Başta Alparslan Kuytul Hocaefendi Olmak Üzere Tüm Furkan Gönüllülerine Kurulmaya Çalışılan Kumpasta Son Durum
10 Eylül 2021 tarihinde 3 Furkan Gönüllüsü kendileri ile alakalı olmayan bir kaçırılma olayı sebebiyle gözaltına alınmış ve 2 kardeşimiz olayı üstlenmeleri için 90’lı yılları aratmayan ve insanlık onurunu hiçe sayan çıplak arama da dâhil birçok işkencelere maruz kalmış ve bu durum kamuoyu ile paylaşılmıştı.
Delilsiz suçlamaların ardından ilk çıkarıldıkları mahkemede serbest bırakılan Furkan Gönüllüleri ertesi gün talimatla olduğu apaçık belli olan ve ayaküstü görülen bir mahkeme ile tekrar tutuklandılar. O günlerde kaçırıldığı söylenen Koray Sarısaçlı, bu yaşadıklarının Furkan Gönüllüleri ile hiçbir alakası olmadığını, adı geçen Furkan Gönüllüleri ile aile dostu olup hiçbir husumetlerinin olmadığını açıklamıştı.
Koray Sarısaçlı’nın ilk ifadesi sonrası evine gelen ve kendisini polis olarak tanıtan bazı kişilerin Koray Sarısaçlı'ya "neden böyle ifade verdin, sen bizi bitirdin, projemizi çöp ettin, eğer ifadeni değiştirmezsen 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılandığın dosyadan da ceza alırsın” diyerek Furkan Gönüllülerini suçlaması için baskıladığı da bilinmekteydi.
İşkence yaparak suçu kabul ettiremeyenler, Yusuf Tapan’ın Adıyaman’daki babasını arayarak tehdit ve tekliflerle Yusuf Tapan’ın suçu kabul etmesine zorlamışlardı. Telefon konuşmasında "Oğlun Yusuf Tapan, biz kaçırdık derse sizi görüştürürüz hatta sizi gelir köyden alırız” diyorlardı.
İşkence yaparak suçu cebren kabul ettirme çabaları sonuç vermeyince yatarı olmayan “Adam kaçırma” suçlaması tutmayınca rezil ve başarısız olan karanlık odaklar bu defa da TEHDİT ya da TEKLİFLERLE ifade değişikliği yoluna gitmiş ve bu yalan ifadeye dayanarak “Nitelikli-silahlı yağmalama” suçunu isnat etmişlerdi.
Yayınlanan bilirkişi raporu neticesinde Emniyetin delil olarak sunduğu ve mahkemenin de bunu delil(!) olarak kabul edip tutukladığı meseleyle ilgili kamera görüntüsündeki kişilerin, bahsi geçen kişiler olup olmadığı anlaşılabilecek net bir görüntü olmadığı ifade edilmiştir. Bilirkişi raporunda kamera görüntülerindeki kişilerin tutuklu bulunanlarla aynı kişi olup olmadığına dair kesin bir sonuca varmanın mümkün olamayacağı da ifade edilmiştir.
Masumiyetin Delilleri Artıyor Fakat Zulüm Devam Ediyor!
İkinci olarak yayınlanan bilirkişi raporunda ise tutuklu bulunan Furkan Gönüllülerinin hard diski, telefonu ve flash belleğinde uluslararası adli bilişim standartlarına uygun olarak veri bütünlüğü bozulmadan bir inceleme gerçekleştirilmiş ve “kişiyi hürriyetinden yoksun kılma konusu ile ilgili herhangi bir veriye rastlanılmamıştır” sonucuna varılmıştır. Bunlara göre mahkemeye delil olarak sunulan ve mahkemenin de buna dayanarak tutukladığı ifadelerin hiçbiri gerçek bir delil olmamış oluyor.
Sahte Adli Tıp Raporu ve Bilirkişi raporları neticesinde Emniyetin ve Yargının hukuksuz davrandığı ve zorlama delillerle Furkan Gönüllülerini ve genelde Furkan Hareketini suç örgütü kapsamına girdirmeye çalıştıkları bir kez daha gözler önüne serilmiştir.
Bu rapor ve daha önce ortaya koyulan gerçekler, açığa çıkarılan kumpaslar, tutukluluğun hukuki değil siyasi olduğunun bir ispatıdır.
Furkan Gönüllülerini suç örgütü gibi göstermek isteyenler kaçırılma hadisesini Furkan Gönüllülerinin üzerine yıkma amacıyla ellerinde delil olmadığı için sahte delil üretiyor, net olmayan delilleri aleni bir delilmiş gibi kabul ediyor ve hatta suç unsuru teşkil edecek hiçbir veriye rastlamamalarına rağmen tutukluluklarının devamına hüküm veriyorlar.
Kamuoyunda da paylaşılan raporlar sonucunda cezaevinde tutuklu bulunan 4 Furkan Gönüllüsünün serbest bırakılması ve birçok hukuksuzluğa imza atan şahısların tutuklanması beklenirken 2 Furkan Gönüllüsünün daha hukuksuz bir şekilde gözaltına alınmasını şiddetle kınıyoruz!