliyor olsa da perde arkasında birçok defa İsrail’i durdurmaya çalışmıştır. Çünkü İsrail’in planlarını bilmektedir. İsrail bundan dolayı Hindistan’ı Pakistan’a karşı saldırtmış olabilir. Çünkü şu anda Hindistan’ı sadece İsrail desteklemektedir. Amerika ise şu an tarafsız duruyor. Diğer ülkeler de bir şey demiyor, barışa davet ediyor ama İsrail kışkırtmaya devam ediyor. Bunun arkasında İsrail’in olma ihtimali yüksektir. Ancak bu iş çok tehlikelidir çünkü Pakistan’da nükleer silahlar var, Hindistan’da atom bombaları. Eğer ikisi ya da biri atom bombası kullanmaya kalkarsa -ki daha sonra atom bombasından çok daha güçlü bombalar da yapıldı- dünya gerçekten 3. dünya savaşına gidebilir. İsrail’in de istediği dünya savaşının çıkmasıdır. Müslümanların savaşa hazır olması şarttır. İsrail’in sadece güçten anladığı ortadadır. O halde Müslümanlar savaşa hazır olmalıdır. Savaş, her gün biraz daha yaklaşmaktadır.”

İSRAİL, KÜRESEL ETKİSİNİ KAYBETTİ

İşgalci İsrail medyasında geçen haberde “İsrail artık ne ABD’de ne Avrupa’da ne de Ortadoğu’da oyun kurucu değil, küresel etkisi giderek çöküyor” ifadeleri kullanıldı. Bu ifadeleri değerlendiren Alparslan Kuytul Hocaefendi şunları söyledi: “Evet, öyle bir durum var. Artık İsrail nefret edilen bir ülke durumuna geldi. En son Amerika’da çıkan haberlerde ve Amerikalı yetkililerin yaptığı açıklamalarda, Trump’ın İsrail Başbakanından artık nefret ettiğine, onunla görüşmek istemediğine, yani onu suçlu gördüğüne ve onun isteklerini yapmadığına dair haberler çıktı. İsrail gerek Amerika tarafından gerek Fransa tarafından dışlanmaya başlandı. En çok destekleyen ülkeler İngiltere ve Almanya’ydı. İngiltere bu süreçte çok desteklemedi. Almanya biraz desteklediyse Netanyahu Uluslararası Ceza Mahkemesinde ceza alınca desteğini çekmeye başladı.

Allah en iyisini bilendir ama Hz. İsa Aleyhisselam’ın gelme şartlarından birisinin şu olduğu kanaatindeyim: Hz. İsa büyük komutandır ve o geldiğinde ona asker olacak orduların hazır olması, ona asker olacak kimselerin çok olması ve arkasından gidecek, itaat edecek kimselerin çoğalmış olmasıdır. Şu anda Hz. İsa geldiğinde onun arkasından gidecek çok kimse olduğu kanaatindeyim. Belki tüm Müslümanlar olmayacak, belki bin kişiden bir tanesi olacak ama o bile yeterlidir. Bu şart yerine geldi, gelecek gibidir. İkinci şart ise İsrail’in yalnız kalmasıdır. İsrail şu anda yalnız kalmıştır. Hz. İsa Aleyhisselam geldiğinde çok büyük bir dünya savaşının çıkmaması için Amerika’nın ve Avrupa’nın İsrail’i terk etmiş olması gerekir. Şu anda o şart yerini buluyor. Hz. İsa Aleyhisselam gelse samimi Hristiyanlar da ona tâbi olacaktır. Ve İsa Aleyhisselam İsrail ile savaştığında tüm dünya ona hak verecektir. ‘İsrail hak etti’ diyeceklerdir.”

GAZZE HALKI KITLIKLA KARŞI KARŞIYA

Gazze Hükümeti Medya Ofisi: “Gazze Şeridi resmen kıtlığın ilk evresine girdi” şeklinde açıklama yaptı. Alparslan Kuytul Hocaefendi bu açıklamayı şu şekilde değerlendirdi: “Evet, şu anda Gazze’de kıtlık var. Orada para gönderilen Filistinliler, gönderilen parayla tırlardan veya kamyonlardan mal alıp çadırdaki fakirlere dağıtıyorlardı. O hizmeti veren kimselerden bir tanesi İsrail saldırısında şehit oldu. Geride kalanlar: ‘Artık hiçbir kamyon girmiyor, şu anda para olsa da mal yok ve herkes kıtlık içerisinde’ dediler. Yani Medya Ofisinin yaptığı açıklama doğrudur. Biz başka kaynaklardan da bu haberi aldık ve böyle giderse yakında açlıktan ölenler olacak. Türkiye ve İran konuşup duruyorlar. Hamas büyük ihtimalle Türkiye’ye, İran’a, Lübnan’a (Hizbullah’a), Yemen’e biraz güvendi ve bu işe kalkıştı ama ihanete uğradı.”