Dosya

Furkan Hareketine Sistematik Baskı, Zulüm ve Yapılan Engellemeler

Paylaş:

Şüphesiz İslami mücadele alanında başta peygamberler olmak üzere tüm İslam davetçilerine yönelik aleni ve gizli dayatmalar, baskı ve zulümler olmuştur. Alparslan Kuytul Hocaefendi’nin Tevhidi anlatması, hangi kesimden olursa olsun, İslam’a aykırı ve Müslümanlara zarar veren meselelerde İslam’ı referans alarak eleştirilerde bulunması sebebiyle, İslam düşmanı bir takım karanlık güçler Furkan Hareketini hedef almış; engellemelerle yıldırma, algı oluşturarak halkın teveccühünü kırma projelerine girişmişlerdir.

Yıllar içerisinde hareketin halk tarafından giderek daha çok rağbet görmesi ve Alparslan Kuytul Hocaefendi’nin konferanslarını, derslerini ve siyasi analizlerini benimseyen insanların artması, dolayısıyla konferanslarına on binlerce insanın katılması, Alparslan Kuytul Hocaefendi’nin tabiriyle ‘derin din düşmanı komiteyi’ rahatsız etti. Son dakika yaşanan yüzden fazla konferans iptali, 2018’de yapılan iki büyük operasyon ve tutuklamalar, yüzlerce gözaltı, vakfa kayyum atanması, tüm şube ve temsilciliklerin kapısına kilit vurulması, Furkan adı ile açılmış dernek ve temsilciliklerin tamamının KHK ile kapatılması, camide yapılan itikaf ibadetine eş zamanlı baskınlar ve yüzlerce gözaltı yapılması, öğrenci evlerinin mühürlenmesi, yüksek miktarda para cezaları, ajanlık teklifleri, öldürme tehditleri ve daha niceleri…

KONFERANS DUYURU AFİŞLERİNİN EMNİYET TARAFINDAN GECELERİ GİZLİCE TOPLATILMASI

Furkan Hareketinin gerçekleştirmiş olduğu bütün konferanslar, yasal çerçevede gerçekleştirilmekte ve duyuru çalışmalarına başlanmaktadır. Furkan Hareketi mensupları tarafından gece geç saatlere kadar yoğun çalışmalarla asılan konferans duyuru afişleri, yaklaşık olarak 2008 yılından itibaren Emniyet tarafından haksız bir şekilde toplanmaya başlanarak baskı ve engelleme sürecine girilmiştir. Yetkisiz ve gizli bir şekilde yapılan bu afiş toplatma işlemleri, her defasında hukuksuzluğu, sindirme politikasını ve çifte standardı gözler önüne sermiştir. Bunun yanısıra Emniyet güçleri ve Zabıta ekipleri tarafından konferans duyurusu yapan anons araçları durdurulmuş, üzerlerindeki afişler çıkarılmış ve ceza kesilmiştir. Araçlar tekrar çıkacak olursa trafik tarafından bağlanmakla tehdit edilmiştir. Furkan Hareketi mensupları, girilen bu zorlu sürecin başından itibaren bu engellemelere boyun eğmemiş, sinmemiş ve her türlü meşru yolla konferans hazırlıklarına ve duyuru çalışmalarına devam etmişlerdir. Bugünümüze kadar devam eden duyuru afişlerinin geceleyin gizlice toplanması zulmüne karşı Furkan Gönüllüleri soğuk kış gecelerinde bile sabahlara kadar duyuru brandalarının başında nöbet tutmak suretiyle konferansların duyurusunu yapmaya çalışmışlardır. Bu nöbet, hareketin tarihine “Branda Nöbeti” olarak geçmiştir.

ALPARSLAN KUYTUL HOCAEFENDİ’NİN KONUŞMALARININ KIRPILMASI, MANANIN ÇARPITILMASI VE SOSYAL MEDYADA KARALAMA KAMPANYASI YAPILMASI

Alparslan Kuytul Hocaefendi’ye yönelik yapılan sistematik zulümlerden biri de Hocaefendi’nin yapmış olduğu konuşmaların kırpılarak çarpıtılması, mananın bozulması ve yanlış tanıtma kampanyaları olmuştur.

Örneğin 15 Temmuz gecesi darbeyi haber aldığında söylediği bir cümle öne çıkartılarak “darbeye hayırlı olsun dedi” şeklinde darbeyi desteklediğine dair bir algı oluşturulmak istenmiş ve sosyal medyada karalama kampanyası başlatılmıştır. Bu algıya hizmet eden trol hesapları videoyu yayarak Alparslan Kuytul Hocaefendi’nin tutuklanması çağrısında bulunmuşlar ancak videonun aslının yayımlanması bu girişimlerini boşa çıkarmıştır. Konuyla ilgili Alparslan Kuytul Hocaefendi: “Darbe girişiminin olduğu gece verdiğim cevabı çarpıttılar. Benim düşmanlarım çok namert. Benim konuşmamdan birkaç saniye alınıyor, sanki ben darbeden medet ummuşum, darbeye dua etmişim gibi bir başlık atılıyor. Darbelerin İslami hareketlere faydası değil, zararı olur. Çünkü tüm darbelerden sonra diktatör bir sistem kurulur. İslami faaliyetler yasaklanır. Birçok masum Müslüman hapishanelere doldurulur veya öldürülür. Ama elbette Allah isterse o şerden bir hayır yaratır, Müslümanların sağlamlaşmasını, daha da büyümelerini sağlayabilir. Bu hadiselerin İslami faaliyetlerin gerilemesine değil, tam aksine tecrübe kazanarak daha da büyümesine vesile olmasını, bu şerden hayır yaratmasını Rabbimden niyaz ediyorum” sözleriyle maksadını açıklamıştır.

Bu yöntem, sonraki süreçte farklı konularda Hocaefendi’yi ve Furkan Hareketini yıldırma ve kamuoyunda itibarsızlaştırma amacıyla devam etmiştir. Hayatı ve gayesi ortada olan Alparslan Kuytul Hocaefendi’ye yapılan bu karalama girişimleri, aslı ortaya çıktıktan sonra etkisini kaybetmiş ve kamuoyu nezdinde Hocaefendi’ye yapılan zulüm daha görünür hale gelmiştir.

120 Civarında Konferans Haksız Gerekçelerle Engellendi

Gelişmeleri ve halkın teveccühünü gören İslam düşmanları Furkan Hareketinin büyümesinden korkmaya başlamış ve hareketin büyümesini engellemek için birtakım planlar yapmışlardır. 2014 yılından itibaren konferanslar engellenmeye başlamış ve her sene iptal edilen konferans sayısı artırılmıştır. 2017 yılında sadece 5-6 yerde konferans yapılmasına izin verilmiş, diğerleri tamamen engellenmiştir.

Bir yandan talebelerine ilmi dersler veren Alparslan Kuytul Hocaefendi bir yandan da yurtiçi ve yurtdışında olmak üzere halka açık konferanslar düzenleyerek toplumun ihtiyacına cevap vermekte, unutturulmuş sahih İslam anlayışının tekrar oluşması için çalışmaktadır. Alparslan Kuytul Hocaefendi’nin davet çalışmaları kapsamında şehir şehir, ülke ülke gezerek yaptığı konferanslar geniş halk kitleleri tarafından İslam davasının duyulmasına, öğrenilmesine ve insanların bu hakikat doğrultusunda bir yaşam sürmelerine vesile olmuştur. İslam’ın hakikatinin bu topraklardan silinmesine yönelik çalışmalar yapan ve Tevhid hakikatinin kalplerde yeşermesinden rahatsız olan İslam düşmanları, hakikati halka ulaştırma noktasında bir köprü vazifesi gören İslami konferansları engellemeye çalışmışlardır.

KONFERANSLARA SPOR SALONU ENGELİ!

Önceleri tüm konferanslar spor salonlarında binlerce insanın katılımıyla gerçekleştirilirken 2014 yılından sonra Hükümetin emriyle spor salonları artık konferanslara verilmemeye başlanmıştır. Bunun üzerine konferanslar düğün salonlarında yapılmaya çalışılmıştır. 120 civarında konferans hiçbir gerekçe gösterilmeden son günde Valilik ve Emniyet tarafından iptal edilmiş ve bu yolla hareketin büyümesi engellenmeye çalışılmıştır. Valilik ve Kaymakamlıkların cuma günü mesai bitimine dakikalar kala konferansın iptal edildiğine dair kararlar çıkarması, Furkan Hareketine yönelik sık kullanılan taktiklerden bir tanesi olmuştur. Hukuki olarak itirazın yapılmasını engellemek için yapılan son dakika konferans iptalleri ile milyonlarca lira masraf ve hareket mensuplarının günlerce süren emeği zayi edilmiş, halkımızın İslam’ı ve İslam davasını öğrenmesine fırsat verilmemiş ve ayrıca Alparslan Kuytul Hocaefendi’nin ifade hürriyeti gasp edilmiştir.

İSTANBUL BAĞCILAR’DA KONFERANSA İLK ENGELLEME

2014 yılının mayıs ayında İstanbul Bağcılar’da gerçekleşecek olan ‘İstanbul’un Fethi’ konulu konferans ile başlayan baskı ve engelleme süreci yüzden fazla konferansın hiçbir hukuki gerekçe gösterilmeksizin iptali ile devam etti. Yalnızca Alparslan Kuytul Hocaefendi’nin konferansları değil, bayan konferansları ve gençlik konferansları da iptal edildi. Bağcılar konferansı, İslami hareketten rahatsız olanların tahammülünün bittiği son nokta olmuştu. Zira artık Furkan Hareketi yerellikten çıkıp ulusal bir düzeye gelmeye hatta Avrupa’da dahi şubeleşmeye ve konferanslar yapmaya başlamıştı.

