Dergimizde aylardır “Türkiye Nereye Gidiyor?” başlığıyla yayınladığımız yazı dizisinde bu sayımızda da suç oranlarındaki artışların toplam rakamlarını sizlerle paylaşacağız. Türkiye’de yaşanan her türlü ahlaksızlığı ele aldığımız ve maalesef %99’u Müslüman olan bir ülkede daha da kötüye giden durumu yansıttığımız bu bölümümüzün son serisini toplam rakamları açıklayarak kapatıyoruz. Her ne kadar en son verileri ve rakamları istatistik kurumları açıklamasalar dahi uzun araştırmalar sonucu çeşitli bilgi kaynakları üzerinden bulduğumuz rakamlarla sizlere gidişatımızın hiç de iç açıcı olmadığını anlatmaya çalıştık. RAKAMLARLA TÜRKİYE’NİN GELDİĞİ NOKTA
Furkan Hareketi Lideri Alparslan Kuytul Hocaefendi geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamada ‘Dindar Nesil’ söylemiyle gelen AKP dönemindeki artan suç oranlarıyla ilgili tepkilerini dile getirmişti. “Bizim konferanslarımızı engelleyenler, ‘Siz dindar nesil yetiştirmeyin biz yetiştireceğiz’ diyenler bakalım dindar nesil yetiştirmiş mi yetiştirmemiş mi?” diyerek açıklamalarına başlayan Hocaefendi, 15 yıldır iktidar olan AKP dönemindeki suç oranlarının artışını; “İdareciler kanunla iş yapacaklarını sanıyorlar.‘Cemaatlere gerek yok, biz kanunla ya da Diyanet ile toplumu düzeltiriz’ diyorlar. Bu kadar zaman geçti neden düzeltmediniz peki?” sözleriyle eleştirdi. Herkesin her şeyi tozpembe gördüğünü ama aslında öyle olmadığını belirten Hocaefendi;“ ‘Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın’ diyorlar ama öyle değil. Suçlar 15 yıl öncesine göre ne durumdadır? 15 yıldır tek başlarına iktidardalar. Dindar nesil mi yetiştirdiler, fasık nesil mi yetiştirdiler? Takvayı mı artırdılar, fısk-ı fücuru mu? Muttakileri mi arttırdılar, mücrimleri mi? Dindar nesil getirdiniz öyle mi? Sonuçlar meydanda! Dindar nesli böyle mi meydana getirecektiniz” diyerek ülkenin içinde bulunduğu buhranlara temas etti.
Alparslan Kuytul Hocaefendi açıklamasında Diyaneti de uyardı: “İstatistik verilerinden de anlaşıldığı üzere ülkenin gidişatı hiç de normal değilken, bir de 15 Temmuz sonrası doğruları söyleyenler susturulmaya çalışılıyor. “Cemaatlere gerek yok, Diyanet ile her şeyi öğretiriz” diyerek cemaatlerin saf dışı edilmeye çalışıldığı bir zamanda sadece diyanet mensuplarıyla bu gidişatın düzelmeyeceği aşikârdır. Çünkü toplumun düzeltilmesi işi fedakârlık ister, insanlarla birebir ilgilenmeyi gerektirir. Bu sadece camideki imamın işi değildir. Cemaatlerin desteği olmak zorundadır.
Diyanet şunu bilmelidir ki, cemaatler bittiğinde, sıra kendilerine de gelecektir. Onlar, cemaatlerin bitirilerek kendilerinin güçlendirilmesinden memnun olmasınlar. Diyanet Başkanı, din düşmanı komitenin isteklerini kabul etmezse elbette onun da yerine başkasını getirecekler. Kur’an Kurslarını da diğer faaliyetlerini de bitirecekler. Diyanet, Allah’ın dünyasında Allah’ın istediği gibi bir toplumun meydana gelmesi ve bu şekilde daha huzurlu bir gelecek için üzerine düşeni yapmalıdır.”
