Ne bu mektup o asra ait kaldı ne de cevabı… Sen Ey Genç, ilk de değildin son da olmadın… Hasan El Benna’nın kaleminden nefsini kınayan tüm gençlere ithaf olunur…
Sayın çok değerli Muhterem Hocam;
Allah’ın selamı, rahmeti ve bereketi üzerinize olsun. Bu göndereceğim mektupla sizin çok kıymetli zamanınızı alacağım için özür dileyerek başlamak istiyorum.
Ben gençlerin eğlencelerine katılıp, onların o boş işleriyle beraber oldum. Günahla itham olunacağım yerlere ayakbastım; nefsim, bu dünya nimetlerini tatmadan ayrılmak istemedi. Benim ile iyilikler arasına uzun bir mesafe girdi. Hayatım iblisin yönlendirdiği savaşın bir silsilesi oldu. Nedenini bilmediğim bir halde hep o kazandı. Şayet şeytan ve nefsim önümde elle tutulur iki nesne olsaydı, onlardan kurtulmam kolay olabilirdi. Ancak durum böyle değildir.
O zaman kurtuluş çaresi nedir? Bildiğiniz gibi kötü şeylere karşı gençler için bir cazibe bir meyil vardır. Ne kadar uğraşsalar da mükemmelleşemiyorlar ve işlerini düzeltemiyorlar. Efendim bana böyle söylendi, bu doğru mu? Benim gibi 21 yaşına varmış bir gencin, fazilet dolu, takva ile kuşatılmış doğru bir hayatı yaşamaları mümkün olur mu?
Son olarak efendim, bu hasta kalbimi iyileştirecek bir ilaç sizde var mı? Yukarıda bahsettiğim sıfatlara sahip bir gencim, benim tövbem kabul olur mu? Bana doğru yolu göster, ne olur. Nefsim bana intihar edip bu hayattan kurtulmamı söylüyor. Ben ise Allah’a olan isyanımın devam etmesinden korkuyorum. Böyle olursa, benim için ölüm daha hayırlı olur.
Efendim, seni kendime mürşit kabul ettim. Ne olur bana doğru yolu göster. Allah’ın rahmet ve mağfiretine beni ulaştır. Eğer lütfederseniz cevabınızı bekliyorum. Bitirirken, üstün saygınız ve beni kabul ettiğiniz için sonsuz teşekkürlerimi sunarım.
Üstad El-Benna’nın Cevabı:
Allah’ın selamı, rahmeti ve bereketi senin de üzerine olsun. Göndermiş olduğun yazıyı okudum.
Değerli Kardeşim, bu yolda yürüyen ilk genç sen değilsin ve son genç de sen olmayacaksın. Bu devam edecek. Hayır ve şer ile imtihan etmek için Allah bizi böyle yaratmıştır. Dönüşümüz O’nadır.
“Kim zerre miktarı hayır yapmışsa onu görür, kim zerre miktarı şer işlemiş ise onu görür”2
Azizim, senin yaşında olup, senin yaşadığın dönemi; temiz, pak, iffetli bir şekilde geçirilebilen sayısızca genç vardır. Bu güzel hayatın gençler için çok zor ve yaşanamaz olduğu görüşü doğru değildir. Bilakis hayatın bu dönemi, çoğu insanın zannettiğinden daha kolaydır. Senin yaşında bir gencin temiz bir hayatı Allah’tan korkarak fazilet ve itaat içinde yaşamaları ile mümkündür.
Allah’ın tevbeni kabul etmesine gelince… Niçin kabul etmesin? O tevbeleri çokça kabul edendir. O Allah ki şöyle buyuruyor;
“Ayetlerimize inananlar sana geldikleri zaman onlara şöyle söyle: Selam olsun size! Rabbiniz rahmeti kendi üzerine yazdı. Sizden her kim bilmeyerek bir kötülük işleyip de sonra arkasından tevbe eder, kendini düzeltirse, muhakkak ki O, bağışlayan, esirgeyendir”3
“…Kullarının tevbesini kabul eden, kötülükleri bağışlayan ve yaptıklarınızı bilendir”4
Yine kullarına seslenerek “De ki; Ey kendi nefisleri aleyhine haddi aşan kullarım! Allah’ın rahmetinden ümit kesmeyin. Çünkü Allah bütün günahları bağışlar. Şüphesiz ki O, çok bağışlayan, çok esirgeyendir. Azap size gelmeden önce Rabbinize dönün ve O’na teslim olun. Sonra size yardım edilmez”5
Allah Rasulü, Sahih hadiste şöyle seslenir:
“Kul bir kötülük işlediği zaman, istiğfar edip, Allah’ı zikrettiğinde Allah’u Teâlâ meleklerine şöyle seslenir: Kulum günah işleyip tevbe ettiğinde benim Rab olarak onu bağışlayacağımı bildi mi? Sizi şahit tutarım ki ben onu affettim”6 bu hadis, şu ayetle de doğrulanmıştır; “Yine onlar bir kötülük işlediklerinde ya da kendilerine zulmettiklerinde Allah’ı hatırlayarak hemen günahlarının affedilmesini dilerler. Günahları Allah’tan başka kim affedebilir? Onlar işledikleri günahlarda bile bile ısrar etmezler. İşte onların mükâfatı, Allah tarafından affedilmek ve altından ırmaklar akan, içinde sürekli kalacakları cennetlerdir. İyi işler yapanları bekleyen mükâfat ne kadar güzeldir!”7
Aziz kardeşim, bu hastalığın ilacı ise kolay ve tatlıdır. Takva ve istikamet ehli ile beraber ol. Nefis ve heva ehli olan insanlarla arkadaşlık yapmaktan uzak dur. Allah’u Teâlâ’nın murakabesinden bir an olsun kaçamak yapamayacağını, onun sürekli seni gözettiğini, nerde olursan ol seninle olduğunu, nefsine inandır.
Boş zamanlarını dinin ve bedenin için faydalı şeylere harca. Dininin farzlarını huşu ve muhabbetle eda etmeye çalış, Allah’ın şu ayetlerini göz önünde tutarak ısrarla Allah’tan istikametli ve doğru yolu iste: “Kullarım sana beni sorduklarında, (bilsinler ki) şüphesiz ben onlara pek yakınım. Benden isteyenin, dua ettiğinde duasını kabul ederim. Artık onlar da davetimi kabul edip bana iman etsinler. Umulur ki kemale erişirler”8
Bütün bunlardan sonra ben senin intihar etme düşünceni kınıyorum, sana bunu yakıştıramıyorum.
Azizim, sen güçlü ve kuvvetli bir erkeksin. Erkeklik bütün bu geçici şeylerden çok daha kuvvetlidir. Üzülme gevşeme sana ilaç ve şifa olacak şeylere yapış. Allah’tan sana ve kendime başarı ve hidayet diliyorum.
Allah’ın selamı, bereketi üzerine olsun.
1. Hasan El Benna’nın “Tasavvuf ve Ahlak Eğitimi” adlı kitabından alıntı yapılmıştır.
2. Zilzal, 7-8
3. En’am, 54
4. Şura, 25
5. Zümer, 53,54
6. Ahmed b. Hanbel, Buhari, Müslim, Hakim, Nesai
7. Âl-i İmran, 135- 136
8. Bakara, 186