Patnos Cezaevinde haksız yere tutuklu bulunduğu halde gündeme dair açıklamalar yapmaya devam eden Alparslan Kuytul Hocaefendi’nin analizlerini sizlerle paylaşıyoruz.
Mısır'ın seçilmiş ilk Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi, mahkeme salonunda ifade verdiği sırada bayılarak yere düşmüş ve kaldırıldığı hastanede vefat ettiği haberi gelmişti. 17 Haziran 2019’da vefat eden Muhammed Mursi’nin şehadetinin yıl dönümünde Alparslan Kuytul Hocaefendi şu açıklamada bulundu: “Şehadetinin yıl dönümünde Muhammed Mursi'yi rahmetle anıyorum. Ecel bir tanedir. Kimse Allah'ın yazdığı vakit gelmeden önce son nefesini vermez. İster zalimin karşısında eğilip taviz versin isterse dik durup taviz vermesin yine de ecel değişmez. Mursi zalimin karşısında eğilmeyerek geride kalan Müslümanlara güzel örnek oldu. Eğer zalimin önünde eğilseydi yine aynı vakitte ölecekti ama o zaman hem derecesini ve şerefini kaybedecek hem de kötü örnek olacaktı. Doğru olanı yapmak zordur ama sonucu güzeldir. Mursi doğru olanı yaptı. Büyük ihtimalle Mursi’ye yapılan bir suikasttı. Ancak ister suikast olsun ister olmasın, Allah Azze ve Celle onu zalimlerin zindanından kurtarmak istedi.”
Osmaniye’de Kur’an okunan evin kapatılması istemi ve bununla birlikte Furkan Hareketi mensuplarının yaşadıkları olaylar üzerine Alparslan Kuytul Hocaefendi şu açıklamalarda bulundu: “Birkaç yıl önce ‘Mazlumlar sustukça zalimler azgınlaşır’ demiştim. Sözümün doğruluğu pazartesi günü Osmaniye’de Kur’an okunan bir öğrenci evinin mühürlenmesi ve buna tepki gösterenlerin gözaltına alınması ve arkadaşlarımızın tutuklanması ile ispatlanmıştır. Namussuzluğu, hainliği ve yalancılığı ortaya çıkmış bir adamın lafıyla 8 kişiyi tutuklamanın sadece bir bahane olduğu gerçek sebebin ise Kur’an ve Kur’an’a hizmet edenlere düşmanlık olduğu daha net ortaya çıkmıştır. Türkiye adım adım diktatörlüğe götürülmüş ve şu anda da diktatör bir sistem kurulmuş vaziyettedir. Bunun vebali yapılan zulümlere sessiz kalanların boynundadır.
Bugüne kadar çeşitli bahanelerle ve iftiralarla bize zulmedenlerin gerçek niyeti ve ideolojileri ortaya çıkmıştır. Azgınlıkta ve pervasızlıkta son noktaya gelmişler ve artık hiçbir gerekçe söylemeden ‘Burada Kur’an okunuyor’ deyip mühürleme yapmaya başlamışlardır. Daha önce 3-4 kişinin kaldığı öğrenci evlerini yurt diyerek kapatıyor yalan da olsa bir gerekçe söylüyorlardı. Artık bir gerekçe uydurmaya ihtiyaç duymuyorlar, doğrudan doğruya ‘Burada Kur’an okunuyor’ diyerek kapatma aşamasına geldiler. Bu yetmezmiş gibi buna tepki gösterenleri gözaltına alıyorlar ve görülmemiş duyulmamış bir karar vererek tutukluyorlar. Bu zulmü yaparken de ‘Polise mukavemet ettiler’ diyerek yapıyorlar. Yeni tutuklama stratejilerinin bu olduğu ve olacağı görülmektedir. Konya’da da 7 arkadaşımızı aynı yalan gerekçelerle tutuklamışlardı. Hepimizi de tutuklasalar Allah’ın izni ve yardımıyla İslam’a ve Kur’an’a hizmetimiz devam edecektir. Milyon tane başımız olsa Allah’a ve Kur’an’a feda eder ve yolumuzdan dönmeyiz. Bu yapılanlar bizim değil onların sonunu getirecektir. Biz değil onlar ‘ebter’ olacaktır. Bu yaptıkları ile uyanışı hızlandıracaklar ve yüzlerindeki maskeler düşecektir. Yapılanlar cesaretimizi, tecrübemizi, sevabımızı, şerefimizi ve sevenlerimizi artıracaktır.
