Mektup

Bir Delinin Rabbine Arz-ı Hali

Paylaş:

                1965 yılında hayata gözlerini yummuş, Elâzığ Akıl ve Ruh Sağlığı Hastanesi’nde yani bir tımarhanede tedavi gören bir delinin Rabbine yazdığı mektubu…

                Ben dünya küresi, Türkiye karyesi ve Urfa köyünden, El Aziz Tımarhanesi sakinlerinden; ismi önemsiz, cismi değersiz, çaresiz ve kimsesiz bir abdi acizin, ahir deminde misafiri Azrail’i beklerken, başhekimlik üzerinden Hâkimler Hâkimi’nin dergâh-ı uluhiyetine son arz-u halimdir.

                Ben gam deryasında, fakirlik vatanında, horluk ve rezillik kaftanıyla padişah yapılmışım. Meyvelerden dağdağana, çalgılardan ney ile kemana kapılmışım. Benim yatağım akasya dikeninden, yorganım kirpi derisinden farksızdır. Kalbim Eichman’ın1 fırını ve sahranın çöl fırtınasıdır.

                Ruhum, aşık-ı Hüda, Mahbubperesttir. Lakin aklım kaderin cilvesi ve talihin sillesiyle gelgittir. Bana gelen derd-ü gamın kilosu beleştir. Nerede bir güzel varsa, bana karşı keleştir. Bütün yiğitler de bana hep ters ve terestir. Aylar geçti, tek temizliğim, gözyaşıyla ve kara toprakla aldığım teyemmüm abdestidir. Yani, içtiğimiz kezzap suyu, mezemiz ise ateştir.

                Ol Resul-i Zişan ve Sultan-ı Dücihan Cenabı Allah; insanları dünya, dünyayı ise insanlar için yarattığını, ruhları vücut, vücutları ise ruhlar için yarattığını, erkekleri kadınlar, kadınları erkekler için yarattığını, cenneti mümin kullar, mümin kulları da cennet için yarattığını, cehennemi inkarcılar ve münafıklar, inkarcıları ve münafıkları da cehennem için yarattığını peygamberinin hadisleriyle haber vermiştir.

                Peki acaba benim gibi meczup divaneleri ne maksatla halk etmiştir?

                Bilen babayiğit, meydana çıkıp söylesin. Allah sana iman verdi, sen tuğyan edersin. O inam2 etti, sen küfran edersin. O ikram etti, sen inkâr edersin. O ihsan etti, sen isyan edersin. Bir de kalkıp bana deli divane diye bühtan edersin.

                Bu söylediklerimin hepsi ruhumun içinde cenk etmektedir. Eğer dilekçemin cevabı gelirse bu manevralar sona erecektir. Şimdi adresimi arz ediyorum. Kur’an’ı geldiği yere, yine Kur’an’ı getiren geri taşısın. Madem ki ahkamı ve ahlakı kalmadı, Kur’an’ın kâğıdı ve yazısı neye yarasın? Ta ki Hazreti Muhammed Mehdi Aleyhisselam gelince yeniden okunup yaşansın.

                Ey zerrelerden kürelere, yerlerden göklere bütün alemlerin Rabbi! Ey cemadi, nebati, hayvani, insani, ruhani ve nurani her şeyin ve herkesin yegâne sahibi! Ey iman ve şuur ehli kalplerin en yüce habibi! Ey dertli bedenlerin, kederli gönüllerin ve yaralı yüreklerin tabibi! Ben biçare kulun ki; garipler garibi, hüzünlerin esiri, zulümlerin mustaribi, öksüz, yetim ve sahipsiz bir tımarhane delisi… Ama kutsi muhabbet ve hasretinin divanesi… Herkesi ve her şeyimi elimden aldın, ama sana sığındım. Aşkına sarıldım. Yegâne Sen kaldın. Yurdumdan yuvamdan, evimden barkımdan ayırdın, gurbete ve hasrete saldın. Ama onları ararken Sana ulaştım. Sevdana daldım. Böylece fani ve hayali görüntülerden kurtarıp hakiki tecelline mazhar kıldın.

                YÜCELER YÜCESİ RABBİM, EFENDİM!

