Haber-Yorum

Türkiye ve Dünya Haberler

Paylaş:

Gazze’ye insani yardım taşıyan Mavi Marmara gemisine İsrail askerlerinin gerçekleştirdiği ve 10 Türk vatandaşının hayatını kaybettiği saldırıya ilişkin davanın düşürülmesine oy birliğiyle karar verildi. Aralarında dönemin İsrail Genelkurmay Başkanı Rau Aluf Gabiel Ashknazi’nin de yer aldığı dört sanığın yargılandığı davanın düşürülmesine, sanıklar hakkında yakalama kararının kaldırılmasına hükmedildi. İstanbul 7. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davada, şikâyetçiler tekbir getirip salonu terk ederken avukatlar da “Böyle yargılama olmaz” diyerek cübbelerini çıkararak duruşma salonunu terk etti. Karar sonrası avukat ve duruşmayı izlemeye gelenler İstanbul Adalet Sarayı içinde kararı protesto etti. Avukatlar kararla ilgili adliye binası önünde bir basın açıklaması gerçekleştirdi.

ETÖ’NÜN VARLIĞI KANITLANAMADI

                İstanbul 4. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmada, Cumhuriyet savcısı davaya ilişkin esas hakkındaki mütalaasını açıkladı. Yargıtay’ın bozma kararının ardından yeniden görülmeye başlanan 235 sanıklı Ergenekon davasında mütalaasını açıklayan savcı, “Ergenekon Silahlı Terör Örgütü’nün varlığı kanıtlanamadı” dedi ve sanıklara terör suçundan ceza verilmemesini istedi. Mütalaada, ‘Ergenekon Silahlı Terör Örgütü’nün varlığının kesin ve inandırıcı delillerle kanıtlanamadığı belirtilerek, “Bu nedenle varlığı kanıtlanamayan örgütün liderliği, üyeliği ve örgüt adına suç işlenmesinin de söz konusu edilemeyeceği anlaşılmıştır. Bu haliyle iş bu dava kapsamında kovuşturmaya konu edilen, Ergenekon adlı bir terör örgütünün varlığı ispat edilememiştir” denildi.

BAŞÖRTÜSÜ TARTIŞMASI YENİDEN Mİ BAŞLIYOR?

                Şubat 2017’de yürürlüğe giren TSK’da kadın personellere başörtüsü serbestliğine karşı Halkın Kurtuluş Partisi, Anayasa’daki laiklik ilkesine aykırı olduğu iddiasıyla söz konusu düzenlemenin iptali için Danıştay’da dava açmıştı. HKP düzenlemenin yürütmesinin durdurulmasını da istedi. Daire ilk olarak yürütmeyi durdurma talebini inceledi. HKP’nin avukatları, açtıkları davada, TSK’daki türban serbestisinin, Anayasa’daki laiklik ilkesine, Anayasa Mahkemesi’nin önceki kararlarına aykırı olduğunu iddia etti. Avukatlar, serbestlik düzenlemesinin orduyu ve subayları bir din devleti yapılanmasına doğru götüreceğini ileri sürerek, düzenlemenin Danıştay tarafından iptal edilmesini istedi. Başörtüsü meselesinin bu şekilde yeniden gündeme gelmesi Alparslan Kuytul Hoca’nın 1 Temmuz 2016’da kendisine yöneltilen soruya yönelik ‘derin ve din düşmanı bir komitenin iş başında olduğunu, AKP’ye verilen şereflerin bir bir alınabileceğini hatta başörtüsünü dahi tekrar gündeme getirebileceklerini’ söylediği konuşmalarını akıllara getirdi.

Açıklamanın tamamını ilgili linkte bulabilirsiniz.

https://www.youtube.com/watch?v=c7WF95cMZUU

 

‘PARDON SÖZÜNÜ YARGININ LÜGATİNDEN SİLECEĞİZ’

                Adalet Bakanı Abdülhamit Gül, Yargı Reformu Stratejisi Toplantısında yaptığı konuşmada: Amacımız hızlı değil, yargılamaların makul ve olması gereken sürede tamamlanmasıdır. Güven veren adalet, ‘pardon’ sözünün yargının lügatinden silinmesidir. Unutulmamalıdır ki temel hak ve özgürlüklere orantısız müdahaleler, uzun süren soruşturmalar, açılmayan davalar haklı eleştirilere neden olabilmektedir. Yine bu tür müdahaleler, yargısal tasarrufların meşruiyetine ve yargıya olan toplumsal desteğe de zarar verebilmektedir, dedi. Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan da aynı toplantıda şunlara değindi: Vesayet altındaki bir yargının, uzaktan kumandalı yargı mensuplarının nasıl ölümcül sonuçlara yol açtığını hep birlikte yaşayarak gördük. Akıl, yaşananlardan ders çıkarmayı, feraset de aynı delikten ikinci kez ısırılmamayı gerektirir, dedi. Yargıtay Başkanı İsmail Rüştü Cirit ise konuşmasında açılan davaların önemli bölümünün beraatla sonuçlandığına dikkat çekerek, savcıları eksik soruşturma yapmakla eleştirdi.

