Makale

Uyan, Tevhidle Boyan!

Paylaş:

                Gençliğimizde başlayan boş ve nefsi yönelişler laik ve seküler yaşantının sonucu olmuştur. Gençlerdeki açlık, yeni davalar ve boş eğlencelerle doyurulmaya çalışılmış hakikat gözü kör edilmiştir. Ahirete yönelemeyen bir hayat, gençliği çıkmazı olmayan girdaplara sürüklemiştir.

                Şu dünya hayatı, kimleri hakkın ideallerinden batılın ideallerine kul köle yapmadı ki? Tevhid, yeryüzünün can suyudur, şuur veren yegâne gayesidir. Tevhid, insanlara yeryüzü özgürlük kanallarının yolunu açmak için verilen kutsal bir davadır. Kutsalı olmayan bir toplum veya fert gösteremezsiniz. Allah Azze ve Celle ve O’nun Tevhid davası kutsal olmaktan çıkarılınca insanlar ve bilhassa gençler çareyi kendilerine modern kutsallar edinmekte buldular.         

                Unutmayalım ki her çağa özel bir kutsal icat edilmiştir. Tağuti sistemler, gençlerdeki bu açlığı ve açığı bildiklerinden onlara özel kutsallar icat etmişlerdir ki daima tağutlara kulluk muhkem olsun.

                Bugün gençliğin içine düştüğü boşvermişlik ve idealsizlik hastalığı, aslında Tevhid davasından ve Tevhidin toplumdaki yasalarından uzak kalmaktan veya uzaklaştırılmaktan kaynaklanmaktadır.

                Gençler, maalesef seküler bir din ile çepeçevre kuşatılmıştır. Sekülerizm denilen modern din anlayışında, dinin toplumsal ve ferdi hayatta otoritesi asla kabul edilmez.              

                Laiklik ve sekülerizm hemen hemen aynı anlama geliyor olsa da tek fark, sekülerizm daha çok ferdi hayata ait dini yaptırımları reddederken, laiklik ise toplumsal ve devlete ait dini yaptırımları reddeder veya hayatın dışına atar. Meseleye hastalığın belirtilerinden başlayarak giriş yapmaktansa temel sorun üzerinde durmak gerekir. Tevhidden uzaklaşmak ve laik-seküler bir hayata razı olmak! İşte meselenin asıl sebebi budur. Allah’ın dünyasında yaşayıp Allah’ın kanunlarından yüz çevirmek veya söylemde kanunlarını tanısa da pratikte tam aksini yaşamak. Günümüz gençliği, gündelik hayatta Rabbinden fersah fersah uzaklaşmakta ve tağuti sistemlerin oyun ve eğlencesi haline gelmektedir.

                Unutmamak gerekir ki, din sadece namazdan oruçtan ibaret değildir. Din, söylemde Allah’ın kanunlarına boyun eğmek, eylemde ise meşguliyetini ve tüm arzu isteklerini Rabbine has kılmaktır. Hayatın merkezine Allah’ı koymaktır. Allah Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem bir hadiste şöyle buyurur: “Allah’a tâatten alıkoyan her eğlence bâtıldır.”1 Yani Müslüman gencin meşguliyeti de eğlencesi de onu Allah’a itaatten alıkoymamalıdır. Nitekim başka bir hadiste ise Efendimiz şöyle buyurur: “Üçü hâriç, müslümanın her türlü eğlencesi haramdır: Hanımıyla eğlenmesi, atını eğitmesi ve atış yapması.”2

                Müslüman gencin kıstası ve örneği Allah’ın Rasulü olmalıdır. Onun örneği ne bir siyasetçi, ne bir sanatçı veya futbolcu ve ne de bir yazar-düşünür olabilir. Tevhid ile çağları Allah’ın rengine boyayan yüce Rasul, biz İslam gençlerinin de kalbine ve hayatına islam boyasını vurmalıdır.

                Müslümanların özellikle de genç neslin son 200 yıldır batıya ve batıla özenti duyar olması, şeytan ve şeytani rejimlerin işlerini kolaylaştırmıştır. Ebu Cehillerin taştan ağaçtan putlarının modası da geçti artık. Yeni putlar, çok daha etkili ve ulaşılması çok daha kolay. “Put; kişinin Allah dışında hayatının amacı kıldığı maddi, manevi, somut veya soyut her şeydir.”3 Şöyle bir bakalım bugün Allah dışında hangi şeyler gençlerin hayatının amacı olmuş? Ya da nesiller nasıl olmuş da Allah’tan uzaklaştırılmış?

                İspanya’yı 1935-1975 yıllarında tam 40 yıl yönetmiş olan General Franco; “Bu kadar uzun yıllar iktidarda nasıl kaldın?” diyenlere bu işin sırrını şöyle açıklamıştı: “Üç F sayesinde; halkı üç F ile meşgul ettim…” Üç F dediği şeyler: Futbol, Fiesta (eğlence), Femenino (kadın).

