Hocaefendi'den Mesaj

Bu Nasıl İnsanlık

Paylaş:

Alparslan Kuytul Hocaefendi’nin Mahkeme Öncesi gerçekleştirdiği telefon görüşmelerinden hazırlanmıştır.

 “Savcılıktaki dosyaların içinde benimle ve vakıfla ilgili hiçbir terör örgütüyle bağlantımızın olmadığına dair MİT raporu, Emniyet raporu varmış. Herhalde bunu da yayınlamışsınız. Bu da dünya gündemine girmiş. Benim anladığım şu ki; Allah onların eliyle bizi temize çıkarıyor çok şükür. Biz temize çıkarken onların da ne olduğu meydana çıkmış oldu.

 Demek ki terörle alakamız olmadığını bile bile terör örgütü üyesi ve terör örgütü propagandası yapmakla suçlamışlar. Bu tutmayınca bu sefer savcı asıl iddianameyi hazırlarken terör örgütü üyeliğini iptal etti. Sadece terör örgütü propagandası yapmakla itham etti. Bir insan terör örgütü üyesi olmadan niye propagandasını yapsın? Deli mi? Onlardan olanlar bile korkusundan propaganda yapamıyor, o riski göze almıyor da onlardan olmayan birisi neden yapsın! Bunun için deli olması lazım. Deli ise zaten mahkeme etmeye gerek yok.”

                “…Mahkemeye çalışıyorum bugünlerde. Adamlar göz göre göre bahane aramışlar. Hiç Allah’tan korkmamışlar. Sırf susturmak için her şeyi doldurmuşlar. Rus uçağının düşürülmesiyle ilgili bir konuşmam var ki konuyla hiç alakası yok, içinde terörle alakalı hiçbir şey yok. Yani sırf iddianameyi kabarık göstermek için eklenmiş.

 

Mevlana’nın sözü tam buraya uygun. Demiş ki;

Üzülme can.

Doğruysan zarar gördüm deme!

Bil ki iyiler mutlaka kazanır.

 

İnsanlar doğrunun hâkim olduğu ortamlarda doğruyu konuşabilirler, bu kolaydır. Yiğitlik doğrunun hâkim olduğu ortamda doğru safta bulunmakta değil haksızlığın hâkim olduğu ortamda doğru safta bulunmakla olur. İşte bu kolay değildir. Zaten kolay olmadığı için de yiğitliktir bu.

Adalet kalmamış! Adaletin olduğu ülkede insanlar suçu ispat edilinceye kadar suçsuz, adaletin olmadığı ülkede ise insanlar suçsuzluğunu ispat edinceye kadar suçludur. Adaletin olduğu ülkede savcılar suçu ispat eder. Adaletin olmadığı ülkede sanıklar suçsuzluğunu ispat eder. Bu hale gelmişiz.

 Sen bir insanı hapse atıyorsun, Allah’tan korkmuyorsun, dokuz aydan beri beni yatırıyorsun ve iddianameye bak terör propagandasının zerresi yok. Benim öyle bir görüşüm yok zaten! Zaten terörü lanetleyen, bunu haram olarak gören insanlarız! Buna rağmen böyle bir iftira ile hapse atıyor, sen önce bir dokuz ay yat sonra mahkemede suçsuzluğunu ispat edersin diyor! Bu nasıl insanlık!

İzzetli bir hareket zalimlere boyun eğmez, eğerse izzetini kaybeder.

 

Mevlana’nın sözleriyle bitireyim;

Sanmasınlar yıkıldık, sanmasınlar çöktük.

Bir başka bahar için sadece yaprak döktük.

İnşallah bizimki de öyle olacak!

Talebelerim hakikatleri haykırdıkları müddetçe zindanda olsam da ben ‘konuşuyorum’ demektir.

Hepsine çok selam söyle.”

 

Alparslan Kuytul Hocaefendi’nin, Eşi ile Bolu F Tipi Kapalı Cezaevinden gerçekleştirdiği 05 ve 25 Ekim tarihli telefon konuşmalarından kısaltılarak hazırlanmıştır.

 

 

ÇOK ŞÜKÜR DEMİRMİŞİM, ÇELİK OLDUM!

Alparslan Kuytul Hocaefendi’nin 8 Kasım Mahkemesi Sonrası İlk Açıklaması:

Ben diğer mahkemeden tahliye çıkmamasına çok üzülmedim artık alıştım. Bunlar herhâlde böylelikle işkence yapmak istiyorlar, böyle azar azar veriyorlar. Biz bir şey kaybetmiyoruz, biz sevap kazanıyoruz onlar günah kazanıyor. Önemli değil, yapsınlar yapacaklarını, sonunda Allah’ın dediği olacak! Hiçbir bela Allah’ın kudretinden de rahmetinden de büyük değildir. O halde ümitsiz olamayız. Onların günahları çoğalıyor, inşallah bizim sevabımız çoğalıyor.

Mahkemede de söyledim; bu süreçte kimler destek verdiyse hepsinden Allah razı olsun.

Ben artık adalet beklemiyorum!

Zaten tahliye de olsam beraat da etsem adalet gereği tahliye olmayacağım, adalet gereği beraat etmeyeceğim! Siyaseten olacak! Kendi siyasetleri gereğince tahliye vermeleri gerekirse tahliye verecekler, siyasetleri gereğince beraat gerekirse beraat verecekler, siyasetleri gereğince hüküm vermeleri gerekiyorsa aleyhimde öyle hüküm verecekler. Çünkü artık adalet kalmamış, her şey siyaset olmuş, hadise bundan ibaret! Zaten adalet olsaydı bana bunları yapmazlardı...

Çok şükür demirmişim çelik oldum! Tahta olsaydım ateşte yanardım, demir olunca (yanmadım) kızardım, Allah bir de örste vurdu vurdu çelik yaptı inşallah…

Afrikalı yazar Desmond Tutu demiş ki; “Eğer adaletsizlik karşısında sessiz kalıyorsanız zalimin tarafını seçmişsiniz demektir.” Bazıları sessiz kalmayı marifet zannediyor. Hâlbuki sessizlik tarafsızlık değildir, zalimin tarafını seçmektir. Öyleleri imanlarını kontrol etsinler, kendilerini sorgulasınlar!

Biz şunu bilmeliyiz tehlikeli bir döneme girilmeden insanların kaliteli olanları ortaya çıkmaz. Karanlık çökmeden yıldızların ortaya çıkmaması gibi.  Böyle dönemlerde kim kaliteli kim kalitesiz içimizden veya dışımızdan hepsi ortaya çıkıyor. Yıldızları görmek için karanlığa razı olduğumuz gibi kaliteli insanları görmek için de zor ve karanlık dönemleri görmeye razıyız, razı olmalıyız.

Bu süreçte biz, ne maddi ne manevi hiçbir şey kaybetmedik aksine çok şey kazandık. Bir kardeşimiz mektubunda demiş ki ‘durumumuz güneş tutulmasına benziyor kısa sürecek, güneş çıktığında eskisinden daha da parlak olacak!’ Ben de öyle ümit ediyorum. Daha da parlak günler gelecek. Herkese selam söyle, ben iyiyim, beni merak etmeyin, benim durumum iyi, görüşürüz inşallah…

09 Kasım 2018 Cuma

Telefon Konuşması