Milletimizin büyük bir acı ve bundan sonrası için de korku duymasına sebep olan Ankara Kızılay’daki terör eylemini ve tüm benzeri eylemleri lanetliyorum. Olayda hayatını kaybeden kardeşlerimize Allah’tan rahmet ve yaralılara şifa niyaz ediyorum.
Saldırıyı gerçekleştirenler unutmamalıdırlar ki; bu tür saldırılar insanları korkutsa da bu eylemleri yapanların davalarına bir katkıda bulunmayacaktır. Davalar kalpleri kazanmakla ilerler, terörle değil!
Olayların nasıl bu hale geldiği ve Türkiye’nin nasıl bu kadar teröre açık hale geldiği incelendiğinde bu durumun izlenen iç ve dış politikanın sonucu olduğu görülecektir. 7 Haziran seçiminde tek başına iktidar kaybedilince çözüm süreci birdenbire bitirildi ve terörle mücadele tarihinde görülmemiş bir şekilde mahalle aralarında tanklarla savaş başlatıldı. Başbakan Davutoğlu, ‘bu mücadelenin sonunda terörün temizleneceğini ve bu yıl baharın terörsüz geçeceğini’ iddia etmişti. Ben de o zaman ‘bu baharın kış olabileceğini, daha büyük eylemlerin beklenmesi gerektiğini’ ifade etmiştim. Şimdi görüldüğü kadarıyla bahar gelmeyecek ve kış devam edecektir. Hem de sadece doğu ve güneydoğuda ve dağlarda değil Ankara’nın göbeğinde kış yaşanmaktadır.
İçerde izlenen bu yanlış politika gibi dışarıda da yanlış politika izlendi ve bütün komşularımızla düşman hale geldik. Hükümet, Suriye’nin bu hale gelmesine izlenen basiretsiz politikalar ile önemli ölçüde katkı sağladı. Sadece 12 saniye hava sahamızı ihlal ettiği için Rus uçağını düşürdü. Bu yetmezmiş gibi “bir daha olsa bir daha yaparız” dedi. Rusya’nın ve Suriye’nin elindeki kozları ve neler yapabileceğini düşünmedi. Rakiplerin ve düşman hale gelen ülkelerin güçleri hesaba katılmadı. Hükümet, Türkiye’yi olmadığı kadar güçlü gördü. Şimdi bunların bedelini ödüyoruz.
Rus uçağı düşürüldüğünde bunun yanlış olduğunu, Rusya’nın buna mutlaka karşılık vereceğini, bütün silahlı sol örgütleri destekleyerek Türkiye’de eylemler yaptıracağını söylemiştim. Maalesef çözüm süreci bitirilip operasyonlar başlatıldığında bunun sonucunun çok kötü olacağına dair söylediklerimde de Rus uçağı düşürüldüğünde neler olabileceğine dair söylediklerimde de haklı çıktım. Birçok devletin istihbarat örgütleri Türkiye’de istediği gibi at oynatabilir ve silahlı sol örgütlere istedikleri her eylemi yaptırabilir hale gelmişlerdir. Göründüğü kadarıyla Türk istihbaratı buna karşı koyamamaktadır.
Türkiye 12 Eylül 1980 öncesine benzer bir duruma doğru gitmektedir. Terör şehir içine çekilmiştir. Bu durum Hükümetin kaleminin kırıldığına ve darbeye bir çeşit zemin hazırlandığına işaret etmektedir. İzlenen politikalar hem hükümete hem de Türkiye’ye büyük zararlar vermektedir. Bu basiretsiz politika şimdiye kadar Irak’a ve Suriye’ye büyük zararlar vermiş ve şimdi sıra Türkiye’ye gelmiştir.
Hükümet izlediği iç ve dış politikayı tümden değiştirmedikçe, düşman hale geldiği devletlerle yeniden iyi ilişkiler kurmadıkça, çözüm sürecini bu sefer Kur’an’ın hakemliğinde başlatmadıkça korkarım ki olaylar büyüyerek devam edecektir. Hatadan dönmek bir erdem, hatada ısrar günahtır. Allah Azze ve Celle hepimize uyanmayı nasip etsin.