Konferans öncesinde Bağcılar Belediyesiyle görüşen Furkan Gönüllüleri, Belediyeden olumlu bir cevap almış hatta kapalı spor salonunun ücreti için Belediye sponsor olmak istemiştir. Buna rağmen daha sonra Gençlik ve Spor Bakanlığının talimatı ile spor salonu iptal edilmiştir. Bunun üzerine ilk defa İslami bir konferansın iptali ile karşılaşan hareket mensupları, yaşadıkları mağduriyetleri duyurmak adına spor salonunun önünde toplanarak yaklaşık 1000 kişi ile basın açıklaması gerçekleştirmişlerdir. İlk engellemede susmak ve geri çekilmek yerine yapılan zulmü duyurmak için düzenlenen basın açıklaması, hareketin meşru mücadele yönteminin şekillenmesindeki ilk adımı olmuştur.

ANKARA’DA “HZ. PEYGAMBER İLE GELEN AYDINLIK” KONULU KONFERANS ENGELLENDİ

2016 yılının nisan ayında Kutlu Doğum Haftası münasebetiyle Ankara’nın Yenimahalle ilçesinde Nazım Hikmet Kültür Merkezinde “Hz. Peygamber ile Gelen Aydınlık” konulu konferans düzenlenmek istenmişti. Konferansa 2 gün kala ücreti ödenmiş olan salonun iptal edildiği söylendi. Derin devlet ve onlarla hareket eden Hükümet yine devreye girmişti. Konferansın iptalini ve yapılan bu zulmü protesto etmek için Nazım Hikmet Kültür Merkezinin önünde büyük bir kalabalıkla basın açıklaması gerçekleştiren Alparslan Kuytul Hocaefendi, yetkililerin zulmünü kınayan ve baskının kabul edilemeyeceğinin mesajını veren bir konuşma yaptı. Yapılan engellemeler Alparslan Kuytul Hocaefendi ve hareket mensuplarını durdurmak, geri adım attırmak bir yana aksine daha da gayretli bir şekilde yola devam etmeye teşvik ediyordu.

29 MAYIS 2016- İSKENDERUN’DA “İSTANBUL’UN FETHİ” KONULU KONFERANS ENGELLENDİ

Furkan Hareketine karşı 2014 yılında başlatılan konferans engellemeleri, şiddetini ileriki yıllarda giderek artırmıştı. 29 Mayıs 2016 tarihinde İskenderun’da gerçekleştirilmek istenen konferans, sebepsiz yere iptal edilince Alparslan Kuytul Hocaefendi, orada basın açıklaması yapmak ve duyurusu yapılan konferansa katılmak isteyen halkı bilgilendirmek istemişti. Ancak İskenderun’a basın açıklaması için yola çıkıldığında Alparslan Kuytul Hocaefendi’nin ve binlerce Furkan Hareketi mensubunun otoyoldaki Erzin Dağsa Tesisinde polis tarafından yolu kesildi. Yoluna devam etmek için otoyolda tesiste araçları durdurulan hareket mensuplarına hukuksuz bir şekilde TOMA ve biber gazıyla müdahale edildi. Bütün bu engellemelere rağmen kararlı olan ve ne yaptığını bilen bu kitle yolundan dönmedi. Yolun açılmasını ve yalnızca İskenderun’da basın açıklaması yapmak istediklerini söyleyen Alparslan Kuytul Hocaefendi’nin gözüne yakın mesafeden birkaç defa gazlı ve tazyikli su sıkıldı, gözleri morardı. Kadınların ve çocukların da bulunduğu kalabalığa, otoyolda gaz bombası atılarak müdahale edildi. Alparslan Kuytul Hocaefendi, TOMA’nın tazyikli ve gazlı sularına maruz kaldıktan sonra bu muamelenin normal olmadığını anlamış ve etrafındakilere “Yeni bir dönem başlıyor” demiştir.

Hayatlarında bir kere dahi polisle karşı karşıya gelmemiş tertemiz insanlar, polis tarafından bu muameleyi görmeyi beklemiyorlardı. Arbede, biber gazı, tazyikli sular, elleri silahlı kuvvetler… Bunlar yetmezmiş gibi kalabalığı dağıtamayacağını anlayan Emniyet kuvvetleri, Jandarmadan yardım istediler.  Jandarma kuvvetlerinin başında gelen Hatay İl Jandarma Komutanına Alparslan Kuytul Hocaefendi durumu anlattı. Hatay İl Jandarma Komutanı Albay, Vali ile görüştü ve sonra Valinin “Basın açıklaması yapabilirler” dediğini ifade etti. Böylece Emniyet tarafından söylenen “Vali, Furkan Gönüllülerinin Hatay il sınırına girmelerini yasakladı” sözünün de yalan olduğu ortaya çıktı. Alparslan Kuytul Hocaefendi ve binlerce Furkan Hareketi mensubunun kararlılığı ve haklı direnişi sonucu İskenderun merkezinde basın açıklaması gerçekleştirildi. Alparslan Kuytul Hocaefendi, binlerce kişi ile İskenderun’da İstasyon Meydanı’nda basın açıklamasını gerçekleştirdi. İptal edilen konferans programı için yapılmak istenen basın açıklaması, verilen büyük bir mücadele sonunda adeta miting gibi gerçekleştirildi ve binlerce kişinin katılımıyla gerçekleşen basın açıklaması sonrasında toplanan kalabalık olaysız bir şekilde dağıldı. Dönüş yolunda Alparslan Kuytul Hocaefendi ve yanındaki 20 kişi Erzin Emniyeti tarafından gözaltına alındı ve daha sonra haklarında dava açıldı. Alparslan Kuytul Hocaefendi, bu olay esnasında İslami faaliyetlerin engellenemeyeceğini, Müslümanların suskun, pısırık Müslümanlar olmaktan çıkıp hakkını arayan Müslümanlar olmaları gerektiğini vurguladı.

22 NİSAN 2017 ADANA- “MODEL İNSAN HZ. PEYGAMBER” KONULU KONFERANS ENGELLENDİ

Furkan Hareketi, 23 Nisan 2017’de Allah Rasulü’nü hatırlamak, O’nun ve davasının anlaşılmasını sağlamak için Adana’da “Model İnsan Hz. Peygamber” konulu bir konferans gerçekleştirmek istedi. Konferans Adana Valiliğinin kararıyla iptal edildi. Aynı günlerde Cem Küçük isimli gazetecinin Mavi Marmara şehitlerine “Manyak Tipler” demesini protesto etmek için 22 Nisan 2017’de basın açıklaması yapma kararı alınmıştı. Valilik kararında “Konferans ve konferans ile ilgili etkinlikler”in yasaklandığı söylenmişti. Ancak başka bir konuda basın açıklaması yapılmasına yönelik herhangi bir yasaklama kararı yoktu. Basın açıklamasına katılmak için Adana Atatürk Parkı önünde toplanmaya başlayan Furkan Hareketi mensuplarına bir anda polis müdahalesi başladı. Hareket mensuplarına TOMA’lar tarafından gazlı ve tazyikli su sıkılmaya, bayan-erkek, çocuk-yaşlı ayırt etmeksizin coplarla saldırılmaya başlanmıştı. 12 yaşındaki çocuklara dahi copla saldırılmış, görgü şahitlerine göre küçük bir bebeğin bile yüzüne gaz sıkılmıştı. Bazı kimseler yüzü kan içinde kalana kadar dövülmüştü. Yoğun gazdan etkilenerek bayılan bir kişi baygın halde arkadan kelepçelenmiş ve daha nice zulümlerin yaşandığı bu acımasız müdahalede binlerce insan Emniyet güçleri tarafından eziyete uğramıştı. Bu olaylarda gündeme oturan ve akıllara kazınan olaylardan biri de tesettürlü bir hanımefendinin arbede esnasında bayan polisler tarafından başörtüsü çekilerek başından çıkarılmaya çalışılması olmuştu! Adana’da Atatürk Caddesi üzerinde ve çevresinde ayrı noktalarda yaşanan bu acımasız müdahale üzerine yüzlerce katılımcı şiddetle darp edilmiş ve 94 Furkan Hareketi mensubu da gözaltına alınmıştı.

Basın açıklamasını geçekleştirmek isteyen Alparslan Kuytul Hocaefendi’ye yapılan muamele ise diğerlerinden daha dehşet vericiydi. Her engellemede olduğu gibi Hocaefendi en önde mücadele vermiş ve saldıranların asıl hedefi olmuştur. En ağır darbeyi ona vurmak ve hareketi dağıtmak isteyen Emniyet güçleri, Alparslan Kuytul Hocaefendi ve eşi Semra Kuytul Hocahanım’ın içinde bulunduğu aracı, basın açıklaması alanına ulaşamadan yolda önünü kesmiş, Hocaefendi ve etrafındakilerin araçlarından inmesiyle birlikte üç ayrı TOMA doğrudan Hocaefendi’yi hedef alarak kimyasal ve tazyikli su sıkmaya başlamıştı. Hocalarını yalnız bırakmayan Furkan Hareketi mensupları bütün engellemelere rağmen Alparslan Kuytul Hocaefendi’nin bulunduğu yere gelmeye çalışmış ve onun etrafında toplanmışlardır. Polisin şiddetli müdahalesi devam edince kalabalık, Merkez Camii avlusuna geçmek zorunda kaldı. Alparslan Kuytul Hocaefendi, cami avlusunda toplanan kalabalığa, yapılan zulmün gerçek sebebini ve zulme karşı mücadelenin devam edeceğini anlatan bir konuşma yaptı. Daima sloganlarla desteklenen konuşmasının ardından basın açıklamasına katılmak üzere gelen binlerce kişi yapılan tüm zulümlere rağmen bir çiçeğe bile zarar vermeden sessizce dağıldı.

