“Her türlü zorluk ve müşkilleri çözen, maddî-manevî bütün kapıları açan, kulların arasında hâkim olan ve her şeyi hikmetle açan.”
Rabbimiz Teâlâ’nın el-Fettah ismi Arapça’da “f-t-h” kökünden gelir ve kelime manası “açmak” demektir. Istılah manası ise; “kapalı şeyleri ayıran, sıkıntıları ortadan kaldıran ve sorunları çözen; taraflar arasında hüküm veren, birisine yardım edip zafere ulaştıran, ganimet kapılarını açan, hakla batılın arasını açan” demektir.
Fıtratında tam olana iştiyak duyan insan, hayatı boyunca daima doğru olanı yapmak, iyi olana ermek ister. Bunun için bazen kendisine aklını kılavuz edinir, bazen doğru sandıklarının peşinden gider. Fakat Allah’ın dışında insanın edinmiş olduğu her kılavuz onu nice hazin sonuçlara götürür. Böyle bir durumda insanın her haline şahit olan Rabbinden başkası, ona bittiğini zannettiği anda yardımına koşmaz. Çünkü Rabbimiz el –Fettah olandır. Hepimiz hayatımızın birçok sahnesinde bunu yaşamışızdır. Her birimiz annemizden doğduğumuz zaman çaresiz, zayıf ve bilgisizdir. Hayat boyu çok şey öğrendik, çok şeye sahip olduk. Tabii ki bu sırada pek çok sıkıntı ile karşılaştık. Kimi zaman kalbimizin daraldığını, bulunduğumuz ortamın bir hapishaneye dönüştüğünü, tüm yükün omuzlarımıza bir dağ gibi yüklendiğini ve adeta her şeyin üzerimize üzerimize geldiğini defalarca hissetmişizdir. Fakat çoğu kez kapanan kapıların aralandığını da görmüşüzdür. Tüm bunlar yüce Allah’ın el-Fettâh isminin üzerimizdeki tecellisidir. “O istediğiniz şeylerin hepsinden size verdi. Eğer Allah’ın nimetlerini saymak isteseniz sayamazsınız. Gerçekten insan çok zalimdir, çok nankördür.”1
İnsanın katılaşmış kalbinin yumuşamasını, sevgiye muhtaç ruhunun ilâhî aşkla dolmasını ve hayır kapılarının kendisine açılmasını istemesi durumunda; el- Fettah olan Rabbine yalvararak, gözyaşlarıyla ve içten bir niyazda bulunarak: “Rabbim! Yardım et bana, yenik düştüm, tüm kapılarım kapandı, katından bir hayır kapısı aç bana!” demesi kâfidir. Hakkında hayırlı olduğu takdirde Yüce Yaratan tarafından kendisine ayrımcılık yapılmadan, hor-hakir görülmeden hayır kapılarının aralandığını ve bu kapıda kendisiyle konuşulmak istendiğini ve dosdoğru yol olan ”sırat-ı müstakime” yönlendirildiğini görecektir. Yeter ki kul o kapının sahibinin, her kapıyı açan olduğunu bilsin. Dolayısıyla Fettah sıfatına sahip olan Yaratıcımızdan kul, maddî- manevî her ne isterse bu kapının ona açılma imkânının olacağını bilmeli, kapıların açılma aşamaları dediğimiz o zorlu zamanlarda asla ye’se düşmemeli, ümitsiz olmamalı ve daima dimdik durması gerektiğini bilmelidir. Nitekim insanın imtihan olduğu dönemler öyle zamanlardır ki; insan daraldığında tüm kapılarının kapandığını ve başka hiçbir kapının kendisine açılamayacağını düşünür. Hâl böyleyken Rabbimiz binlerce kapısından birini kapatır, bir diğerini ardına kadar açar.
Sonuç olarak şunu diyebiliriz ki; Rabbimizin hem rahmet kapısı hem de gazap kapısı mevcuttur. İnsan geleceğini göremediği için daima hayır kapısının kendi hayatında tecelli olmasını Rabbinden istemeli ve İslam’a davet hususunda evvela muhataplarının kalbinin İslam’a açılması için el- Fettah ismiyle Rabbine dua etmelidir. Nitekim kalpler İslam’a ısınmadan, insan Allah Azze ve Celle’yi gereği gibi sevip, gereği gibi kulluk yapamaz.
Ey Fettah olan Rabbimiz! Şaşkınlığımıza ve gafilliğimize bakma! Yalnızlığa düştüğümüzde dostumuz, fakirliğe düştüğümüzde zenginliğimiz, acziyete düştüğümüzde umudumuz olan Rabbimiz! Aç kapılarını bize… Bize fetih kapılarını aç! Önce kalbî fetihlerimizi gerçekleştir, sonra gerçek fetihlere bizleri muzaffer kıl…
1. İbrahim, 34