Kâinat kitabını okumak isteyen insan, çevresine yani yaratılanlara baktığı zaman, eğer çok dikkatli ise bir şey dikkatini çekecektir. Allah-u Teâlâ yaratmış olduğu şeylerde ne kadar da çok çeşit yaratmakta. Konunun anlaşılabilmesi için bazen binlerce, on binlerce, milyarlarca gibi ifadeler kullanarak anlatmaya çalıştığımız hususun sayısını hiçbir zaman tam olarak bilememekteyiz.
Bugün gökyüzüne baktığımız zaman uzayın sınırları çizilemiyor ve de ne kadar gök cismi olduğu bilinemiyor. Sadece Samanyolu Galaksisi’ndeki gezegenlerin ve diğer gök cisimleri hariç tutularak yıldızların sayısı bile tahmini olup dudak uçuklatıyor. Amerikan Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi NASA gezegen avcısı teleskobu, Kepler’den elde edilen ilk sonuçlara dayanarak uzayda tahmini bir sayım yaptı ve ortaya astronomik bir sayı çıktı. Dünyanın bulunduğu Güneş sisteminin yer aldığı Samanyolu Galaksisi’nde, en az 200 milyar yıldız bulunmakta ve dünyaya en yakın olan Andromeda galaksisinde ise 300 milyar yıldız bulunmaktadır. Gözlemlenebilir evrende 100 milyardan fazla galaksi olduğu sanılmaktadır. Bunların yanında gezegenler, gök adalar ve diğer gök cisimleri düşünüldüğü zaman milyarlar çarpılarak trilyonlar ortaya çıkmakta ve bu müthiş manzara karşısında insan: ‘Ya Rabbi ne kadar da çok yaratıyorsun!’ demekten kendisini alıkoyamamaktadır.
Dağlara, taşlara baktığımız zaman da aynı özellikleri görüyoruz. Örneğin bir papatya; acaba papatyaları sayacak olsak tek tek sayabilir miyiz? Acaba kaç tanedir? Sayamayız çünkü bize göre sonsuz gibi. Elbette yaratan tam sayısını biliyor ama biz bilmiyoruz yani hesap edemiyoruz. Çayır alanlarını düşünelim, acaba kaç adet ot var? Ekin tarlalarını düşünelim kaç adet başak var? Hayvanlar âleminden karıncaları, arıları, sinekleri, mikropları düşünelim; acaba dünyada bunlardan kaç adet var? Saymaya kalksak saymamız mümkün değil, milyarlarca deyip kestirip atarız.
İnsan kendisine baktığı zaman da aynı özellikleri görmesi mümkündür. Bugüne kadar ben şu kadar saça sahibim diyen birini duydunuz mu hiç? Hatta ‘ben saçlarımı saymak istiyorum’ diyen biri çıksa; kendisine zavallı denilir ve haline acınır. Neden? Çünkü sayılamayacak kadar çok yaratılmıştır da ondan. Yine vücudumuzdaki hücreleri düşünelim.
Acaba insan vücudunda kaç adet hücre var? Çeşitli kaynaklarda insan vücudundaki toplam hücre sayısının 50-60 trilyon kadar olduğu belirtilirken, bazı kaynaklar bu sayıyı 100 trilyona kadar çıkarabiliyor. Subhanallah! Bu ne kadar hücre yani sanki bize göre sonsuz gibi. İşte insan bunları düşündüğü zaman: ‘Ya Rabbi ne kadar da çok yaratıyorsun’ diyor.
Denizlerdeki su damlalarını düşünelim! Acaba denizler kaç adet damladan meydana gelir? Hesap etmek mümkün mü? Denizlerin değil, göllerin, nehirlerin, derelerin dahi kaç adet su damlası taşıdığını hesap etmek mümkün değil. Hatta anlık bir yağmurda bile bir bölgeye kaç adet damla düştüğünü saymak mümkün değil. Hakeza kar ve dolu tanelerini düşündüğümüz zaman da durum aynıdır. Kaç adet olduğunu bilmiyoruz. Tüm gayplerin kendisine malum olduğu Rabbimiz bu hususta şöyle buyurmaktadır: “…Yere gireni, ondan çıkanı, gökten ineni ve ona çıkanı bilir. Her nerede iseniz, O sizinle beraberdir, Allah, yaptıklarınızı görendir.”1
Bir hadiste Peygamberimiz (s.a.v.) şöyle buyurmaktadır: “Yeryüzünde bir ağaç ve bir iğne yeri kadar hiçbir yer yoktur ki; ıslandığında ıslaklığını, kuruduğunda kuruluğunu Allah-u Teâlâ’ya iletmekle görevli bir melek olmasın.” Bu hadisi şerifle meleklerin sayısının da sayılamayacak kadar çok olduğunu ve ilminin sadece Rabbimiz tarafından bilindiğini öğreniyoruz. İnsan ister istemez şöyle düşünüyor; acaba bu kadar yaratma nasıl oluyor? Çünkü bu kadar yaratma çalışılarak olacak şey değil. Sorumuzun cevabını bizzat Rabbimizin kendisi veriyor: “Gökleri ve yeri yaratan, onların bir benzerini yaratmaya kadir değil mi? Elbette öyledir. O, yaratandır, bilendir. Bir şeyi dilediği zaman, O’nun emri yalnızca: “Ol” demesidir; o da hemen oluverir. Her şeyin melekûtu (hükümranlık ve mülkü) elinde bulunan (Allah) ne yücedir. Siz O’na döndürüleceksiniz.”2
Yüce Rabbimizin bu kadar çok yaratmasında elbette birçok hikmetler vardır. Rabbimiz kullarının imanlarının sonsuz denecek seviyede olmasını murat etmektedir. Yani senin Rabbin sonsuz sayıda yaratabilecek yüceliktedir. Sen de öyle bir imana sahip olmalısın ki sonsuz seviyede olmalı. İşte bunun sonucunda Rabbimiz mükâfat olarak sonsuz cennetini vermektedir. Aksini düşündüğümüzde ise; Rabbimizin ilahlığını kabul etmeyenler sonsuz denilecek seviyede yaratılışı inkâr etmiş olmaktadır.. Bu nedenle ona sonsuz cehennemin verilmesi adaletin gereği olmaktadır.
Kâinata bakıp da bu mükemmelliği göremeyen gözler hakikati görmekten ne kadar da mahrumdur! Ve ne kadar da kördür! Rabbim tefekkürümüzü artırsın. Allah’a emanet olun…
1. Hadid, 4
2. Yasin, 81-83