Güncel Analiz

Muhterem Alparslan Kuytul Hocaefendi’den Gündeme Dair Analizler

Paylaş:

 

Muhterem Alparslan Kuytul Hocaefendi 22 Eylül Cuma günü gerçekleştirmiş olduğu tefsir dersinin ardından kendisine yöneltilen “Kuzey Irak’ta yapılacak referandum hakkında ne düşünüyorsunuz?” sorusuna verdiği cevapta konuyla ilgili önemli analizlerde bulundu.

BİZ BİR ÜMMETİZ, IRK DEVLETLERİ OLMAMALIYIZ

Biz, Müslümanların birleşmesi gerektiğini düşünüyoruz, daha da parçalanmalarını doğru göremeyiz. İslam düşmanları, böl-parçala-yut politikasıyla bizi zaten elli-altmış parçaya bölmüşler, daha fazla bölünmek Müslümanların hayrına değildir. Müslümanlar, İslam ile hükmedip kardeşliği sağlar ve bütün ırklara eşit haklar verirlerse bölünüp parçalanmaya, ayrı devletler kurmaya gerek kalmaz. Allah’ın verdiği hakları kimse kimsenin elinden almamalıdır. Irkının haklarının verilmediğini gören her ırk ayrı bir devlet olmak istiyor. Hâlbuki tüm Müslümanlar İslam’a uysa, ırk devleti değil İslam devleti kurulsa, her ırka İslam’ın verdiği haklar verilse birleşirler. Biz bir ümmetiz, ırk devletleri olmamalıyız. Kur’an-ı Kerim; “Parçalanmayın” buyuruyor. Biz, bir devleti ikiye bölmenin değil iki devleti birleştirmenin yolunu aramalıyız.

Amerika referandumu desteklemiyor gibi görünse de aslında desteklemektedir. Türk hükümeti de son beş-on gün kalıncaya kadar razı gibiydi. Barzani birkaç ay önce geldiğinde Kürdistan bayrağıyla karşılandı, resmi törende Barzani’nin bayrağı asıldı. Aslında Türkiye, Kürdistan devletini bayağı kabullenmişti ama son on günde bir şeyler oldu ve Türkiye tavır değiştirdi. Türkiye’nin referanduma karşı son on gündeki tavır değişikliği bir şey ifade ediyor. Türkiye, Amerika’nın tavrında bir değişiklik gördü. Referandum kararını Avrupa da desteklemedi. Türkiye bunlardan da güç alarak tavrını değiştirdi. Hükümetten “müdahale edebiliriz” gibi açıklamalar gelmeye başladı. Şimdiye kadar sadece, “Biz bunu uygun görmüyoruz” gibi laflar ediliyordu. Acilen yapılan MGK toplantısı sonrasında; “Kürt Özerk Bölgesi’ni kabul ettik. Bunun dışında bir statü değişikliği olursa müdahale etme hakkımızı saklı tutuyoruz” denilerek “gerekirse Irak’a gireriz” manasına gelebilecek bir açıklama yapıldı. Bu referandum yapılır ve bağımsızlık ilan edilirse Türkiye, İran ve Irak ordusu müdahale edebilir.

İSRAİL, ARD-I MEV’UD HAYALİNİ GERÇEKLEŞTİRME YOLUNDA

Baştan beri İsrail’in o bölgede bir Kürdistan istediği herkesçe biliniyor. İsrail, Kürtleri sevmez ama küçük bir Kürdistan’ı kullanıp sonra orayı ele geçirmesi kolay olacağı için Kürdistan devletini istemektedir. Saddam’ı devirdiler, Suriye’yi bu hale getirdiler, İsrail’in güvenliği sağlandı. Türkiye, “İsrail’le dostuz ve İsrail’e muhtacız” demek zorunda kaldı. Cumhurbaşkanı kanı, Coca Cola fabrikasını açtı, İsrail’in güvenliği daha da sağlandı. İsrail karşıtı bütün devletler, rejimler, hükümetler ya devrildi ya da diz çöktürüldü. Güvenliği sağlanan İsrail, şimdi daha büyük hedefler peşinde.

