Türkiye Haberler
TÜRKİYE POLİS DEVLETİ OLDUĞUNU KANITLADI
Türkiye’de polis devleti manzaraları görülmeye devam ediliyor. Mersin’de bir grup avukatın cezaevinde bulunan ve sağlık sorunları yaşayan HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Aysel Tuğluk’un tahliye edilmesi talebini dile getirmek için adliye bahçesinde yapmak istediği basın açıklamasına polis sert bir şekilde müdahale etti. Bursa Emniyetinde ise gözaltına alınan 13 vatandaşa itirafçı olmaları için fiziki ve psikolojik işkence yapıldığı iddiaları öne sürüldü. 14 Mart Tıp Bayramı sebebiyle Taksim Atatürk Anıtı'na çelenk bırakmak ve açıklama yapmak isteyen doktorlara ise polis tarafından müdahale edildi. Türkiye İnsan Hakları Vakfı ise yayınladığı raporda son dört yılda yaklaşık 14.000 kişinin işkence ile gözaltına alındığını belirtti. Alparslan Kuytul Hocaefendi yaşanan bu olayları şu şekilde değerlendirdi: “Türkiye polis devleti oldukça emniyetlerde işkence çoğalıyor. Biz buna şahidiz. Adana’da bizim arkadaşlarımıza da işkence yaptılar. Ankara Emniyetinde de işkence olduğuna dair rapor hazırlandı. Bursa Emniyetinde de işkence iddiaları var. Başka birçok yerde işkence yapılıyor. Süleyman Soylu İçişleri Bakanı oldukça bu ülke polis devleti olmaya devam eder. Allah bu memleketi Süleyman Soylu’dan ve onu savunan Devlet Bahçeli’den kurtarsın. Allah cesurları boşuna cesur olarak yaratmamış, korkaklara vermediği vazifeyi cesurlara vermiştir. Cesurlar görevden kaçamazlar. Allah’ın, tarihin ve milletin onlara verdiği vazife budur. Polis devletine karşı mücadele hayırlı bir hizmettir. Biz de sonuna kadar savaşımızı, mücadelemizi sürdüreceğiz. Bu mesele hem bizim için şeref meselesidir hem de bu vatana millete hizmettir.”
ASKERİ ÖĞRENCİLERE YARGI ZULMÜ
Yargıtay’ın müebbet cezalarını bozduğu askeri öğrencilerin davasında sadece iki Harbiyelinin tahliyesine karar verilirken 11 Harbiyeliye “darbeye teşebbüse yardım etmek”ten, 26 Harbiyeliye “darbeye teşebbüs etmek”ten tekrar müebbet hapis verildi. Bu haber üzerine Alparslan Kuytul Hocaefendi şu değerlendirmede bulundu: “Yargıtay, yerel mahkemenin verdiği kararı yanlış buldu ve kararı bozdu. Yerel mahkeme ise kararında inat ederek, aynı cezayı bir daha verdi. Normalde Yargıtay yerel mahkemenin üstüdür. Aynı kararı bir daha veremez. Demek ki bu hâkimin arkasında bazı güçler var, onlara güvenerek aynı cezayı bir daha verdi. Yani: Ben başkalarından talimat alıyorum, demek istiyor. Ben böyle anlıyorum. Bir de şöyle bir durum var: Öğrenciler ve erler komutanlarına bağlıdırlar, bunlar mahkeme edilemezler. Komutanın dediğini yapmak zorundadırlar. Bundan dolayı bunlar suçlu kabul edilmiyorlar. Bu kanun önünde de böyledir. Komutanın dediğini yaptıysa kendisi suçlu kabul edilemez. Ben Tayyip Erdoğan’ın 18 yaşındaki bir çocuğa bu kadar nefret duyduğuna ihtimal vermiyorum. Bana başkalarının işi gibi geliyor.”