Bu olayın ardından Alparslan Kuytul Hocaefendi ve 94 Furkan Hareketi mensubuna dava açıldı. “Görevi Yaptırmamak İçin Direnme” suçlamasından bir dava ve “Valinin Emrine Aykırı Hareket” ve “Kanuna Aykırı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşü Düzenleme ve Katılma” suçlamasından bir dava olmak üzere iki farklı dava açıldı. İki dava da Furkan Gönüllülerinin lehine beraatle sonuçlandı. Böylece 22 Nisan zulmünün tam anlamıyla hukuksuz bir müdahale olduğu, olayda Furkan Hareketi mensuplarının hiçbir kusurunun olmadığı, tek kusurlu tarafın Adana Emniyeti olduğu mahkeme eliyle tescillenmiş oldu.

30 OCAK 2018 OPERASYONU, VAKIF KAYYUMA DEVREDİLDİ

Furkan Hareketine yönelik ilk büyük operasyon 30 Ocak 2018 tarihinde gerçekleştirildi. 30 Ocak Salı günü, saat 05.30 sularında Adana Cumhuriyet Başsavcılığı talimatıyla Adana Emniyeti TEM Şubesi tarafından Furkan Vakfı binasına, Alparslan Kuytul Hocaefendi’nin ve bazı hareket mensuplarının evlerine eşzamanlı bir şafak operasyonu düzenlendi. Alparslan Kuytul Hocaefendi’nin evine baskın yapanlar, utanmadan iki metre mesafeden Hocaefendi’ye silah doğrultmuş ve birkaç defa “yere yat” demişler ancak Hocaefendi yere yatmamıştır. Operasyona uzun namlulu silahlara sahip polislerin de bulunduğu yüzlerce polis katılmış, TOMA’lar ve akrepler tüm sokağa yerleştirilmişti. Adeta bir terör yuvası basar gibi girilen Furkan Vakfı darmadağın edilerek suç aletleri (!) aranmış, bulunanlar ise sadece kitaplar ve dergiler olmuştu. Hiçbir suç unsuru bulunmamasına rağmen daima hayırlı hizmetlere ev sahipliği yapan Furkan Vakfına kayyum atandı. Merkez ve 15-20 kadar şube ve temsilciliklerin kapısına kilit vurularak vakıf hizmetleri durduruldu.

Hayatını İslam’a hizmetle geçiren ve hayırlı bir nesil yetiştirme gayesinde olan Alparslan Kuytul Hocaefendi ve Furkan Gönüllülerinden 24 kişi Özel Harekât timlerinin evlerine yaptığı bu şafak operasyonuyla gözaltına alındı. Hayatı kendisini tanıyan herkesçe ortada olan Alparslan Kuytul Hocaefendi’nin evine de bir terörist başının evine girer gibi girilmesi, evinin sokağında adeta gösteriş yapar gibi TOMA ve akrepler getirilmesi, atılacak olan iftiraların yerini hazırlama girişimlerinden biriydi. Gözaltı süresi 10 gün boyunca devam etti ve Alparslan Kuytul Hocaefendi nezarette tek başına bırakıldı. Liderleri ve kardeşlerinden haber alamayan hareket mensupları ise ilk defa böyle bir süreç yaşamalarına rağmen tarihe geçecek bir direniş ve kardeşlik duruşu gösterdiler. Alparslan Kuytul Hocaefendi’nin gözaltına alındığı ilk saatlerden itibaren ocak ayının soğuğuna rağmen Adana Emniyetinin önünde yüzlerce kişi 10 gün boyunca gece-gündüz bekleyerek hocalarını ve kardeşlerini yalnız bırakmayacaklarını gösterdiler. Adana Valiliği her ne kadar bu bekleyişi bitirmek için yasaklama kararları çıkartsa da Furkan Hareketi mensuplarının direnişini kıramadı.

FURKAN HAREKETİNİN SOSYAL MEDYA HESAPLARI VE SİTELERİ KAPATILDI

Gözaltı süresi devam ederken engellemeler bu kadarla da kalmamıştı. Furkan Vakfı resmî sitesi, İslami derslerin işlendiği eğitim sitesi islamidersler.com, Furkan Vakfı ve Alparslan Kuytul resmî Facebook hesapları BTK tarafından engellendi, erişim engeli konuldu. Dolayısıyla Furkan Vakfı operasyonu ve arka planı ile ilgili vatandaşların doğru bilgiye asıl kaynağından ulaşması ve sevenlerinin gelişen olaylardan haber alması kısıtlanmış oldu. Bir yandan Emniyetin fiili baskılarıyla başa çıkmaya çalışan Furkan Hareketi mensupları, bir yandan da medyada atılan iftira ve karalamalarla karşı karşıya kalmışlardı.

Bu operasyonun Furkan Hareketini ve faaliyetlerini tamamen bitirmeye yönelik olduğu yavaş yavaş anlaşılıyordu. Furkan Hareketi mensupları öyle bir baskı ortamına girmişlerdi ki derin komite tarafından Furkan gönüllülerinin protesto amacıyla yaptığı ve yapabilecekleri her türlü faaliyete yasak getirildi. Üç-dört Furkan Hareketi mensubu bir araya geldiğinde kimlik sorgulaması yapılmaya başlandı. Furkan Vakfına ve 15-20 civarındaki şube ve temsilciliklerine kayyum atanarak faaliyetleri durduruldu ve vakfın kapatılması için dava açıldı. Mahkeme hâlâ devam etmektedir.

ALPARSLAN KUYTUL HOCAEFENDİ’NİN BOLU F TİPİ CEZAEVİ SÜRECİ VE VERİLMEYEN HAKLAR

Furkan Vakfına kayyum atanırken 10 gün nezarette tutulan Alparslan Kuytul Hocaefendi ve 4 Furkan Hareketi mensubu 8 Şubat 2018’de tutuklandı. Alparslan Kuytul Hocaefendi, Sulh Ceza Hakimliğinde birbirine zıt ve birbirine düşman 4 örgüte aynı anda üye olmak gibi akıl almaz bir iddia ile suçlanmış, bu durum kamuoyunda alay konusu olunca örgüt sayısı 2’ye indirilmiş, üyelik iddiası da kaldırılıp “örgüte yardım ve propagandaya” dönüştürülmüş ve tutuklama bu gerekçe ile yapılmıştır.

Talebeleriyle aynı cezaevinde olmasın diye Alparslan Kuytul Hocaefendi Bolu Cezaevine sürgün edilirken, 4 Furkan Hareketi mensubu İzmir Ödemiş Cezaevine gönderildiler.  Bu süreçte Alparslan Kuytul Hocaefendi Bolu F Tipi Cezaevinde tek başına bir odaya kapatılarak 400 günden fazla tecritte tutuldu. Tüm mahkumlara verilen spor ve mahkumlarla sohbet hakkı verilmedi. İlk aylarda TV verilmedi, avukatla görüş ve telefon kısıtlaması getirildi.

Furkan Hareketi lideri Alparslan Kuytul Hocaefendi’nin hayatında şu ana kadar iki defa hapis süreci olmuştur. Ancak bunların ikisi de tutuklu yargılama şeklinde meydana gelmiş, hüküm giyip ceza yattığı herhangi bir suçlama olmamıştır. Hakkında açılan davalar bilhassa hukukçular tarafından “İçi boş, sadece oyalamak ve karalamak için açılmış dosyalar” olarak nitelendirilmiştir. Alparslan Kuytul Hocaefendi, siyasi ve hukuki alanda yapılan bu baskılara, engellemelere ve zulümlere sebep olarak 3 neden sıralamaktadır:

“Tevhid inancını haykırmamız ve ‘Allah’ın dünyasında Allah’ın dediği olmalı’ diyerek İslam Medeniyetini savunmamız,

Bazı konularda AKP hükümetini eleştirmemiz,

Derin devletten ve yaptıklarından bahsetmemiz.”

FURKAN HAREKETİ MENSUPLARINA İKİNCİ ŞAFAK OPERASYONU

30 Ocak 2018 tarihinde yapılan 1. operasyonun devamı olarak 7 Mayıs 2018 tarihinde Furkan Hareketine yönelik 2. büyük operasyon düzenlenmiş, bu süreçte 26 kişi gözaltına alınmış ve 5 kişi tutuklanmıştır. Bir süre sonra 1 kişi daha tutuklanmış ve böylece, 30 Ocak ve 7 Mayıs operasyonları sonucunda toplamda 11 kişi tutuklanmıştır. Tam olarak anlaşılamayan bir sebeple 10 gün sonra 2 kişi serbest bırakılmıştır. Bu operasyonlar, hukukun üstünlüğü ilkesini ihlal eden, düşünce ve ifade özgürlüğüne doğrudan müdahale niteliği taşıyan baskılardır. Meşru zeminde faaliyet gösteren bir hareketin mensuplarına karşı yürütülen bu sindirme politikaları adaletin değil, keyfiyetin bir göstergesidir. 

ÖĞRENCİ EVLERİNE MÜHÜR VURULDU VE TALEBELER SOKAĞA ATILDI

5 Nisan 2018’de, Furkan Vakfına yönelik operasyonların ardından yeni bir hukuksuzluk daha yaşandı. Vakfın derslerine katılan öğrencilerin kaldığı 14 öğrenci evi ve 4 ailenin evi, hiçbir hukuki gerekçe olmaksızın “Furkan Vakfı yurdu” olduğu iddiasıyla mühürlendi. Onlarca kız ve erkek öğrenci, kalacak yerleri ellerinden alınarak tam 7 ay boyunca sokağa terk edildi.

Bu zulüm, sadece Furkan Hareketi mensuplarına değil, aynı zamanda Furkan Hareketini seven gençlere ve ailelerine de yönelik bir cezalandırma girişimiydi. Ancak adalet, er ya da geç tecelli eder. Kamuoyunun büyük tepkisi üzerine mühürler kaldırıldı ve öğrenciler tekrar evlerine dönebildi. Bu yaşananlar, İslami kimliği ve değerleri savunan insanlara karşı sistematik bir yıldırma politikasının açık bir göstergesidir.

