İslam dünyasının sekiz büyük hadis bilgininden biri olan İmam Tirmizi, 892 yılının Ekim Ayı’nda vefat etmiştir. Bu vesileyle bu ay sizler için, arkasında Ümmet-i Muhammed’e hayırlı hizmetler yaparak, otorite kaynaklar bırakan Hadis âliminin bereketli hayatını sayfalarımıza taşıdık. Hayırlı okumalar…
BÜYÜK HADİS ÂLİMİ İMAM-I TİRMİZİ (824-892)
- Tam adı, Ebu İsa Muhammed bin İsa bin Sevre bin Musa bir Dahhak el-Tirmizî'dir. Kütüb-i Sitte olarak anılan en güvenilir altı hadis derlemesinden birinin sahibidir. Dördüncü Müslüman kuşak (etbau etbau't-tabiin), içinde yer alır. Hadis ilminde en yüksek dereceye ulaşanlara özgü olan “Hafız” unvanına sahip ender âlimlerdendir.
- Hicri 209 (Miladi 824) yılında bugün Özbekistan sınırları içinde bulunan Tirmiz’de dünyaya gelmiştir. Kendisinin belirttiğine göre Merv’den gelip Tirmiz’e yerleşen bir aileye mensuptur. Benî Kays Aylân kabilelerinden Benî Süleym’e nisbetle Sülemî nisbesiyle de anılır.
- Tirmizi, küçük yaşta Hadis ilmi ile uğraşmaya başlamış ve Horasan, Irak ve Hicaz başta olmak üzere diğer bazı bölgelerdeki âlimlerden hadisler derlemiştir. İmam Buhari, İmam Müslim ve Ebu Davud gibi zamanın en önemli âlimlerinden ders almıştır.
- Tirmizi, uzun süre Buhari’nin talebesi olmuş, ondan pek çok hadis rivayet etmiş ve Fıkhü’l-Hadîsi öğrenmiştir. Kendi ifadesine göre hadislerdeki illetler, raviler ve isnatlar konusunda Irak ve Horasan bölgelerinde Buhari’den daha üstün bir âlim bulunmadığı için hocasından bu konularda da büyük ölçüde istifade etmiştir.1
- Ayrıca Buhari’nin et-Târîhu’l-Kebîr’i Tirmizi’nin ilel konusunda en çok faydalandığı kitaplardan biridir. Buhari de Tirmizi’nin ilmini ve zekâsını takdir etmiş, el-Câmiʿu’s-Sahih dışında ondan bir veya iki hadis rivayet etmiş, Tirmizi’nin naklettiğine göre kendisine: “Aslında benim senden faydalandıklarım senin benden faydalandıklarından daha çoktur” demiştir.2
- Tirmizi, yaşadığı devirde fıkıh mezhepleri yaygınlaştığı için her bir mezhebin belli başlı görüşlerini o mezhebin imamının önde gelen talebelerinden öğrenme fırsatı bulmuş, diğer Kütüb-i Sitte imamları gibi o da hiçbir mezhebe intisap etmemiştir.
- İmam-ı Tirmizi, Hadis ilminden başka, Fıkıh ve Tefsir ilminde de “İmam” vasıflı bir âlimdir. Rivayet ettiği hadis-i şerifler ile Kur’an-ı Kerim’in tefsiri hususunda çok önemli hizmetler yapmıştır.
- Tirmizi’nin sika3 bir muhaddis olduğu hususunda âlimlerin icma etmesi onun hadis rivayetinde eriştiği güveni, en önde gelen âlimler için kullanılan “İmam” lakabıyla anılması da hadis ilmindeki üstün yerini göstermektedir.
- Tirmizi, hadislerin sıhhatini zedeleyici mahiyette, tespit edilmesi son derece zor gizli kusurları mükemmel şekilde bilen çok az sayıdaki hadis âlimlerinden biridir. İlel sahasında meydana getirdiği eserlerle güçlü bir hadis tenkitçisi olduğunu ispat etmiştir. Bu yetkinliği sebebiyle Tirmizi, eserine almak istediği bir konuya dair sahih hadis bulamadığı durumlarda bazı zayıf hadisleri almakta sakınca görmemiş, fakat bunların senetlerini tenkit ederek ravilerinin ne ölçüde güvenilir olduğunu belirtmiştir. Bazı âlimler onun hem ilel hem cerh ve ta'dîl sahasındaki otoritesi sebebiyle eserinin Ṣaḥîḥayn’dan sonra üçüncü sırada yer alması gerektiğini söylemiştir.
- Tirmizi el-Câmiʿu’s-Sahîh’i tamamladıktan sonra onu Horasan, Irak ve Hicaz bölgelerindeki âlimlere gösterdi, onların takdir ve tasviplerini aldı.4
- Tirmizi 13 Receb 279’da (9 Ekim 892) Tirmiz’e bağlı Buğ köyünde vefat etti.
- Tirmizi’den bir asır sonra vefat eden Hâkim el-Kebir’in naklettiğine göre hocalarından biri Buhari’nin vefatının ardından Horasan bölgesinde Tirmizi gibi ilmi, güçlü hafızası, züht ve takvası ile tanınan bir başka âlimin kalmadığını, onun takvası sebebiyle gözlerini kaybedinceye kadar ağladığını söylemiştir. Bu tür rivayetler ve daha başka olaylar Tirmizi’nin doğuştan âmâ olduğu iddiasının aksini göstermektedir. Tirmizi’nin çok duygulu bir insan olduğu, kendisine söz getirebilecek her davranıştan uzak durduğu, dünya malına değer vermediği ve bütün gayretiyle ahiretini imar etmeye çalıştığı bilinmektedir.5
- Tirmizi; Tefsir, Hadis, Fıkıh, Kelâm ve Tasavvuf ilimlerinde kıymetli eserler telif etmiştir. Bu hususta kendisi şöyle anlatır: “Yazdığım kitapları, bana isnat edilsin, bunun kitapları denilsin diye telif etmedim. Fakat hâller beni kaplayıp, kendimden geçtiğim zamanlar, telif ile teselli bulurdum.” Böylece yazdığı eserleri, Allah’ın yardımı ile telif ettiğini beyan buyurdu.
İMAM TİRMİZİ’DEN HİKMETLİ SÖZ
“Kimin arzusu ahiret olursa; bu hayırlı düşüncesi hürmetine, dünyevî işleri de ahiret işi haline gelir. Bir kimsenin düşüncesi de dünya olursa; niyetinin bozukluğu sebebiyle, ahiret işleri de dünya işi haline gelir.”
“Allah-u Teâlâ kullarının rızkına kefil olmuştur. Kullarına da tevekkül etmeyi emretmiştir. O hâlde insanlar, Allah-u Teâlâ’nın kefil olduğu şeyle uğraşmayıp, teklif ettiği şeylere, yani O’nun dinine hizmete koşmalıdırlar.”
- El-İlel, V, 738
- İbn Hacer, IX, 389
- Hadis ıstılahında gerek adalet gerekse zabt yönünden kusursuz olan hadis ravileri hakkında kullanılan tabirdir.
- İbn Hacer, IX, 389
- Türk Diyanet Vakfı Yayınları, İslam Ansiklopedisi’nden yararlanılmıştır.