                Haktan saparak ve haddimi aşarak, haşa Senden, Burak bineği, Cebrail seyisi, sidretül münteha menzili, cümle mahlukatın en şereflisi, Rahman’ın en mükemmel tecelli ve temsilcisi, kâinatın fahri ebedisi, ahir zaman nebisi ve mehdisi, levh-i mahfuzun tercümanı ve tebliğcisi, efendiler efendisi Hazreti Muhammed Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in mahbubiyetini mi istedim? Hanif dinin üstadı ve nice nebilerin atası Hazreti İbrahim’in haliliyetini, Hazreti Süleyman’ın saltanat ve servetini, Hazreti Musa’nın celadet ve cesaretini, Hazreti İsa’nın ruhaniyetini mi istedim? Hazreti Ebubekir Sıddık’ın yüksek fazilet ve kurbiyyetini, Hazreti Ömer-ül Faruk’un dirayet ve teslimiyetini, Hazreti Osman’ı Zinnureyn’in asalet ve sahavetini, Hazreti Aliyyü’l Murtaza’nın ilim ve velayetini mi istedim? Senden mülkü hakimiyet, şanü şöhret, malü servet mi talep ettim? Senden vücuduma sıhhat ve afiyet, aklıma ziya ve selamet, hayatıma huzur ve istikamet dilendimse, bunlar için de bin kere tevbe ettim. Çünkü şeriatın iptal, tarikatın ihmal, hakikatin ihlal ve müminlerin iğfal edildiği bir zillet ve rezalet döneminde, bana akıl ve mükellefiyet verseydin, bu sadece benim mesuliyet ve mahzuniyetimi ziyadeleştirecekti.

                SULTANIM, EFENDİM!

                Ben Sen’den sadece Seni istedim. Pahası elbet böyle yüksektir ve tüm sevdiklerimi ve sahiplendiklerimi uğruna feda etmektir. Rabbim, elbet vardır hikmeti ki, bu kuluna böyle zillet ve zahmet çektirirsin. Ben haşa itiraz değil, naz ederim. Ama umarım Sen niyaz kabul edersin. Aile efradımı, aklı izanımı alıp beni hicrana saldın. Ama yine de şükür; ya akıllı kalıp ama hain ve hilekâr olaydım. Ya varlıklı kalıp ama zalim ve sahtekâr olaydım. Ya âlim ve saygın kalıp ama gafil ve riyakâr olaydım. Ya arkalı etraflı kalıp ama azgın ve zulümkâr olaydım. Ya sağlıklı sefalı kalıp ama sapıtmış, ahlaksız ve vicdansız olaydım.

                Derd-ü bela ki, sabredenlerin vesile-i miracıdır. Müminler kalbimin tacı, mücrimler rahmetin muhtacı, münkirler hikmetin icabı, sadık ve aşık ehli cehd adaletin ilacıdır. Velakin bu münafık hain ve zalimler ise çıban başıdır. Akrep gibi sancıdır. Şerefli insana, helali dışında bütün kadınlar kızlar ana bacıdır.

                EY RABBİM, EFENDİM!

                Malum-u aâliniz ve zaten yüce takdirinizdir ki; ne özenli bezekli elbiselerle gezdiğim bayramlarım oldu, ne onurlu ve huzurlu seyahatlerim ve seyranlarım oldu, ne etrafımda hizmet ve rağbet gösteren dostlarım ve hayranlarım oldu. Lezzet ne imiş, izzet ne imiş ve fazilet ne imiş tatmadım. Ama şikâyet şekavettir. Bütün bu fani ve fena nimetlerin asıl sahibi olan Padişahlar Padişahını buldum. Beni yoktan var ettin. İman ve hidayet buyurup varlığından haberdar ettin. Ama aklımı alıp kulunu bi-karar ettin. Sana sonsuz şükürler olsun.

                Şimdi son dileğim beni yanına al ve bir daha huzurundan ve sonsuz nurundan ayırma, ne olursun! Umarım bu dilekçeyi yazdım diye bana darılmazsın. Çünkü zaten Zâtından gayrıya yalvarıp yakarmanın şirk olduğunu buyurdun. *

http://notdefterim.site/bir-delinin-arzuhali/

1.Hitler’in işkenceci Nazi Komutanı

2. Emanet*