Allah Azze ve Celle İbrahim suresi 42.ayette “Allah’ı sakın zulmedenlerin yapmakta olduklarından habersiz sanma, onları yalnızca gözlerin dehşetle belireceği bir güne ertelemektedir” buyurmaktadır. Ayetten anlıyoruz ki Allah kâfirlere hemen ceza vermemektedir. Çünkü onlara mühlet vermek istemektedir. Eğer her günah işlediklerinde derhal cezaları verilmiş olsaydı o zaman imtihanın sırrı kalmazdı. Ayrıca Allah’ın rahmeti ve adaleti de onlara mühlet verilmesini gerektirmektedir. Kur’an buyuruyor ki: “Yeryüzünde her işlenen günaha karşılık hemen ceza verilmiş olsaydı yeryüzünde insan kalmazdı.”1
Rabbini o zalimlerin yaptıklarından gafil zannetme. Kim ne günah işliyor, elbette ki Rabbin onu bilmektedir. Herkesin planlarını, kalbinden geçenleri bilmektedir ama tövbe etmeleri için onlara mühlet tanımaktadır. Tanınan mühlete rağmen tövbe etmeyecek olanları da bilmektedir. Böylece Allah gafil olmadığını kullarına gösterir. Bazen verdiği musibetlerle bazen de verdiği nimetlerle, ‘Kulum gördüm, haberdarım. Kalbinden geçse bile; denizin altında, toprağın içinde yapsan bile yaptığın o şeyden haberdarım’ mesajını verir. Bu dünyada gerek musibetler ve cezalar gerekse mükâfatlar hepsi Allah’ın her şeyi gördüğünü, bildiğini haber vermektedir.
Kur’an bazen Peygamberimize hitap eder, aslında kasıt bütün ümmet ve insanlık âlemidir. Ümmetin içindeki bazı kimselerde, “Ya Rabbi şunların belasını neden hemen vermiyorsun?” gibi düşünceler olabilir. “Amerika’nın, İsrail’in, Yahudi’nin, Hıristiyan’ın; şu zalimlerin, emperyalistlerin, dünyayı sömürenlerin, bütün Ortadoğu’yu kan gölüne çevirenlerin, milyonlarca insanımızı şehit edenlerin, binlerce kadının namusunu kirletenlerin, on binlerce çocuğun elini ayağını kopartanların, kimyasal silah atanların belasını neden hemen vermiyorsun Allah’ım?” diyenler yok mu? Allah Azze ve Celle tam da onlara hitap etmektedir, “Allah’ı o zalimlerin yaptıklarından gafil zannetmeyin.” Elbette ki Allah her şeyi bilmektedir ama dünya imtihan dünyasıdır, imtihanın bir süresi var ve bu sürenin herkese verilmesi gerekmektedir.
Şüphesiz ki Allah ‘El Muntakim’dir, intikam sahibidir. Elbette ki o zalimlerden yaptıklarından ötürü intikam alacaktır. Ama siz hemen intikam almasını istiyorsunuz. Bazı günahlara karşılık hemen intikam alınır ama bazı günahlara karşı süre tanınır. Müslüman zalimleştiği zaman ceza çabuk gelir, kâfir zalimleştiği zaman ceza çabuk gelmeyebilir; bunun hikmetleri çoktur. Bir hikmeti de Müslümanların uyanmasını sağlamak içindir, aksi halde Müslümanlar uyanmayacaklardır... İman edenler en ufak bir sıkıntıya maruz kaldıkları veya kâfirlerden zulüm gördükleri an Allah zalimlerin belasını hemen vermiş olsa Müslümanlar kendi görevlerini terk edecekler, mücadele etmeden, ‘Ya Rabbi bunları Sana bırakıyoruz’ diyecek, işin içinden çıkacaklar. Allah ise insanı bu dünyaya mücadele etmesi için gönderdi. Görevimizi Allah’a havale edemeyiz.
Bu kadar zulme uğruyoruz özellikle şu son yüzyılda onlarca milyon şehit vermedik mi? Buna rağmen Müslümanlar hâlâ uykuda değiller mi? Müslümanlar bunca zamandan beri zulüm altında inim inim inlemelerine rağmen, hakları ellerinden alınmış olmasına rağmen yine de uyumaya devam etmiyorlar mı? Mücadele ediyorlar mı? Vazifelerini gerektiği gibi yapıyorlar mı? Dünyadan soğudular mı? Bu dünyayı zaten kazanamıyoruz bari ahireti kazanalım dediler mi? Biz bu durumdayken Allah zulmü neden sonlandırsın? Hâlâ anlamadık. Anlayana kadar hatta anlamanın da ötesinde harekete geçene kadar zulüm devam edecektir. Zulme karşı mücadele edene kadar bu durum değişmeyecek. Ben işimde gücümdeyim, namazımı kılarım, orucumu tutarım, kimsenin namusunda, malında mülkünde gözüm yok, diyenler ve zulme sessiz kalanlar olduğu müddetçe bu zulüm devam edecektir. Tek vazifesinin namaz kılmak, oruç tutmak olduğunu zannedenler olduğu müddetçe maalesef bu zulüm devam edecektir. Zulme karşı mücadele etmenin bir vazife olduğunu anlamayanlara bu zulüm devam edecektir. Maruz kaldığımız zulümlerde almamız gereken dersleri alana kadar bu zulüm devam edecektir.
