Kıymetli okurlarımız, 350 gün boyunca Bolu F Tipi Cezaevinde haksız bir şekilde tutuklu bulunan ve 24 Ocak’ta tahliye edilen Başyazarımız cezaevinden çıktıktan sonra Bolu, Ankara ve Adana’da sevenleriyle buluştu. Alparslan Kuytul Hocaefendi, hukuk tarihine geçecek adaletsiz bir kararla tahliyesinin üzerinden henüz bir gün bile geçmeden 25 Ocak 2019 Cuma akşamı tekrar tutuklandı. Bu haksız tutukluluk sebebiyle Şubat sayımızda Başyazarımızın tahliye sonrası yaptığı önemli açıklamaları sizlerle paylaşıyoruz…
24 OCAK’TA TAHLİYE EDİLEN ALPARSLAN KUYTUL HOCAEFENDİ’DEN İLK AÇIKLAMA
24 OCAK 2019 – BOLU
Kıymetli kardeşlerim sizlerle gurur duyuyorum. Namert düşmanlarımız beni hapse atmakla sizin dağılacağınızı düşündüler, projeleri buydu. Onları mahcup ettiniz beni mahcup etmediniz.
Daha evvel söylemiştim, adaletin olduğu ülkede önce suç ve suçun delilleri olur. Suçlu kişiye öncelikle savunma hakkı verilir ve kişi suçluysa tutuklanır. Adaletin olmadığı ülkede ise kişi önce tutuklanır, sonra suç icat edilir, bir sene sonra “kendini savun” denilir. Benim başıma gelen de bu!
Bildiğiniz gibi 30 Ocak’ta, terör örgütlerinin hücre evine girer gibi evlerimize şafak operasyonu düzenlendi ve ilk iddianamede terörle itham edildim. Hayatımda kimseye bir tokat vurmadığım halde bana bu iftira atıldı. Savcının hakkımdaki “4 terör örgütüne üyelik” iddiası sonrasında ikiye indirildi. Daha sonra terör örgütüne üyelik de iptal edilerek terör örgütü propagandasına çevrildi. FETÖ’ye yardım ve PKK’nın propagandası denilen o dosyadan ilk celsede tahliye oldum. 30 yıldır onları tenkit eden birisiyim. Hepiniz şahitsiniz ki hükümet onların yanındayken ben onları tenkit ediyordum. Hatta Cumhurbaşkanı, “Sayın hocam artık gelin bu özlem bitsin” dediği zamanlarda bile onların yaptığı yanlışları, Türkçe olimpiyatlarını tenkit ediyordum. Tüm bunlara rağmen FETÖ’ye yardım etme iddiasıyla beni içeriye atmak istediler.
İki buçuk ay önce birinci dosyadan ilk celsede tahliye edildim. Terörden tutturamayacaklarını anladıkları zaman ikinci dosyada suç örgütü iddiasıyla yargılandım. Ondan da bugün yani tutukluluğumun üzerinden bir sene geçtikten sonra tahliye edildim! Madem ellerinde hiçbir delil, belge yok tutuksuz yargılasınlar! Tutuklu yargılama; aleyhinde kuvvetli deliller olduğunda ve insanların kaçma ihtimali bulunduğunda başvurulan bir yöntemdir. Herkes beni tanıyor, nereye kaçacağım!
Hiçbir delil yok, dosya bomboş. Adana’daki vakfımızın dört kat olduğunu herkes bilir, dosyada yedi kat yazıyor. Kasadan çıkan para 314 bin liraymış ama dosyada 364 bin yazıyor. Her tarafı yanlış, saçma sapan bir dosya! Bugün mahkemede anlattık, hâkim tahliye verdi. Daha evvel de söylemiştim; tahliye verseler de adaletin gereği olarak verdiklerine inanmıyorum. Çünkü siyaseten içeri almışlardı, siyasetin gereği olarak tahliye ettiler.
Bu şekilde 1 sene geçirmiş olduk. Bu süreçte ben çok şey kazandım. İnşallah sizler de çok şey kazandınız. Onlar kaybettiler biz kazandık, inşallah günahlarımıza kefaret olur. Allah Azze ve Celle derecemizi yükseltir.