Zalimler zulmetmek istediklerinde yıldızlar kadar bahane bulurlar ancak hak ortaya konunca batılın yalan bahaneleri çöker. Tüm arkadaşlarımız bilsinler ki Allah bizi kestirmeden götürmektedir. Kestirme yollar ise zordur. Bir cemaatin harekete dönüşmesinin birçok şartı vardır. Bunlardan ikisi zulme ve yanlışlara karşı mücadele etmek ve zindanları göze almaktır. Zulme karşı mücadeleyi göze alamayan ve geri adım atanlar biter; mücadele edenler güçlenir.
Türkiye’nin geldiği nokta ile ilgili iki ihtimal var. Ya AKP, müttefiklerinin çizgisine gelmiştir ya da onların elinde esirdir. Müttefiklerinin çizgisine gelmişse Allah AKP’yi bitirsin. Vatana, millete ve İslam’a daha fazla zarar vermesine müsaade etmesin. Eğer müttefiklerinin elinde esirse Allah onları esaretten kurtarsın ve her şeyi göze alıp doğruya dönmeyi nasip etsin. Muhalefet partilerine düşen de ya AKP’yi bu esaretten kurtarmak ya da çok daha fazla çalışmak suretiyle AKP’yi sandıkta bitirmektir.”
Konya özgürlük yürüyüşü gerçekleştirdikten sonra tutuklanan 7 kişi hakkında Alparslan Kuytul Hocaefendi şu açıklamada bulundu: “Konya’da bir grup kardeşimiz özgürlük atkısıyla yürüdükleri için 5 erkek 2 kadın kardeşimiz tutuklanmış. Emniyetteyken çıplak arama yapılmış. Hem de kadınlara çıplak bir şekilde “otur, kalk” komutlarla psikolojik işkence yapılmış. Bu yapılanların hepsini lanetliyorum. Bu yapılanlar işkencedir ve suçtur. Hz. Ali’nin ‘Zulme engel olamıyorsanız hiç olmazsa duyurun’ talimatı yerine getirilmeli ve Hz. Ali’nin gösterdiği duyurma stratejisi uygulanmalıdır. Cihangir İslam Bey çıplak aramayı kınayan ‘Çıplak arama işkencedir’ diye bir Tweet atmış. Teşekkür ediyorum. Ömer Faruk Gergerlioğlu da çıplak aramayla ve kötü muameleyle ilgili Meclise bir soru önergesi vermiş ve olayı kınayan tweetler atmış. Teşekkür ediyorum. Mustafa Yeneroğlu Bey de Türkiye gerçeğini çok güzel bir Tweetle özetlemiş. Tweetinde aklımda kaldığı kadarıyla diyor ki ‘Aslında görünürde her şey yasal, yüzbinlerin terörist yapılması da yasal, baskılar da yasal, kadınların çıplak aranması da yasal. Efendim toplantı ve gösterilerin engellenmesi de yasal. Demirtaş’ın, Kavala’nın, Alparslan Kuytul’un tutuklanması da yasal. Her şey yasal gibi gösterilir çünkü yasaların ruhunu çaldılar.’ Evet, her şey kitabına uyduruluyor. Kitaba uyulmuyor, kanuna uyulmuyor ama iş kanuna uyduruluyor. Böyle bir ülke haline geldik.”