“Cezalandırmaya gücü yettiği halde hemen ceza vermeyen.”
“Şüphesiz Allah Ğafur’dur, Halim’dir.”1
Halîme fiilinden ismi fail olarak türetilmiş olan el-Halîm ismi, yapılan kötülüğe karşılık vermemek, hemen cezalandırmamak, gazap anlarında nefse hakimolmak ve yumuşak huylu olmak anlamlarına gelmektedir. Dünyaya amaçsız gönderilmeyen insan, yaşadığı hayat içinde mutlaka kendisine “niçin yaratıldığını, nereden geldiğini ve dönüşünün nereye olduğunu” soruyordur. Bu, onun dünyaya sebepsiz gelmediğinin bir göstergesidir. Öyleyse insan bu sorular doğrultusunda doğruları bulmalı ve hayatını da yine bu doğrultuda yaşamalıdır. Rabbimiz hem kitapları ile hem de elçileri ile tüm insanları bu gerçekten haberdar etmiş ve onlara izlemeleri gereken doğru yolu göstermiştir. Ayrıca onlara öğüt almaları için de bir ömür boyu süre vermiştir. Çünkü insan unutkandır, cahildir, nankördür.
Nice insanlar var ki kendilerine tanınmış birçok fırsatı görmezden gelip, yalnızca nefislerinin istek ve tutkularını amaç edinerek yaşar ve neticede gerçek amaçlarından saparlar. Bu tür insanlar kendilerini günah bataklığına iterken diğer taraftan da toplumun bozulmasına yol açmaktadırlar. Kendilerine ve topluma bu kadar zarar vermelerine rağmen Rabbimizin bu insanlara hâlâ nimet vermesi O’nun ne büyük hilm sahibi olduğunu gösterir. Evet, Halîm olan Allah Azze ve Celle kendisinden korkan ve salih amel işleyenlere nimet vermeye devam ettiği gibi günaha devam edene de nimet vermeye devam eder. Çünkü O, hem Halîm’dir hem de Rezzak’tır. Zalimlerin ve kafirlerin yaptıklarına karşı aceleci davranmaz, gücü olduğu halde bağışlar, mühlet verir. Zira gücü olmadan bağışlayana bu sıfat verilmez.
Halîm olan Rabbimiz bazen kullarının cezalarını erteler ya da tamamen siler. Bu lütuf tabiiki de temizlenmeyi hak eden, yaptığı hatanın ne kadar çirkin ve büyük günah olduğunu farkeden, yaratanının tüm nimetlerini hiçe sayarak O’ na karşı geldiğini idrak eden ve Allah’ın kendisine ceza vermeyerek verdiği mühleti bir hazine gibi görüp onu değerlendiren kullarına verdiği bir armağandır.
Eğer Rabbimizin bu sıfatı olmasaydı tüm insanlar her yaptığı suçun akabinde cezalandırılacaktı ve kula böyle bir durumda af dilemek için mühlet dahi verilmeyecekti. Bu durumu Fatır Suresi 45. ayette anlatan Rabbimiz şöyle buyurmaktadır: “Eğer Allah dileseydi insanları işlediklerinden dolayı ele alsaydı, dünya üzerinde tek bir canlı dahi kalmazdı. Fakat onları belirli süreye kadar ertelemektedir.”
Evet Rabbimiz isteseydi hizmet hayatımızda göstermiş olduğumuz bazen nefsi arzularımıza temayülden, bazen tembelliğimizden, bazen de daha iyisini yapacak gücümüz olmasına rağmen hizmetimizde verimsizleşmemizden dolayı bizlerden davamız gibi büyük bir lütfu da alabilir ve yerimize bir başkasını da getirebilirdi. Ama bunu yapmıyor, daima bize bir şans daha veriyor ki şeytan ve nefisle olan mücadelemizde alnı ak bir şekilde çıkalım diye. Öyleyse yaptığımız gafletten Rabbimize el-Halîm ismiyle sığınalım ve gerek insanlarla normal ilişkimizde gerek hizmet hayatımızda daima Rabbimizin bu ismiyle hâllenelim. Çünkü bu isim insanın ahlâkına ayrı bir güzellik katmaktadır. Bu ismi yaşantısına geçiren kişi daima yumuşak huylu, tatlı dilli ve güler yüzlü olur ve daima peygamberimizin şu hadisine mazhar olmaya çalışır: “Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem ‘Allah katında yüksek derece arayın’ buyurdu. Ashab: ‘Bu nasıl olur?’ diye sordular da ‘gelmeyene gitmen, vermeyene vermen, cahilce davranana hilmetmendir’” buyurdu.2
Rabbimiz Teâlâ inşallah cümlemizi ilmiyle zenginleştirir, hilmiyle süsler ve bize takvayı ikram eder. (ÂMİN)
- Al-i İmran, 155
- Hakim, Beyhakî