Fıkıh

Soru ve Cevaplarla Oruç

Paylaş:

Ramazan Ayı’nın yaklaşmasıyla oruçla ilgili fıkhî sorular da Müslümanların gündemine girmektedir. İşte en çok merak edilen sorulardan sizler için seçtiklerimiz:

• Akdeniz ateşi hastalığım var. Susuz kalmamam gerekiyor. Doktorlara sorduğumda, oruç konusunda net bir cevap vermiyorlar. Ramazan’da orucumu tutmalı mıyım, tutmamalı mıyım?

Bu hususta takva sahibi doktorlara sormak icap eder. Takva sahibi doktorlar eğer gerçekten susuz kalındığı zaman hastalığın artacağını veya geçmeyeceğini söylüyorlarsa o zaman oruç tutulmayabilir ve onun yerine fidye verilebilir. Bu hastalık hiç geçmeyecek bir hastalıksa böyle yapılabilir ama bir iki sene sonra geçecekse ve ölmeden evvel tutulmayan oruçlar kaza edilebilecekse fidye verilmez, sonra kaza edilir. Doktorlar kesin bir şey söyleyemiyorsa o zaman oruç tutun bir deneyin, çok kötü olursanız orucunuzu bozarsınız. Bu durumda kefaret gerekmez çünkü zaruretten dolayı oruç bozulmuştur. Bu gibi durumlarda tavrınız bu olmalıdır.

• Doktorun, ‘oruç tutamaz’ demesine rağmen hamile bir kadının oruç tutması caiz midir?

Doktorların bir kısmı, kendileri namaz kılmayıp oruç tutmadığı için kolayca “oruç tutma” diyorlar. Namaz kılan doktor bile bazen gereksiz yere böyle tedbirler alabiliyor. Bazı doktorlar biraz abartıyorlar. O yüzden işinin ehli olan ve ibadete önem veren takva sahibi doktorlara sorulmalıdır. Hamile kadın için gerçekten önemli bir tehlike varsa oruç tutmayabilir. Aksi halde tutması gerekir. Başka (ciddi) bir tehlike yoksa sırf hamilelik, orucu terk etmeyi caiz kılan bir sebep olamaz.

• Sahibi olduğum lokantayı Ramazan Ayı’nda sadece paket servisi yapacak hale getirerek çalıştırmam caiz midir?

Sabahtan akşama kadar açık olmasını caiz göremeyiz. Belki ikindiden sonra iftara yakın bir iki saat kala paket ile satışı caiz görebiliriz. Çünkü onda orucu ihlal ya da oruca saygısızlık yoktur. İftar hazırlığı olma ihtimali yüksektir ama öğleyin bir sipariş verildiği zaman öğle vaktinde o büyük ihtimalle öğle yemeği içindir. Akşam yemeğini kimse öğleden alıp da pakette bekletmez. Öğlen isteyen kimse öğlen yemeği için istiyordur. Bunun önünü açamayız.

• Başka bir gelir kaynağı olmayan bir kimsenin Ramazan Ayı’nda gündüz vakti börek satması doğru mudur?

Hayır. Başka bir gelir kaynağı yoksa başka bir yerden biraz borç edinmeli ya da akşamları satmalı ya da Ramazan Ayı’nda satamayacağını düşünüp kendisine önceden hazırlık yapmalıdır. Ayrıca İslam toplumunda Ramazan’ın geldiği belli olmalıdır. Kimi çay kimi börek kimi kebap satarsa, lokantalar açık olursa Ramazan Ayı’nın geldiği nasıl belli olacak?

• Oruç; aç bir insanın halinden anlamak için tutuluyor. Fakat bizler on beş-on altı saat aç kaldıktan sonra beş-altı çeşit yemek yiyoruz, bu şekilde gerçekten açlık çeken insanların halinden anlamış olmuyoruz. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Orucun maksadı nefsi terbiye etmektir, nefsi terbiye ederek az yemeye alışmaktır. İftarlar, davetler olacak fakat bu davetlerde tıka basa yenmemelidir. Önünüze kaç çeşit yemek konulursa konsun tıka basa yemeyin. Ev sahibi misafir olduğu için biraz fazla çeşit yapabilir. Çok aşırı gidilmedikçe misafire yapılan izzet-i ikram israf sayılmaz. Yani kendisine iki-üç çeşit yemek yapıyorsa misafire de üç-dört çeşit yapabilir ama on çeşit yaparsa elbette bu da israftır. Ev sahibi misafire saygısından dolayı belki biraz fazla çeşit yapabilir bunda bir mahsur yoktur ama siz çok fazla yememelisiniz. Çünkü Ramazan’ın maksadı insanın nefsini terbiye etmesidir. Eğer çeşit çeşit ve çok fazla yerseniz o zaman Ramazan’ın bir manası kalmaz.

• “Ramazan’da içki içmek saygısızlık değildir. Tam tersi, ‘oruç tutuyorum, kimse gözümün önünde yemek yemeyecek, içmeyecek’ demek saygısızlıktır” sözünü nasıl değerlendiriyorsunuz?

Ramazan’da Allah’ın emrini çiğnemek saygısızlık değil öyle mi? Oruç tutan kişiye karşı saygısızlığı kastediyorsa o tartışılabilir… Eğer bunu değil de ‘Allah’a da saygısızlık değil’ diyorsa o zaman bu kişinin Allah anlayışını sorgulamak lazım. Kur’an-ı Kerim buyuruyor ki; “Kim Ramazan Ayına şahit olursa oruç tutsun.” Bu, Allah’ın emridir. Nasıl olur da O’nun emrini çiğnemek saygısızlık olarak görülmez? Ama yok “Allah’a karşı saygısızlıktır ama insanlara karşı saygısızlık sayılmaz” denirse o da doğru değildir. Sonuçta Müslüman bir toplumda alenen orucu yemek elbette ki oruç tutan insanlara saygısızlıktır. Onların dinine de Rabbine de Kur’an’ına da saygısızlıktır. Hastaysa, “hastayım o yüzden kusura bakmayın” diyebilir, o başka bir şey. Hasta olmadığı halde keyfi olarak oruç tutmayan kişinin, bunu saygısızlık olarak görmemesi, “Kur’an’ın hükmünü alenen çiğnemek saygısızlık değildir” demesi gibidir. Orucu alenen yemek, emre karşı gelmek saygısızlık değilse o zaman saygısızlık nedir? *

*www.tvfurkan.net - Alparslan Kuytul Hocaefendi’ye yöneltilen oruç ile ilgili soruların cevaplarından hazırlanmıştır.