Başarı yolunda ilerlerken sağlam adımlar atabilmek başarılarımızı kalıcılaştırır. Sağlam adımlar atabilmek için bilinçli yürümek zorundayız. Attığı adımları bilinçli atanlar tesadüf eseri değil her zaman başarılı olurlar. O halde şu püf noktalara dikkat edelim.
1-Sıfıra Çarparsanız Sıfırlarsınız
Keşke geçmişimizi bir film gibi seyredebilseydik. Hatalarımızı görebilseydik. Geleceğimizi de aynı şekilde... Düşünün ki hep doğru şeyler yapıyorsunuz. Bir gün gelmiş ki yanlışlar yapıyorsunuz ve doğrulara yanlışlar eklenip duruyor. Yanlış bir daha yanlış, getiriyor. Ve bir de bakmışsınız ki doğrunuz kalmamış. Hayat herkesi dikkatli, temkinli ve sakin olmaya çağırıyor. “Sıfırlardan” korkunuz. Küçük bir öfke, manalı bir bakış, bir anlık bir coşku kılığına girebilen, bazen kurt bazen kuzu postuna bürünebilen “sıfırlar” a çarpıldığınızda sıfırlanmış olursunuz.
Küçücük bir sıfıra çarpan yüz milyonlarca rakamınız, sıfır olur gider.
2-İki İnsan Olmayınız
Başkalarının sizde görmelerini istemediğiniz ve sizde var olduğunu bilmelerini arzu etmediğiniz bir davranışı-tavrı-işi; yalnız başınıza olduğunuz zamanlarda da göstermeyiniz, yapmayınız.
İnsanların içinde başka, yalnız başına kaldığında başka olan birisinin maddi ve ruhi tavırları kuvvetli bir bütünlük arz etmez. Öyle bir insan bölük parça bir görüntü verir.
3-Derhal Teşebbüse Geçin
Yapmayı düşündüğünüz işler, ulaşmak istediğiniz insanlar, gerçekleştirmek istediğiniz tasarılarınızla aranıza hayali engeller koymayınız. Yeter ki derhal teşebbüse geçin. Zor gibi görünen işlerin kolaylıkla halledilebileceğini göreceksiniz. Teşebbüs sayesinde hiç ulaşılamayacak zannedilen insanlara ulaşılabilir, gerçekleşmez inadında görünen işler gerçekleştirilebilir. Teşebbüs için en iyi zaman, niyetin kalpte alev olduğu zamandır. Alev parlar parlamaz harekete geçiniz.
4-Doğrularınız Yanlışlarınızı Yer
Hayat sizi samimi görmek ister. Bir yanlıştan sonra hemen bir doğruya koşmanız samimiyetiniz konusunda onu ikna eder. Çünkü hayat doğruları çok olanın yüzüne güler. Her kötülükten sonra bir iyilik, her yanlıştan sonra bir doğru; kötülüğün ve yanlışlığın lekelerini silip o lekelerle simsiyah olmanızı engeller.
Temizlenmeyen her leke, bir sonraki ile birlikte biraz daha büyür. Pantolonunuzda dört leke varsa beşincisinin gelmemesi için fazla dikkatli olamayabilirsiniz. Onun için ilk lekeyi derhal temizlemelisiniz. Yanlışları doğrularından fazla olan her öğrenci sınıfta kalır.
5-Yumruğunuz Demirleştikçe Eldiveninizi İpeği Kalınlaşmalıdır
İnsanlara yumuşak davranabilmemiz, olayları yumuşak karşılamamızı kolaylaştırır. İnsanlara karşı sert, kırıcı, haşin davrananlar olaylar karşısında da sakin olamazlar. Güçlüyseniz yumuşak olmanızın bir değeri ve manası vardır. Yoksa yumuşaklık ve sükûnet, zayıflığın, çaresizliğin diğer adı değildir.
6-Kaş Yapayım Derken Göz
Çıkarmamak İçin Sağduyu Gerekir.
Kaş yapmak gibi güzel bir niyet nasılda “göz çıkarmak” gibi bir neticeye dönüşüyor.
Çıkmış gözlerin çoğuna sebep olanlar, kaş yapmak isteyenlerdir. Çünkü onlarda sağduyu yoktu, basiret yoktu, feraset yoktu. Basiret; kalp gözüyle görebilmek, işinin sonunun nereye varabileceğini doğru kestirmektir. Feraset, çabucak kavrayabilmektir. Sağduyu; gördükten, kavradıktan sonra doğru kararlara varabilmektir. Bu üç kelimenin de manası safha safha ve birçok yönleri ile birbirlerinde tamamlanırlar. Sağduyu, bütün sivrilikleri törpüleyen, bizi hayati hatalara düşmekten koruyan, zaman kaybetmemize engel olan, kendimize ve etrafımıza zarar vermememizi sağlayan büyük bir güçtür.
