Türkiye Haberler
DIŞARIDA POLİS, İÇERİDE GARDİYAN İŞKENCESİ
Silivri 5 No’lu L Tipi Kapalı Cezaevi’nde gardiyanların işkencesi sonucu intihara sürüklenen ve yoğun bakımda olan Halil Kasan'ın ailesiyle yaptığı son telefon görüşmesinde: “Bunlar bize kendinizi asın diyor. Zulümden dolayı karar verdik, asacağız kendimizi...” dediği ortaya çıktı. Silivri Cezaevi’nde 60 gardiyanın baskı ve işkencesinin ardından yaşamına son vermek isteyen en az 8 tutukludan Ferhan Yılmaz ile ismi öğrenilemeyen bir tutuklu yaşamını yitirdi. Ferhan Yılmaz’ın ağabeyi Hikmet Yılmaz, kardeşinin tahliyesine 2 gün kala işkenceyle öldürüldüğünü ve doktorunun: “Kardeşine ne olduysa içeride oldu. Kalp krizi geçirmemişti. Hastaneye getirilirken ölmüştü. İç organları patlamıştı” ifadesini aktardı. 6 Nisan’da saat 19.00 sıralarında yapılan sayım sırasında gardiyanların koğuşa gelerek bir tutukluya tokat attığını anlatan Kasal: “Ortada hiçbir şey yokken, gelip tokat atıp, hakaret ettiler. Hastalığımdan dolayı, psikolojik sorunlarımdan dolayı atak yaptım. Bu nedenle beni alıp bahçeye götürüp, orada bir ton hakarette bulundular, vurdular. Daha sonra tekrar koğuşa gelip arama ve sayım bahanesiyle bizi alıp götürdüler, vurdular. Yine aynı şekilde dayak attılar, hakaret ettiler, sakallarımızı yoldular. Sonra bizi ‘yumuşak odaya’ attılar. Botlarla kafamıza bastılar. Bize zulüm yapıyorlar. Ayrıca kendilerini haklı çıkarmak ve dava açmak için tutanak tutuyorlar” diye aktardı. Gardiyanların kendisini havalandırmaya attığını, burada kendisine: “Üzerinde ip var mı? Kendini öldürsene, assana” şeklinde ifadelerde bulunduğunu belirten Kasal: “Gitti ayakkabımı getirdi, ben kendimi astım. Ondan sonra yalandan gelip kurtarıyorlar. Karar vermişiz, intihar edeceğiz. Bizi pisliğin içine atıyorlar, ekmek yok, yatak yok, bir şey yok. Bir de bizi doktora götürdükleri esnada, ‘Eğer darp cebir alırsanız, bu dayağın bir sonraki seansı, terapisi var’ dediler. Darp cebir raporu da aldırtmıyorlar. Biz de korkudan hiçbir şeyimiz yok diyoruz” şeklinde anlattı.
ALPARSLAN HOCA: “ERDOĞAN BİZİ MİLLETİ OLARAK GÖRMÜYORSA BEN DE ONU CUMHURBAŞKANIM OLARAK GÖRMÜYORUM!”
Alparslan Kuytul Hocaefendi, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, 20 Mart’ta Anayasal haklarını kullanarak basın açıklaması ve gösteri yürüyüşü yapmak isteyen Furkan Hareketi mensuplarına yönelik saldırılar hakkında bir süre sessiz kalmasını, polislerle yaptığı iftar programında ise: “Polislerle ilgili bazen bazı şeyler duyuyoruz. Siz onları boş verin, aldırmayın” şeklinde konuşmasını sert cümlelerle eleştirdi. Alparslan Hoca şu ifadeleri kaydetti: “20 Mart olayı hakkında bir kelime konuşmayan Cumhurbaşkanı, polislerle yaptığı iftar programında: ‘Polislerle ilgili bazen bazı şeyler duyuyoruz. Siz onları boş verin, aldırmayın’ dedi. Ne demek aldırmayın? Binlerce insana ben de dahil cop ve gazla müdahale ettiler. Nasıl olur da polislere: ‘Aldırmayın’ diyebilir! Bu, devam edin demek! Cumhurbaşkanı böyle konuşursa diğeri de alınlarından öperse polisler niye zalimleşmesin ki? Cumhurbaşkanı bu memlekette kim zulme uğrarsa onu savunmak, zalime ceza vermek, mazlumun yüreğini soğutmak zorundadır. Bunu yapamayacaksa o makamda oturmasın! Bugüne kadar nice zulümlere uğradık ama hep hüsnü zan ettim, ama artık bitti. En son yapılan olayı dünya konuştu. Haberinin olmaması mümkün değil. Ya talimatı veren kendisi ya da en iyi ihtimalle demek ki millet onun umurunda değil. Cumhurbaşkanı sadece MHP ile olan ittifakını düşünüyor. Mesele sadece 20 Mart olayı değil her tarafta işkenceler çoğaldı. Her gün yeni olaylar duyuyoruz. Kimi hapishanede işkencede öldürülüyor kimi karakolda dayak yiyor. Polis teşkilatında ve cezaevlerinde kimlerin hâkimiyeti varsa işte onlar sebebiyle işkenceler arttı. Biz Erdoğan'ı eleştiriyoruz diye bize yapılan zulme sessiz kalıyor. Demek ki bizi milletinden görmüyor. Eğer o bizi milleti olarak görmüyorsa ben de onu cumhurbaşkanım olarak görmüyorum.”
