Çok kıymetli eşim Alparslan Kuytul Hocaefendi ile telefon görüşmemde bir kez daha sizler için nasihat etmesini istedim. Sağ olsun o da siz kıymetli talebelerine ve dostlarımıza iletmem için güzel noktalara değindi.
Sizler için yazdım.
Selamun Aleyküm
Durumumu sorarsanız, Elhamdülillah iyiyim çok şükür.
Bir taraftan çok üzgün olsam da diğer yandan, bu memlekette tevhidin anlaşılmasına vesile olanlardan olduğum ve arkamda hayırlı işlerde öncü bir nesil bıraktığım için Allah’a hamd ediyorum.
Hani geçen demiştim; ‘demir dövüldükçe çelikleşir’ diye. Kendimi çelikleşmeye başlamış gibi hissediyorum. O zor günleri atlattım, Elhamdülillah.
Tahta parçalanır, demir dövüldükçe çelik olur. Rabbimin yardımıyla parçalanmadık, hamdolsun.
Onlar belki bunu beklediler; parçalanacağımı beklediler ama Allah yardım etti ve öyle olmadı. Tam tersi oldu, Elhamdülillah.
Her imtihan bir yönüyle yükselme imkânıdır. İnsanı yükseltecek olan bir basamak gibi, eğer dayanırsan yükselirsin, dayanamazsan biter gidersin.
Bir şair demiş ya;
“Gülü seven ele diken batmalı,
Aşka gönül veren aşkın kapısında yatmalı!”
Elimize diken batıyor şu anda, çok şükür. Eğer gülü seviyorsak dikenine katlanacağız.
Allah’a gönül vermişiz. Allah’ın kapısında yatıyoruz ve bekliyoruz.
Rahmetli Cahit Zarifoğlu demiş ki; ‘ümidimiz acımızdan daha büyük olmalı.’ Evet, acımız büyük ama ümidimiz acımızdan da büyük olmalıdır. Yoksa dayanamayız. Çok şükür bizim de ümidimiz acımızdan daha büyük.
Allah Rasulü, ümmetin istikbaliyle ilgili birçok müjdeli haber veriyor, Roma’nın bile fethedileceğini söylüyor. Demek ki ümmetin istikbali parlak! İnşallah bizim de istikbalimiz parlak olacaktır. O ümit içerisindeyiz.
Mevlâna demiş ki; ‘Rabbine dönüp çok büyük bir derdim var deme, derdine dönüp çok büyük bir Rabbim var de.’ Ben de şu anda öyle diyorum, derdime dönüyorum; ‘Ey derdim çok büyük görünüyorsun karşımda ama derdim büyükse, Rabbimiz derdimizden çok daha büyüktür, çok şükür. O’nun farkındayız, O’na güveniyoruz. Mahkeme üstüne mahkeme, sekiz tane mahkeme açtılar, ama hepsi de hak yolda ve hiçbirinde yüzümüzü kızartacak bir şey yok, Elhamdülillah.
Elimize dikenler battı. Mevlâna demiş ya; ‘Eğer eliniz güle ulaşmak için kan revan içinde kaldıysa, güle ulaşmaya az kalmış demektir.’ Biz de kendi çapımıza göre düşünürsek, kan revan içinde kaldık. Bu da şunu gösteriyor; demek ki güle ulaşmaya da az kaldı inşallah.
Ben çok şükür iyiyim. Bir rahatsızlığım da yok. Üstad Bediuzzaman; ‘Allah’ı tanıyan ve itaat eden zindanda da olsa bahtiyardır, O’nu unutan sarayda da olsa zindandadır, bedbahttır’ demiş. Çok şükür biz Rabbimizi tanıdık, O’nun yolundayız. O halde zindanda da olsak bir yönüyle bahtiyarız. Bir taraftan hasret elem çekiyorsak da diğer taraftan da Rabbimiz olduğu için, davamız da hak olduğu için bir bahtiyarlık var, Elhamdülillah.
Allah bizi eğitiyor. Allah’ın eğitimi zordur ama sağlamdır. Hani Peygamberimiz buyurmuş ya; “Rabbim beni terbiye etti ve ne de güzel terbiye etti” diye. Gerçekten de öyle; Allah bizi terbiye ediyor ve Allah’ın eğitimi zor, ama sağlam bir eğitimdir.
Benim kardeşlerime söylemek istediğim;
“Düşmanlarınız sizi susturmak için dirilerin kabristanı olan hapishanelere gömseler ya da öldürerek ölüler kabristanına gömseler, eğer siz bir çınar tohumuysanız, oradan filiz verir ve ulu bir çınar olursunuz. Biz her birimiz bir çınar tohumu olmalıyız. Bizi o zaman nereye gömerlerse gömsünler bir çınar fışkırır.”
Ve yine kardeşlerime söyle;
“Allah kaderimizi böyle yazmış, bizi birbirimizle tanıştırmış. Beraber yaşayacağız, beraber hizmet edeceğiz ve beraber öleceğiz.”
Hamlarımız bu arada pişecek, pişenlerimiz yanacak. Bir cemaatte ne kadar yanmış, muttaki ve çilekeş insan varsa, Allah’ın rahmeti de o kadar olacaktır. Şu anda pişenlerimiz var, yananlarımız var. Bazen kendimi yanmış gibi hissediyorum. 35-40 yıllık bu hizmet hayatında piştim mi bilmiyorum ama burada bazı günler, bazı haftalar, bazı dakikalar yandığımı hissettim. Bir cemaatte ne kadar yanmış insan varsa o cemaat o kadar güçlüdür.
Allah’ın sünneti, mü’minlere zor zamanlarda yardım etmektir ve bu sünnetullah değişmez. Bize de yardım edecektir. Eğer dik durursak, Allah yardım edecek ve daha da güçleneceğiz.
Şunu da söylemek istiyorum;
Hakikati konuşmayan, mazlumların yanında yer almayanlar dinin şerefini düşürmüş, İslam’ın izzet ve şerefini korumamış olurlar. Dinin şerefini kendi şerefimizden üstün tutmadıkça iman etmiş olamayız. Dünyevi makam ve şerefini düşünerek haksızlık karşısında susanlar, kendi şereflerini dinin şerefinden üstün tutmuşlardır demektir. Böylelerine yazıklar olsun! Böyleleri çoğaldı maalesef. Herkes yaptığının hesabını Allah’a verecek.
Biz doğru yolda ilerliyoruz. Yolu doğru olanın yolu çetin olur, yükü de ağır olur. Biz de buna razı olmuşuz, çok şükür.
Tüm arkadaşlar, hepsi her gece saat 02.00 ile 03.00 arası kalkıp namaz kılıp, dua etsinler.
Tüm arkadaşlarıma selamlarımı söyle. Anneme de…
Alparslan Kuytul İle 22.06.2018 Cuma, Bolu F Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu Telefon Görüşmesinden…
Semra Kuytul
LİNK: https://semrakuytul.blogspot.com/2018/06/telefon-gorusmesinden-notlar-2.html?m=1