İsrail, güya kendilerine Tevrat’ta vaat edildiğine inandıkları (Ard-ı Mev’ud ) Nil’den Fırat’a, yani Türkiye, Mısır, Irak, Suriye, Filistin, Ürdün, Lübnan ve hatta İran’ın da bir kısmının içinde olduğu vaat edilmiş topraklarla büyük bir devlet hayalini gerçekleştirme yolundadır. Barzani’ye, “Sen İsrail’in hedeflerini mi gerçekleştirmeye çalışıyorsun?” diye sorulsa herhalde; “İsrail’in hedefi öyle olabilir ama ben kendi hedefimin peşindeyim. Kürdistanı kuracağım. İsrail’in buraya hükmetmesine izin vermem” diyecektir. Ama gerçekten ona gücü yetebilecek mi? İsrail, Türkiye’ye dediğini yaptırırken Kürdistan’a mı yaptıramayacak? Kürdistan devleti kurulursa Kürdistan olarak kalabilecek mi? Diğer taraftan orada kurulacak Kürt devletinin bir tarafı Türkiye, diğer tarafları İran, Suriye ve Irak. Dört tarafı kapalı, denize çıkışı olmayan bir devletin dünya ile ticari bağlantısı zayıf olacağı için hayat şansı olamaz. Türkiye ve Irak ordusu savaşmaya hazır bekliyor. Irak ve İran kapıları kapatıyor. Türkiye de kapatırsa kurulacak olan Kürt devleti biter. Kürdistan özerk bölge olmuşken ve kendi bayrağı bile varken ayrılmanın ne gereği var? Ana dilde eğitim yapıyor, kendi parası var hatta ordusu bile var. Eyaletin ötesine geçip yarı devlet olmuşken Müslüman coğrafyayı bir kez daha bölmenin, parçalamanın âlemi ne?

KÜRTLER ALDATILIYOR OLMASIN!

Bediüzzaman diyor ki; “Kürdüz aldanırız fakat aldatmayız.” Bu bir aldanma olmasın! Amerika bölgede yeni bir savaş çıkarmak için Barzani’yi tuzağa düşürüyor olabilir. “Bağımsızlık ilan et, referandum yap, arkandayım” dese de arkasında durmayacaktır. Amerika son açıklamalarında, “Biz referandumu uygun görmüyoruz, bu referandum ertelenmeli, çok büyük sonuçları olabilir” diyerek Barzani’yi şimdiden sattı bile. Barzani’ye önce gazı verdi, o da “fırsatını bulmuşken referandumu yapayım” diye düşündü. Bence aldatıldı. Amerika, “Çok büyük sonuçları olabilir, biz uygun görmüyoruz, bu referandum ertelenmeli” diye uyarıda bulunuyor ki, ileride “Ben sana demiştim” diyebilsin. Tıpkı Amerika’nın Türkiye’ye göz kırpması ve “Beşşar’ı devir” demesi gibi... Bunun üzerine Türkiye, Suriye’ye gizli gizli müdahale etti ve Suriye’nin bu hale gelmesine sebep oldu. Biz de çok zarara uğradık, Suriye de perişan oldu. Sonra Amerika, Saddam’a yaptığı gibi bizi de ortada bıraktı. Daha önce de Saddam’a göz kırpmış “Kuveyt’e gir, arkandayım” demişti. Arkasından “Sen misin Kuveyt’e giren” diyerek Irak’a hücum etmedi mi? Saddam’ı ve Türkiye’yi tuzağa düşürdüğü gibi şimdi de Kürtleri tuzağa düşürüyor gibi görünüyor.

BÖLGE TEKRAR SAVAŞA DOĞRU GİDİYOR

Amerika desteklemiyor, referanduma teşvik edip sonra geri çekildi. Sanki bölgede Arap, Kürt ve Türkler arasında yeni bir savaş çıkarmak istiyor. Biri bitmeden yeni bir bela başlıyor. Irak’ta bela bitmeden Suriye’de başlatıldı, şimdi de Suriye’de bitmeden tekrar Irak’ta başlıyor. DAEŞ ile savaş bitmeden şimdi de etnik kökene dayalı Türk-Kürt, Arap-Kürt ve Farisi-Kürt savaşı başlatılmak isteniyor. Bölgede kan hiç bitmiyor. Biz de bu yangına elimizden geldiği kadar benzin dökmeye devam ediyoruz. Bölge tekrar savaşa doğru gidiyor. Unutmayalım, müdahale olursa yine Müslüman Müslüman’ı öldürecek, yani yine biz öleceğiz