Hâkim mahkemede son kez söz hakkı verseydi şunları söyleyecektim: Bize bu tuzağı, kumpası hazırlayan, en üst düzeyinden en alt düzeyine, hâkiminden, savcısına kadar hepsine hakkımı haram ediyorum. Bilmeden yapsalardı hakkımı haram etmezdim fakat bilerek yaptılar. Benim terörle alakamın olmadığını çok iyi biliyorlar. Benimle ilgili Emniyet Genel Müdürlüğü, MİT Müsteşarlığı ve İstihbarat Dairesi Başkanlığı, Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü, Başbakanlık VGM Başmüfettiş raporları var. Adana TEM ve Adana KOM’un da lehimize raporu var. Mersin, Sakarya gibi illerin Emniyet Müdürlüğünün “Alparslan Kuytul’un ve Furkan Vakfı’nın terörle ilgisi yoktur” diye hakkımızda tutulan raporları var. Bu raporların olduğunu biz de bilmiyorduk bu olay sayesinde öğrendik, 20 bin sayfa dosya hazırlamışlar. Vicdan yani biz PKK mıyız? Allah’tan korksunlar. 20 bin sayfalık dosya tamamen bomboş ve bu raporlar o dosyanın içinden çıktı. Allah şaşırtmış, görselerdi herhalde onu dosyanın içinden çıkarırlardı.
Allah onların eliyle bizi akladı. Ben hayatım boyunca asla teröre destek vermedim. Benim ömrüm Kur’an’ı anlatmakla geçti. Konuşmalarıma siz şahitsiniz, ben terör haramdır demedim mi? Bombayı atıyorlar kimi öldüreceği belli değil. Askeri, polisi, masum insanları öldürdüler. Bu nasıl bir dava, böyle dava mı olur? Ben bunu sadece mahkemede değil yıllardan beri yaptığım konuşmalarımda da açıkladım. Yaptığınız haramdır, dedim. Buna rağmen bana bu iftiraları attılar.
Benim dosyalarım suç dosyası değil sus dosyasıdır. Bana ‘sus’ diyorlar, susmayacağım. Mazlumlar sustukça zalimler azgınlaşır. Müslüman olarak hakikatleri konuşmak zorundayım. Irak’ta, Irak halkının aleyhinde Amerika’yla beraber olmamalıydınız, haram işlediniz. Amerikan kâfirinin orada Müslümanları öldürmesine yardım edemezsiniz, bu haramdır. Suriye’nin bu hale gelmesine sebep olmamalıydınız. Biliyorsunuz, buna benzer birçok mesele var. Ben bu konularda iyi niyetle görüşümü söyledim. Yanlışa yanlış dedim, demek zorundayım. İslam’a bir zarar geldiğinde, bir insana zulmedildiğinde konuşmak zorundayım. Ben bildiklerimi konuşmayacaksam Allah bana bunları niye öğretti?
Bana ‘konuşma’ diyorlar, nasıl konuşmayayım? Irak’ta 2 milyon insan öldürüldü. Rus uçağını düşürerek yanlış yapıldı. Bunun sonucunda memleket zarara uğradı. Ama yaptıkları güzel işleri de takdir ettim. Başörtüsü meselesini hallettiklerinde, Filistin meselesinde destek verdiklerinde takdir ettim. Bunun gibi Mısır’daki darbeye karşı geldiklerinde, İmam Hatiplere katsayı zulmünü kaldırdıklarında, kamuda başörtüsü yasağını kaldırdıklarında takdir ettim. Yani yaptıkları güzel şeyleri takdir ediyorum, yanlışlara da yanlış diyorum. “Hayır, yanlışımıza yanlış deme” diyorlarsa hatasız olan Allah ve Peygamberidir, hepimiz hata yaparız.
Hocalar doğruyu konuşmayacaksa kim konuşacak? Yalnız namazı, orucu anlatan hocalara alışmışlar, benim gibi bir hoca istemiyorlar. Hocaların namaz, abdest dışında başka şeylere karışmasını istemiyorlar. İslam’ın siyasi yönü de var. Peygamberimiz devlet başkanıydı ve devlet idare etmiştir. Kur’an-ı Kerim’de devlet ile ilgili ayetler vardır. Kur’an sadece namazı, abdesti mi anlatıyor ki benim sadece namazı, abdesti anlatmamı istiyorlar.
