AKRABALARINIZLA İLGİLENİN Kİ, DAVANIN İÇİNDE YER ALSINLAR…
Peygamberimiz Sallallahu Aleyhi ve Sellem kadroyu meydana getirirken önce ailesinden başladı. Hz. Hatice annemiz Efendimize ilk iman eden insan olma şerefine nail oldu. Daha sonra Efendimizin kızları, en yakınları ve daha sonra uzak akrabaları iman ettiler. Peygamberimiz tedrici bir yöntem izleyerek kadrosunu evvela bunlardan oluşturmaya çalıştı.
Davetçi olarak sizler de öncelikle eşiniz, çocuklarınız ve akrabalarınızla ilgilenmelisiniz. Akrabalarınızın davanın içinde yer alması için, onlardan gruplar kurup, onlara İslam’ı anlatmalısınız. Kaç kişi olursa olsun fark etmez, bir an önce başlamalısınız. Çünkü ailesini ıslah etmemiş bir davetçinin, âlemi ıslah etmeye kalkışması onu gülünç duruma düşürür. İnsanlar; “Evvela eşini, çocuklarını, kardeşlerini ıslah et.” der. Bu şekilde bakıldığı zaman, İslam davetçisinin tesiri kırılır. En azından bunu yapmaya çalışsa; “Ben aileme karşı da yapmam gerekeni yapıyorum. Ama ne yapayım şimdilik anlamıyorlar.” diyebilir. Ama ailesiyle hiç ilgilenmemişse bunu da söyleyemez.
AKRABALARINIZI KAZANMANIZ DÜRÜSTLÜĞÜNÜZE DELİL OLUR
Akrabalarınızdan birkaç tanesini kazanmanız, sizin dürüst bir insan olduğunuzu ispat etmeye yeter. Tüm akrabalarınızı kazanmanız belki mümkün değildir. Bu, peygamberler için bile mümkün olmamıştır. Çünkü dava, iman davasıdır. İnsanların dini, ideolojisi başka olduğundan davanıza karşı gelenler, aleyhinizde konuşanlar elbette olacaktır. Bu önemli değil, çünkü insanlar farklı fikirlerde olduğunuz için desteklenmediğinizi anlarlar. Bu sorun olmaz. Ama tüm akrabalarınız size karşıysa o zaman insanlar sizin hakkınızda; “Bu ya yalancıdır o yüzden kimse buna inanmıyor ya da ahlakı kötüdür kimseyle geçinemiyor. O halde bundan uzak duralım” şeklinde düşünebilirler. İnsanlar yalancıdan da, ahlakı kötüden de uzaklaşır. Ya da aileniz destek olmuyorsa hakkınızda; “Akrabaları onu tanıyor, eğer güvenilir olsaydı öncelikle yakınları onu desteklerdi. Onun anlattıklarına inanıp, davasına katılırlardı” diye düşünebilirler. O yüzden birkaç kişi bile olsa, akrabalarınızın sizi desteklemesi dürüstlüğünüze delil olur. İki akrabanız aleyhinizde konuşsa bile, bir tanesi sizi desteklese insanlar onu hesaba katar. “Bu da akrabası veya yakınıdır. Demek ki bu insanda kötülük yok” deyip, diğerlerinin konuşmasına bakmazlar. İnsanlar, aleyhte konuşanların ideoloji farkı olduğu için aleyhte konuştuklarını, bunun sizin dürüstlüğünüzle alakası olmadığını anlarlar. Destekleyen kişilerin sayesinde, sizi desteklemeyen, aleyhte konuşanların ne olduğu ortaya çıkmış olur. Ama hepsi sizin aleyhinizde ise o zaman zor durumda kalırsınız.