YOKSULLUK SINIRI GİTTİKÇE YÜKSELİYOR

                Türk-İş tarafından her ay yapılan “Açlık ve Yoksulluk Sınırı Araştırması”nın Kasım ayı sonuçları açıklandı. Araştırmaya göre, Kasım ayında dört kişilik ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken gıda harcaması tutarını ifade eden “açlık sınırı” 1943 lira olarak belirlendi. Gıda ile giyim, konut, ulaşım, eğitim, sağlık ve benzeri ihtiyaçlar için yapılması zorunlu diğer harcamaların toplam tutarına denk gelen “yoksulluk sınırı” ise 6328 lira oldu. Halkın bu duruma tepki olarak sosyal medyada paylaştığı videolar ise ülkenin gidişatının yandaş medyada gösterildiği gibi olmadığını gösteriyor. Kasım 2017’de açlık sınırı 1.567 TL, yoksulluk sınırı 5.106 TL iken bu rakamlar Kasım 2016’da açlık sınırı 1416, yoksulluk sınırı 4615 TL şeklindeydi. Kasım ayı bütçe rakamlarını değerlendiren Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak ise: “Kasım ayı kurda ve faizlerde sağlanan pozitif gelişmelerin yanında ekonomik güvenin arttığı bir ay oldu. Güçlü dış ticaret rakamları ile dengelenmede iyi bir performansı yakaladık. Gevşemeden, adımlarımızı kararlılıkla hayata geçirmeye devam edecek ve hedeflerimize ulaşacağız” ifadelerini kullanarak ekonomik güvenin arttığını belirtti.

ANTİ-DEPRESAN KULLANIMI ARTTI

                Sağlık Bakanlığı’nın istatistiklerine göre yılda yaklaşık 9 milyon kişi, ruh ve sinir hastalıkları nedeniyle doktora başvuruyor. Anti-depresan kullanımı son beş yılda yüzde 27’ye yakın artarken, Sağlık Bakanlığı’nın en son açıkladığı verilere göre 2016 yılının ilk 10 ayında 33 milyon 368 bin kutunun üzerinde anti-depresan tüketildi. Türkiye’de yaşanan anti-depresan patlaması psikiyatristleri endişelendirirken, ilaç kullanımındaki artışa, işsizlik, göç, doğal ve insan kaynaklı travmalar, alkol ve madde kullanım bozuklukları, toplumsal çatışmalar ve belirsizlikler gibi psikiyatrik hastalıkların neden olduğu belirtiliyor. Türkiye Psikiyatri Derneği Genel Başkanı Prof. Dr. Ömer Böke Türkiye’de 2011’de 100 bin kişiye 2,1 psikiyatrist düşerken bu oranın günümüzde 3,5 seviyesine çıktığını söyledi.

CUMHUR İTTİFAKI İYİ GİDİYOR!

                AKP ve MHP arasındaki ittifakın ortak ismi olan Cumhur İttifakı, geçtiğimiz ayda ciddi bir sarsıntıya uğramış, iki parti de karşılıklı red cümlelerini kullanmıştı. Ancak daha sonra tekrar bir araya gelen millet ittifakının iyi anlaştığı görülüyor. Milliyetçi Hareket Partisi Lideri Devlet Bahçeli, Cumhur İttifakı’yla ilgili yaptığı açıklamada, “Cumhur İttifakı içinde gönül vardır, ülke sevdası vardır, karşılıklı saygı vardır. Cumhur İttifakı iyi gidiyor, karşılıklı jestler olabilir” dedi. Bahçeli bir gazetecinin “AKP-MHP kaç ilde ittifak yapacak?” sorusuna ise “Sayın Cumhurbaşkanı’na sunulacaktır. Eğer görüşme gereği duyulursa görüşülür. Muhalefet koalisyon düşünüyorsa yapsın. Zillet ittifakı koalisyon düşünüyorsa yapsın” yanıtını verdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan da grup toplantısı sonrası “Ak Parti 81 ilde aday çıkaracak mı? MHP’ye bir jest olabilir mi?” sorusuna, “Eğer bir mutabakat yapıyorsak, karşılıklı jestlerimiz tabii ki olacak” yanıtını vermişti. İttifaktan önce ‘Yerel seçimde ittifak yok’ diyen Bahçeli’ye Erdoğan’dan ‘Herkes kendi yoluna’ cevabı gelmişti. Bu sözlerden kısa bir süre sonra ittifak yapan liderlerin bu tavırlarına halk tabanından farklı yorumlar getiriliyor.