TÜRKİYE’DEN UTANÇ TABLOSU
İşgal rejimi İsrail’in Cumhurbaşkanı Herzog, Beştepe’de büyük bir tören eşliğinde süvarilerle karşılandı. Bu karşılamayı “iğrenç bir siyaset” olarak değerlendiren Alparslan Kuytul Hocaefendi şunları söyledi: “Ben yıllar evvel: ‘Erdoğan’a kazandığı puanları kaybettiriyorlar ve ondan sonra onu devirmeyi planlıyorlar. Devirdiklerinde de hiç kimsenin ona acımaması için bütün sevenlerini soğutacak işler yaptırıyorlar’ demiştim. Şimdi aynı durumu yine görüyoruz. Bütün Müslümanların nefretine sebep olacak bir şey yaptı. Erdoğan düne kadar İsrail’e demedik laf bırakmıyordu. Şimdi ise ne değişti? İsrail mi değişti? Hayır, İsrail değişmedi. Değişen, Türkiye’nin ekonomisidir. Ekonomiyi mahvettiler. Dolayısıyla İsrail’e muhtaç oldular. Zaten Türkiye en kötü zamanlarda bile el altından ticareti hep sürdürmüştü. Şimdi bunun ötesine geçildi. Bu törenden de anlaşılacağı üzere İsrail’le, Avrupa ve Amerika’yla yeniden ilişkiler güçlendirilecek. Bir Müslüman olarak İsrail Cumhurbaşkanının bu şekilde karşılanmasını lanetliyorum. Bu, Müslümanların şerefini beş para etmektir, bugüne kadar söylediklerinin hepsini yutmaktır, tükürdüğünü yalamaktır. Şu saatten sonra Filistin halkının Türk hükümetine zerre kadar güveneceğine inanmıyorum. İdarecilerimizde U dönüşü kabiliyeti çok yüksek. Bunu yaparken de hiç utanmıyorlar, sıkılmıyorlar. “Siyaset bu efendim” anlayışıyla bunu yapıyorlar. Siyaset bu değil. Siyaset, Müslüman kardeşlerini öldüren siyonistleri törenle karşılamak olamaz. Böyle siyaset yerin dibine batsın. Hükümet, yaptığı zulümlerden ötürü meydana gelen krizin bedelini milletten çıkartıyor. Bir de İsrail’e yaklaşıyor. İkisi de birbirinden günah. Erdoğan kendini kurtarabilmek için yani seçimi tekrar kazanabilmek için bunları yapıyor ama aslında kendisini bitirmeye karar veren güçler ona bunu yaptırıyor ve böyle yaparsan kurtulursun anlayışını veriyorlar. Böylece sevenlerinin kalmamasını sağlamaya çalışıyorlar. Fakat Erdoğan farkında değil. İslam’ın koyduğu temel prensiplere göre siyaset yapmalıyız. Onları ölçü almadığımız zaman böyle U dönüşleri yapmak zorunda kalırız.”
EKONOMİK GERİLEME DEVAM EDİYOR
Türkiye, %64,47'lik gıda enflasyonuyla bu alanda dünyada dördüncü sıraya yükseldi. Lübnan %483’lük oranla ilk sırada yer alırken, onu %389'luk oranla Venezuela, %67,7’lik oranla Surinam izledi. Türkiye, manşet enflasyonda ise Arjantin'i geçerek dünyada sekizinci sıraya çıktı. Grup toplantısında artan ayçiçek yağı fiyatlarını değerlendiren Bahçeli’nin “Yağsız yemek olur da yarınsız Türkiye olmaz” sözleri ise tepki topladı. Alparslan Kuytul Hocaefendi bu durum hakkında şu değerlendirmelerde bulundu: “Normalde tarım ülkesiyiz ve yağımız yok, buğday bile dışarıdan geliyor. Bunu gördüğü halde bir insan nasıl Türkiye'nin yarınının güzel olacağını söyleyebilir? Bir tek yağ değil ki bazı şeyler üç katına, bazıları dört katına çıktı. Cumhurbaşkanı gıda fiyatlarındaki artıştan marketleri suçluyor. Devlet olarak benzine ve birçok şeye üç-dört kat zam yapıldığı halde nasıl oluyor da marketleri suçlayabiliyor? Benzine zam geldiği zaman her şey pahalanır. Bir adamın yaptığı iş neyse o malzemelere hiç zam gelmese bile yine zam yapmak zorundadır. Onun da çocuğu okula gidiyor. O da dolmuş parası veriyor. Bahçeli ne demek istiyor? Yağa zam yapılmasına, bu kadar pahalılığa hiçbir şey demeyelim mi? Biz onlar kadar zengin değiliz, kusura bakmasınlar. Bir tek yağ yükselmiş ama diğer her şey normalmiş gibi konuşuyorlar. Memleketi idare edenler orta halli insanlar gibi yaşasaydılar halkın halini anlarlardı ve böyle konuşmazlardı.”
