Diktatör; ‘bütün siyasî yetkileri kendinde toplamış bulunan kimse ve zorba olarak’ tanımlanmaktadır. Diktatörler tarih boyunca var olmuş, halkı sömürüp köleleştirmişlerdir. Çoğu diktatörler kanlı çağlarıyla tanınırlar. ‘Zalim’ onların birinci adı haline gelmiştir. Tüm güç ve kudretin kendinde bulunduğunu savunarak bütün insan haklarına tecavüzde bulunmuş, Allah-u Teâlâ’nın insana verdiği ferdi özgürlük ve mesuliyetlerini de kısıtlamışlardır. Bir diktatörün bulunduğu ülkede halkın rahatlığı ve huzuru aranmaz. Bu durumda en mutlu insan; köleliğini boynunda tasma olarak taşıyan bir diktatör yardakçısı olmaktadır. Dünya tarihi böyle diktatörlere çok şahit olmuştur. Tarihin azılı diktatörlerini incelediğimizde karşımıza çıkan tabloda önde giden isimler şunlardır:
FİRAVUN
Firavun, ünü çağları aşmış olan bir diktatördür. Onun diktatörlüğü ve azgınlığı Kur’an’da da anlatılmaktadır. Allah hiçbir diktatörü azgınlığıyla bırakmaz, onunla mücadele edecek birini muhakkak göndermiştir. Firavun’un ahlâkını ve halka zulmünü incelediğimizde; onun soykırım yaptığını görüyoruz. Bir yıl arayla bütün erkek çocuklarının öldürülmesini emrederek bu vahşiliği gerçekleştirmiştir.
Diğer tarafta ise azgın, haddi aşmış, küfürde oldukça ileri gitmiş olan Firavun’un idaresindeki halk, inanç özgürlüğüne sahip olmadığı gibi aynı zamanda idareden de büyük bir korku ve endişe duymaktaydı. Firavun, yaratıcıyı kabul etmeyen bir mülhit ve materyalistti. Firavun’a: “Ben sizin en büyük tanrınızım” dedirten duygu, insanın içindeki yetkinlik ve yükselme isteğinin sapkın bir hâlidir. Hatta Firavun Hz. Musa ile mücadelesinde sihirbazları kullanmış fakat sihirbazların Hz. Musa’nın mucizesi karşısında iman etmesiyle büyük bir yenilgi yaşamış ve öfkesinden sihirbazlara: “Ben size izin vermeden önce O’na inandınız öyle mi? Şüphesiz o, size büyüyü öğreten büyüğünüzdür. O halde ben de sizin ellerinizi ve ayaklarınızı çapraz olarak keseceğim ve sizi hurma dallarında sallandıracağım. Siz de elbette, hangimizin azabı daha şiddetliymiş ve daha sürekliymiş öğrenmiş olacaksınız”1 demişti. Görüldüğü gibi Firavun, halkının kendi izni dışında hiçbir inancı kabul etmesine müsade etmemiş, kendi fikirlerini doğrultusunda insanları köleleştirmiş ve esir bir toplum meydana getirmiştir.2
KARUN
Halkına karşı diktatör ve kibirliydi. Halkının karşısına süsü ve ihtişamı içinde çıkmış, kasılmış ve kendisini sonsuz yetkili görerek bütün kötülüklerde cinayetin zirvesine ulaşmıştı. Artık azabın gelme vakti yakındı. Allah, öğüt alması için Karun’a süre verdi, ama öğüt almadı. Öğüt verenler öğüt verdiler, onları da dinlemedi. Gerçeği bilen ve görenler uyardılar, ama uyarı da yarar sağlamadı. En sonunda Allah Azze ve Celle onu bu azgınlığından dolayı cezalandırarak kendisini de malını da yerin dibine geçirdi.
Adolf Hitler
Anti semitizm politikaları, toplama kampları, gaz odaları, fırınlar, inançları uğruna milyonlarca insanın öldürülmesi ile anılan; taraftarlarına göre lider, geri kalanına göre ise zalim bir diktatör. Önce Nazi partisinin lideri olan Adolf Hitler sonrasında başbakan oldu. Bir süre sonra Almanya’nın führeri oldu ve arkasından bütün halkı sürükledi. Yürüttüğü propagandalarla tüm halkı Alman ırkının üstünlüğüne inandırdı ve ülkedeki Yahudileri ve diğer azınlık grupları hedef olarak göstererek katliamlar gerçekleştirdi. Hitler, Alman ırkını iyileştirmek adına binlerce zihinsel engelli insanı ötenazi aracılığıyla öldürmüştür. Sonradan gelen yenilgiden ve politikalarının başarısızlığından dolayı Adolf Hitler, hayatına intiharla (zehir içerek ve kendini yakarak) son vermiştir.
STALİN
Kendi halkına karşı katliamlar yapan, kendine rakip olacak diye ordu generallerini öldürten ve tarihte stratejik bir başarısı olmayan Stalin ile ilgili bu bilgiler Komünistlerin kabul etmek istemediği acı gerçeklerdir.