“Ey Rasulüm! Allah’ı gafil zannetme.” Allah zalimlere mühlet vermek istediği için zulümlerine müsaade ediyor, ta ki kıyamet gününde itiraz edemesinler. “Ey Rabbimiz bize biraz mühlet verseydin hemen belamızı vermeseydin” diyemesinler. Aynı zamanda Allah Azze ve Celle zalime tanıdığı mühletle mazlumların günahlarını bağışlanmayı, bütün günahlarının ahirete kalmamasını murat eder.
İnsan ahiret azabını gördüğünde ondan kurtulmak için dünyada daha çok zulüm görmüş olmayı temenni edebilir. Günahlarına kefaret olması açısından çekeceğini dünyadayken çekmiş olmayı ister. ‘Ya Rabbi! Keşke dünyadayken daha çok acı çektirseydin de ahirete bir şey kalmasaydı. Dünyadayken ciğerimi yaksaydın da ahirete bir şey bırakmasaydın. Keşke çeşit çeşit zulümlere uğrasaydım, hastalıklarla karşılaşsaydım ama ahirete bir şey kalmasaydı.’ Bu dünyadaki zulümlerle karşılaştığımızda bunları da hatırlamalıyız. Allah’ın zalime zaman tanıması, mazluma yardım edemeyeceğinden ya da yardım etmek istemediğinden değil, zalimlerin zulmünden haberdar olmadığından ya da onlara gücünün yetmediğinden de değil. Allah Azze ve Celle bu vesileyle günahlarınızın bir kısmını bağışlamak istemektedir. Günahınız az dahi olsa gösterdiğiniz sabırla sonrakilere örnek olmanızı, iradenizin güçlenmesini, cesaretinizin artmasını, dünyaya tamah etmemenizi istemektedir. Hiç musibet olmasa, hiç hastalık olmasa insan dünyaya daha çok tapar. Zulüm, haksızlık, hırsızlık, her türlü iğrençlik- her türlü günah var ve buna rağmen insan dünyaya tapıyor, tapıyor, tapıyor… İşte bu gibi hikmetlerden dolayı o zalimlerin zulmüne Allah mühlet tanımaktadır.
“Ey Rasulüm o zalimlerin yaptıklarından Allah’ı gafil zannetme!” Onlar sana çeşit çeşit zulümler yaptılar, yapıyorlar ve yapmaya devam edecekler. Onlar tuzaklar hazırlıyorlar, Allah da onların tuzaklarına karşılık tuzak hazırlıyor. “Allah tuzak hazırlayanların en hayırlısıdır.”2 Zalimlere mühlet veriyor ama onları tuzağına doğru çekiyor. Onlar kendilerini güçlenmiş, dünya hâkimi zannedecekler hâlbuki uçuruma doğru çekilmektedirler ve bir sabah rüzgârında savrulup gidecekler. Nice imparatorluklar yıkılmadı mı? Nice zalimler devrilmedi mi? İnsanlar sonunda ‘küfür devam eder ama zulüm devam etmez’ demediler mi? Bir devlet kâfir olarak devam edebilir ama zalim olarak devam edemez. Bunu bütün insanlar görmedi mi? Tarih zalimlerin devrildiği, azaba uğradığı örneklerle dolu. Ey Müslümanlar, zalimlerin yaptıklarından Allah’ı gafil zannetmeyin. Siz dualarınızın hemen kabul olmasını istiyorsunuz. Allah ise bu dünyayı imtihan için yarattı o yüzden zalimlerin belalarını hemen vermez.
Allah tehir ediyor ama ihmal etmiyor. İhmal acizliktir, ihmal hatadır ama tehir etmek bir planın gereğidir. Hiç şüphen olmasın zalimden intikamın alınacaktır. Her zalimin cezası verilecektir. Allah’ın isimlerinden biri El-Muntakim değil midir? İntikam alan, Aziz’un-Zuntikam değil midir? Allah söz veriyor ve onları gözlerin belireceği, fal taşı gibi açılacağı güne tehir ediyor. Allah acele etmiyor çünkü bütün zamanlar Allah’ın önündedir. Üzülme! Allah her şeyi bilmektedir, görmektedir; ama bu dünyada ama ahirette mutlaka o zalimlerin cezaları verilecektir. O güne kadar Allah onlara mühlet tanımaktadır. O halde müminler rahat etsinler.3
1. Fatır, 45
2. Enfal, 30
3. Alparslan Kuytul Hocaefendi’nin İbrahim Suresi tefsir dersinden hazırlanmıştır.