 

AKP’Lİ BAKAN AKP’Yİ ANLATTI!

                AK Parti tarafından İzmir için aday gösterilen Nihat Zeybekçi’nin, “Türkiye’de devrimcilik, özgürlük, liberallik, hoşgörü anlamında yaklaşımlara bakacak olursak, gerçek sosyal demokrat, özgürlükçü parti olarak AK Parti’yi rakipsiz görüyorum. İnsanların yeme-içme alışkanlıklarıyla, kılık-kıyafetleri, eğitim ve söylem, her türlü ibadet özgürlükleriyle ilgili tereddüt oluşturacak bir şey görmüyorum. Bugün İzmir ile ilgili şunları duymuyor değilim: “Rakımıza dokunma… Eyvallah. Bugün insanların özgürce içkilerini içebildiklerini ben biliyorum. AK Parti’deki arkadaşlarımız bugün içkisini içebilen, namazını da kılabilen, günü geldiğinde orucunu tutabilen bir hoşgörü alanına sahiptir. Türkiye’nin bir özeti gibidir AK Parti. Demek ki biz anlatamamışız” ifadeleri tepki çekti. Sosyal medyanın gündemine oturan bu konuşmadan sonra ‘başta yöneticilerimiz olmak üzere ülkemizin dini yaşamadaki hassasiyetini kaybettiğini’ gösteren yüzlerce video paylaşıldı.

O FATURALARI DEVLET ÖDEYECEK

                Yargıtay, 15 yıldır devam eden hukuki sürecin sonunda, cemevlerinin elektrik faturalarının devlet tarafından ödenmesi yönündeki mahkeme kararını onadı. Cem Vakfı, cemevlerinin ibadethane olduğuna ve elektrik giderlerinin devlet tarafından karşılanması gerektiğine ilişkin düzenleme talep ettiği için, elektrik faturalarını ödemiyordu. Bunun üzerine BEDAŞ ile aralarında karşılıklı itirazlarla ilerleyen bir süreç geçti. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi de (AİHM) Türkiye’deki hukuki süreç devam ederken 2014 yılında cemevlerinin ibadethane olduğuna ilişkin karar verdi. Yerel mahkemelerin verdiği birtakım kararların ardından Yargıtay, son olarak yerel mahkemenin cemevi lehine olan kararını onadı ve böylelikle cemevlerinin aydınlatma giderlerinin devlet tarafından karşılanması gerektiğine hükmetti.

TECAVÜZDEN HÜKÜM GİYENLERİN SAYISI 2 YILDA 23 KATINA ÇIKTI

                Avrupa Konseyi, kıtadaki cezaevlerinin 2005’ten 2015’a kadar değişimini inceleyen bir rapor yayımladı. Raporun Türkiye bölümünde, tutukluların ve hükümlülerin sayısının 10 yılda büyük artış gösterdiği, tecavüz suçundan hüküm giyenlerin sayısının 2013-2015 döneminde 523’ten 12.253’e çıktığı belirtildi. Rapora göre Türkiye’de 2014 itibarıyla cezaevlerindeki hükümlülerin en fazla işlediği suç soygun ve hırsızlık oldu. Toplam 54.671 kişi soygun ve hırsızlık suçundan hükümlü. BBC Türkçe’nin haberine göre, hükümlü sayısında en fazla artışın yaşandığı suç türü ise tecavüz oldu. 2013’te cezaevinde 523 tecavüz hükümlüsü bulunurken bu sayı 2014’te 4.293’e, 2015’te de 12.253’e yükseldi.

