Patnos Cezaevinde haksız yere tutuklu bulunduğu halde gündeme dair açıklamalar yapmaya devam eden Alparslan Kuytul Hocaefendi’nin analizlerini sizlerle paylaşıyoruz.
Konya’da özgürlük yürüyüşü gerçekleştirdikten sonra dağılmaya başlayan Furkan Hareketi Mensupları gözaltına alınmış 7 kişi tutuklanmıştı. 80 gün sonra 1 Eylül’de tahliye oldular. Bu tahliye üzerine Alparslan Kuytul Hocaefendi Patnos Cezaevinden şu mesajı gönderdi: “Bizlerin özgürlüğü için meşru düzlemde eylem yapan ve bu sebeple haksız yere tutuklanan 5 erkek 2 hanım kardeşimizin tahliye olduğunu öğrendim. Çok sevindim. Bugün öğle namazında "Ya Rabbi bugün müjdeli bir haber nasip et" diye dua etmiştim. Çok şükür duam kabul oldu ve müjdeli haber geldi. Tahliye olan kardeşlerimize ve ailelerine geçmiş olsun dileklerimi sunar, desteklerinden dolayı da hem tahliye olanlara hem de tutuklanmamış olan arkadaşlara teşekkür ederim. Bu tahliyenin bir başlangıç olmasını, diğer tutuklu arkadaşlarımızın da tutuksuz yargılanmak üzere tahliye olmalarını Allah'tan niyaz ederim. Uyduruk gerekçelerle insanların tutuklandığı bir ülke olmaktan çıkıp insan hürriyetine saygı gösteren ve tutuksuz yargılamayı esas kabul eden bir ülke olmak dileğiyle. Allah'a emanet olun.”
Osmaniye’de Kur’an evinin mühürlenmesi olayında 83 gün boyunca cezaevinde tutulduktan sonra 19 Eylül’de tahliye olan Furkan Hareketi mensupları ile ilgili Alparslan Kuytul Hocaefendi şu ifadeleri paylaştı: “Yaklaşık 3 ay kadar önce Osmaniye'de Kur'an okunan bir evin mühürlenmesine tepki göstermek için evin önünde bir araya gelmiş olan arkadaşlarımızdan 15-20 kişi kadar gözaltına alınmış, 3 arkadaşımız da tutuklanmıştı. Tutuklanan üç arkadaşımızın tahliye olduklarını bugün öğrendim. Kendilerine ve ailelerine geçmiş olsun diyor, yaptıkları meşru mücadeleden dolayı hepsini tebrik ediyorum. Duydum ki Osmaniye Emniyeti hukuksuzlukta inat etmiş ve yeni bir hukuksuzluğa imza atmış. Tahliye olanlardan ikisi ve karşılamaya gelenlerden 12 kişi olmak üzere toplamda 14 kişi gözaltına alınmış ve sabaha kadar nezarette tutulmuşlar. Önceki hukuksuz gözaltı ve tutuklamayı kınadığım gibi bu yaptıklarını da tekrardan kınıyorum. Dosyanın aynı savcıya ve aynı hâkime düştüğünü öğrendim. Bunun tesadüf olduğunu zannetmiyorum. Bizi tehdit, gözaltı, müdahale ve hapisle korkutamayacaklarını hâlâ anlamamış olmaları çok garip bir durum. Yaptıkları her zulüm bizi daha da sağlamlaştırmaktadır. Demir dövülmeden çelik olmadığı gibi İslam'a hizmet edenler de bu yolda zulme ve baskılara uğramadan dava adamına dönüşemezler. Yaptıkları bu zulümler binlerce arkadaşımızı dava adamına dönüştürmektedir. Bu bizim için kazanç, onlar için kayıptır. Mücadelemiz, Allah'ın dünyasında Allah'ın dediği olana kadar devam edecektir.”