                Demek ki “3 F” ile Allah hayatın dışına atılmış, gençler Tevhidden uzaklaşmış ve imana yürüyen ayaklarına prangalar atılmış. Bunların belki de en başında gelen “Futbol”, sadece gençleri ya da boş beleş insanları değil, cemaate giden ve Tevhidi çok iyi bilen Müslümanların bile ilgisini çekmeyi başarmıştır. Futbol bir din midir? Futbol, başlı başına çağdaş bir put mudur? Fiesta, yani eğlence İslami hayat tarzının yerini almış bir din (hayat tarzı) mıdır? Femenino, yani kadın, genç nesillerin aklını başından alan bir put mudur? Tüm bu soruların cevabı maalesef ki “Evet” olmuştur. Özellikle futbolu incelemek gerekirse, futbolun insanları nasıl da hipnoz ettiğini ve insanların Allah’a ibadet ederken göstermediği huşuyu ve heyecanı futbolda gösterdiğini rahatlıkla söyleyebiliriz.

Sözgelimi bir futbol maçında edilen sistematik küfürlerin ahlakı nasıl bozduğunu, ayrıca kendini kaptıran nice insanların küfür lafzı sayılacak sözleri nasıl da rahat söylediklerini hayretler içerisinde izleriz. “Allahu ekber” yerine futbol dinindeki tercüme sözlerden bazıları:  “En büyük filan takım, başka büyük yok!” ,“Filan takım sana tapıyoruz”; “Haftada bir sana tapmaya geliyoruz”; “Yenmeye, yenmeye, yenmeye geldik. / Ölmeye, ölmeye, ölmeye geldik”; “Mutluluk iki kale ve bir toptur. / Bundan başka cennet yoktur”;  “Sen bizim için her şeysin”; “Biz bu kulübün iyileşmez hastasıyız.”; “Bu maçı alacağız, başka yolu yok. Burası Arena (Saracoğlu, İnönü), buradan çıkış yok”; “Bu stat filan takım için cehennem” gibi sloganlar-sözler.

                Öte yandan “2.F” yani Fiesta, dans, müzik, sinema, tiyatro, konser, sanat adına yapılan tüm nefsani arzuların tatmin edildiği yer ve zamanları ifade eder. Batılın toplum mühendisleri, insanları nasıl kendilerine kul köle yapacaklarını çok iyi bilirler. Allah ise kullarına şu hatırlatmayı yapar: “Bizim sizi boş yere, bir oyun eğlence olarak yarattığımızı ve sizin bize döndürülüp getirilmeyeceğinizi mi sandınız?”4 Gençler, futbolda olduğu gibi bu tarz meşguliyetler yüzünden de kulluk görevlerini ihmal etmekte ve hatta sevdikleri yazarların ya da oyuncuların inanç ve yaşam tarzıyla yaşamaya inanılmaz derecede, ona tapar gibi özen göstermektedir. Filan yazarın giyim tarzı, falanca şarkıcının aile anlayışı, maalesef gençleri teslimiyet altına almaktadır.

                “3.F” yani Femenino ise kadının gençler üzerinde nasıl akılları felç eden bir etkiye sahip olduğunu anlatmaya bile hacet yoktur aslında. Kadın, nefsin Allah’tan sonra tapmaya en elverişli olduğu putudur. Erkek için kadın ne ise, kadın için de erkek odur demek, tam doğru olmasa da aslında her iki cins de birbirlerinin fıtratı aşan çekiciliği karşısında çaresiz kalmaktadır.

                Asrımızın gençliğini çökerten ve onları köleleştiren bu 3 putu kırmak, ancak İbrahimce bir dik duruşa, Yusufça bir iradeye, Muhammetçe bir davaya adanmışlığa sahip olmakla mümkündür.

                Nasıl ki metalin üzerine sahte boyalar sürmek onu çürümekten kurtaramıyor, hatta gizliden gizliye çürümesine sebep oluyorsa, işte aynen öyle Tevhidden başka bir boya ile şu gençliği çürümekten kurtaramayız. Asrın vebalarından genç kardeşlerimizi korumak için tüm asırların hastalıklarının çaresi olan Tevhidi derman olarak sunmalıyız. Tevhid ile meşgul olan bir kalbe ve onu dava edinen bir şahsiyete şeytan bir yol bulamaz biiznillah…

 

1- Buhari, İsti’zân 52

2- Tirmizi, Fedâilu’l-Cihad 11; İbnMâce, Cihad

3- Ahmet Kalkan, Müzik ve Sporda Putlaşma

4- Mü’minun, 23/115

Not: Celaleddin Vatandaş ve Ahmet Kalkan’ın yazılarından alıntı yapılmıştır.