Bir defa bile olsa dünyayı değiştirme isteğin oldu mu? Eğer olduysa bu isteğini gerçekleştirmeyi düşündün mü? Ya da hiç böyle bir düşüncen olmadı mı? Bu yazıyı okuduktan sonra olacağına inanıyoruz. Dünyayı nasıl değiştirirsiniz sorusuna gerçek hayatta uygulanabilecek bir bakış açısıyla cevap veren bu yazıyı sizlerle paylaşıyoruz. İyi okumalar...
Eğer imkânınız olsaydı dünyayı değiştirir miydiniz? Tabi ki değiştirirdiniz. Çünkü “Dünyayı Kurtarmak” demedim, “Dünyayı Değiştirmek” dedim; onu geliştirmek, onu bulduğumuzdan daha iyi hale getirmek. Bunu hepimiz istiyoruz değil mi? Çünkü dünyayı değiştirebileceğinizi söyleyen güzel haberlerden bahsedeceğim.
Şu anda yaşanılan tereddütten olsa gerek herkes sık sık şunu düşünüyor: “Vay canına! Dünyayı Değiştirmek… Çok çalışmak gerekecek ve muhtemelen imkânsız. Büyük ihtimalle de çok eğlenceli olmayacak.” Böylece bu işi başkalarına, önemli şahsiyetlere bırakıyoruz. “Onlar bu işi yapacaktır.” diye düşünüyoruz. Bu bizim için büyük bir utançtır, çünkü hepimiz dünyayı değiştirebiliriz, buna gücümüz yeter. Sizlere bu işin bireysel olarak nasıl mümkün olabileceğini açıklamaya çalışacağım.
Neden dünyayı değiştirmek için çekindiğimizin sebeplerinden birisi tarihte bunun yapılış şeklinin bize nasıl anlatıldığıdır. Esasında bize anlatılan tarih boyunca bazı önemli şahsiyetlerin, genellikle erkeklerin, büyük işleri başardığıydı. Büyük İngiliz Tarihçi Carlyle, bir keresinde “Tarih büyük insanların biyografilerinden başka bir şey değildir.” demişti. Siz de kendinizi hâlihazırda büyük bir insan olarak görmüyorsanız bu, kendinizi dışlanmış hissetmenize sebep olacaktır. Ama Leo Tolstoy geldi ve dedi ki: “Tarih daha doğru bir şekilde her gün, yaptığımız ya da yapmadığımız sonsuz sayıdaki son derece küçük şeylerden oluşur.” Bu ne anlama geliyor? Tolstoy’un ne demek istediğini, bir halk oylamasını düşünürsek daha kolay anlayabiliriz. Seçimde bu partiye veya şu partiye oy verirsiniz ya da hepsinden nefret edersiniz ve hiçbirisine oy atmazsınız. Ama hepimiz şunu biliyoruz ki ne yaparsanız yapın yaptığınız şeyin sonuca bir etkisi vardır. Tolstoy’un söylediği, “yaptığınız her şeyin ve yapmadığınız her şeyin gidişata bir etkisi vardır, dünyayı olduğu hale getirir.” Bu konuda kendiniz için biraz sorumluluk almak ciddi anlamda faydalı, sağlıklı ve tatmin edicidir.
Peki, bu konuda ne yapabiliriz? Hepimiz sürekli tarih yazdığımızın farkına varmak istiyoruz. Bunu fark etmezseniz, siz de o sürekli olarak “statüko”dan şikâyet eden ama hiçbir şey yapmayan insanlardan birisi olabilirsiniz. Statüko berbat bir soyut isimdir. Hiç kimse o kelimeden hoşlanmaz, can sıkıcıdır lakin biraz sorumluluğunuz olduğunu fark ederseniz o zaman bu iyi bir şeydir. Size statükonun tanımı hakkında bir örnek vermek istiyorum: Güçlü bir kral düşünün. Eğer isterseniz gözlerinizi kapatın ve sahnede duran güçlü bir kral nasıl görünürdü hayal edin. Çok büyük bir taht olabilir, altından bir taht olabilir… Size şunu söylerdim “Hayır! Tüm bunlar onun sadece bir kral olduğunu gösterir.” Peki, onu ne güçlü yapar? Onu güçlü yapan şey sahnede duran ve onun önünde başlarını eğen diğer insanlardır. Eğer o insanlar doğrulsa ve ona arkalarını dönseler, uyusalar, şaka yapsalar, davul çalsalar bu yapılanların çok büyük bir etkisi olurdu değil mi? O kral, artık güçlü bir kral olmazdı. Yani kralın tüm gücü, ona boyun eğmiş insanlardan gelmektedir. O sahneyi hayal edin, o insanlardan sadece birisi ayağa kalkıyor, krala arkasını dönüyor ve insanları uyarıyor… Çok büyük sansasyonel bir etkisi olurdu değil mi? Çok sıradışı bir olay olurdu. Fizikçilerin konuştuğu “Kelebek Etkisinin” insanlardaki versiyonu bu olsa gerek. Bir kanat çırpması ile hava durumunda muazzam bir değişim meydana geliyor. Bunu bu örnekte görebiliyoruz, peki, gerçek hayatta bu nasıl olacak? Sizin hayatınızda, günlük yaşantınızda? Eğer statükoyu sevmiyorsanız nasıl ayağa kalkarsınız, arkanızı dönersiniz ve daha iyi bir şey yapabilirsiniz?
