Eşim Alparslan Kuytul ile 06.07.2018 Cuma günü Bolu Cezaevinden gerçekleştirdiğimiz 10 dakikalık telefon görüşmesinden sizler için hazırladığım notlar;
“Çok şükür, Elhamdulillah nasıl olalım işte, hasretin özlemine sabrediyoruz. Başımıza gelen Allah yolunda geldiği için ona da şükrediyoruz. Başka bir suçumuz yok, bunu bildiğimiz için kalbimiz rahat. Hasan el-Benna’nın bir sözü var “Eğer zindanın kapıları sizin için açıldıysa davanız meyve vermeye başlamış demektir.” Bizim için de zindanın kapıları açılmış oldu. İnşallah davamız meyve vermeye başlayacak diye ümit ediyoruz. Allah’tan isteğimiz bu, başka bir isteğimiz yok.
Düşünceler ve inançlar, ancak uğrunda çile çekilip bedel ödenirse davaya dönüşür. Başka türlü de bir fikir, sadece fikir olarak kalır, davaya asla dönüşmez. Dolayısıyla da canlı olmaz, ölüdür yani fikirler aslında uğrunda bedel ödenince canlanır. Bedel ödenmeyince ölü olarak kalırlar. Allah-u Teâla buyuruyor: “İn yensurkumullah fele ğalibe lekum” “Eğer Allah size yardım ederse size galip gelecek kimse yoktur.” (Al-i imran-160)
Biz Allah’tan başka kimsesi olmayanlarız! Dolayısıyla biz bu yola girerken sadece Allah’a tevekkül ettik. Allah yalnız kendisine tevekkül ile kendi yoluna girmiş kullarına yardım etmemezlik etmez! Bu, O’nun şanına yakışmaz. O halde mutlaka yardımını gönderecektir. Herkes şunu bilmeli; Davanıza olan sevdanız ne kadar büyükse, o yolda musibetlere olan sabrınız da o kadar büyük olur. Kâinatın sahibi baharın gelmesini emrettiyse zalimler çiçekleri koparmak ve fidanları kesmekle yeryüzünün yeşermesine engel olamazlar. Biz bu iman ile yolumuza devam ediyoruz.
Tur suresinde Allah Azze ve Celle buyuruyor, “Vesbir li hükmi rabbik.-Rabbinin hükmüne sabret.- Feinneke bi eğyunine. -Sen bizim gözlerimizin önündesin-”
Bu ayeti çok seviyorum. Rabbinin hükmüne sabret, sen bizim gözümüzün önündesin, sana bakıyoruz sürekli! Allah’ın bize baktığını bilmek çok güzel bir duygu…
“Vesebbih bihamdi rabbike hîne tekum” “Ve her kalkışında Allah’ı hamd ile tesbih et.”
Ayet; O’nun gözünün önünde olduğumuzun müjdesini veriyor bize. Daha nasıl söylesin ki Allah, ne kadar güzel bir müjde veriyor. Hz. İsa’nın sözünü böyle zamanlarda hatırlamak lazım, demiş ki: “Bugün karanlıklarda dile getirmeye çekindiğiniz hakikat, bir gün aydınlıkta işitilecek ve gizli mekânlarda öğrendiğiniz inancı bir gün çatılardan haykıracaksınız!” O halde böyle günler olabilir; karanlıkta bile söylemeye çekindiğin bazı gerçekleri sonrasında ortam değişir ve çatılardan haykırmaya başlayabilirsin.
Hakkı haykıran batılı reddeden İslamî şahsiyetler çoğalmadıkça karanlıklar aydınlığa dönüşmeyecektir. Ve kurtuluşumuz da mümkün olmayacaktır. Hani biz bir dua etmiştik; Ben ‘Ya Rabbi üzerimize taze iman yağdır’ demiştim. Sizler de âmin demiştiniz! Şimdi herkes duamızın kabul olduğunu yazıyor bana mektuplarda. Demek ki taze imana ulaşmanın en kestirme yolu musibete uğramakmış! Eğer taze iman varsa gelişme var demektir.
Davalar uğrunda çile çekildiği kadar büyür. Davası uğrunda çile çekmeyi göze alamayanlar bu halleriyle davalarının kıymetini düşürmüş olurlar. Hak davanın içinde birçok insan o hak dava uğrunda çile çekmeyi de göze almıyor ve doğruları konuşmuyor. Bu halleriyle aslında davalarının kıymetini düşürmüş oluyorlar.
Abdurrahim Karakoç “Tamam Mı?” isimli şiirinde şöyle diyor:
Unutma, tez geçer zulmün ezası
Sabretmeyi bileceksin; tamam mı?
Yiğide ar değil bahtın kazası
Hakk’a teslim olacaksın; tamam mı?
Geri dönmek yoktur güneş doğmadan
Rahmet nuru karanlığı boğmadan
Hakikat yolunda boyun eğmeden
Gerekirse öleceksin; tamam mı?