AÇLIK SINIRI ASGARİ ÜCRETİN ÜZERİNDE, MECLİSE 7 MİLYONLUK FATURA
Türk-İş'in her ay yaptığı "Açlık ve Yoksulluk Sınırı Araştırması"nın Mart 2022 sonuçları belli oldu. Buna göre, mart ayında 4 kişilik ailenin açlık sınırı 4.928, yoksulluk sınırı 16.052 lira olarak hesaplandı. Bekar bir çalışanın "yaşama maliyeti" ise aylık 6.473 lira oldu. Ankara'da yaşayan 4 kişilik ailenin gıda için yapması gereken asgari harcama tutarı, bir önceki aya göre yüzde 8,24 artarken, son 12 ay itibarıyla artış oranı yüzde 76,39 oldu. Yapılan araştırmalara göre rakamlar bu şekilde iken CHP Ankara Milletvekili Ali Haydar Hakverdi’nin TBMM yerleşkesinin elektrik faturalarıyla ilgili verdiği soru önergesiyle TBMM’nin elektrik faturalarının ‘ticarethane’ statüsüyle faturalandırıldığı öğrenildi. Soru önergesine verilen yanıtta, 2022’nin ilk iki ayında TBMM’nin 7.674.810 lira fatura ödediği belirtildi. Hakverdi yaptığı açıklamada: “Bu meblağ, geçtiğimiz yıl ödenen meblağın iki buçuk katından fazla. 2021’de ödenen aylık ortalama fatura 1.471.480 lira iken, bu yılın ilk iki ayı ortalaması 3.837.405 lira. Yılın ilk iki ayında ödenen fatura 2017’de bir yılda ödenen faturanın dahi üzerinde. Sadece geçtiğimiz yıla oranla bile artış yüzde 260. Bu ortalama üzerinden yıl sonu TBMM’nin ödeyeceği rakam tahminen 45 milyon liranın üzerinde gerçekleşecek” dedi. Hakverdi, TBMM’nin “Ticarethane” olarak görülmesine ise şöyle tepki gösterdi: “Bir kamu kurumu olan ve vatandaşın vergileri ile bütçesi oluşturulan TBMM ticarethane değildir. Elektrik faturalarının ticarethane olarak faturalandırılması ve emekçilerden esirgenen paraların yüksek tarife ile elektrik şirketlerine ödenmesi kabul edilemez.”
POLİS ŞİDDETİNİ ÖNLEMEK İSTEYEN AVUKATA ADLİYEDE SALDIRI
Batman Adliyesine hırsızlık suçlaması ile getirilen bir kişi iddiaya göre kaçmaya çalışırken bir sivil polis memuru tarafından yakalandı. Bu sırada şüpheliye şiddet uygulayan polise karşı çıkan Avukat Orhan Alphan saldırıya uğradı. Olayın ardından görevli polis memuru, şüpheli ve Avukat Alphan, Batman Eğitim ve Araştırma Hastanesine giderek darp raporu aldı. Olayın ardından Batman Barosu'na kayıtlı yüze yakın avukat adliye binası önünde bir araya gelerek basın açıklaması düzenledi. Baro Başkanı Avukat Erkan Şenses: “Polis memurunun ceza alması için tüm yasal haklarımızı kullanacağız. İlgili memurun gözaltına alınmasını ve tutuklanmasını talep ediyoruz. Adliye ortasında bir avukata bu muameleyi yapanların gözaltında şüpheli şahıslara neler yaptığını düşünmek bile istemiyoruz” dedi.