Alparslan Kuytul Hocaefendi Eylül ayında gündeme gelen 12 Eylül darbesi hakkında şu yorumda bulundu: “Darbelere karşıyız çünkü darbeler adaletsizliktir. Allah, herkesin hakkının kendisine verilmesini ister. Hak sahibi kendi isteğiyle hakkını sana vermedikçe devlet başkanı da olsan zorla alamazsın. Bu İslam'ın görüşüdür. Allah'ın da hakları vardır. Nasıl ki hükümete karşı darbe caiz değilse, Allah'ın hükmetme hakkının elinden alınması da aynı şekilde caiz değildir. Halkımız, silahlı darbe girişimine haklı olarak karşı geldiği gibi Allah'ın yetkisinin gasp edilmesine de aynı şekilde karşı koymalıdır. Seçilmişlere darbe yapılması zulümdür de ‘Allah'ın değil, bizim dediğimiz olacak’ denilmesi zulüm değil midir? Bu vesileyle gelmiş geçmiş tüm askeri ve sivil darbeleri lanetliyorum.”
Furkan Hareketine uygulanan ambargo devam ediyor. Son olarak Patnos’ta Alparslan Kuytul Hocaefendi’nin avukatlarının yaşadığı olay gündeme geldi. Alparslan Kuytul Hocaefendi bu olay hakkında şu açıklamalarda bulundu: “Haksız tutukluluğun bir seneyi bulduğu bu günlerde tüm arkadaşlarımı ve sevenlerimi Allah'ın selamıyla selamlıyorum. Tutuklu arkadaşlarımı ve ailelerini Allah yolunda gösterdikleri sabırdan dolayı tebrik ediyor ve alınlarından öpüyorum. Sizlerle bir şey paylaşmak istiyorum. Avukatlarım Patnos’a geldiklerinde gerektiği zaman bir iki gece kalmak için bir apart kiralamışlardı. Kiraladıktan bir-iki hafta sonra apartın sahibi emniyet görevlileri tarafından tehdit edilmişti. Apartın sahibi de "Ben onlardan memnunum, bir kötülüklerini görmedim" demiş ve tehditlerine boyun eğmemiş. Onlar da madem kabul etmedin hiç olmazsa kimseye söyleme deyip gitmişler. Her şeyi yapıyorlar ama yaptıklarının duyulmasını istemiyorlar. Daha sonra eşim ve çocuklarım 6 Eylül'de açık görüş için ziyaretime gelmişlerdi. Eşim rahatsızlandığı için bir-iki gece apartta kalmak zorunda kalmıştı. Zaten 24 saat takip edilen eşim aparta gidince 10-15 kadar polis sabaha kadar kapının önünde beklemiş. Eşim aparttan çıkınca aynı emniyet görevlileri apart sahibini ikinci kez tehdit etmişler. Ev sahibi de daha fazla direnemeyip evi boşaltın diye haber göndermiş. Avukatlarım otelde kalıyor artık. Yarın oteli de tehdit ederlerse şaşırmam. Beni zindanda tek bırakarak yaptıkları psikolojik işkence avukat ziyaretleri ile bir nebze olsun kırılınca buna tahammül edemediler. 8 yıldır konferanslarımızı engellemek için spor salonlarını yasaklayanlar, düğün salonu sahiplerini tehdit edenler şimdi bir ev kiralanmasına dahi tahammül edemez hale gelmişler. Mekke döneminde peygamberimize ve sahabilere ambargo uygulandığı gibi bize de ambargo uyguluyorlar. Mekkeli müşrikler daha fazla zulmetmelerine rağmen mağlup olmuşlardı ve şimdi de lanet ile hatırlanıyorlar. Tarih tekerrür ediyor. O günkü İslam düşmanları sonuçta mağlup oldukları gibi bugünkü İslam düşmanları da mağlup olacaklar ve lanetle hatırlanacaklar. Arkamızda Allah olduktan sonra karşımızda kimin olduğunun önemi yoktur.”