 

ALPARSLAN KUYTUL HOCAEFENDİ’YE VE EŞİNE EMNİYETTEN 7/24 FİZİKİ TAKİP

30 Ocak 2018 operasyonundan sonra ve Alparslan Kuytul Hocaefendi’nin cezaevinde bulunduğu süreç içerisinde eşi Semra Kuytul Hocahanım, 7/24 Emniyet tarafından gerekçesiz ve taciz eder bir şekilde yakın mesafeden takip edilmiş, evinin önünde 7/24 polis aracı bekletilmiştir. Hocaefendi’nin 5 Aralık 2019’da tahliye edilmesinin ardından bu hukuksuz uygulamalar devam etmiş, Hocaefendi’nin her anı denetim altına alınarak bir sindirme politikası yürütülmüştür. Hocaefendi, annesinin mezarına bile gitse polislerin yakın takibine ve tacizine maruz kalmıştır. Bu uygulamalar, yalnızca Hocaefendi ve ailesini değil, tüm Furkan Hareketi mensuplarını ve İslami mücadeleye gönül veren Müslümanları yıldırmayı hedeflemekteydi.

HOCAEFENDİ’NİN SEVENLERİNİN BOLU F TİPİ CEZAEVİ ÖNÜNE GELİP DESTEK VERMELERİ

22 ay boyunca haksız bir şekilde Bolu F Tipi Cezaevinde tutuklu yargılanan Alparslan Kuytul Hocaefendi’nin görüş günlerinde kendisini ziyarete giden eşi Semra Kuytul Hocahanım, çocukları ve yeğenlerinin yanı sıra Furkan Hareketi mensupları da desteklerini göstermek adına Türkiye’nin birçok yerinden Bolu F Tipi Cezaevinin önüne geliyorlardı. Her görüş gününde Alparslan Kuytul Hocaefendi’yi göremeyeceklerini bildikleri halde uzak yakın, sıcak soğuk demeden farklı şehirlerden birçok talebesi, Hocaefendi’ye vefalarını göstermek adına vefa yolculuklarına çıkıyorlardı.

              Görüş öncesi ve sonrası yüzlerce kişi “Alparslan Kuytul Hocaefendi’ye Özgürlük” sloganları atarak bir yandan zalimin zulmünü lanetliyorlar bir yandan da Hocaefendi’ye seslerini duyurmaya çalışarak “buradayız ve seninleyiz!” mesajını vererek moral olmaya çalışıyorlardı.

FURKAN DERNEKLERİ VE ŞUBELERİ 701 SAYILI KHK İLE KAPATILDI

Türkiye’de 15 Temmuz 2016 tarihinde gerçekleşen darbe girişiminin ardından 8 Temmuz 2018’de olağanüstü hâl kapsamında 701 sayılı kanun hükmünde kararname yayımlandı. Çıkarılan 701 sayılı KHK ile Furkan Hareketi ile yakınlığı olan 15-20 civarındaki dernek ve temsilcilikler haksız yere ve zulmen kapatıldı.

ALPARSLAN KUYTUL HOCAEFENDİ’NİN CEZAEVİ TELEFON KONUŞMALARININ YAYINLANMASI

Bu süreçte Semra Kuytul Hocahanım, Alparslan Kuytul Hocaefendi ile haftalık 10 dakikalık telefon konuşmasından fedakârlık yaparak İslami hareketin mensupları ve Alparslan Kuytul Hocaefendi’nin sevenleri ile irtibat kurabilmesi için bir yöntem geliştirmişti. Alparslan Kuytul Hocaefendi’nin cezaevinde ailesiyle yaptığı telefon görüşmelerinin ses kaydını sosyal medyada paylaşmış ve Türkiye aylar sonra ilk kez Alparslan Kuytul Hocaefendi’nin sesini duymuştu. Hocaefendi telefon konuşmasının eşi tarafından yayınlanacağını bildiği için eşi ile birkaç kelime konuştuktan sonra talebelerine ve kamuoyuna mesaj verecek şekilde konuşuyor, böylece hem cemaatini eğitmeye devam ediyor hem de bazı konularda görüşünü kamuoyuna bildiriyordu. Bunun üzerine cezaevi idaresi tarafından telefon görüşme hakkı hukuksuz bir şekilde ve mahkemenin cezayı onamasını beklemeden süresiz olarak elinden alındı. Hocaefendi cezaya itirazda bulunmuş, mahkemeyi kazanmış ve yaklaşık iki ay sonra telefon hakkını tekrar elde etmiştir. Telefon görüşmelerinin başında “Ben Alparslan Kuytul” demesi şart koşulduğu için konuşmasına “Ben Alparslan Kuytul” diyerek başlayan Hocaefendi’ye ithafen açılan #BenAlparslanKuytul etiketi Türkiye gündemine oturmuştu.

HOCAEFENDİ’NİN DUYULMASINI ENGELLEMEK İÇİN SİREN SESLERİYLE MÜDAHALE!

Mücadele ve çileyle geçen bir yılın ardından 24 Ocak 2019’da görülen mahkemede tahliye olan Alparslan Kuytul Hocaefendi, sevenleriyle birlikte Bolu’dan Adana’ya gelirken Adana girişinde polis tarafından önü kesilmiş ve kalabalık bir şekilde şehre giremeyeceği kendisine bildirilmiştir. Şehre giren tüm otoyol çıkışları kamyonlarla kapatılmış ve sadece bir yoldan gitmeye zorlanmıştır. Yüzlerce polis, TOMA ve akreplerle evinin önünde toplanan sevenleri ile buluşması engellenmiştir. Evinin önünde konuşmasına sürekli yapılan anonslarla müdahale edilip konuşması kesilince kendisine kavuşmanın sevinci içerisinde olan yüzlerce talebesine evinin balkonundan kısa bir konuşmayla teşekkür etmek istemiştir. Hocaefendi balkonda konuşmaya başladığı andan itibaren TOMA aracı sirenlerini açarak onun sesini ve konuşmasını bastırmaya çalışmıştır. Yapılan bu siren sesi ile susturma girişimi, bir yıl boyunca haksız bir tutuklu yargılamanın ardından gelen tahliye sevincini gölgelemek ve hazımsızlık olarak tarihe geçti.

ALPARSLAN KUYTUL HOCAEFENDİ 24 SAAT DAHİ GEÇMEDEN TEKRAR TUTUKLANDI!

Tahliye kararının üzerinden 24 saat geçmeden aynı günün akşamında karanlık güçlerin müdahalesi ile Alparslan Kuytul Hocaefendi yeniden tutuklandı ve bir kez daha Bolu F Tipi Kapalı Cezaevine gönderildi. Yaklaşık bir yıl daha cezaevinde kaldı. 22 ay süren haksız tutukluluğun ve tecridin ardından 5 Aralık 2019 tarihinde yeniden tahliye edildi. Alparslan Kuytul Hocaefendi tahliye sonrasında talebeleri tarafından daha coşkulu bir şekilde ve daha büyük bir kalabalıkla karşılandı.

ÖZGÜRLÜK YÜRÜYÜŞLERİ VE YAPILAN DİĞER MEŞRU EYLEMLERE BASKI!

Alparslan Kuytul Hocaefendi’nin tecritte tutularak psikolojik işkence görmesinin yanı sıra birkaç ay televizyon, spora çıkma, avukatla görüşme gibi birçok yasal hakkı kısıtlanmış adeta zindan içinde zindan yaşaması istenmişti. Talebeleri ve sevenleri ise bu süreçte kendisini hiçbir şekilde yalnız bırakmamış, Türkiye’nin dört bir tarafından gelen talebeleri cezaevi önünde toplanarak sloganlar atmış, meşru protesto ve eylemlerin yollarını aramışlardır. Bu süreçte ortaya çıkan ve İslami mücadelenin güzel bir örneği haline gelen “Atkılı Özgürlük Yürüyüşleri” baskı döneminin sembollerinden biri olmuştur. Ayrıca birlikte kitap okuma etkinliği, basın açıklamaları, adalet bekleyişi ve oturma eylemleri, cezaevindekilerle aynı saatte çay/kahve içme etkinliği gibi özgün eylemler, zulme olan tepkinin yansıtıldığı başlıca özgün fikirler olmuştu.

Özgürlük yürüyüşleri ve yapılan diğer eylemler zulmü yapanları rahatsız etti ve şiddetli müdahalelerle, gözaltılarla ve açılan mahkemelerle bu meşru protestolar durdurulmaya çalışıldı. Çünkü yapılan bu yürüyüşler hem yapılan zulümleri gözler önüne seriyor hem de Furkan Hareketinin daha çok duyulmasına ve sevilmesine sebep oluyordu. Diğer taraftan zulme uğrayan insanlarda mücadele ruhunun meydana gelmesine vesile oluyordu. Bu sebeple Furkan Hareketinin binlerce gönüllüsüne birçoğu yürüyüş ve basın açıklaması gibi sebeplerle -tespit edilebildiği kadarıyla- şu ana kadar 157 adet ceza davası açıldı. Yapılan eylem ve etkinliklere katılan Furkan Gönüllülerine toplamda 3.553.211 TL para cezası yazıldı. Şu ana kadar açılan bu davaların 122 tanesi hiçbir bir suç unsuru bulunamadığı için beraat ile sonuçlandı. Diğer mahkemeler ise devam etmektedir. Kesinleşmiş hiçbir ceza mevcut değildir. Beraat kararlarının dışında sayısı tam olarak bilinmemekle birlikte yüzlerce SYOK ve KYOK kararları da Furkan Hareketinin temizliğini ve hiçbir suçunun olmadığını ortaya koymuştur.