Dünya Haberler
HİNDİSTAN'DA MÜSLÜMANLARA YÖNELİK SALDIRILAR ARTIYOR
Hindistan'ın birçok bölgesinde Müslüman halka yönelik kitlesel linç eylemlerinin devam ettiği rapor ediliyor. Yerel kaynakların aktardığı bilgilere göre, Hindistan'ın farklı eyaletlerinde birçok bölgede devlet destekli radikal Hindu çeteler Müslümanları hedef aldı. Hindistan'ın Karnataka, Racastan ve Uttar Pradeş gibi çok sayıda eyalette düzenlenen saldırılarda birçok Müslüman yaralandı. Müslümanlara ait camiler, evler ve dükkanlar gibi çeşitli yaşam alanları da kundaklandı. Bir diğer saldırı, başörtüsü yasağıyla gündeme gelen Karnataka eyaletinde düzenlendi. Bir caminin basıldığı saldırıda en az 2 Müslüman yaralanarak hastaneye kaldırıldı. Racastan eyaletinde düzenlenen bir diğer saldırıda Müslümanlara ait en az 40 ev ateşe verildi. Saldırıların dozunun artmasından ve yaşananların Müslümanlara karşı toplu bir soykırıma dönüşmesinden endişe ediliyor. Bu konu hakkında değerlendirmelerde bulunan Alparslan Kuytul Hocaefendi şu yorumda bulundu: “Hindistan’ın zulmü bilinmektedir ama epeyce bir zamandır çok konuşulmuyordu. Orada halkı halka karşı kışkırtıyorlar. Doğu Türkistan’da Çin Devleti bizzat zulüm yapıyor, Hindistan’da da devlet halktan birtakım serseri tipleri silahlandırıyor, örgütlüyor, sokağa salıyor ve halk halkla karşı karşıya gelmiş oluyor. Böylece devlet yapmamış oluyor hâlbuki herkes iyi biliyor ki bunu devlet organize etmektedir. Bu olaydan şunu anlıyoruz: Sadece Türkiye’nin siyah gözlüklüleri değil; Çin, Rusya, Hindistan, Amerika gibi dünyanın siyah gözlüklüleri de İslam ile mücadele kararı almışlar. Bu kararın aslında dünya çapında bir karar olduğu anlaşılmaktadır. Şu anda Amerika ve Avrupa daha tam başlamadı, onlar biraz daha demokrat havalarındalar ama oralarda da sinyaller verilmeye başlandı. Çünkü Müslümanlarda bir uyanış başladı. Bunu bastırmak için önlemler alıyorlar.”
KAŞIKÇI CİNAYETİNDE SON DURUM
Cemal Kaşıkçı’nın Suudi Arabistan Başkonsolosluğu’nda öldürülmesine ilişkin 26 firari sanığın yargılandığı davada mahkeme davanın durdurularak, dosyanın Suudi Arabistan adli birimlerine devredilmesine hükmetti. Erdoğan 2018’de konuyla ilgili: “Biz, sınırlarımız içinde işlenen bu cinayeti elbette tüm boyutlarıyla araştıracak, soruşturacak ve gereğini yerine getireceğiz. Hiç kimse tüm sorular cevaplanmadan meselenin üzerinin kapatılacağını aklından dahi geçirmesin” demişti. Bu açıklamasına rağmen böyle bir karar verildi. Kaşıkçı'nın nişanlısı Hatice Cengiz: “Davayı hukukun olmadığı ülkeye verip adaletten vazgeçtiler. İtiraz edeceğiz” dedi. Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Kaşıkçı davasının Suudi Arabistan'a nakliyle ilgili "tamamen yasaya uygundur" açıklamasında bulundu. Bu konu üzerine değerlendirmelerde bulunan Alparslan Kuytul Hocaefendi şöyle dedi: “Bugüne kadar Erdoğan, büyük sözler sarf etti ama hiçbirinden bir sonuç çıkmadı. Bu bir güç meselesidir. Gücünüz yetmezse lafınızın altında kalırsınız. Hak, her zaman üstündür; hakkı her zaman konuşmalısınız ama şunu yaparım, bunu yaparım tarzında konuşmanız için güç gerekir. Türkiye Devleti’nin Suudi Arabistanlı o katilleri hesaba çekmeye gücü yetmez. Onlar bir daha Türkiye’ye gelmezler. Dolayısıyla yapabilecekleri bir şey yok. İstihbarat elemanlarını gönderip gizli operasyonlarla teker teker alıp getirebilirler ama bu şekilde de bir iki tanesini yapabilirler. Gerisinde Suudi Arabistan Devleti ile karşı karşıya gelirler. Bütün menfaatleri terk etmeyi göze alıyorlarsa, yapabilirler ama tüm dünyadan tepki gelecektir. O yüzden Türkiye, bu yola da gidemiyor. Erdoğan’ın bu şekilde büyük laf etmesine gerek yoktu. Adamlar buradayken neden bıraktılar? Gerçekten Türk İstihbaratı, o anda orada cinayet işlendiğini, gelen ekibin özel bir ekip olduğunu, cani ve katillerden oluştuğunu, uzman bir ekip olduğunu bilmiyor muydu? Şimdi mahkemeyi de sonlandırdılar çünkü sanıklar burada değil, yapacak bir şeyleri kalmadı. Türkiye şu an ‘artık kendi menfaatimize bakalım. Arabistan’la arayı bozmayalım’ anlayışında."