7-Her Saniyeniz Gayenize Kilitlenmelidir
Büyük başarılar her saniye tespit edilen gayeler için yaşanmakla elde edilebiliyor. Hayatınızın her saniyesi gayenizin rengi ile renklenmeli ve onunla dopdolu olmalısınız.
8-Bütün Bütün Elde Edilemeyen Bütün Bütün Terk Edilemez
Elde ettiğiniz her parça bütünle bir irtibat sağlar. Ne kadar küçük olursa olsun elde edilen parça muhafaza edilmeli, bütünün haşmetine bakılıp küçük görülerek elden çıkarılmamalıdır. Parçada görülen ısrar bir dinamit gibi patlayıp engelleri yok eder ve bütüne giden yollar açılıverir.
Kamil bir insan olmanın bütün gereklerini aynı anda bir araya getirmeyenler bu bütünlüğe ulaşamaz. Zafer önce küçük mevzilerde kazanılır. Bütünü elde etmek için başka yol yoktur.
9-Sözünüzün Eri Olun
Söz bahsinde iki yol vardır. Birincisi; olur olmaz söz vermemeliyiz. İkincisi; söz verdikten sonra mutlaka sözümüzü tutmalıyız. Sözünü tutmayan insanlar güvenirliklerini kaybederler. Sağlam dostluklar güvenilir insanlarla yapılır. Söz verip de yapmamak insanı basitleştirir. ‘Sözünün eri’ olarak nitelendirilmek istiyorsanız mutlaka verdiğiniz sözleri yerine getirin!
10-Artık Güzel Bir Sabır Gerek
Sabır; zamanı lehimize çevirme sanatının adıdır. İnsanın kendisini en çok kontrol ettiği, dış etkilerden en çok koruduğu andır sabırlı olduğu an. Yani sabırlı olma hali tam bir şuur halidir.
Bir bela anında olan sabır, başarı karşısında da gerekir. Sabırlı insan kendisini sorgulayan, nerede hata yaptığını araştıran insandır.
Muhteşem zaferler, baş döndürücü başarılar, büyük belalar, küçük sıkıntılar… Ne olursa olsunlar gelip çattıkları zaman, artık güzel bir sabır gerek.*
Başarı yolunda ilerlerken sağlam adımlar atabilmek başarılarımızı kalıcılaştırır. Sağlam adımlar atabilmek için bilinçli yürümek zorundayız. Attığı adımları bilinçli atanlar tesadüf eseri değil her zaman başarılı olurlar. O halde şu püf noktalara dikkat edelim.
1-Sıfıra Çarparsanız Sıfırlarsınız
Keşke geçmişimizi bir film gibi seyredebilseydik. Hatalarımızı görebilseydik. Geleceğimizi de aynı şekilde... Düşünün ki hep doğru şeyler yapıyorsunuz. Bir gün gelmiş ki yanlışlar yapıyorsunuz ve doğrulara yanlışlar eklenip duruyor. Yanlış bir daha yanlış, getiriyor. Ve bir de bakmışsınız ki doğrunuz kalmamış. Hayat herkesi dikkatli, temkinli ve sakin olmaya çağırıyor. “Sıfırlardan” korkunuz. Küçük bir öfke, manalı bir bakış, bir anlık bir coşku kılığına girebilen, bazen kurt bazen kuzu postuna bürünebilen “sıfırlar” a çarpıldığınızda sıfırlanmış olursunuz.
Küçücük bir sıfıra çarpan yüz milyonlarca rakamınız, sıfır olur gider.
2-İki İnsan Olmayınız
Başkalarının sizde görmelerini istemediğiniz ve sizde var olduğunu bilmelerini arzu etmediğiniz bir davranışı-tavrı-işi; yalnız başınıza olduğunuz zamanlarda da göstermeyiniz, yapmayınız.
İnsanların içinde başka, yalnız başına kaldığında başka olan birisinin maddi ve ruhi tavırları kuvvetli bir bütünlük arz etmez. Öyle bir insan bölük parça bir görüntü verir.
3-Derhal Teşebbüse Geçin
Yapmayı düşündüğünüz işler, ulaşmak istediğiniz insanlar, gerçekleştirmek istediğiniz tasarılarınızla aranıza hayali engeller koymayınız. Yeter ki derhal teşebbüse geçin. Zor gibi görünen işlerin kolaylıkla halledilebileceğini göreceksiniz. Teşebbüs sayesinde hiç ulaşılamayacak zannedilen insanlara ulaşılabilir, gerçekleşmez inadında görünen işler gerçekleştirilebilir. Teşebbüs için en iyi zaman, niyetin kalpte alev olduğu zamandır. Alev parlar parlamaz harekete geçiniz.
