Güncel Analiz

Alparslan Kuytul Hocaefendi’den Gündeme Dair Analizler

Paylaş:

“DİK DURUŞLARINDAN DOLAYI AYM ÜYELERİNİ TEBRİK EDİYORUM!”

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın katıldığı yemin töreninde AYM Başkanı Zühtü Arslan: “Beğenmeyip katılmayabiliriz ama AYM kararlarının uygulanması zorunluluktur” ifadelerini kullandı. Zühtü Arslan’ın bu ifadelerini Alparslan Kuytul Hocaefendi şöyle değerlendirdi: “AYM Başkanının söyledikleri Türk hukuk sistemine göre gayet doğrudur. Elbette AYM kararlarına uymak zorunludur ve ‘ben uymuyorum’ denilemez. Türkiye Devleti eğer bir hukuk devletiyse Türkiye’nin iç hukukuna göre Anayasa Mahkemesi en üst mahkemedir ve onun kararları bağlayıcıdır. Hukuk devleti değil deniyorsa, o zaman AYM kapatılsın. Yargıtay arkasındaki birtakım siyasi ve derin güçlere dayanarak AYM’nin kararına uymayacağını söyleyebiliyor. Normalde hukuk sistemi içerisinde böyle bir şey söyleyemez. Eğer yüksek hakimlerin ve yüksek mahkemenin kararı yok sayılacaksa ilk derece mahkemesi olan yerel mahkemenin kararının ne ehemmiyeti olabilir? Dik duruşlarından dolayı AYM üyelerini tebrik ediyorum. Cumhurbaşkanının yüzüne karşı da ‘karara uymak zorundasınız’ dediler. İstinafa nispeten Yargıtay biraz adaleti gerçekleştiriyor ama insan hakları ihlali olduğunda daha çok AYM bozma kararı veriyor. AYM’nin burada hizmeti büyük. Eğer onu kaldıracak olurlarsa Türkiye’de hukuk diye bir şey kalmaz ve herkes AİHM’e gitmek zorunda kalır. Bunun sonu da Türkiye’nin daha fazla tazminat ödemesi, dünyaya daha fazla rezil olmasıdır.1

 

ÖFKELERİ AĞIZLARINDAN TAŞIYOR

Avukat Feyza Altun sosyal medyada yaptığı bir yorumda şeriata küfrederek sosyal medyada büyük tepki aldı. Alparslan Kuytul Hocaefendi Feyza Altun’un tepki çeken sözlerini şöyle değerlendirdi: “Kullandığı o kelime bir erkeğe bile yakışmazken bir bayana hiç yakışmaz. Bu konu gündeme gelmeye başladığından beri saflar ayrılmaya başladı. Meral Akşener belki hayatının en büyük işini yaptı ve: ‘Şeriat İslam’dır. Bu cahiller bunu da bilmiyorlar’ dedi. O bunu dedikten sonra Cumhurbaşkanı da konuya katıldı, o da bir şeyler söyledi ve laik kesim: ‘Bu ülkede artık şeriat konuşulmaya başlanıyor. Nereye gidiyoruz, kötü günler bizi bekliyor’ diye düşündüler ve onlar da konuşmaya başladılar. Yani saflar ayrılmaya başladı. Avukat bir kadın ağzını öyle bozuyor ki demek ki Kur’an-ı Kerim: ‘Onların öfkeleri ağızlarından taşar. Kalplerinde sakladıkları ise daha da büyüktür’2 buyururken ne kadar da doğru söylüyor. Bunların gerçekten öfkeleri ağızlarından taşıyor. Kalplerindeki ise daha da büyük. Hâlbuki şeriat hakkında ne biliyor da bu kadar öfkeleniyor? Ama iyi oluyor, saflar ayrılıyor. Herkes safını belirlemeli. Gri kimse kalmamalı. Ya siyah ya beyaz olmalı. Ya Müslüman ya da kafir olduğu belli olmalı.”3

 

CUMHURBAŞKANLARI ÜST AKIL DEĞİL, ÜST AKIL TARAFINDAN YÖNETİLİYORLAR

AKP’nin kurucularından olan Cüneyt Zapsu: “Cumhurbaşkanlarının, başbakanların birçoğunun üst akıl olmadıkları aksine üst akıl tarafından idare edildiklerini kendi gözlerimle gördüm” açıklamalarında bulundu. Kendisine bu konuyla ilgili yorumu sorulan Alparslan Kuytul Hocaefendi şunları söyledi: “Ben de aynı kanaatteyim. AKP’nin kurucularından biri olarak devlet kademelerinde bulunmuş, cumhurbaşkanları ve başbakanlarla oturmuş, kimler tarafından da idare edildiğini gözüyle görmüş birisi olarak Cünety Zapsu’nun bu sözleri önemlidir. Bu ülkede üst aklın Cumhurbaşkanı olmadığını ben de biliyordum. Nasıl ? Mesela Cumhurbaşkanı içkinin, kumarın, faizin ve zinanın serbest olmasını ister mi? Normalde istemez. Peki bunlar serbest değil mi? Serbest. Tek başına iktidar mı, evet. 22 yıldır tek başına iktidar olan bir Cumhurbaşkanı bunları kaldıramıyorsa, istemediği halde bunların devamına müsaade ediyorsa bu, yetkinin kendinde olmadığını göstermektedir. Kendisi hükümettir, devlet değildir. Müslümanlar ‘makamlara gelince şöyle yaparız, böyle yaparız’ hayallerine kapılıyorlar ancak bunun bir hayal olduğu ortadadır. Demek ki üst akıl Türkiye’de cumhurbaşkanı da değil, başbakanlık varken başbakan da değildir. Üst aklın derin devlet olduğunu herkes biliyor ama bunu böyle açık açık ifade etmiyor.”4

 

İRAN’IN İSRAİL’E YAPTIĞI MİSİLLEME HAKKINDA: MEZHEPÇİLİK YAPMANIN SIRASI DEĞİL!