Evet, bu konuda birçok yol var ama yapabileceğiniz en güzel şey, kelebek etkisinin bilincinde olan bir insan olmaktır. Yakınınızdaki kişileri düşünün, özellikle tanımadığınız komşularınızı veya akrabalarınızı. Onlar sizin seçtiğiniz insanlar değil ama sizin elinizde olanlardır. Basit bir şekilde kendinizi, fikirlerinizi komşularınıza, akrabalarınıza tanıtmayı deneyin. Bu sizin yapabileceğiniz küçük bir şey gibi görünse de aslında büyük resme baktığınızda gerçek bir etki oluşturacaktır. Milyonlarca insanın bu şekilde etrafındaki insanlarla ilgilendiğini düşündüğünüzde, statükoya karşı harekete geçmenin zor olmadığını ve statükonun bu durum karşısında nasıl da aciz kaldığını anlayabilirsiniz. Bu durum az önceki kelebek etkisinin insanlardaki örneği sayılabilir.
Bu örnekten hareketle yapabileceğiniz bazı politik eylemlerden bahsedecek olursak Büyük Amerikan Siyaset Bilimcisi Gene Sharp, şiddet içermeyen 198 politik eylem çeşidini bir araya getirdi. İnsanları tarihte uygulanmış olan eylemleri bugün de yapmak için cesaretlendiriyordu. Bu çeşitli politik eylemleri 3 farklı gruba ayırdı.
1- Bir Konunun Altını Çizmek
Hiç kimsenin bilmediği bir konuya ya da herkesin bildiği ama önem vermediği bir konuya dikkat çekiyor olabilirsiniz. Yani bir konunun altını çizmek çok önemlidir, bunu hepimiz yapabiliriz. Facebook veya twitter kullananlar böyle bir paylaşımda bulunmuş olabilir. Çok kolay ama kayda değer bir yöntemdir. Ama bazen bir konunun altını çizmek çok tehlikeli olabilir. Kendinizi riske atıyor olabilirsiniz. Size Beyaz Gül grubundan bahsetmek istiyorum. Bu insanlar şu anda Almanya’da ulusal kahraman olarak tanınıyorlar. Yaptıkları şey ise çok basit bir şekilde bir konunun altını çizmek. Bu grup Faşizmin önünde durmak ve Nazi rejiminin yaptıklarına dikkat çekmek amacıyla birçok mektup bastılar ve bunları isimlerini ve adreslerini telefon defterinden buldukları insanlara rastgele gönderdiler. O mektubu aldığınızdaki etkiyi hayal edebiliyor musunuz? Bunu yapabilmek için büyük bir risk alarak mektupları ile birlikte tüm ülke boyunca seyahat ettiler. Bu şekilde fikirlerini Almanya’nın her yerine ulaştırabileceklerdi. Bazen bir konunun altını çizmek, onun önemini anlatmak kolay ama çok tehlikeli olabilir.
Tarih boyunca peygamberler de bir konuya dikkat çektikleri için büyük bir riske girmek zorunda kalmadılar mı? Dikkat çektikleri konu Allah’ın dünyasında Allah’ın dediği gibi yaşama gerekliliği idi. İnsanların bildiği ama önemsemediği bu gerçeğin altını çizmek için hayatlarını tehlikeye attılar. Onların bu riski göze alarak harekete geçmeleri ve mücadelelerini hayatlarının sonuna kadar sürdürmeleri sonucunda tüm dünyada zulüm son bulup nice güzel devirler gelmedi mi? İnsanlık Asr-ı Saadete ermedi mi?