Hocaların daha ötesine girmesini, onların siyasetlerini tenkit etmesini istemiyorlar. Ben zaten her şeye karışmıyorum. Yol yapılmış, baraj yapılmış, enflasyon yükselmiş... Bu konular benim alanım olmadığı için bunlarla ilgili tenkitlerde bulunmuyorum. Bunlar olabilecek şeylerdir. Ben sadece İslam’a ve Müslümanlara zarar geldiği zaman konuşuyorum.
Biz bir şey kaybetmedik gerek ben gerekse sizler inşallah çok şey kazandık. 312 gün beni tek başıma bir koğuşa koydular. Zor günlerim oldu. Allah biliyor, bir müddet etkilenmiyorsunuz ama sonra tesir etmeye başlıyor. Kimseyle görüştürmediler, televizyon vermediler, bir arkadaş vermediler, sohbet hakkı vermediler, spor hakkı vermediler, birçok hakkımı vermediler. Ağır müebbet olanlar bile koğuşta 3-4 kişi kalıyordu. 312 gün tek başımaydım… Ne kadar başvuruda bulunduysak hiçbirini kabul etmediler.
Birbirimize karşı düşmanca davranmamalıyız. Ben ne konuştuysam Allah rızası için konuştum. Bunları hak edecek bir şey yapmadım. PKK’cıya yapmadığınızı bana nasıl yaparsınız? Onlar odada 4 kişi kalıyorken ben tek başıma kaldım. Bunlar kabul edilecek şeyler değildi. Rabbim vardı, evet tektim ama yalnız değildim çok şükür. Eğer Müslüman olmasam, insan orada çok kötü olabilir. 1 gün değil, 5 gün değil, 50 gün değil... Eğer Rabbinizle birlikte değilseniz orada dayanamazsınız.
Buraya kadar geldiğiniz için Allah razı olsun. Hepinize çok teşekkür ediyorum. Bize müsaade eden komutanıma, jandarma kuvvetlerimize, polisimize de ayrıca teşekkür ederim. Asker, polis bizim kardeşimiz, hiçbir zaman askerle, polisle bir sorunumuz olmadı. Askere, polise kurşun sıkan da bizim düşmanımızdır. Biz, vatanını, milletini seven insanlarız. Layık olduğumuz gibi muamele görmek istiyoruz. Sadece hakikatleri konuşan insanlarız… 1
ALPARSLAN KUYTUL HOCAEFENDİ’NİN ANKARA’DA YAPTIĞI AÇIKLAMA
25 OCAK 2019- ANKARA/GÖLBAŞI
Telefon görüşmesinde bahsetmiştim; demir mi tahta mı olduğumuz belli olacak. Demiri döverseniz çelik olur. Tahtayı döverseniz, ısıtırsanız ya parçalanır ya da yanar. Çok şükür parçalanmadık, çelikleştik elhamdülillah. Demek ki demirmişiz, tahta değilmişiz.
Bu yaşananlar hem benim açımdan hem de sizin açınızdan hayırlı oldu. Onların istediği gibi olmadı. Onlar herhâlde, 3-5 ay sonra teslim olacağımı zannettikleri için beni tecride attılar. Onların istediği gerçekleşmedi. Ben teslim olmasam bile herhâlde sizin teslim olacağınızı zannettiler, o da olmadı. Çok şükür bundan biz kârlı, onlar zararlı çıktı. Peygamberimiz bir duasında şöyle der: “Rabbim lehimize tedbir al, aleyhimize tuzak kurulmasına izin verme!” Aleyhimize tuzak kurdular fakat Allah buna müsaade etmedi. Bu süreçte herkesin bildiği Fil Suresi aklıma geliyor, “Görmedin mi Rabbin o fil sahiplerine ne yaptı?” Allah onların tuzaklarını boşa çıkardı. Ben de gerçekten bunu gördüm ve yaşadım.
Benim terörle alakamın olmadığını bildikleri halde bunları bile bile yaptılar. Bir yılan bizi sokmaya çalışıyor. Her devletin içerisinde “derin devlet” dedikleri bazı çeteler, ekipler olur. Bunlar istedikleri adamı bitirmek için planlar yaparlar. Öyle olacağını zannettiler. Allah’ın bitirmediğini kimse bitiremez.