DEMİRTAŞ VE ÖNDER’İN CEZALARI ONANDI

                HDP eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ve Sırrı Süreyya Önder hakkında karar açıklandı. Mahkeme “Silahlı terör örgütü propagandası yapmak” suçundan 4 yıl 8 ay hapse çarptırılan HDP eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın ve 3 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırılan HDP eski Ankara Milletvekili Sırrı Süreyya Önder’in cezasını onadı. Eski HDP Ankara milletvekili Sırrı Süreyya Önder, cezasını çekeceği Kandıra’daki F Tipi cezaevine teslim oldu. Önder’e 2013 yılındaki Nevruz kutlamaları sırasında yaptığı konuşma nedeniyle suçlama yöneltiliyordu

HÜDA-PAR YÖNETİCİLERİNE HAPİS CEZASI

                Hüda-Par yöneticileri Bahattin Temel, Sait Şahin ve Fikret Gültekin’e verilen 6’şar yıl 3’er ay hapis cezası Yargıtay tarafından onandı. Hür Dava Partisi Genel Başkanı İshak Sağlam yaptığı açıklamada, 2011 yılında isimsiz ihbar mailleri gerekçe gösterilerek Genel Başkan Yardımcıları Sait Şahin, Mehmet Temel ile gazeteci Fikret Gültekin’in yasadışı örgüte üye olmak suçunu işledikleri gerekçesiyle cezalandırılmalarına yönelik karar verildiğini söyledi. İstanbul Anadolu 11. Ağır Ceza Mahkemesinin verdiği 6’şar yıl 3’er ay mahkûmiyet kararının ise Yargıtay tarafından onandığı bilgisinin kendilerine ulaştığını belirtti.

BİNLERCE KİŞİNİN YAŞAM HAKKI İHLAL EDİLDİ

                CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu’nun hazırladığı ‘AKP İktidarının Hak İhlalleri Karnesi’ isimli rapora göre 2002- 2018 yılları arasında 47.910 kişinin yaşam hakkı ihlal edildi. Bu sayıya sokağa çıkma yasaklarının yaşandığı dönem ile 2013 Gezi eylemlerine ilişkin veriler dâhil değil. Rapordaki verilere göre sadece 2018 yılında en az 521 kişinin yaşam hakkı ihlal edildi. 16 yıllık dönemde en az 14.960 kadın katledildi. 2011- 18 yılları arasında da 4003 çocuğun yaşam hakkı ihlal edildi. Bu yıllarda 2.311 çocuk ihmal sonucu hayata gözlerini yumdu. 435 çocuk da iş cinayeti sonucu öldü. 2002- 2018 yılları arasında en az 22.224 kişi iş cinayetine kurban gitti. Bunların çoğu önlenebilir sebeplerdi. AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılında 146 işçi iş cinayetine kurban giderden, bu sayı yıllar itibariyle arttı. 2008- 2018 yılları arasında 357 kişi zorunlu askerlik görevini yerine getirirken “şüpheli biçimde” öldü. 15 Temmuz darbe girişimi sırasında yaşanan hak ihlalleri de CHP’li Tanrıkulu’nun raporunda yer buldu. Rapora göre 179 sivil, 62 polis ve 29 asker olmak üzere toplam 270 kişi darbe girişimi sırasında hayatını kaybetti. 2.195 kişi de yaralandı.  Raporda Türkiye’de düşünce ve ifade özgürlüğüne yönelik ihlaller; “Binlerce kişinin düşünce ve ifade özgürlüğü müdahaleye uğramıştır. Sayılarla bu tahribatı açıklamak AKP’nin hali hazırda yarattığı baskı ve korku ortamını açıklamakta yetersiz kalacaktır” denilerek paylaşıldı. Rapora göre 2002- 2018 yılında en az 591 gazeteci tutuklandı. 30 Kasım 2018 itibariyle 175 gazeteci halen cezaevinde. Freedom House’nin 2018 Dünyada Özgürlük Raporu’na göre Türkiye düşünce ve ifade özgürlüğü konusunda “özgür değil” kategorisinde. Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü’nün Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi’nde ise Türkiye 180 ülke arasında 157’inci sırada yer alıyor. Raporda AKP hükümetleri döneminde akademiye yönelik yapılan düzenlemeler “Akademiye yönelik baskı ve ihraçlar” başlığı altında sunuldu. 15 Temmuz sonrası ilan edilen OHAL’den 2018 Temmuz’a kadar 177 üniversiteden 6.081 akademisyen ihraç edildi.  Raporda yer alan bilgiye göre 2012- 2017 yılları arasında 16.028 kişi intihar etti.