Dünya Haberler
RUSYA-UKRAYNA SAVAŞI HAKKINDA YAŞANAN GELİŞMELER
Ukrayna işgalinin 3. gününde Rusya medya kuruluşları için aldığı kararda savaş kelimesinin kullanılmasını yasakladı ve savaş karşıtı eylemler sonucunda toplamda 7.500 kişi gözaltına alındı. Alparslan Kuytul Hocaefendi "savaş” kelimesinin kullanılmasının yasaklanmasını, dünya ülkelerinin bu savaşa müdahale etmemesi için olduğunu ifade etti. Rusya’nın savaş karşıtlarını gözaltına almasının nedeni hakkında ise şunları söyledi: “Rusya’da yüz binlerce insan 'savaşa hayır' diye sokaklarda yürümüş ve 7.500 kişi gözaltına alınmış. Diktatör Rus devleti, o anda eylemleri bitirmek veya gözdağı vermek için büyük ihtimalle de çoğunluğunu gözaltına alarak sonra da bırakmıştır. Buradan Rus halkının büyük çoğunluğunun buna karşı olduğunu anlamış oluyoruz."
Rusya'nın Ukrayna’ya saldırısı üzerine açıklama yapan Doğu Perinçek: “Rusya'nın askerî operasyonu evet silahlıdır ama Rusya’nın kullandığı silah, şu anda barış ve huzur getiren silahtır” dedi ve Rusya’nın işgalini Bedir ve Uhud Savaşları ile mukayese etti. Alparslan Kuytul Hocaefendi, Doğu Perinçek’in bu söylemindeki amacının Müslümanların tepkisini azaltmak olduğunu ancak bununla kimseyi kandıramayacağını ifade etti. Doğu Perinçek, Ukrayna’nın NATO üyesi olmak istemesi bundan dolayı da NATO’nun daha da genişlemesini engellemek için Rusya’nın Ukrayna’ya saldırıyor olmasını haklı görüyor. NATO’nun büyümesini tehlike olarak gören bundan dolayı Putin’in yaptığını doğru bulan Doğu Perinçek hakkında Alparslan Kuytul Hocaefendi şunları söyledi: “Acaba Türkiye Rusya tarafından işgal edilse Doğu Perinçek Rusya’nın bize karşı kullandığı silahlar için de ‘huzur ve barış getiren silahlar’ der mi? Türkiye NATO üyesi ve Doğu Perinçek, Türkiye’nin NATO üyesi olmasını zaten yanlış bulduğuna göre Rusya’nın da bundan dolayı Türkiye’ye saldırmasını doğru bulacaktır ve ‘eline sağlık’ diyecektir diye düşünüyorum. Şu bilinmelidir: Rusya’nın silahı huzur getirmiyor; kan, gözyaşı, zulüm getiriyor. Amerika emperyalist ise Rusya da emperyalisttir. Sömürmek ve kontrol altına almak için vuruyor. Doğu Perinçek Rusya’yı ve Çin’i çok seviyor. Rusya’yı ve Çin’i çok seven, bırakın Müslüman olmayı, Türkiye’nin dostu olamaz!”
Putin'e seslenen Çeçenistan lideri Kadirov: “Yoldaş devlet başkanım sizin için ölmeye hazırım ve emrinizdeyim” dedi. Çeçenistan Müftüsü Salah Mezhiev: “Rusya’nın yanında verilen mücadele Allah uğrunadır ve cihattır. Bu savaşta ölenler şehit olacaklardır. Bundan kimsenin şüphesi olmasın” dedi. Bu söylemleri değerlendiren Alparslan Kuytul Hocaefendi şunları söyledi: “Çeçen mücahitler ile savaşan Rusya güdümündeki Çeçenistan Devleti, Rusya'nın yardımları ile tekrar iş başına getirildi. Avrupa ve Amerika Kırım’ı Rusya’ya bıraktığı gibi Çeçenistan’ı da Rusya’ya bırakmış. Kırım, Ukrayna'nın bir eyaletidir. Bir iki sene evvel Rusya sessiz sedasız Kırım’ı aldı ve o zaman dünya sessiz kaldı. Bunun karşılığında da Amerika bir şeyler aldı. Anlaşmışlardı ama şimdi böyle değil. Şu anda bir anlaşma yapılmadığı için Ukrayna destekleniyor. Kadirov Rusya'nın kölesi olan bir adam ve Putin’e ‘liderim’ diyor. Çünkü onun tarafından o makama getirildi ve orada saltanat sürüyor. ‘Nasılsa Rusya arkamda oldukça kimse bana dokunamaz’ diye düşünüyor. Bunun için de bir bedel ödemesi lazım. Rusya onu o makamda öylesine tutmuyor. Böyle zamanlarda kullanmak için tutuyor.