KONFERANS YAPILACAK DÜĞÜN SALONLARINI EMNİYETİN TEHDİT ETMESİ

Alparslan Kuytul Hocaefendi, 5 Aralık 2019’da Bolu F Tipi Cezaevinden tahliye edildikten sonra konferanslara devam etmeye başlayınca her şehrin Emniyeti, konferans yapılacak olan düğün salonlarının sahiplerini tehdit ederek konferansların iptalini sağladılar. 2014-2018 yılları arasında yapılan konferans iptalleri doğrudan doğruya Valilik ve Kaymakamlıklar eliyle yapılırken 2020’den itibaren bu zulmü ve engellemeyi kendilerini göstermeden yapmak için düğün salonlarını tehdit etme yolunu tercih ettiler. Böylece “biz engellemiyoruz, bizimle alakası yok, düğün salonu sahibi kabul etmiyor” diyebileceklerini düşündüler. Halbuki birçok düğün salonu sahibi, Emniyetin kendilerini tehdit ettiğini arkadaşlarımıza açıkça ifade etmişlerdi. Zaten bu iptaller birçok şehirde olduğu için Emniyetin tehdidi sebebiyle olduğu hemen anlaşılıyordu. Alparslan Kuytul Hocaefendi, Emniyetin bu yaptığını defalarca açıklayınca Ankara Emniyeti dışında diğer İl Emniyetleri bu tarz engellemeyi azaltmak zorunda kaldı. Ankara Emniyeti ise sadece son 1 yılda 5-6 konferansı aynı yöntemle iptal ettirdi.

22 MAYIS 2020- RAMAZAN RUHUNU YAŞATMAK ADINA: TERAVİH MÜCADELESİ

Covid-19 pandemisi gerekçe gösterilerek Ramazan Ayında başka bir baskı dönemi başlamıştı. Hayatın her alanında faaliyetler devam ederken camilere ve İslami faaliyetlere özel bir baskı ve kısıtlama uygulanıyor ve insanların bir araya gelmesi engelleniyordu. Ramazan Ayında camilerde teravih kılınmadığı için Adana’da birkaç Furkan Hareketi mensubu sosyal mesafe kurallarına dikkat ederek ve maske takarak açık havada teravih namazı kılmak istediler. Buna rağmen Adana Emniyeti, namaz kılınan parka gelip 10 Furkan Hareketi mensubunu darp ederek karakola götürmüş ve gözaltına almıştır. Onları sormaya gelen yakınlarını da gözaltına alarak gözaltına alınan sayısını yaklaşık 45’e çıkarmıştır. Daha sonra aralarından 7 kişiye dava açılmış ve hepsi beraat etmiştir. Antep’te de benzer bir olay yaşanmış, Furkan Hareketi mensuplarına şiddetle müdahale edilmiş, 6 kişi gözaltına alınmış ancak dava açılmamıştır. Yanı sıra Ramazan Ayında, Ramazan Ayı ile ilgili branda asan Müslümanlar gözaltına alınarak para cezasına çarptırılmıştır. Alparslan Kuytul Hocaefendi ve Furkan Hareketi mensuplarının vermekte olduğu bu mücadele, halkı kışkırtmak amacıyla değil, bilakis virüs bahanesi ile unutturulmaya çalışılan manevi değerleri canlandırmak ve Ramazan ruhunu yeniden diriltmek için verilmekte olan bir mücadele olarak tarihe geçmiştir.

4 MAYIS 2021- İTİKAFTA İBADET EDENLERE PANDEMİ BAHANESİYLE CAMİ BASKINI

Türkiye’de artarak devam eden zulüm sürecinde bir ilk yaşandı ve Ramazan Ayında camilerde ibadet eden Furkan Hareketi mensuplarına birçok ilde eş zamanlı baskın düzenlendi. Ramazan Ayının son 10 gününde Allah Rasulü’nün müekked sünneti olduğunu bilen Furkan Hareketi mensupları, itikaf ibadetlerini gerçekleştirmek için müftülüklere başvuruda bulundular ve Diyanetin belirlediği camilerde itikafa girdiler. Gaziantep’te itikaf ibadetinin ilk gününde 2 farklı camide Furkan Hareketi mensupları Emniyetin orantısız müdahalesiyle karşılaştı. Müslümanların ibadethanesine postalları ile giren Emniyet güçleri, camii içerisinde ibadet halinde olan vatandaşlara biber gazı sıkarak ve darp ederek zorla camiden çıkarttı. Camide itikaf ibadetlerini eda etmek isteyenler, bu muamele karşısında herhangi bir mukavemette bulunmamalarına rağmen toplamda 56 kişi skandal bir şekilde gözaltına alındı. Gaziantep’te akıllara durgunluk veren bu olay, sosyal medyada dünya gündemine girdi ve duyarlı insanların tepkileri sonucunda yapılan haksız muamele açığa çıktı. Tepkiler sonucunda Gaziantep İl Emniyet Müdürü emekliliğini istedi.

Ertesi gün ise Adana’da 22 camide 400 ilâ 500 arasında Furkan Hareketi mensubu itikafa girdikleri camilerden gece 02.00’de yapılan baskın ile gözaltına alındılar. Aralarında Alparslan Kuytul Hocaefendi’nin de bulunduğu Furkan Hareketi mensupları darp edilmiş ve ibadet hakları gasp edilmişti. Diğerleri 1-2 günde serbest bırakılırken Alparslan Kuytul Hocaefendi ve 3 arkadaşı, 4 gün nezarette tutuldu. Hocaefendi ve arkadaşları nezarette tutulurken Furkan Hareketi mensupları 4 gün boyunca Emniyetin önünde nöbet beklediler ve sloganlar eşliğinde Emniyeti protesto ettiler. Daha sonra tutuklanma talebiyle Sulh Ceza Hakimliğine sevk edildiler ve sabah namazına doğru mahkemeye çıkarıldılar. Ortada bir suç olmadığı için Sulh Ceza Hakimliğince serbest bırakıldılar. Alparslan Kuytul Hocaefendi, bu olaydan sonra açıklama yaparken dönemin İç İşleri Bakanı Süleyman Soylu hakkında: “Senin adın bundan sonra ‘Cami Basan Süleyman Bakan’ olarak tarihe geçti” dedi. 400 civarında kişiyi gözaltına almış olmalarına rağmen daha sonra sadece Alparslan Kuytul Hocaefendi’nin içinde olduğu 22 kişi hakkında mahkeme açıldı ve mahkeme beraat ile sonuçlandı. Bu cami baskını olayı hafızalarda bir utanç vesikası olarak yerini aldı.

10 EYLÜL 2021- FURKAN HAREKETİNE KUMPAS DOSYASI!

Baskı ve engellemelerin arttığı, herkesin susturulduğu bir dönemde hakikatleri haykırmaya devam eden Alparslan Kuytul Hocaefendi’ye ve Furkan Hareketine 2021 yılının eylül ayında kirli bir kumpas kuruldu. Bir iş adamının kaçırılması iddiasıyla önce 3 Furkan Hareketi mensubu gözaltına alındı. Gözaltına alınan hareket mensuplarına 10-11 Eylül 2021 tarihinde Adana Emniyet Müdürlüğünde işkence yapıldı. Emniyet, Furkan Hareketini lekelemek ve suç örgütü gösterebilmek için bu kişileri işkence ile suçu kabul etmeye zorladı. Ancak başaramadılar ve istedikleri ifadeyi alamadılar. Kardeşlerine yapılan bu işkenceyi duyan Alparslan Kuytul Hocaefendi ve Furkan Hareketi mensupları Adana Emniyetinin önünde geceleyin toplanarak sloganlar eşliğinde protestoya ve bekleyişe başladılar. 4 gün boyunca Emniyetin önünden ayrılmadılar ve protestoya devam ettiler. 30 Ocak 2018 operasyonunda hocaları için 10 gün boyunca Emniyet önünde sabahlayan hareket mensupları şimdi de 3 kardeşleri için aynı bedeli ödüyor ve adeta kardeşliğin destanını yazıyorlardı. Alparslan Kuytul Hocaefendi de talebeleriyle birlikte 4 gün boyunca orada bekleyerek ve geceleri taksinin içinde yatarak vefanın anlamını bir kez daha öğretmişti.

4 günlük Emniyet sürecinden sonra işkenceye ve işkencecilere teslim olmayan üç hareket mensubu 14 Eylül 2021 tarihinde serbest bırakıldı. Aradan bir gün geçtikten sonra dosyada hiçbir delil değişikliği olmamasına rağmen savcının itirazıyla sekreterlikte yapılan ayaküstü skandal bir mahkeme ile 2 kişi hakkında tutuklama kararı verildi. 12 gün boyunca kayıp olan iş adamı daha sonra 20 Eylül Pazartesi gece evine döndü ve yaşadıklarını bir video ile kamuoyu ile paylaştı. Gerek çektiği videoda gerekse ertesi gün savcılıkta verdiği ifadede kaçırılma olayının Furkan Hareketi mensupları ile alakasının olmadığını net bir şekilde ifade etmesine rağmen tutuklanan 2 kişi serbest bırakılmadığı gibi kalan 1 kişi de apar topar gözaltına alınarak tutuklandı. Olayın bir kumpas olduğu ve mahkemenin talimatla karar verdiği ortaya çıktı.

Sonraları ise Alparslan Kuytul Hocaefendi ve 6 Furkan Hareketi mensubunun daha tutuklanmasıyla toplam 10 kişi tutuklandı. Alparslan Kuytul Hocaefendi Ağrı Patnos L Tipi Cezaevine sürgüne gönderildi ve yine tek başına bir odaya kapatılarak tecritte tutuldu. Tecrit 400 gün sürdü. İddianamedeki yanlışlar, müşteki ifadesindeki yalanlar ve çelişkiler, Adli Tıp ve Emniyet Kriminal raporlarının gerçek dışı olduğu ortaya çıktıkça tutuklanan 10 kişinin tamamı peyderpey tahliye edildiler. Kumpası hazırlayanlar, Furkan Hareketini suç örgütü gibi göstermek ve dağıtmak isterlerken tahliyeler karşısında zor duruma düştüler ve rezil oldular.