Lenin’in arkasından tahta geçen ve zulmü artıran bu katil, “hepimiz eşitiz yaşasın Komünizm” kisvesi altından yıllarca kral gibi yaşamış ve saçma politikalarla halkının ölmesine sebep olmuştur. Stalin, kendisine rakip olacağını düşündüğü kişileri de ortadan kaldırtmış veya düzmece suçlarla içeri attırmıştır. Fakat bu katilin kendi halkından öldürdüğü insan sayısı Hitler’in bile karşısında şapka çıkartmasına sebep olacak türdendi. 1937-1938 yılları arasında siyasi nedenlerle tutuklanan insanların sayısı 7.000.000 idi ve bunların 1.000.000’u idama mahkûm edildi. Stalin’in diktatörlüğü boyunca öldürdüğü toplam insan sayısının ise 40.000.000 olduğu söylenmektedir. Birçok insanın da sürgününe karar vererek trenlerle Sibirya’ya göndermiştir. Stalin özellikle Kafkasya ve Kırım’da yaşayan Müslüman halklara karşı büyük bir zulüm politikası uygulamıştır. Kırım’da yaşayan 400.000 Müslüman Tatar, bir gecede kentlerinden ve köylerinden sürülmüş ve çalışma kamplarına gönderilmişlerdir. Sürülen insanların yarısından fazlası yolda yaşamını yitirmiştir. Müslüman köylerine gönderilen atlı birlikleri ise kadın-çocuk dinlemeden on binlerce Müslümanı katletmiştir. Bu katliamların delilleri yavaş yavaş ortaya çıkmaktadır.3
CEMAL ABDÜNNASIR
Mısır’ın son firavunu olarak bilinen Abdunnasır, Kral Faruk’u sürgün ettikten sonra hür subaylar hareketiyle darbeyle başa geçmiştir. Hafif sosyalizm, bolca milliyetçilik soslu Ba’s ideolojisinin en mühim figürlerinden biridir. Sovyet destekli bir üçüncü dünya diktatörüdür. Uzun diktatörlük yılları Mısır için pek hayırlı olmamıştır. Mısır’ın en güçlü İslam birliği olan Müslüman Kardeşler’i sindirerek konumunu pekiştirmiştir. Fakat bu sindirmeyle kalmamış kendisine düzenlenen suikastta Müslüman Kardeşler’i sorumlu tutarak Seyyid Kutup ve birçok cemaat üyesini zindana atmıştır. Seyyid Kutup, zindanda ileride büyük bir önem ve üne kavuşacak iki eseri olan, Kur’an tefsiri Fi’zilâlil Kur’an ve Yoldaki İşaretler kitabını kaleme almıştır. Yazdıklarına devlete karşı darbe girişimi suçlamasıyla Seyyid Kutup ve birkaç Müslüman Kardeşler üyesi, zamanın diktatörü Cemal Abdülnasır tarafından idam edilmiştir.
BEŞŞAR ESAD
Başka bir büyük diktatör olan Beşşar esad, babası Hafız Esad’dan sonra Suriye’nin Cumhurbaşkanı olarak koltuğa oturmuştur. Halk üzerinde çok zorlamalarda bulunuyordu. Arap baharının sıçramalarıyla Suriye’de başlayan iç ayaklanmalarla Esad’ın halk üzerindeki zulmü ayan oldu. Kendi halkı ile savaşa giren Esad, yüzbinlerce insanın ölümüne ve milyonlarcasının ülkeden göç etmesine sebep olmuş ve hâlâ da sürmekte olan savaşla geride kalan harap bir ülke olmuştur.
Baktığımız zaman Allah’ın dininden uzak her lider, Allah’ın hükmünden uzak her devlet bu acı sonları ya da diktatörlüğü tatmaktadır. Çünkü mutlak huzur ve refah Rabbin indirdiğiyle sağlanır. Allah kuluna zulmetmez ve devlet başkanlarının da azgınlaşmasına izin vermez. En büyük özgürlük Allah’a kul olmakla gerçekleşir. Bu özgürlük, insanı dünyadaki bütün kölelik zincirlerinden kurtarır. Halkına zulmeden diktatörler gelince, onlar hem dünyada hem de ahirette Allah’ın gazabıyla karşılaşacaktır. Allah hiçbir zulmü karşılıksız bırakmayacaktır.
‘’Asla zalimlerin yapacağı şeyden, Allah’ı gafil sanma. Ancak Allah onların azabını öyle bir güne bırakıyor ki o gün gözler korkudan dikilir kalır.’’4
1. Taha Suresi, 71
2. http://allah-sevgisi.blogcu.com/kuran-da-kamil-iman-ornekleri-sihirbazlarin-iman-etmesi/9919167
3. https://eksisozluk.com/josef-stalinin-katil-bir-diktator-olmasi--4074394
4. İbrahim suresi, 42