4-Doğrularınız Yanlışlarınızı Yer
Hayat sizi samimi görmek ister. Bir yanlıştan sonra hemen bir doğruya koşmanız samimiyetiniz konusunda onu ikna eder. Çünkü hayat doğruları çok olanın yüzüne güler. Her kötülükten sonra bir iyilik, her yanlıştan sonra bir doğru; kötülüğün ve yanlışlığın lekelerini silip o lekelerle simsiyah olmanızı engeller.
Temizlenmeyen her leke, bir sonraki ile birlikte biraz daha büyür. Pantolonunuzda dört leke varsa beşincisinin gelmemesi için fazla dikkatli olamayabilirsiniz. Onun için ilk lekeyi derhal temizlemelisiniz. Yanlışları doğrularından fazla olan her öğrenci sınıfta kalır.
5-Yumruğunuz Demirleştikçe Eldiveninizi İpeği Kalınlaşmalıdır
İnsanlara yumuşak davranabilmemiz, olayları yumuşak karşılamamızı kolaylaştırır. İnsanlara karşı sert, kırıcı, haşin davrananlar olaylar karşısında da sakin olamazlar. Güçlüyseniz yumuşak olmanızın bir değeri ve manası vardır. Yoksa yumuşaklık ve sükûnet, zayıflığın, çaresizliğin diğer adı değildir.
6-Kaş Yapayım Derken Göz
Çıkarmamak İçin Sağduyu Gerekir.
Kaş yapmak gibi güzel bir niyet nasılda “göz çıkarmak” gibi bir neticeye dönüşüyor.
Çıkmış gözlerin çoğuna sebep olanlar, kaş yapmak isteyenlerdir. Çünkü onlarda sağduyu yoktu, basiret yoktu, feraset yoktu. Basiret; kalp gözüyle görebilmek, işinin sonunun nereye varabileceğini doğru kestirmektir. Feraset, çabucak kavrayabilmektir. Sağduyu; gördükten, kavradıktan sonra doğru kararlara varabilmektir. Bu üç kelimenin de manası safha safha ve birçok yönleri ile birbirlerinde tamamlanırlar. Sağduyu, bütün sivrilikleri törpüleyen, bizi hayati hatalara düşmekten koruyan, zaman kaybetmemize engel olan, kendimize ve etrafımıza zarar vermememizi sağlayan büyük bir güçtür.
7-Her Saniyeniz Gayenize Kilitlenmelidir
Büyük başarılar her saniye tespit edilen gayeler için yaşanmakla elde edilebiliyor. Hayatınızın her saniyesi gayenizin rengi ile renklenmeli ve onunla dopdolu olmalısınız.
8-Bütün Bütün Elde Edilemeyen Bütün Bütün Terk Edilemez
Elde ettiğiniz her parça bütünle bir irtibat sağlar. Ne kadar küçük olursa olsun elde edilen parça muhafaza edilmeli, bütünün haşmetine bakılıp küçük görülerek elden çıkarılmamalıdır. Parçada görülen ısrar bir dinamit gibi patlayıp engelleri yok eder ve bütüne giden yollar açılıverir.
Kamil bir insan olmanın bütün gereklerini aynı anda bir araya getirmeyenler bu bütünlüğe ulaşamaz. Zafer önce küçük mevzilerde kazanılır. Bütünü elde etmek için başka yol yoktur.
9-Sözünüzün Eri Olun
Söz bahsinde iki yol vardır. Birincisi; olur olmaz söz vermemeliyiz. İkincisi; söz verdikten sonra mutlaka sözümüzü tutmalıyız. Sözünü tutmayan insanlar güvenirliklerini kaybederler. Sağlam dostluklar güvenilir insanlarla yapılır. Söz verip de yapmamak insanı basitleştirir. ‘Sözünün eri’ olarak nitelendirilmek istiyorsanız mutlaka verdiğiniz sözleri yerine getirin!
10-Artık Güzel Bir Sabır Gerek
Sabır; zamanı lehimize çevirme sanatının adıdır. İnsanın kendisini en çok kontrol ettiği, dış etkilerden en çok koruduğu andır sabırlı olduğu an. Yani sabırlı olma hali tam bir şuur halidir.
Bir bela anında olan sabır, başarı karşısında da gerekir. Sabırlı insan kendisini sorgulayan, nerede hata yaptığını araştıran insandır.
Muhteşem zaferler, baş döndürücü başarılar, büyük belalar, küçük sıkıntılar… Ne olursa olsunlar gelip çattıkları zaman, artık güzel bir sabır gerek.*
Recep Şükrü APUHAN’ın “Başarı Yolunda 70 Altın Kural” kitabından alıntıdır.