Ahlak

Kur’an’a Göre Müslüman Modeli - 3

Paylaş:
  1. B) Müslüman Şahsiyetini Etkileyen Faktörler

                Öncelikle şunu belirtmek gerekir ki İslam’ın temel hedefi insana şahsiyet kazandırmak ve şahsiyetini elde etmiş nesillerle özlenen İslam Medeniyeti’ni kurmaktır.

                “Şahsiyet”; ferdin doğuştan getirdiği genetik faktörler ile daha sonra çevre ve aile başta olmak üzere pek çok faktörün etkilediği davranışlar bütünüdür.1 

                 İslamî şahsiyet için en güzel örnek, Rabbimizin kendisini örnek almamızı istediği mükemmel insan olan Peygamberimiz Sallallahu Aleyhi ve Sellem’dir. “Andolsun, sizin için, Allah’ı ve ahiret gününü umanlar ve Allah’ı çokça zikredenler için Allah’ın Rasulü’nde güzel bir örnek vardır.”2 Aynı şekilde Allah Rasulü’nün ashabı da İslam şahsiyetine sahip oldular ve gittikleri yerlere bu örnek şahsiyetleri ile gittiler.

                Kur’an-ı Kerim’in birçok ayetinde olumlu ve olumsuz şahsiyetin karakter yapıları, düşünce ve davranış tarzları anlatılırken nefis, kalp ve fıtratın şahsiyet üzerindeki etkisinden bahsedilmektedir. Ayrıca insan yapısını meydana getiren şahsiyet, anne- baba ve çevreden alınan eğitimle de şekillenmektedir. Bunlardan bir kaçına kısaca değinmek istiyoruz.

                1- Nefis

                Sözlükte bir şeyin nefsi; “o şeyin kendisi” anlamına gelir. Sufiler ise, nefis sözü ile ne bir şeyin varlığını ne de vâzolunmuş bir cismi murad ederler. Onların nefis kelimesi ile muradları; kulun kötü vasıfları ile yerilen fiilleri ve ahlâklarıdır.3

                İnsan kendi nefsi ile sürekli bir mücadele içerisindedir. Sonunda ya nefsini yener veya ona yenilir. Ama her halükarda ölünceye kadar bu mücadelesi devam eder.

                Dünyaya imtihan için gönderilen insanın belki de en büyük imtihanı nefsi ile olan imtihanıdır ki; kimi zaman harici engelleri aşar da batınî engellere takılarak imtihanı kaybediverir. Terbiye edilmeyen ve Allah’a boyun eğdirilmeyen nefis, sahibini her türlü yanlışa sevkeden bir tehlikedir. Dolayısı ile nefsini eğitmeyenlerin yüz kızartıcı işler yapması, insanlık onur ve haysiyetini yitirmesi kaçınılmazdır. Rabbimiz; “Nefse ve onu şekillendirene, ona iyilik ve kötülük kabiliyetini verene andolsun ki, nefsini arındıran kurtulmuştur onu fenalıklara sevkeden kimse de ziyana uğramıştır”4 ayeti ile kurtuluşun reçetesini çok açık bir şekilde sunmaktadır.

                Özellikle İslam davetçilerinin üzerinde duracakları en önemli husus; ruhî olgunluk ve nefsi tezkiyedir. Çünkü davetçi, yüklenmiş olduğu emanetin ağırlığını omuzlarında hisseden, kendisini yeryüzünde olanlardan sorumlu bilen olduğu için en çok onun nefis engelini aşması gerekmektedir. Aksi halde müslüman şahsiyetine sahip olamaz.

                2- Kalp

                Kalp, insan şahsiyetini olumlu ve olumsuz yönde etkileyen en önemli faktörlerden birisidir. 

Ali b. Ebi Talib kalbi tarif ederken şöyle demiştir: “Yüce Allah’ın yeryüzünde kapları vardır. Bu kaplar kalplerdir. Allah katında en sevimli olan kalpler; en sağlam, en yumuşak ve en temiz kalplerdir. Sonra bu sözlerini açıklayarak şöyle dedi: “Yani; dini konularda en sağlam olan kalpler, inançta en temiz olan kalpler ve müslüman kardeşine karşı en yumuşak olan kalplerdir.”