SIRBİSTAN’DAN 5 BİN TON İTHAL ET

                Hükümet yetkilileri yakın bir zamanda et ithalatı yapılmayacağına ilişkin açıklamalarda bulunurken, TBMM Dışişleri Komisyonu’nda onaylanan anlaşma ile Sırbistan’dan 5 bin ton büyükbaş hayvan etinin ‘uygun gümrük vergisi indirimleriyle’ ithal edilmesi kabul edildi. CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer, Türkiye’nin yeni bir ithal et anlaşmasını kaldıramayacağını belirterek, “Türkiye’de insanlar özellikle son 15 yılda tarım ve hayvancılığı bırakma noktasına getirildi. Artık yeter! AKP ithal et anlaşması yerine Türkiye’de tarımı, hayvancılığı desteklesin. Çiftçiye verdiği sözleri tutsun. Hem vatandaşı ithalata muhtaç etmeyeceğiz diyorlar hem de yeni anlaşmalar imzalıyorlar” diyerek tepki gösterdi.

BİR AİLE DAHA YOK OLDU!

                Ailesinden çok uzak mesafede Kırıkkale Keskin Cezaevi’nde bulunan Enis Evren C.’i ziyaretten dönen Civelek ailesi Ankara yakınlarında trafik kazası geçirdi. Kazada aracı kullanan Emin B. (55), Havva C. (58) ve 3 yaşındaki Betül ve 8 yaşındaki Naime C. hayatını kaybetti. Aynı araçta bulunan Hatice C. (32) ise hastaneye kaldırıldı. İki evladı, annesi ve kayınpederini kaybeden Enis Evren C. özel izinle cenazeye katıldı. Hastanede tedavisi devam eden ağır yaralı anne Hatice C. ise Bold Editörü Cevheri Güven’in yayınladığı video üzerinden yetkililere ‘Eşimi tutuksuz yargılayın. Benim ona, onun bana ihtiyacı var’ diye seslendi. Yaşanan bu acı olay ailesinden uzak mesafelere gönderilen tutukluların dramını bir kez daha gözler önüne serdi. Daha önce de bu şekilde trafik kazaları olmuş ve maalesef mahkûm yakınları hayatlarını kaybetmişti.

TEVHİD DERGİSİ TEMSİLCİLİĞİ’NE OPERASYON

                Konya İl Emniyet Müdürlüğü’ne bağlı ekipler Konya Tevhid Dergisi Temsilciği’ne “Huzur” operasyonu kapsamında 300 kadar katılımcının bulunduğu siyer semineri esnasında operasyon düzenlendi. Temsilcilikte 7 yıldır her cumartesi yapılmakta olan seminerin bitmesine yakın dergi temsilciliğinin mescid bölümüne giren polis ekipleri programın bitmesine müsaade etmeyerek tüm katılımcıların üst aramasını ve kimlik kontrolünü yaptı. “Huzur Operasyonu” adı altında yapılan dergi temsilciliğine yapılan baskında 620 adet “Tüm Rasuller’in Ortak Daveti” isimli kitaba, 44 adet “Cennete Davet Var” isimli kitaba, 187 adet “Haydi İslam’a” isimli kitaba, 35 adet “Dinin Doğru Anlaşılmasında Dört Temel Kaide” adlı kitaba savcılık talimatı ile basımı yasak olmadığı halde suç unsuru olarak gösterilip el konuldu ve tutanak altına alındı.

 

 

GEREKİRSE ‘ÖLDÜRÜCÜ GÜÇ’ KULLANIRIZ

                ABD Başkanı Donald Trump, ABD-Meksika sınırına ulaşan Orta Amerikalı göçmen kafilesini durdurmak için sınırdaki güvenlik güçlerine gerekirse ‘öldürücü güç’ kullanmaları emri verdiğini söyledi. Trump “Ben onayı verdim. Umarım kullanmak zorunda kalmazlar” dedi. Ülkelerindeki yoksulluk, şiddet ve zulümden kaçtıklarını söyleyen yaklaşık 4 bin kilometrelik bir yolculuk sonrası Meksika-ABD sınırına ulaşan binlerce Orta Amerikalı göçmen ise sınır bölgesinde bekliyor.