Alparslan Kuytul Hocaefendi, Patnos L Tipi Cezaevinde tecritte tutulup hakları verilmediği gibi bir de cezaevi idaresi tarafından kendisine soruşturma üstüne soruşturma açıldı. Zindan içinde zindan yaşatmak, moralini bozmak için açılan 10 soruşturmanın 5’ine “cezaya yer olmadığına dair karar” verilirken 1 kınama, 3 telefon yasağı, 1 de hücre cezası verildi. Eşi tarafından kaydedilen ve sosyal medyada yayınlanan telefon konuşmalarıyla cemaatine ve topluma verdiği mesajların önünü kesebilmek için önce 1 ay sonra 2 ay daha sonra ise 3 ay telefon yasağı verilmiştir. Telefon yasağı cezaları ve hücre cezası haksız bulunarak İnfaz Hâkimi tarafından iptal edilmiş, cezayı verdirenler ve verenler 4 kez rezil olmuşlardır.

Kumpas dosyası ile tutuklanan Yusuf Tapan’ın babasını Emniyetten biri telefonla aramış ve “Oğlun, bu işi bize Alparslan Kuytul Hoca yaptırdı derse oğlunu çıkarırız, bizim oğlunla işimiz yok” demişti.  Rıdvan Taş ve Emrah Taş’ın ailesine ise cemaatteki insanları sömürmesine ve aldatarak para kazanmasına izin verilmediği için cemaatine düşman kesilen ve ihanet eden Hasan Koyuncu gönderilerek “Oğullarınız bu işi bize Alparslan Hoca yaptırdı derlerse, şikâyet geri çekilecek, oğullarınız hapisten çıkacak” dedirtmişlerdi. Böylece kumpas dosyasının asıl hedefinin Alparslan Kuytul Hocaefendi ve Furkan Hareketi olduğu bir kez daha ispatlandı.

Suç örgütü kurmak gibi alçak iftiralar ile Alparslan Kuytul Hocaefendi’ye ve Furkan Hareketine itibar suikastı yapılmış, insanların giderek artan teveccühü engellenmeye çalışılmıştır. Ancak hakikatlerin er veya geç ortaya çıkma huyunu unutan karanlık güçler, kurdukları kumpasın başlarına geçeceğini hesap edememişlerdir. Atılan iftiralar halkta bir karşılık bulmamıştır. Çünkü kitleler, Furkan hareketinin bir suç örgütü değil İslami bir hareket olduğunu, uzun yıllar boyunca yapılan İslami hizmetler, konferanslar ve eğitim faaliyetleri vesilesiyle biliyorlardı. İslam düşmanlarının maksadının aksine yapılan hukuksuzluklar ve zulümler, Furkan Hareketinin tanınmasına ve halkın teveccühünün artmasına vesile olmuştur. Elbette bu yükseliş ve büyüme kolay bir şekilde elde edilmemiş, başta hareketin lideri olmak üzere zorlu ve çileli günler geçirilerek ağır bedeller ödenmiştir.

20 MART 2022- ADANA EMNİYETİNİN YÜZLERCE KİŞİYE YAPTIĞI SOKAK İŞKENCESİ

Yaşanan hukuksuzluklara ve iftira ile 9 Furkan Hareketi mensubunun tutuklanmasına tepki göstermek isteyen Furkan Gönüllüleri yeniden meşru çerçevede eylem ve etkinlikler gerçekleştirmeye başladılar. Yapılan kumpasa ve zulümlere karşı susmayan ve boyun eğmeyen Furkan Gönüllüleri ülkenin ve hatta Avrupa’nın çeşitli şehirlerinde yürüyüşler ve basın açıklamaları yapmaya başladılar. Furkan Gönüllülerinin, kardeşlerinin yanında izzetli bir şekilde durması hesapları bozuyordu. Bu nedenle yürüyüşler ve basın açıklamaları sert bir şekilde engellenmeye çalışılıyordu. Bu sert engellemelerin zirvesi 20 Mart 2022’de yaşandı.

Alparslan Kuytul Hocaefendi’nin de katılımıyla gerçekleştirilmek istenen büyük özgürlük yürüyüşü ve basın açıklaması, Adana Emniyetinin İsrail polisini aratmayan müdahalesine maruz kaldı. Sosyal medyada paylaşılan videolarda herkesin de tanık olduğu üzere polisler sokaklarda yakaladıklarına açıkça işkence yapıyorlardı. Her Furkan Hareketi mensubunun üzerine bir grup polis plastik mermiler, coplar ve biber gazlarıyla acımasızca saldırıyorlardı. İzleyenlerin kanını donduran, sokak ortasında işkence yapan polislerin vahşi saldırıları dünya gündemine girdi.  Olay, hafızalara “20 Mart Sokak İşkencesi” şeklinde kazındı.

Kamuoyunun da yakından takip ettiği ve dünya çapında yankı bulan bu olay sonrasında birçok partinin genel başkanı, gazeteciler ve hukukçular olayı sert bir şekilde kınadı. Furkan Hareketine düşman olan ve adı mafyalarla anılan dönemin İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, orantısız güç kullananlar ile ilgili Adana Valiliğinin gerekli soruşturmayı başlattığına dair tweet atmak zorunda kaldı. Ancak bu olayda orantısız güç kullanan ve zalimce saldıran memurların videoları olduğu halde hiçbir memur görevinden alınmadı ve hiçbirine soruşturma açılmadı. Süleyman Soylu daha sonra bir televizyon kanalında Alparslan Kuytul Hocaefendi ve Furkan Hareketi hakkında iftira dolu açıklamalarda bulundu. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ise bu memurların alınlarından öptüğünü söyleyerek yapılan sokak işkencesinin arkasında durdu ve işkencecileri savundu. Yapılan bu açıklamaların ardından Alparslan Kuytul Hocaefendi ise atılan bütün iftiralara tek tek cevap verdi ve Devlet Bahçeli’ye “Herkesin tükürdüğü alınları mı öpüyorsun?” diye tepki gösterdi.

Olaydan sonra Furkan Hareketi mensupları, hastaneden darp raporu almaya çalıştılar ancak Emniyetin talimatıyla 400 darp raporundan sonra rapor verilmez oldu. Halbuki olayda yaklaşık 2.500-3.000 kişi darp edilmişti. Bu olayda Alparslan Kuytul Hocaefendi’nin 15 yaşındaki oğlunun başına copla vurulmuş, beyin kanaması geçirmiş ve 3 gün yoğun bakımda kalmıştı. Olayda Furkan gönüllülerinden eli, ayağı, beli, burnu, kafası kırılanlar, vücudu veya gözü darbe alanlar oldu. Daha sonra 900 Furkan Hareketi mensubu, gruplar halinde Adliyeye giderek Emniyet hakkında suç duyurusunda bulundular.  Ancak şu ana kadar hiçbir işlem yapılmadı. Savcılık ve Emniyet olayın unutulması ve örtbas olması için 3 yıldır dosyayı bekletmektedir. Emniyete ceza vermeyenler, rezil olmalarının intikamını almak için bu olaydan yaklaşık 1,5 ay sonra Alparslan Kuytul Hocaefendi’yi 9 Mayıs 2022’de tekrar tutuklattılar.

ALPARSLAN KUYTUL HOCAEFENDİ’YE SİİRT YOLCULUĞUNDA SUİKAST ŞÜPHESİ

22 Nisan 2022 tarihinde Alparslan Kuytul Hocaefendi Ramazan Ayının 21. gününde Siirt’te sevenleriyle iftar programı yapmak üzere çıktığı yolda Adana’dan Gaziantep’e kadar 4 ayrı noktada olağandışı şekilde “arama yapacağız” denilerek durduruldu ve 4. noktada şüpheli kişiler tarafından kameraya alındı. Durdurma noktalarında anormal durumlar ile karşı karşıya kalan Alparslan Kuytul Hocaefendi, bunun bir suikast hazırlığı olduğundan şüphelendi. Çünkü daha önce bu doğrultuda bazı duyumlar almıştı. Bu sebeple yaşadıklarını sosyal medyada anlık olarak paylaştı. Gaziantep, Şanlıurfa, Diyarbakır ve yol üstündeki diğer şehirlerden bunu duyan talebeleri yolda Hocaefendi’ye eşlik eden araçlara katıldılar ve böylece bir konvoy meydana geldi. Böylece bir suikast planı vardıysa da başarılamadı. Yaklaşık 700 km yol boyunca Emniyet ve Jandarma tarafından toplamda 23 defa durdurulan Alparslan Kuytul Hocaefendi 19:00’daki iftar programına saat 22:30’da ancak yetişebildi. Ayrıca Siirtli sevenleri tarafından düzenlenen iftar programının yapılacağı restoran Emniyet tarafından tehdit edildi ise de restoran sahibinin Hocaefendi’yi sevmesi sayesinde program geç saatte de olsa yapıldı. Çünkü sevenleri yol boyunca yapılanları canlı yayında izlemişler ve gece de olsa Hocaefendi’nin gelmesini beklemişlerdi.