                Şüphesiz kalp, imanın merkezidir. Ancak iman ile dolmadığında mutlak surette asılsız ve fani olan şeylerle dolmak mecburiyetinde kalır. Allah Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in; “O sağlamsa tüm vücut sağlam olur, o bozuksa bütün vücut bozuk olur...”5 hadisi dikkatleri kalp üzerine çekmektedir. Çünkü Rabbimiz kalbi; imanın, hakikatleri kavramanın merkezi yapmıştır. Dolayısı ile hakiki imana eren bir kalp, sahibine Allah Azze ve Celle’nin emri doğrultusunda bir hayatı yaşatacak ve Kur’an’da vasıfları anlatılan müslüman modeline yaklaştıracaktır.

                Allah Rasulü başka bir hadisinde şöyle buyurur: “Kalp (bedenin) sultanıdır ve onun orduları vardır. Sultan düzgün/iyi olursa askerleri de düzgün/iyi olur. Sultan bozuk/kötü olursa orduları da kötü olur.”6

                3- Fıtrat

                Şahsiyetin ortaya çıkmasında önemli bir faktör olan fıtrat, insanın doğuştan sahip olduğu özellikleridir. İslam alimlerine göre fıtrat; “hilkat, ilk yaratılış hali” demektir.7 Bundan da her insanın yaratılış itibari ile İslam’ı kabullenmeye uygun bir şekilde yaratıldığı kastedilmektedir. Allah Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in de buyurduğu gibi “Her doğan çocuk İslam fıtratı üzere doğar. Daha sonra anne ve babası tarafından Yahudi, Hristiyan ve Mecusi yapılır.”8 Yani fıtrata müdahele edilmediği müddetçe o, mutlaka Rabbini bulacak ve sadece O’na temayül gösterecektir. Fıtratı bir bakıma suyun akış mecrasına benzetebiliriz. Nasıl ki bu su, mecrasında akmasına müdahele edilmediği müddetçe, kolaylıkla hedefine doğru akıp giderse; fıtrata müdahele edilmediği ve yanlışa sevkettirilmediği müddetçe İslam’ın emrine tâbi olmaya ve Kur’an şahsiyetine sahip olmaya meyledecektir.

                Fıtratın aslı tam ve sağlam iken, yaşadığı çevrenin etkisi, ortaya atılan birçok ideolojiler gibi dış etkenlerle ya tamamen bozulur ya da bunların yanlışlığını farkederek güzel bir gelişme ile kemâl olana doğru yön bulur. İnsanın sahip olduğu kötü ahlâklar sonradan kazanıldığından, yaratılışına yani fıtratına aykırıdır. Dolayısı ile insanın geçici süreliğine gönderildiği şu dünyada, fıtratını bozmadan, aslı üzere kalması hem zor hem kolaydır. Zordur; çünkü Muhterem Hocamızın da ifadesi ile “O yükselmek isterken, kendisini aşağılara çeken yer çekimi kuvveti vardır” (nefis, şeytan, çevre). Bundan dolayı daima mücadele etmek zorundadır. Kolaydır; çünkü o çekim kuvvetini aşarsa, fıtratına dönecek ve Rabbinde sükuna erecektir. Bundan böyle İslam’ın tüm emir ve nehiylerini uygulamada herhangi bir baskı altında kalmayacak, özgürleşmiş bir kalbe kavuşacaktır.

                Yazımı büyük şair Necip Fazıl’ın veciz sözü ile tamamlamak istiyorum. “Kâfirler müslümanlığı bizim halimiz sanıyor fakat biz müslümanlığı bizim halimiz sanırsak Allah’a ve Rasulüne iftira etmiş oluruz.”

                Rabbimiz bize İslam fıtratı üzere yaşamayı ve müslüman şahsiyetine sahip olmayı nasip etsin. (Âmin)

1-  Neda Armaner, Din Psilolojisine Giriş

2- Ahzab, 21

3- Kuşeyri Risalesi

4- Şems, 7

5- Buhari, İman-39

6- Ebu Davud

7- Firuzabadi, Kamus 2, 114

7- Buhari, Cenaiz, 93