SUUDİ ARABİSTAN OLMASAYDI İSRAİL’İN BAŞI DERTTE OLURDU

                Amerika’nın Suudi Arabistan’la parasal ilişkiyi öne çıkararak insan hakları ve demokrasi değerlerinden taviz verdiği eleştirilerine cevaben ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, “Her ülke bizimle aynı değerleri paylaşmayabilir. Bizim misyonumuz Amerikan halkının güvenliği ve emniyetini sağlamak” diye konuşmuştu. Trump’ın verdiği mesajlar da benzer tondaydı. Trump, Suudi Arabistan’ın güçlü bir müttefik olduğunu vurgularken, “Suudi Arabistan olmasaydı İsrail’in başı dertte olurdu” dedi. Riyad’ın petrol piyasasındaki rolünü bir kez daha öne çıkaran Trump, “Suudi Arabistan petrol fiyatlarının düşük kalmasını sağlıyor. Küresel bir resesyon istiyorsanız, en önemli unsur petrol fiyatlarının yükselmesidir” dedi.

AFGANİSTAN TERÖR ALARMI VERİYOR

                Terör, esir aldığı Afganistan’ı kan gölüne çevirdi. Sadece Kasım ayındaki terör saldırıları ve operasyonlarda 300’den fazla kişi hayatını kaybetti. 9 ayın tablosu ise ülkenin alarm verdiğini göz önüne seriyor. Ekim ayı itibari ile yaşamını kaybeden sivil sayısı 2800. Ancak Birleşmiş Milletler Afganistan Yardım Misyonu’nun raporu, sivil kayıpların korkunç tablosunu gözler önüne seriyor. Rapora göre, 1 Ocak ile 30 Eylül arasındaki saldırılarda 2798 sivil öldü, 5252 sivil yaralandı. Geçen yılın aynı dönemiyle karşılaştırıldığında sivil ölümleri yüzde 5 arttı. Ülkedeki şiddet olaylarında son 9 yılda 23.130 sivil hayatını kaybetti.

BİR ÂLİM DAHA ÇİN HAPİSHANESİNDE ŞEHİT OLDU

                Doğu Türkistan’ın tanınmış âlimlerinden Abdulkerim Abdulveli (Kirem Qari) de Çin hapishanesinde şehid düştü. Abdülkerim Abdulveli’nin ölüm haberinin İsveç’te yaşayan kardeşi tarafından da doğrulandığını, DT Maarif Derneği Başkanı Hidayet Oğuzhan açıkladı. 1990’da işgalci Çin rejimi tarafından tutuklanarak bölücülük suçlamasıyla hapis cezası verilen Abdulkerim Abdulveli, 28 yıldan beri hapishanedeydi.

İSLAM KONFERANSI’NDA DOMUZ ETİ SKANDALI

                Almanya’da Federal İçişleri Bakanlığı’nın düzenlediği İslam Konferansı’nda domuz etinin servis edilmesi tepki çekti. İlk kez 2006’da toplanan ve Alman devleti ile Almanya’da yaşayan Müslümanlar arasında diyaloğu ve Müslümanların uyumunu geliştirmek için bu yıl 12.’si düzenlenen iki günlük buluşmadaki büfede domuz etinin servis edildiği ortaya çıkmıştı. Domuz eti, İslam Konferansı’nda ilk kez sunulmuyor. Der Spiegel dergisinin haberine göre, 2006 yılında düzenlenen ilk Alman İslam Konferansı’nda katılımcılara domuz jambonlu kanepeler sunulmuştu.

DANİMARKA GÖÇMENLERİ ISSIZ ADADA TOPLAMA KARARI ALDI

                Danimarka mülteci ve göçmenleri 7 hektarlık ıssız Lindholm Adası’nda kurulacak Geri Gönderme Merkezi’nde toplama kararı aldı. Gerçekleştirilen 2019 bütçe görüşmelerinden göçmen ve mültecilere kısıtlama kararı çıktı. 125 kişi için tasarlanan ve 2021’de hizmete girmesi planlanan, 7 hektarlık alana sahip Lindholm Geri Gönderme Merkezi’ne ulaşım vapurla sağlanacak. Adaya sefer düzenleyecek vapurlar akşam belirli bir saatten sabaha kadar hizmet vermeyecek. Danimarka’nın 2019 bütçesinde, mültecileri ilgilendiren bir diğer konu ise aile birleşimi alanında. Görüşmeler sonucu, Almanya’daki yasalardan esinlenilerek, bir ay içinde belirli sayıda mülteciye aile birleşimi izni verilmesi yönünde karar alındı.