Avukatlardan, ailemden öğrendiğim kadarıyla internet ortamında da kimseyi ikna edememişler. Yolda gelirken de baktık; gazeteciler, yazarlar geçmiş olsun paylaşımları yapmışlar. Hakkımızda söyledikleri yalan haberlere kimseyi inandıramadılar. Bu kadar yoğun propaganda yaptılar, iftiralar attılar, şafak operasyonları yaptılar. Sanki PKK’nın hücre evine girer gibi evlerimize baskın yaptılar. Utanın, ben bir hocayım. Hayatımda birine bir tokat mı vurdum ki bana bunu yaptınız? İnsan biraz adamına göre davranır. Teröristin evine mi baskın yapıyorsunuz? Siz beni çağırdınız da gelmedim mi? Çok ayıp ettiler, kalbimizi kırdılar. Ama ne yaptılarsa kendilerine yaptılar.
Hz. Ali’ye sormuşlar; “Hiç kimseye kötülüğün dokundu mu?” “Kimseye ne iyiliğim ne de kötülüğüm dokundu” demiş. Etrafındakiler “Olur mu öyle şey senin iyiliğini bilmeyen mi var?” deyince Hz. Ali; “Ben ne yaptıysam kendime yaptım” demiş. Kur’an-ı Kerim “Kim bir hayırlı amel işlerse kendi lehine kim de bir kötü bir amel işlerde kendi aleyhinedir. Sonra Rabbinize döndürüleceksiniz” buyuruyor. Hepimiz Allah’a döndürüleceğiz ve kıyamet gününde görüşeceğiz.
Bu dünyanın mahkemesinde rezil oldular ama Allah’ın mahkemesinde yalnız rezil olmakla kalmayacak bir de cehenneme girecekler. 45 kişiyi mahkeme ettiler. 45 kişinin bir tanesinin bile sabıkası yok. Bir tanesinin evinden bir şey çıkmamış. Siz bu kadar temiz insanı nereden bulacaksınız? Evlerine şafak operasyonu düzenleyerek 45 kişiye terörist muamelesi yaptınız. Sorununuzun benimle olduğunu biliyorum. Bu kadar insandan ne istiyorsunuz?
Ben seni eleştirdim, eleştirmeye de devam edeceğim. Hapisten daha yeni çıktım yine eleştireceğim. Bana, “Niye eleştiriyorsun?” diyebilirsin ama iftira atamazsın. Ben sana hiç iftira attım mı? Benim terörle alakam olur mu? Vakıf suç örgütüymüş. Bu kadar evi bastınız bir tane silah buldunuz mu? Bizden şikâyetçi olan bir kişi var mı? ‘Bize şunu yaptılar, bunu yaptılar’ diyen var mı? Çok ayıp ettiniz, insan adamına göre davranır. Ama yok, insanlık kalmamış.
Bazı insanlar affedilir, bağışlanır. Çünkü o yaptığı yanlışı bilmeden yapmış, hata etmiştir. Bazıları ise yılan gibi sokar, yaptığını kasıtlı yapar. Bediüzzaman risalelerinde bunlara ‘gizli yılanlar’ der şimdiki adıyla ‘derin devlet.’ O zamanki gizli yılanlar onunla uğraştılar, şimdi de benimle uğraşıyorlar. Bediüzzaman kimseye bir şey mi yapmıştı? Ona da aynı şeyi yaptılar. Bu işler böyle. Allah’a şükürler olsun biz bir şey kaybetmedik. Alnımızın akıyla çıktık. Sabrı, şükrü, teslimiyeti, tevekkülü öğrendik. Allah hepinizden razı olsun. Sizlerle gurur duyuyorum. Görüşmek üzere…2
HOCAEFENDİ’NİN TESİSTE POLİS TARAFINDAN ENGELLENMEYE ÇALIŞILAN KONUŞMASI
25 OCAK 2019- ADANA/MOLA TESİSLERİ
Alparslan Kuytul Hocaefendi Adana gişelerinde durdurulmuş, kendisini bekleyen sevenlerinin yanına gitmesine izin verilmemiş ve Emniyet mensupları tarafından 2 saat bekletilmiştir. Emniyet mensupları ile yapılan müzakereler sonrasında Alparslan Kuytul Hoca’nın bir sonraki tesiste bekleyen yüzlerce seveniyle selamlaşmasına müsaade edildiği söylenmiş ancak Hocaefendi’nin bu kısa selamlama konuşması esnasında, izinsiz bir konuşma yapıyormuşçasına konuşması anonslarla kesilmeye, engellenmeye çalışılmıştır.