9 MAYIS 2022- ALPARSLAN KUYTUL HOCAEFENDİ’YE SÜRGÜN VE TECRİT ZULMÜ!

30 Ocak 2018 operasyonu sonrasında yaklaşık 2 yıl hapis süreci yaşayan Alparslan Kuytul Hocaefendi için ikinci bir tutukluluk süreci başladı. 9 Mayıs 2022 Pazartesi sabahı 07.00 sularında ifadesi alınacağı gerekçesiyle birçok polis tarafından evinden gözaltına alındı. Alparslan Kuytul Hocaefendi 8 saat süren gözaltı sonrasında kaçırılan iş adamının ifadesi dışında tek bir somut delil bulunmamasına, Savcılık ve Emniyetin aylar boyunca takip etmesine ve herhangi bir delile ulaşamamış olmasına rağmen haksız bir şekilde tutuklanarak ailesinden çok uzakta olan Ağrı Patnos L Tipi Kapalı Cezaevine sürgün edildi.

Hiçbir zulüm, baskı, engelleme, tehdit, hapis hatta suikast girişiminin bile kendisini hakkı konuşmaktan geri bırakmadığı herkesçe anlaşılmasına rağmen ellerinde başka çare kalmayan İslam düşmanları çareyi Alparslan Kuytul Hocaefendi’yi yeniden zindana göndermekte buldu. İlk tutukluluk sürecinde olduğu gibi görüntülü görüşme, spora çıkma, mahkumlarla sohbet gibi birçok hakkı yine verilmedi. Hocaefendi hem ailesinden 1.000 km uzakta olan bir cezaevine sürgün edilmiş hem de 13 ay boyunca tecritte tutulmuş ve hiçbir mahkumla görüşmesine izin verilmemiştir. Furkan Hareketi mensupları ise Hocaefendi’yi göremeyeceklerini hatta cezaevine bile yaklaştırılmayacaklarını bilmelerine rağmen her ay farklı şehirlerden Ağrı Patnos L Tipi Cezaevinin yakınına gelerek yine bir vefa destanı yazmışlardır. Böylece hem karanlık güçlerin unutturmak ve yalnızlaştırmak istediği hocalarını yalnız bırakmadıklarını gösteriyor hem de açık görüş için her ay 5 çocuğu ile Adana’dan Ağrı’ya giden Semra Kuytul Hocahanım’ı yalnız bırakmıyor ve manevi destekte bulunmuş oluyorlardı.

KUMPAS DOSYASI ÇÖKTÜ!

Kumpas dosyasının ilk duruşmasında toplam 10 Furkan Hareketi mensubu tutukludan 5 Furkan Hareketi mensubu Ağır Ceza Mahkemesince tahliye edildi. Sonraki duruşmada -16 Haziran 2023- Alparslan Kuytul Hocaefendi ve 1 Furkan Hareketi mensubu daha tahliye edildi. Diğer 3 kişi de daha sonra tahliye edildi ve cezaevinde tutuklu kalmadı. Bir kez daha mahkeme eliyle ortaya çıkmıştır ki Furkan Hareketi ve Alparslan Kuytul Hocaefendi hiçbir suça bulaşmamıştır ve tertemizdir. Bu temizlikten rahatsız olanlar her türlü güçlerini kullanarak çamur atma girişimini devam ettirseler de her seferinde elleri boş kalmaktadır. Allah’ın izni ile bu kumpas da çökmüştür ve Furkan Hareketinin de Alparslan Kuytul Hocaefendi’nin de tertemiz oluşu bir kez daha ispatlanmıştır.

Hocaefendi’nin beraat ettiği davalar: Terör Örgütüne Yardım ve Terör Propagandası Yapmak, Halkı Kin ve Düşmanlığa Tahrik Etmek, Cumhurbaşkanına Hakaret, Başbakana Hakaret, Atatürk’e Hakaret, Görev Yaptırmamak İçin Direnme ve Valinin Emrine Aykırı Hareket (22 Nisan 2017- Adana), Kamu Malına Zarar Vermek (29 Mayıs 2016- Hatay/Erzin), Terörle Mücadelede Yer Almış Hâkim Savcıları Hedef Gösterme davaları olmuştur. Tüm bu beraat kararları, açılan davaların içi boş ve sırf susturmak için açıldığını, Alparslan Kuytul Hocaefendi’nin bizzat ifadesiyle “suç dosyaları değil sus dosyaları” olduğunu göstermektedir.

14 HAZİRAN 2022- ÖZGÜRLÜK YÜRÜYÜŞLERİNE TUTUKLAMA

Açılan bu kumpas dosyasıyla birlikte başlayan tutukluluk süreci, özgürlük yürüyüşlerini ve diğer eylemleri tekrar başlatmıştı. Furkan Hareketi mensupları, bulundukları şehirlerde hocalarına ve kardeşlerine özgürlük istemenin meşru yollarını arıyor, meşru direnişi devam ettiriyorlardı.

Bu eylemlerden biri Konya’da gerçekleştirilirken Özgürlük Yürüyüşü yapan 20 kadar Furkan Hareketi mensubu darp edilerek gözaltına alındı ve 2’si kadın 7 Furkan Hareketi mensubu çıkarıldıkları Sulh Ceza Hâkimi tarafından tutuklandı. Gözaltı işlemleri sırasında çıplak bir şekilde aranan bayanlar durumu sosyal medyaya taşıyınca Konya Emniyeti tüm ülke tarafından kınandı. Konya’da tutuklanan 2 kadın Furkan Hareketi mensubu, hareketin tarihinde tutuklanan ilk kadınlar olma şerefine eriştiler. Tutuklamadan 80 gün sonra tüm tutuklular tahliye olmuş ve yargılamanın sonunda hiçbir suçları olmadığı için beraat kararı verilmiştir.

28 HAZİRAN 2022- KUR’AN MUHAFIZLARI TUTUKLANDI

27 Haziran 2022’de Osmaniye’de “İzinsiz Kur’an Öğretildiği” gerekçesiyle bir Furkan Hareketi mensubunun evi mühürlendi. Mühürleme kararını protesto etmek için basın açıklaması yapmak isteyen 30 Furkan Hareketi mensubu darp edilerek gözaltına alındı. Gözaltı işlemlerinin ardından 28 Haziran 2022’de aralarında Semra Kuytul Hocahanım ve kızının da bulunduğu 9 kişi tutuklama talebiyle Sulh Ceza Hakimliğine sevk edildi. Yargılama sonucunda Semra Kuytul Hocahanım ve kızının da içinde bulunduğu 6 kişi adli kontrol şartıyla serbest bırakılırken 3 Furkan Hareketi mensubu tutuklandı. Sosyal medyada “Kur’an Muhafızları” olarak anılan 3 Furkan Hareketi mensubunun tutuklanması sert bir şekilde kınandı ve yoğun bir şekilde eleştirildi. Tutuklu 3 Furkan Hareketi mensubu 3 ay sonra tahliye oldu. Ancak 21. yüzyıl Türkiye’sinde Kur’an okunan bir ev için mücadele veren Müslümanların tutuklanması, Türkiye tarihinde kara bir leke olarak kaldı.

Özetle, 2018 sürecinden itibaren açılan tüm mahkemelerde toplamda 31 Furkan Hareketi mensubu tutuklandı ve çeşitli sürelerle hapis yattı. Hiçbir suç olmadığı için birçoğu kısa bir süre sonra bir kısmı da daha sonra olmak üzere tamamı tahliye edildi.

TEHDİTLER VE TEKLİFLER

Harekete yönelik dışarıdan baskı ve engellemeler devam ederken bir taraftan da içeriden bitirme planları yapılıyordu. Bu planların en önemli ayağı ise hareket içinden bazı kişileri ihanete zorlamaktı. Karanlık güçler seçtikleri bazı hareket mensuplarını sıkıştırıyor ve onlara birtakım tekliflerde bulunuyorlardı. Cemaat içerisinde muhbirlik yapmak bu tekliflerin başında geliyordu. Muhbirlik teklifini kabul etmeyenler tehdit ediliyor ve cemaati bırakmaya zorlanıyordu. Ancak tehdit ve teklifte bulunulanların çok büyük bir ekseriyeti baskıya boyun eğmiyor, yapılan teklifleri de tehditleri de “Ben şerefsiz değilim!” diyerek reddediyor ve gelip kendisine yapılan tehdit ve teklifi cemaatine anlatıyordu.

Alparslan Kuytul Hocaefendi bu tehdit ve teklifleri sosyal medyada şehir ve kişi isimlerini söyleyerek ve olayı uzun bir yayında açıkladı. İslam düşmanlarının planlarını bozdu ve Furkan Hareketi mensuplarının dikkatli olmasını sağladı. Bu açıklamalar vesilesiyle yüzlerce kişiye tehdit ve teklif için yaklaşıldığı ve bu tehdit-teklifleri yapanların ne kadar alçalabileceği gözler önüne serilmiş oldu.

DİĞER ENGELLEME VE ZULÜMLERDEN BAZILARI

Yukarıda değinilen hadiselerin dışında burada kısıtlı yer ayırabildiğimiz diğer engelleme ve zulümler ise şu şekildedir:

·       5 Aralık 2019’da Alparslan Kuytul Hocaefendi Bolu’dan 2. kez tahliye edilmiş ancak zulüm bitmemişti. Hocaefendi’nin Ankara’ya girmesine izin verilmedi, yol kenarında kendisini karşılamak isteyenlerle buluştuğu ve sevenleri ile birlikte yemek yiyeceği restoranın şarteli indirilerek elektrikleri kesildi.

 

·       Furkan Hareketinin meşru eylem ve etkinliklerine katılan memurlardan bazıları açığa alındı, sürgün edildi ve bazılarının işine son verildi.

 

·       Alparslan Kuytul Hocaefendi’nin eşi ve çocukları açık görüş için ayda 1 kez Patnos’a gelirlerken onları yalnız bırakmamak için eşlik etmek isteyen Furkan Hareketi mensuplarının Patnos’a girmelerine izin verilmedi. Furkan Hareketi mensupları Hocaefendi’yi göremeyeceklerini bildikleri halde gidebildikleri noktaya kadar gidiyor, seslerini duyuramayacaklarını bildikleri halde bekledikleri noktada sloganlar atıyorlardı.