SUUDİ PRENS: İRAN’A KARŞI SIRTIMIZI İSRAİL’E DAYAYACAĞIZ

                Amerika’da yayın yapan “Daily Post” internet sitesi, yayımladığı raporda, ABD’nin eski Suud büyükelçisi olan Turki El-Faysal’ın kokteyl partisi düzenlediğini yazdı. Faysal “Suud ve ABD’nin stratejik ortaklıktan vazgeçmesi mümkün değil… Taraflar arasında çok sayıda ortak mesele var. Bunların başında da Ortadoğu’da İran’a karşı koymak geliyor. Suud, İran tehdidine karşı sırtını İsrail’e dayamaktan yana…” ifadelerini kullandı. Katılımcılardan birinin Faysal’a “Şayet ABD vazgeçmesi yönünde baskı yapsa dahi Suud Yemen’e karşı sürdürdüğü savaşa devam edecek mi?” şeklinde bir soru yöneltmesi üzerine Faysal “Suud Trump yönetimiyle her türlü istişareye açık, ancak hâlihazırda bir strateji değişikliği söz konusu değil…” ifadelerini kullandı.

SUUDİ ARABİSTAN’DAN SKANDAL KINAMA!

                ABD’nin, Hamas’ın kınanmasını isteyen ve iki devletli çözümden bahsetmeyen karar tasarısı Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu’nda reddedildi. Suudi Arabistan, Hamas ve Filistin örgütlerinin İsrail’e karşı direnişini kınadı. ABD’nin Hamas başta olmak üzere Filistin direniş güçlerinin BM tarafından kınanması için sunduğu tasarının görüşüldüğü genel kurulda, Suudi Arabistan’ın, Filistin’e karşılık İsrail’in yanında yer alması pes dedirtti. Amerika’nın Filistin direnişini kınamak ve terör olarak nitelemek için Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’na sunduğu karar tasarısını protesto için dün Gazze Şeridi’nde düzenlenen yürüyüşlere binlerce kişi katıldı.

FRANSA’DA AĞIR “SARI YELEK” BİLANÇOSU

                Fransa’da akaryakıt zamlarına ve ekonomik şartların kötüleşmesine tepki olarak 17 Kasım’da başlayan ancak daha sonra Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron yönetimine yönelik öfkeye dönüşen “sarı yeleklilerin” eylemleri, ülkede son yılların en şiddetli protestosuna dönüştü. Genellikle şehir merkezlerindeki yüksek kiralar nedeniyle kırsal bölgelere yerleşenlerden oluşan göstericiler, Macron’dan ekonomik koşulların iyileştirilmesini talep ediyor. Fransa genelinde açıklanan rakamlara göre gözaltına alınanların sayısı 1000’i aştı. Sarı yeleklilerin protesto ettiği akaryakıt zamlarının 2019 yılı için iptal edildiği açıklanmış ancak eylemciler bunun yeterli olmadığını savunarak gösterileri sürdüreceklerini duyurmuştu. Fransa Ekonomi Bakanı Bruno Le Maire, ülke genelinde 17 Kasım’da başlayan akaryakıt zamları protestolarının, ekonominin üzerinde ciddi etkisinin olduğunu söyledi. Fransa Başbakanı Edouard Philippe ise, 4 haftadır süren eylemlerde yaşanan çatışmaların ardından “ulusal birliği yeniden tesis etme” sözü verdi. Philippe, barışçıl göstericilerle diyaloğun “devam etmesi gerektiğini” söyleyerek, “Hiçbir vergi ulusal birliğimizi tehlikeye atmamalı. Şimdi çalışarak ve bir araya gelerek ulusal birliğimizi yeniden inşa etmeliyiz” diye konuştu. Philippe, göstericilerin Cumhurbaşkanı Macron’un istifasını istemesi konusundaysa “diyaloğu teşvik için önlemler alınacağını” vurguladı. Ayrıca Fransa’da başlayan sarı yelekli protestoları Hollanda ve Belçika’ya da sıçrayarak oralarda da devam etti. Türkiye’de artan zamlar ve kötüleşen ekonomi sebebiyle bir sarı yelek protestosu oluşabilme ihtimaline ise MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “Sarı yelek terörüne özenen varsa bunun bedelini çok ağır öder. Sarı yelek giyen çıplak yatmayı göze almalı” dedi. Aynı konuda Cumhurbaşkanı ise “Burası Paris değil, fırsat vermeyiz, gereğini yaparız” şeklinde konuştu.

‘ORTADOĞU’DA KALMAMIZIN SEBEBİ İSRAİL’

                ABD Başkanı Donald Trump, Washington Post gazetesine verdiği özel mülakatta, gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Ortadoğu’da bulunan ABD birliklerine ilişkin soruya yönelik “Dünya’nın bu bölgesinde kalacak mıyız? Bir sebebi İsrail” ifadelerini kullanan Trump, petrol fiyatlarının düştüğüne dikkati çekti. Trump, “Orada bulunmamızda petrolün önemi azalıyor. Çünkü şu anda eskisine göre üretimi artırdık. Bu da artık orada olmamıza gerek kalmadığı anlamına geliyor” dedi.