Kıymetli Kardeşlerim! Emniyet kuvvetleri burada çok kısa bir açıklama yapmama izin verdiler, onun için uzatmayacağız. Buraya kadar gelip zahmet ettiğinizden dolayı teşekkür ediyorum... (Hocaefendi bu cümlelerini söylerken polis memuru anonslarla sözlerini kesmeye başladı.) Bunun üzerine Alparslan Kuytul Hocaefendi şunları söyledi:
Biz güvenlik şube müdüründen izin aldık. Güvenlik şube müdürünün haberi var kendisi de burada. Her komiser, her görevli olaya müdahale edecekse o zaman biz kiminle konuşacağız? Müdürünüzle konuştuk, işte müdür bey orada. Burada kısa bir açıklama yapacağımı söyledim, tamam dedi. Araçların girmesine izin vermediler, zaten girmedi. (Bu esnada yapmış olduğunuz eylem yasa dışıdır anonsları ile Hocaefendi’nin konuşması kesiliyor.) Biz eylem yapmıyoruz. Ben iftiralarla bir sene hapis yattım ve bu insanlar da bana hoş geldin demeye geldiler, eylem yapmaya gelmediler. Biz hiçbir zaman polisle karşı karşıya gelmek istemedik.
(Anonslar devam ediyor...) Siz burada resmen provokasyon yapıyorsunuz, insanları tahrik ediyorsunuz. Ben burada kısa bir açıklama yapacağımı söylüyorum. Oradan sürekli konuşarak konuşmamı bölmeye çalışıyorsunuz. İnsanları kışkırtıyorsunuz, tahrik ediyorsunuz.
(Polis anonslarına aralıksız devam ediyor.) Tamam, o zaman sen konuş ben de konuşayım. Hakkın sesi her zaman üstündür! Bu yapılan şuna benziyor: Peygamberimiz konuşma yaparken, konuşması anlaşılmasın diye taşları birbirine vuruyorlardı. Ben buradan konuşuyorum siz oradan konuşuyorsunuz. Yaptığınız çok ayıp, ben zaten Güvenlik Şube Müdüründen izin aldım, sen müdürüne bağlı değil misin?
Kıymetli kardeşlerim uzatmayacağım. Ben geri adım atacak olsaydım zaten daha evvel geri adım atardım, hapse de girmezdim! Siz insanı tanımayı öğrenmemişsiniz. Herkesi bu şekilde yıldıramazsınız, korkutamazsınız artık bunu öğrenin. Herkesi mıymıntı, korkak hoca zannediyorsunuz!
Kıymetli kardeşlerim, iftiralarla beni hapse attılar sonunda çok şükür bu iftiraların iftira olduğunun ortaya çıktığını yavaş yavaş görüyoruz. 12 tane mahkeme açtılar, mahkemelerin üçünden beraat aldım, 4. ve 5. mahkeme de tahliye ile sonuçlandı. Durum gösteriyor ki, Allah’ın izniyle bunların hepsi beraatla sonuçlanacak. Bize bir kumpas hazırladılar Allah onların kumpasını bozuyor. Yeter ki biz taşkınlık yapmayalım, yeter ki biz cesur olmaya da devam edelim. Bu süreç bize hayırlı oldu biz kazandık, bize bu tuzağı hazırlayanlar kaybettiler rezil oldular. Allah onları daha da rezil edecek, görecekler. Terör ve suç örgütü dediler, ikisinden de tahliye oldum. Yalan ve dolanla insanları hapislere dolduruyorlar. Yalanlar bugün olmazsa yarın ortaya çıkar.