 

·       Alparslan Kuytul Hocaefendi’nin avukatları, Hocaefendi’nin duruşmalarına hazırlık yapmak amacıyla Ağrı Patnos’ta bir apart kiralamışlardı. Ancak, yapılan engellemeler ve zulümlerden onlar da payını almış, kiraladıkları apartın sahibi iki kez polis tarafından tehdit edilmiştir. Bu tehditler nedeniyle avukatlar, aparttan çıkmak zorunda kalmışlardır.

 

·       26 Mart 2022’de “Ramazan ve Kur’an’ın Mesajı” konulu konferans için Şanlıurfa’ya ve hasbihal programı için Diyarbakır’a giden Alparslan Kuytul Hocaefendi’nin, Furkan Hareketi mensuplarınca şehir girişinde karşılanması engellendi.

 

·       11 Şubat 2024’te Hocaefendi’nin Kocaeli Darıca’da gerçekleştireceği “Kur’an’ın Evrensel Çağrısı” konulu konferansın duyuru çalışmalarının yapıldığı günden itibaren Zafer Partisi üyesi bazı hesaplar tarafından İslami değerlere karşı cephe alınmış ve Furkan Hareketi mensuplarına yönelik manipülatif paylaşımlarda bulunmuşlardı. Konferans tarihine yakın bir günde ise konferansın duyuru brandalarını asan hareket mensuplarına yönelik saldırı gerçekleştirilmişti.

 

·       Alparslan Kuytul Hocaefendi’nin 3 Kasım 2024 Ankara Esenboğa Havaalanında Furkan Hareketi mensupları tarafından uğurlanması engellendi. Sosyal medyada bu zulmün duyurulması üzerine, Adana’da evinin önünde yapılacak karşılama sivil kılığında polis bir kadının gönderilmesi ile provoke edilmeye çalışıldı. Kadının Furkan Hareketi mensupları tarafından polis kimliği taşıdığının fark edilmesi ile polis olduğu anlaşılınca kadın aracı ile hızla oradan uzaklaştı.

 

·       5 Ocak 2025’te Alparslan Kuytul Hocaefendi’nin, Kahramanmaraş’ta düzenleyeceği “Fetihler Peygamberi ve Mekke’nin Fethi” konulu konferansın duyuru brandaları, Belediye ve Emniyet ekipleri tarafından toplatıldı. Furkan Hareketi mensupları, Belediyenin önünde toplanarak sloganlar eşliğinde el konulan brandalarının geri verilmesi için eylem başlattılar. Olay sırasında 15 Furkan Hareketi mensubu darp edilerek gözaltına alındı ancak bir süre sonra serbest bırakıldılar. Emniyet, bu haklı direniş karşısında haksızca el konulan brandaları teslim etmek zorunda kaldı. Hocaefendi’nin gelişiyle birlikte Furkan Hareketi mensupları konferanslarını sorunsuz bir şekilde gerçekleştirdiler

 

·       Hocaefendi’nin 18 Ocak 2025 Cumartesi günü Bursa’da “İslam Ahlakının Temelleri” ve 19 Ocak 2025 Pazar günü Kocaeli Darıca’da “İnsan ve Mücadelesi” konulu konferans duyuru çalışmalarını sürdüren hareket mensupları günlerce Bursa ve Kocaeli Belediyelerinin zorbalığı altında kaldı. Belediyeler, perde arkasından Emniyetin talimatı ve yönlendirmesiyle duyuru için şehrin uygun yerlerine asılan brandaları kanunsuzca zabıta ekiplerine söktürdü.  Bursa’da duyuru çalışmalarını yapan 5 Furkan Hareketi mensubu, Bursa Büyükşehir Belediyesi zabıtası ve Bursa Emniyeti tarafından darp edilerek ve ters kelepçe yapılarak gözaltına alındı. Kocaeli Gebze’de ise duyuru için kurulmuş olan standa Emniyetin talimatıyla zabıta tarafından el konuldu. Yapılan bunca engelleme ve gözaltına rağmen Kocaeli ve Bursa’da yapılması planlanan konferans sorunsuz bir şekilde gerçekleştirildi.

 

·       26 Ocak 2025’te Ankara’da Hocaefendi’nin “Miraç ve Namaz” konulu konferansı düğün salonu sahibinin tehdit edilmesiyle engellendi. Bu engelleme büyük tepkilere neden oldu ve engellenen konferans, Hacı Bayram Veli meydanında yapılan basın açıklamasıyla büyük bir mitinge dönüştü. Ankara’da bulunan Furkan Hareketi mensuplarının Hocaefendi’yi havaalanında uğurlamaları engellendi. Hocaefendi’nin talebelerinin araçlarını park ettikleri otoparktan Hocaefendi’yi uğurlayacakları alana gelmelerine izin verilmedi. Gönüllüler 200 metre uzaktan açtıkları telefon ışıkları ve attıkları sloganlar ile Hocaefendi’yi uğurlamak zorunda bırakıldılar.

 

·       Karanlık faaliyetlerin içerisinde olan bazı kimseler hakaret ve tehditlerde bulunarak, iftira atarak ve Alparslan Kuytul Hocaefendi ile arkadaşlarının namusuna küfrederek, Furkan Hareketi mensuplarını tahrik etmeye çalışmışlardır. Bu yöntem ile hareket mensuplarına suç işletmek ve suç örgütü kapsamına girdirmeyi hedeflemişlerdir. Ancak Hocaefendi’nin bu tür girişimlere yönelik uyarıları ile birlikte, soğukkanlılıkla ve İslami bilinçle hareket eden Furkan Hareketi mensupları, karanlık odakların amaçlarına ulaşmalarını engellemişlerdir.

 

Her bir zulmü sayfalarımıza sığdırabilmek mümkün olmamakla birlikte bu kadarı dahi Furkan Hareketinin son 11 yılının ne kadar zorlu geçtiğini göstermektedir. Gelinen noktada çile ile yoğrulmuş, olgunlaşmış, imtihanları kazanmış, düşmanını tanımış, mücadeleyi, sabrı ve cesareti öğrenmiş bir hareket karşımıza çıkmaktadır. Furkan Hareketi engelleme ve baskılara rağmen kamuoyunun takdirini ve Anadolu halkının muhabbetini kazanmaya devam etmektedir.

FURKAN VAKFI GENEL MERKEZ BİNASI TEKRAR HİZMETE AÇILDI!

30 Ocak 2018 tarihinde Furkan Vakfı Genel Merkez binasına yapılan şafak baskını sonrasında vakıf binası kayyuma teslim edilmişti. Bina kayyumun elinde kullanılamaz hale gelmiş, hırsızlar tarafından çeşme ve kablolarına varıncaya kadar soyulmuştu.  Bina yeni sahibinden tekrar kiralanıp Furkan Hareketi mensuplarının çabasıyla kısa sürede yeniden hayata döndürüldü ve 6 yıl sonra 30 Ocak günü 2024 tarihinde yani 6 yıl önce kapısına kilit vurulduğu günde Furkan Nesli Dergisi Genel Merkez binası olarak açıldı.

Açılış konuşmasında Alparslan Kuytul Hocaefendi şunlara değindi: “Bu hareketin maddi zararla bitirilmesi mümkün değildir. Çünkü bu hareket parayla kurulmamıştır. Hareketler parayla değil, ihlasla kurulurlar. Hareketler gözyaşıyla ve ömür vermekle kurulurlar. Cemaatler parayla değil, cesaretle harekete dönüşürler. Bizi parasız bırakarak bitireceklerini zannedenler burada çalışan insanların para almadan çalıştıklarını bilmiyorlar. Bizde böylesi kardeşler olduğu müddetçe, böyle bir dayanışma ve böyle bir fedakârlık olduğu müddetçe bu hareketi bitirmeleri mümkün olmayacaktır. Gökyüzü yıldızlarla dolacak, bu hareket dünyaya yayılacak. İslam düşmanları buna engel olamayacak!

Bu hareket Türkiye’ye ve hatta birçok devletteki Müslümanlara şunu ispat etti: Demek ki bu zamanda Peygamberi hareket metodu ile mücadele vermek mümkünmüş. Tevhidi öne çıkararak ve dinden taviz vermeyerek bu zamanda da mücadele edilirmiş. Peygamberi hareket metodu, kaliteli insanlar, mert Müslümanlar yetiştirir. Peygamberi hareket metodu dava adamı yetiştirir. Nebevi hareket metoduna uymanın sonucunda önemli ve hızlı gelişmeler olur. Allah’ın gösterdiği metot hem kaldıramayacağımız bir yükü omuzlarımıza yüklememekte hem de hızlı mesafe aldırmaktadır. Bu hareket, Türkiye’ye bugün de Peygamberi hareket metoduyla mücadelenin mümkün olduğunu, Nebevi hareket metodunun hızlı mesafe aldırdığını ve kestirmeden götürdüğünü gösterdi.

Türkiye’de birçok insan bu hareketi hizmetleriyle duyuyor ve kısmen tanıyordu. Ancak son 11 yılda engellemeler artınca, zulme uğrayıp bedel ödemeye başlayınca, zulme karşı güçlü bir direniş gösterince neredeyse tanımayan kalmadı. Cesurca hakkı söylediği ve mazlumların haklarını savunduğu için milyonlarca insan tarafından sevilmeye başladı. Binamızın üzerinde gördüğünüz brandada ‘Allah’ın dünyasında Allah’ın dediği olmalı’ yazıyor. Bu hareketin tek bir hedefi vardır o da budur. Bütün gayretlerimiz bunun içindir.”

“Ümmetimden bir taife, kendilerine Allah’ın emri gelinceye (kıyamet kopuncaya) kadar hak üzerinde galip olarak cihad etmeye devam edecekler.”1

1.        Buhari, İ'tisam 10, Tevhid, 29