İSLAMİ HAREKETİN DİĞER KANADI: KADINLAR
Peygamberimize önce hanımı sonra kızları iman ettiler. Peygamberimizin ilk kadrosu kendi hanımı ve kızları oldu. Daha sonra Hz. Ali ve Hz. Ebu Bekir gibi sahabiler iman ettiler. İlk kadronun yarısı kızlar ve kadınlardan oluştu aslında. Peygamberimizin hareketinde kadın-erkek beraberdi. Tıpkı bir kuşun kanatları gibi… Kuş iki kanatla uçar, bir kanatla uçamaz. Bir harekete erkek boyutu da, kadın boyutu da lazımdır. Tek taraflı olamaz. Ayrıca kadınlar da Allah’ın kuludurlar ve onlar da mükellef varlıklardır. Onlar da Allah’a ve Allah’ın dinine hizmet etmek zorundadırlar. Kadınlar İslami Hareketin dışında tutulamaz.
Birçok kimse, hoca veya davetçi olduğu halde, kendi hanımını ve kızlarını işin dışında tutmak ister. Peki o zaman kadınlar arasında faaliyeti kim yapacak? Hanımınıza-kızınıza ders veren de bir hocahanımdı. Onun eşi de izin vermeyebilirdi. Böyle olmasını elbette istemezsiniz. O yüzden hanımınız, kızınız davetçi ya da hoca olacaksa, onlara izin verin. Onlar da bir yerlerde İslam’ı anlatsınlar. “İslam’ı öğrendi, tamam bu kadar yeter. Daha fazlasını ne yapacak, âlim mi olacak? Evinde otursun...” gibi düşünceler doğru olamaz. Kadınlar da bir kadrodur. Öğrendikten sonra bir de öğretecekler ki yeni nesiller sağlam yetişsin...
AKRABA GRUBU ILE İLGİLİ TAVSİYELER
“Bu sene ilgilenme senesi. Herkes evvela akrabaları ile ilgilensin. Ben önce biraz daha uygun olan akrabalarımı topladım. Yeğenlerimden tahsilli olanları ile başladım. İnşallah kısmet olursa bu halkayı genişleteceğiz, diğerlerini de çağıracağız. Bazı kimseler yıllardır hizmetle uğraştıkları için akrabalarıyla ilgilenemediklerini dile getiriyorlar. İşte onlara fırsat. Artık bu mazeretleri kalmadı. Herkes birinci merhalede akrabalarından en uygun olanlarıyla başlayıp onlarla peygamber kıssalarını anlatan kitaplardan veya Peygamberimizin hayatından bir kaç sayfa okuyup bunun üzerinde konuşulabilir. Ondan sonra eğer uygun insanlarsa videolarımızdan yarım saat kadar bir bölüm izletilebilir. Ondan sonra çay, kahve içilip sohbet edilebilir. İşte size ders... Bu şekilde siz de öğrenmiş olursunuz. Bilginiz, konuştukça, anlattıkça, okudukça birikmeye başlar.
Ancak şunu da bilmelisiniz ki sadece ders yaparsanız insanlara çok fazla bir şey veremezsiniz. Ders daha çok şuur kazandırmak biraz da bilgi vermek içindir ama asıl gereken şey muhabbettir. Muhabbet ders ortamında değil özel münasebetlerle verilir. Her şeyin bir ortamı vardır. Bilgi derste verilir, muhabbet ise çay içerek, yemek yiyerek, beraber gezerek verilir. Onun için herkes ders yaptığı kişilere böyle bir program da uygulamalıdır. İlgilendiği kişileri evine davet etmeli, bazen onun evine gitmeli, iş yerini ziyaret etmelidir. Yani mutlaka başka faaliyetler de yapmalıdır. Bunları uygulamak zor değil. Bu şekilde akrabalarınızla daha güzel bir ilişkiniz olur, akrabalarınız sizi sever, hem akraba ziyareti gerçekleşir hem de yarınlarda Allah korusun başınıza bir şey gelse akrabalarınız yanınızda yer alır. Sizi, davanızı, hedefinizi anlarlar, sizi severler, hakkınızda söylenen lafların iftira olduğunu anlar, sizi desteklerler. Yoksa akrabalarınıza laf anlatamazsınız. Her biri bir taraftan konuşur. Hiç olmazsa onlar sizi desteklerse kalbiniz biraz rahat olur. Akrabanız aleyhinizde konuşursa bu size daha büyük dert olur. Akrabalarla ilişkinin kuvvetlenmesi bu açıdan da oldukça önemlidir.”