Kıymetli kardeşlerim, konuşmamı uzatmayayım buradan fuar alanında bizi bekleyen kardeşlerimizin yanına gidip selam vereceğim oradan da evime gideceğim. Kırmızı ışık olmayan yerlerden gitmeye çalışacağız bu şekilde trafiği de tıkamayacağız. Biz hiçbir zaman kimseye zarar vermedik trafiği de tıkamadık çiçekleri de ezmedik, polisimize taş da atmadık. Bundan sonra da böyle devam edeceğiz. Trafiği tıkamadan, olay çıkarmadan güzellikle evime gideyim, anneme kavuşayım. Sizlere beni kavuşturan Rabbime hamd ediyorum.
Sizlerle gurur duyuyorum, beni burada saatlerce beklediniz. Buradan selam vermeden geçmemi istediler. Biz Müslümanız, bu milletin evladıyız. Örf-adet diye bir şey var. Saatlerdir beni burada soğukta bekleyen bu kadar insana Allah razı olsun demeyecek miyim? Hepinize çok teşekkür ediyorum, inşallah görüşürüz. Her ne kadar vakfımız yoksa da bundan sonra her ev vakıf, her ev medrese, her an davet, herkes davetçi olacak. 3
ALPARSLAN KUYTUL HOCAEFENDİ’NİN SİREN SESLERİYLE BASTIRILMAYA ÇALIŞILAN
TARİHİ KONUŞMASI
25 OCAK 2019- ADANA / EVİNİN BALKONU
350 gün sonra tahliye olan ve Adana girişinden itibaren yolda birtakım zorluklar yaşayarak evine gelen Alparslan Kuytul Hocaefendi, kendisini karşılamaya gelen sevenleriyle buluşmasında birkez daha emniyet mensuplarının engeli ile karşılaştı. Kalabalıklar arasında sesini duyuramayan Alparslan Kuytul Hocaefendi evinin balkonuna çıkarak sevenlerine seslenmeye çalıştı. O esnada polis araçlarından açılan yoğun siren sesleriyle açıklama yapması engellenmek istendi.
Kıymetli Kardeşlerim (Bu esnada siren sesleri açıldı) Yazıklar olsun. (sirenler devam ediyor.) Yazıklar olsun! (sirenler devam ediyor.) Yapın, yapın devam edin. Peygamberimiz konuşurken de aynen böyle ses yaptılar. Peygamberimizin konuşmasını engellediler. Aynısını yapıyorsunuz.
Size hakkımı haram ediyorum! Haksız yere bir sene hapse attırdınız. Yetmedi kendi evime bile gelmeme engel oldunuz. Siz bu şekilde devam etmekle sadece ve sadece kendinizi düşürüyorsunuz. Çok büyük bir ayıp işliyorsunuz. Yazıklar olsun!
Beni karşılamaya gelenleri engelliyorsunuz. Benim sevilmemi, sayılmamı hazmedemiyorsunuz. Sadece ve sadece herkes kendi partisinin liderinin sevilmesini istiyor. Partilerin dışında hiçbir kimsenin sevilmesine razı olmuyorsunuz. Demokrasi diyorsunuz, demokrasiye de aykırı davranıyorsunuz. Bir insanın bu kadar engellenmesi normal midir? Bu ahlaklı mıdır? Ben zalimce iftiralarla bir senedir haksız yere hapse atıldım. Bu insanlar da beni sevdikleri için karşılamaya geldiler. Neden hazmedemediniz? Böyle bir kanun yok, olamaz. Siz nereden talimat alıyorsunuz? (Siren sesleri bu konuşma bitene kadar devam etti)
Kıymetli kardeşlerim bu yapılanları unutmayın! 4
1. youtube.com/watch?v=u5SFitFjoRo | alparslankuytul.com/2019/bir-yillik-haksiz-tutuklulugun-ardindan-tahliye-olan-alparslan-kuytul-hocaefendiden-ilk-aciklamalar.html
2. youtube.com/watch?v=Kxk597GbYs8
3. youtube.com/watch?v=Q1Elh44vSCs
4. youtube.com/watch?v=bzrjmGRVbO8 | alparslankuytul.com/2019/tahliye-olan-alparslan-kuytul-hocaefendinin-siren-sesleriyle-bastirilmaya-calisilan-konusmasi.html