Hicrî aylardan “üç aylar” diye adlandırılan Receb, Şaban ve Ramazan ayları insanı maneviyat iklimiyle kucaklayan mübarek aylardır. Peygamber Efendimiz Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in bu aylar hakkında verdiği haberler, bu ayların değerini anlamamız açısından çok önemlidir. Efendimiz Recep ayı girince; “Allah’ım! Recep ve Şaban’ı bize mübarek kıl! Bizi Ramazan’a ulaştır” diye dua ederdi.
Recep ve Şaban ayları, başı rahmet, ortası mağfiret sonu ise cehennemden kurtuluş olan Ramazan ayına bizleri hazırlayan aylar olup; onun müjdecisi gibidirler. Bizler de Efendimiz’in hadislerine uyarak bu maneviyat ikliminden istifade edebilirsek muhakkak ki kazançlı çıkacak ve belki de bu aylar hürmetine affa mazhar olacağız.
Recep Ayı
Efendimiz Sallallahu Aleyhi ve Sellem Recep ayının faziletiyle ilgili olarak hadis-i şerifinde şöyle buyurmuştur: “Allah-u Teâlâ, Recep ayında hasenatı kat kat eder. Bu ayda bir gün oruç tutan, bir yıl oruç tutmuş gibi sevaba kavuşur. 7 gün oruç tutana, cehennem kapıları kapanır. 8 gün oruç tutana cennetin 8 kapısı açılır. 10 gün oruç tutana, Allah-u Teâlâ istediğini verir. 15 gün oruç tutana, bir Münâdi; ‘Geçmiş günahların bağışlandı’ der.”1
Şaban Ayı
Efendimiz Şaban ayının önemini hadislerinde şöyle açıklamıştır: “Şaban’ın 15. gecesini ibadetle, gündüzünü de oruçla geçirin! O gece Allah-u Teâlâ buyurur ki: ‘Affedilmek isteyen yok mu affedeyim. Rızık isteyen yok mu rızık vereyim. Dertli yok mu sıhhat, afiyet vereyim. Ne isteyen varsa, istesin vereyim.’ Bu hâl, sabaha kadar devam eder.”2 bu konuda başka bir rivayet ise şöyledir: Hz. Âişe validemiz buyuruyor ki: “Rasulullah’ın hiçbir ayda, Şaban ayından daha çok oruç tuttuğunu görmedim. Bazen Şaban’ın tamamını oruçla geçirirdi.”3
Ramazan Ayı
Peygamber Efendimiz, Ramazan ayının fazileti hakkında şöyle buyurmaktadır: “Ramazan ayı mübarek bir aydır. Allah-u Teâlâ, size Ramazan orucunu farz kıldı. O ayda rahmet kapıları açılır, cehennem kapıları kapanır, şeytanlar bağlanır. O ayda bir gece vardır ki, bin aydan daha kıymetlidir. O gecenin (Kadir gecesinin) hayrından mahrum kalan, her hayırdan mahrum kalmış sayılır.”4 diğer bir hadisinde de Efendimiz; “Ramazan orucu farz, teravih namazı ise sünnettir. Bu ayda oruç tutup, gecelerini de ibadetle geçirenin günahları affolur”5 buyurmuştur.
Ramazan-ı şerifte oruç tutmak çok sevap olduğu gibi özürsüz oruç tutmamak büyük günahtır. Hadis-i şerifte; “Ramazan’da herhangi bir özrü olmadığı halde bir gün oruç tutmayan, bunun yerine bütün yıl boyu oruç tutsa dahi Ramazan’daki o bir günkü sevaba kavuşamaz”6 buyurmuştur.
Üç ayların değerini ifade eden diğer bir önemli özellik ise beş mübarek kandil gecesinden dördünün bu aylar içinde olmasıdır. Regaib Gecesi, Recep ayının ilk cuma gecesine, Mirac Gecesi, Recep ayının yirmi yedinci gecesine, Berat Gecesi, Şaban ayının on beşinci gecesine, Kadir Gecesi ise Ramazan ayının yirmi yedinci gecesine rastlar.
Bu mübarek ay ve günlerde nefisler hesaba çekilmeli, ömür sermayesinin nerede ve nasıl tüketildiği gözden geçirilmeli, amel defterimize neler yazıldığı, mahşer günü Yüce Allah’ın hakkımızda nasıl bir hüküm vereceği düşünülmelidir. Bu konuyla ilgili olarak Rabbimiz: “Ey iman edenler! Allah’tan korkun ve herkes yarına ne hazırladığına baksın. Allah’tan korkun çünkü Allah yaptıklarınızdan haberdardır”7 buyurmuştur.
Rabbim bizleri henüz fırsatı varken - geçici dünya için ömrünü tüketen değil- ahiret için hazırlık yapanlardan eylesin.
1- Taberanî
2- İbni Mace
3- Buhari
4- Nesaî
5- Nesai
6- Tirmizi
7- Haşır, 18