Güzel söylemiş ama bunları yaşamak söylemek kadar kolay değil elbette. Ama Allah kolaylaştıracak inşaallah. Sezai Karakoç’un bir sözü var; “Özgürlüğün bedeli özgürlüğü yitirmeyi göze almaktır” demiş. Özgürlüğümüzü kaybettik, inşallah özgürleşeceğiz.
“Bizi toprağa gömdüler, ama tohum olduğumuzu bilmiyorlar” demiş Aliya İzzet Begoviç. İnşallah biz de toprağa gömülen bir tohum olacağız. Tüm arkadaşlara selam söyle.
Herkesten istediğim şey, herkes yoluna devam etsin, herkes tebliğe ağırlık versin! İslam’ı anlatın, İslam’ı haykırın.
Herkese selamlar
20.07.2018 | Alparslan Kuytul | Bolu F Tipi kapalı Cezaevi |Telefon Görüşmesinden Notlar-4
ALPARSLAN KUYTUL HOCAEFENDİ’DEN MESAJ -5
3 Ağustos Cuma günü Alparslan Kuytul Hocaefendi ile gerçekleştirdiğimiz telefon görüşmesinden sizler için hazırladığım notlar:
Selamun Aleyküm…
Ben iyiyim hamd olsun. Geçtiğimiz Çarşamba size söz verdiğimiz gibi tam saatinde kahvemi hazırladım, kahve içtim. İnşallah bu Pazar günü de saat 10.30’da kahve içeceğim ve kitap okuyacağım haberiniz olsun.
Bugün sana hatıramı anlatayım! 27 Haziran’da ilk defa halı sahaya çıktım. İlk defa gökyüzüne baktım. Benim odamdan gökyüzünün çok küçük bir kısmı görünüyor. 5 ay sonra halı sahada daha büyük bir şekilde görebildim, çok güzeldi. Orada aralardan çıkmış sarı, kırmızı çiçekler vardı. 5 ay sonra ilk defa çiçek gördüm. Hatta orda bir kedi vardı 5 ay sonra ilk defa kedi gördüm. Gökyüzünü öyle büyük görünce çok duygulandım. İnsan 5 ay boyunca böyle büyük görmeyince, ilk defa gördüğünde hayretler içinde kalıyor. Nazım Hikmet’i de uzun zaman içeride tutmuşlar, çıktığında gökyüzüne bakmış ve “Gökyüzü ne kadar büyük, ne kadar güzel” demiş.
29 Haziran’da da bizi çim sahaya çıkarttılar. O gün de ilk defa çim gördüm, toprağa bastım. Sohbet arkadaşımla toprağın üzerinde yürüdük biraz. Bir tek ben ve o. Başka kimseye izin vermiyorlar. Herkes sekiz-on kişi çıkıyor sohbete de sahaya da spora da… Topa birkaç tane vurduk, biraz voleybol oynadık sonra çimin üzerinde yalın ayak yürüdük. Yani 5 buçuk ay sonra ilk defa çime, toprağa basmış oldum…
12 Temmuz’da sohbet öğleden sonraya alındı. 5 buçuk ay sonra ilk defa o arkadaşla birlikte cemaatle namaz kıldım, beş buçuk ay sonra tek bir namaz! 12 Temmuzdan bugüne kadar yani 3 Ağustosa kadar 6 defa cemaatle namaz kılmış olduk. İki defa da çim sahada, gökyüzünün altında, çimlerin üzerinde yine cemaatle namaz kıldık. İnsanlar cemaatle namazın kıymetini bilmiyor. Biz burada onu özlüyoruz. Yanımda biri olsa her gün beş vakit namazı cemaatle kılacağız. Kimse olmadığı için her namazı tek başıma kılıyorum. Biz de böyle bir fırsat bulmuşken hemen cemaatle kıldık. Bundan sonra da her sohbette cemaatle kılıyoruz. İnsan bazı nimetler elinden gidince kıymetini daha iyi anlıyor. Biliyorsun ben namazı cemaatle kılardım ya evde ya vakıfta ya camide. Şimdi burada 5 buçuk ay hiç cemaatle namaz kılamadım. Son 15-20 gündür bu 6 namazı kılabildik çok şükür.
Bunun dışında bizim küçük Ömer (Hakseven) mektubunda güzel bir şey yazmış; “Hocam, bizim misalimiz ipek böceğine benzer, ipek böceği yaptığı kozanın içine girer, sonra o karanlık yerden bir kelebek çıkar ve uçar. Daha önce sürünen bir hayvanken şimdi artık uçan bir kelebek olmuştur” diyor. Çok güzel bir misal vermiş. İnşallah biz de öyle olacağız. Şimdi biz bir kozanın içine girdik karanlıktayız ama inşallah bir gün bu kozayı deleceğiz, çıkacağız ve kelebek gibi uçacağız Allah’ın izniyle… Onu bekliyoruz, Rabbimizden onu niyaz ediyoruz.
Ben çok iyiyim. Burada zaman bana yetmiyor. Zamanımı değerlendirmeye çalışıyorum
Tüm arkadaşlara selam söyle.
03.08.2018 | Alparslan Kuytul | Bolu F Tipi kapalı Cezaevi |Telefon Görüşmesinden Notlar-5
Semra KUYTUL