PAKİSTAN'DA GÖREVDEN ALINAN İMRAN HAN'IN DESTEKÇİLERİ SOKAĞA ÇIKTI
Pakistan'da muhalefet partileri, 2018 yılından bu yana başbakanlık görevini sürdüren İmran Han'ı devirmek için bir hamlede bulunmuştu. İmran Han'a karşı güvensizlik oyu süreci başlatılırken, mecliste yapılan görüşmede Pakistan Meclis Başkanı, oylamayı "anayasaya aykırılık" iddiasıyla iptal etmişti. Bunun ardından İmran Han, erken seçime gidilmesi için Cumhurbaşkanı Arif Alvi'ye başvuruda bulunmuş, Alvi de meclisi feshederek erken seçim sürecini başlatmıştı. Seçimlerin 90 gün içerisinde gerçekleştirilmesi planlanırken, ülkede siyasi kriz ve gerilim arttı ve parlamentoda yapılan güvensizlik oylaması sonucu İmran Han hükümeti düştü. İmran Han, ülkede güvensizlik oylamasıyla görevinden alınan ilk Başbakan olarak tarihe geçti. Pakistan meclisinde yapılan güvensizlik oylamasında Başbakan İmran Han'ın hükümeti, 174 hayır oyu aldı. Hükümet, mecliste yapılan güvensizlik oylamasında çoğunluk sınırı olan 172 oyun altında kalarak düştü. Muhalefetin hükümeti düşürme girişiminin ardında ABD'nin olduğuna dair suçlamalarını sürdüren Han, "Parlamento üyelerinden birkaçı birkaç ay önce ABD'nin İslamabad Büyükelçiliğine gitti ve orada kendilerine Başbakan Han'a karşı güvensizlik oylamasının gerçekleştirileceği söylendi" ifadelerini kullanmıştı. Han, Pakistan'da "ithal edilmiş" bir hükümeti asla kabul etmeyeceğini belirterek, 10 Nisan akşamı için tüm ülkeyi sokaklara çağırdı. Pakistan meclisinde yapılan oylamada muhalefet blokunun adayı Şahbaz Şerif, başbakanlığa seçildi. İletişim Başkanlığından yapılan açıklamaya göre, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Pakistan Başbakanı seçilen Şahbaz Şerif ile telefonda görüştü. Cumhurbaşkanı Erdoğan görüşmede, Pakistan Meclisi’nin takdiri çerçevesinde Başbakan seçilmesi münasebetiyle Şahbaz Şerif’e tebriklerini iletti.
13 YAŞINDA İŞKENCE İLE GÖZALTINA ALINAN AHMED MANASRA HAKKINDA KARAR!
13 yaşındayken siyonist İsrail askerleri tarafından işkence ile gözaltına alınan Ahmed Manasra'nın duruşması 13 Nisan 2022 tarihinde gerçekleşti. Manasra'nın gerçekleşen duruşmasında 'terör' iddiası düşürülerek 'dosyanın tekrar görüşülmesine' karar verildi. 7 yıl işgal hapishanesinde kalan Manasra, mahkeme salonuna girerken annesine el salladı. 7 yılın ardından kendisini ilk kez bariyer olmadan gören annesi 'Seni seviyoruz' diye seslendi. Duruşmanın ardından konuşan Ahmed Manasra'nın avukatı şu bilgileri aktardı: “İşgal mahkemesi, tutuklu Ahmed Manasra'nın davasından 'terör dosyası' sıfatını (mahkemenin açıklamasına göre) düşürdü ve bu da onun erken tahliye davasının değerlendirilmesine kapı araladı.”