2- Hoşlanmadığınız Bir Şeyi Onaylamamak
Evet, hoşlanmadığınız şeyleri onaylamamak sizin statükoya karşı yapabileceklerinizdendir. Firavundan hoşlanmayan ve Mısır’ı terk eden Musa Aleyhisselam ve İsrailoğulları bu konuda örnek olabilir. Onaylamamanın ve yüz çevirmenin en basit örneğidir. Hoşlanmamak denilince akla sadece ‘nefse hoş gelmeyen’ anlamı gelmesin. Hoşlanmamaktan kasıt kabul etmemek, reddetmektir.
Rosa Parks... Terzi bir kadın. 1950’de Amerika’da yaşayan bu siyahî kadın, bir gün otobüste otururken kuralların söylediğinin tersini yaparak yerini beyaz bir bayana vermeyi reddetti. Onu sisteme uymamaya ve karşı çıkmaya sevk eden şey ise çok yorgun olmasıydı. Yani bir şeyleri değiştirmek için çok fazla enerjik olmanıza gerek yok. Sadece çok yorgun olabilirsiniz. Üstelik bu kadın ırkçılığa karşı başlayan eylemlerin arkasından gitmemiştir. Yani onun yaptığı tek şey siyah insanlara bir kıvılcım olmaktı. ‘Ben ne yapabilirim ki?’ diye endişelenmeyin, yapabileceğiniz çok küçük bir şey olabilir ve bu yaptığınızı geliştirecek yüz binlerce insan olabilir. İnsanlar onu takip edecektir ve görevi üstlerine alacaktır. Rosa Parks, çok küçük bir şey başlattı. İnanması çok zor ama o zamandaki insanların yaptıkları tek şey Alabama’da siyah insanların otobüste oturdukları yerlerle alakalı kanunu değiştirmek için kampanya yürütmekti. Aslında onların başarısı ve azmi çok kısa zamanda büyüdü ve Amerika’da ırk ayrımının kaldırılması hakkındaki kanunun çıkarılmasını sağladılar ki bu akla gelmeyecek bir başarıydı. Yani küçük gibi gördüğünüz bir şey, büyük olayların kıvılcımı olabilir.
3- Şu Anda Bulunanların Yerine Daha İyi Alternatifler İnşa Etmek
Bu konuda Charles De Gaulle bu konuda örnek olabilir. 2. Dünya Savaşında sürgündeyken Özgür Fransa kuvvetleri hareketinin liderliğini yapmış ve savaş sonrasında Fransa’yı kurmuştur. Çünkü Vichy Fransası’ndan hoşlanmıyordu ve alternatifi için mücadele etti. Ama size asıl anlatmak istediğim kişi Richard Reynolds. Kendisi güney Londra’da bir apartmanın üst katlarında yaşıyor, yani bir bahçesi yok. Ama bir gün aşağı iniyor ve bakıyor ki etrafta bir şeyler ekebileceği topraklar var. Bu topraklara biraz bitki ekiyor ama iyi bir bahçıvan olmadığı için bazıları kuruyor. Reynolds ise daha fazla çalışarak bazılarının hayatta kalmasını sağlıyor. Ardından kendisine arkadaşları da eşlik ediyor. Tamamen yabancı olan insanlar da ona eşlik etmeye başlayınca bölgenin yöneticileri “Burası senin arazin değil, bunu yapamazsın” demeye başladılar ama onlar aldırış etmeden devam ettiler çünkü onlar “Gerilla Bahçıvanlar”dı. Richard artık Gerilla Bahçıvanlığı Hareketi’nin lideriydi. Bunu anlatmamın sebebi yaptığınız herhangi bir şey bir başkasına ilham kaynağı olabilir. Richard bir ilham kaynağı örneğiydi ve gerilla bahçıvanlığının öncülüğünü yapmıştı. Richard hakkında ufak bir ayrıntı ise onun bir bahçesinin olmadığıydı. Eğer bir bahçesi olsaydı bir Gerilla Bahçıvanı olmazdı değil mi? Yani imkânsızlık ve yetersizlik belki de sizi siz yapan şey olabilir.
Tüm bu insanlar gerçekten bir ilham kaynağı olabilirler. Irkçılıktan, Faşizme karşı savaş açmaktan bahsederken aynı zamanda bahçıvanlık yapmak isteyen birisinden de bahsettim. Çünkü dünyayı değiştirirken tüm dünyayı değiştirmek zorunda değilsiniz. Önemli olduğunu düşündüğünüz bir şeyi veya sadece kendi dünyanızı değiştirebilirsiniz. Peki siz ne yapacaksınız?*
Kendi dünyanızı değiştirmek için harekete geçmek yapabilecekleriniz arasında olabilir. Kendi dünyanızı değiştirmek için harekete geçmeniz mi gerekiyor? Bir sonraki yazımızda nasıl harekete geçebileceğinizi anlatacağız...