MURSİ 5 YIL SONRA İLK DEFA GÖRÜNTÜLENDİ

                Mısır’ın darbeyle devrilen ilk seçilmiş lideri Muhammed Mursi’den yıllar sonra ilk fotoğraf geldi. Mursi’nin en son 2013 yılında fotoğrafı çekilebilmişti. Tutuklu olarak yargılaması devam eden Mursi’nin göründüğü fotoğraf karesinde oldukça yıprandığı ve zayıfladığı görülüyor. Darbeci Sisi yönetimi tarafından Tahrir ve Rabia meydanlarında yaşanan olayların suçlusu olarak görülen Mursi darbeden bu yana hapiste tutuluyor.

2 ÇOCUK SINIRINI AŞTIĞI İÇİN 7 YIL HAPİS CEZASI ALDI

                Çin yönetimi Doğu Türkistanlı anneye 2 çocuk sınırını aştığı gerekçesi ile 7 yıl hapis cezası verdi. Hakkında 7 yıl hapis cezası verilen Rabia Gül Türkiye’ye sığındı. İki çocuğunu Doğu Türkistan’da bırakarak 5 yaşındaki kızı Tenzile ile Türkiye’ye sığınan anne kendisinin Türkiye’ye gelmesinden sonra anne ve babasının Çin hükümeti tarafından rehin alındığını ve halen kendilerinden haber alamadığını söyledi. Acılı anne “Ülkeme dönmem durumunda doğrudan kamp adı verilen işkence merkezine götürüleceğimi biliyorum. Birçok yakınımız bu kamplarda kaldı, daha ilk girdiklerinde işkence seansı tecavüz ile başlıyor. Bu seçenek benim için ölümden beter” diye konuştu.

ABD’NİN FİLİSTİN DÜŞMANLIĞI

                İsrail işgal makamları 6 Aralık 2017’de Donald Trump’ın Kudüs’ü İsrail’in başkenti ilan etmesinden bu yana 5600’den fazla Filistinliyi tutukladı. Filistinli Esirler Kulübü ise tutuklamaların çoğunluğunun Doğu Kudüs, Batı Şeria ve Gazze Şeridi’nde kararın ilan edilmesi sonrası yapılan gösterilerde yapıldığını belirtti. Siyonist İsrail 50 yıllık askeri işgalinde kadınlar ve çocuklar dâhil yaklaşık 800 bin Filistinliyi tutukladı. Trump 2017’de iktidara geldiğinden bu yana sürekli Filistinlileri hedef aldı. Bu yılın başında Filistinlilere yardım eden BM’nin Filistinli mültecilere yardım eden organına yardımı kesti, Filistin Kurtuluş Örgütü’nün Washington şubesini kapattı. BM düzeyinde Filistin direnişini kınayan kararlar çıkarttırmaya çalıştı ve çalışmasını sürdürüyor.

YEMEN’DE 2 MİLYON ÇOCUK OKULA GİDEMİYOR

                Yemen’de 2014’te başlayan iç savaş ve ardından Mart 2015’te Suudi Arabistan öncülüğündeki koalisyon güçlerinin operasyonlarıyla bugüne dek süren çatışmalar, ülkenin sağlık alanının da çökmesine neden oluyor. Ülke, açlık, kolera, çatışmalar ve hava saldırıları sonucunda bedelini sivillerin ödediği büyük bir insanlık dramına sahne oluyor. Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF), 3 yıldır iç savaşın sürdüğü Yemen’de en az 2 milyon çocuğun okula gidemediğini açıkladı. UNICEF, Yemen’deki eğitim kurumlarının acil yardıma ihtiyacı olduğunu duyurdu. Hudeyde ve civarındaki çatışmalar nedeniyle 60 binden fazla kız ve erkek öğrencinin okula gidemediğini duyuran UNICEF, şiddet olayları nedeniyle tüm okulların 3’te 1’inden fazlasının kapanmak zorunda kaldığını ve bölgedeki çok sayıda okulun çatışmalar sırasında ağır hasar gördüğünü ya da evlerinden edilmiş aileler için barınak olarak kullanıldığını bildirdi. Bölgede ikili öğretimin yapıldığı okullarda, sadece sabah saatlerinde birkaç saatlik eğitim verilebildiği aktarıldı.