HİNDİSTAN MAHKEMESİNDEN EVRENSEL HUKUK YASALARINI ÇİĞNEYEN KARAR
Hindistan’da mahkeme, sınıflarda başörtüsü yasağını onayladı ve mahkeme hâkimi: “Müslüman kadınların başörtüsü takmasının, gerekli dini görevlerin bir parçası olmadığına karar verdik!” dedi. Bu konu hakkında değerlendirme yapan Alparslan Kuytul Hocaefendi şunları söyledi: “İslam'da başörtüsünün olup olmadığına Hindistan hakimleri mi karar veriyor? İslam’da başörtüsü olduğunu herkes biliyor. Yalnız İslam’da değil, bozulmuş Hristiyanlık, bozulmuş Yahudilik dinlerinde de başörtüsü vardır. Hindistan mahkemesi, aslında siyasi bir karar vermiştir. Bu karar, hukuki bir karar değildir. Aslında tüm dünyada, İslam’a karşı baskı dönemi yaşıyoruz. Özgürlüğün olduğu iddia edilen birçok ülkede de İslam’a karşı baskı dönemi yaşanıyor. Hindistan’ın yanlış değilsem %14’ü Müslümandır. 1 milyar 400 milyon nüfusu var. Bunun manası 156 milyon Müslüman var demek. Bu, büyük bir rakam. İki tane hâkim böyle karar verdi diye bu olay bitmez. 5 kişi değil, 10 kişi değil. 156 milyon Müslüman… Müslümanlar direnmeliler, mücadele etmeliler.”
KUDÜS’TE İSRA VE MİRAC ETKİNLİKLERİNE MÜDAHALE
İşgal altındaki Kudüs'ün Eski Şehir kısmında yer alan Babu'l-Amud semtinde düzenlenen İsra ve Miraç Gecesi etkinliklerine (28 Şubat Pazartesi) işgal güçlerinin müdahalesi sonucu aralarında çocukların ve kadınların da bulunduğu en az 37 kişi yaralanırken, 24 kişi de işgal güçleri tarafından gözaltına alındı. Hastane kaynaklarından verilen bilgilerde, yaralılardan birinin ses bombasından etkilenen 6 aylık bir bebek olduğu ifade edildi. Görgü tanıkları işgal güçlerinin toplananları dağıtmak için ses bombaları attıklarını, insanları darp ettiklerini ve iteleyerek uzaklaştırmaya çalıştıklarını dile getirdiler.
HAMAS: İŞGAL LİDERLERİNİN İSLAM ÜLKELERİNE ZİYARETLERİNİ ENDİŞEYLE TAKİP EDİYORUZ
İslami Direniş Hareketi (HAMAS), Siyonist işgal yönetiminin yetkililerinin ve yöneticilerinin, muhtelif Arap ülkelerine ve İslam ülkelerine, son olarak da işgal yönetiminin Cumhurbaşkanı Yitzhak Herzog'un Türkiye'ye yaptığı ziyareti büyük bir endişeyle takip ettiklerini dile getirdi. HAMAS işgal liderlerinin Arap ve İslam ülkelerine yaptığı ziyaretleri son derece endişe verici bulduğunu, Siyonist işgalcinin bölgeye çengel atmasına ve buraların halklarının çıkarlarına dokunmasına fırsat verilmemesi gerektiğini vurguladı. HAMAS açıklamasında: “Haklarımızı ihlal eden, Kudüs'ü ve Mescidi Aksa'yı kirleten ve Yahudileştiren, Gazze Şeridi'ndeki halkımıza ablukasını ve düşmanlığını sürdüren, binlerce esirimizi özgürlüklerinden yoksun bırakmaya devam eden, çocuklarımızı öldüren, evlerimizi yıkan ve halkımızı yurdundan kovan Siyonist düşmanla bütün ilişkilerin reddedilmesi konusunda ilkeli bir tavır içindeyiz” ifadesini kullandı. HAMAS, Filistin'in Müslümanların ilk kıblesinin ve ümmetin çıkarlarının kalesi konumunda olduğunu dolayısıyla burayı savunan Filistin halkıyla dayanışma içinde olunması, ona destek verilmesi, onun kararlı duruşunun güçlendirilmesi gerektiğini hatırlattı ve bunun da gasıp Siyonist düşmanın çıkarlarına tamamen ters düştüğünü vurguladı.