İsrail’in Suriye’de İran’ın konsolosluk binasını vurması  üzerine İran, İsrail’e misilleme yaparak 300’den fazla insansız hava aracı ve onlarca balistik füzeyle İsrail’i hedef aldı. Konuyla ilgili kendisine soru sorulan Alparslan Kuytul Hocaefendi şunları söyledi: İsrail’in yaptığı saldırılar haddini aşmıştır. İran da kendini savunma ve misilleme hakkını kullanmıştır. 75 yıldır saldırgan olan ve dünyanın şımarık çocuğu, eli kanlı katil İsrail her gün Müslümanlara ve dünyaya zarar vermektedir. Amerika’yı ve Avrupa’yı arkasına alarak bölgede teröristlik yapmaktadır. Buna karşı elbette ki İran’ın da Filistinli Müslümanların da başka devletlerin de misilleme hakkı vardır. İran da bu konuda yapması gerekeni yapmıştır. Ancak şöyle bir durum var ki İran bu füzeleri kendi başkonsolosluğu vurulduğunda değil, İsrail Filistin’e saldırmaya başladığında göndermeliydi. Ama dünyada bir siyasi konjonktür var ve elbette bunu hesaba katmak zorundadır. Filistin’e saldırı yapıldığında İran böyle bir misilleme yapsa ‘Sen ne karışıyorsun?’ denir ve dünya savaşına yol açabilirdi. Ama şu an ‘Benim konsolosluğuma saldırdığı zaman benim misilleme yapma hakkım doğuyor ve ben de bunu yaptım’ diyebiliyor. Dünya konjonktürü böyle davranmayı gerektiriyor. Biz ne Türkiye’den ne İran’dan ne de Mısır’dan doğrudan savaşa girmelerini ve savaş ilan etmelerini beklemedik. Müslümanların şu anki hali buna çok uygun değil, bunu anlıyoruz. Ama yine de herkes yapması gerekeni yapmalıydı. İran bu konuda yapması gerekeni hakkıyla yapmadı. Fakat misilleme saldırısı haklı bir saldırıydı.

İran, bugünkü uluslararası hukuka göre misillemede bulunmuş, hakkını kullanmıştır. Aynı zamanda tüm dünyaya: ‘Uzun menzilli füzelerimiz var ve İsrail ve Amerika’nın demir kubbesi benim füzelerimin bir kısmını durduruyorsa bile bir kısmını durduramıyor. Böyle uzun menzilli füzeler yapabiliyoruz. Ayağınızı denk alın’ mesajını da vermiştir. Lübnan’ı ve Hizbullah’ı saymazsanız ilk defa bir devletin kendisi İsrail’e saldırı yapmış ve füze atmış oldu. İran’ın yapmış olduğu bu misilleme ile ilgili açıklama yapan bazı hocalar ve gazeteler İran aleyhinde konuşmaktadırlar. Şu günlerde İran’ın aleyhinde konuşmakla kimin ekmeğine yağ sürdüklerinin farkındalar mı? İran Şii olabilir ancak şu an mezhepçilik yapmanın sırası değildir. ‘İran şimdiye kadar neden şöyle davrandı, neden böyle davrandı?’ diye sorgulayanlar Türkiye yapması gereken her şeyi yapmış gibi utanmadan bunu söyleyebiliyorlar. Kimin ne yaptığını en iyi Hamas bilir. Hamas yetkilileri yaptığı açıklamada Türkiye’ye değil İran’a teşekkür etti. Elbette ki İran’ın yaptığı yeterli değildir. Ne İran ne Mısır ne Türkiye ne de diğerleri yapması gerekeni hakkıyla yapmadı ama yine de en çok yapan İran’dır. Bunu Hamas’tan öğreniyoruz.  Lübnan’da Hizbullah vasıtasıyla İsrail’i vurdu, vurmaya da devam etmektedir. Yemen’de Husiler vasıtasıyla vurdu, oraya giden gemileri durdurdu. Irak’ta Haşdi Şabiler vasıtasıyla vurdu. Şimdi de kendisi vurdu. En baştan direkt kendisi vuracak olursa Almanya, Amerika, İngiltere, Fransa devreye girebilir ve mesele dünya savaşına kadar gidebilirdi. Liderler bu hesabı yapmak zorundadırlar. Filistin’de 34.000 şehit var, dikkatli davranılmaz ve Dünya savaşı çıkarsa 34.000 şehit, 34 milyon şehide de çıkabilir. Bu sebeple İran önce vekalet savaşları yaparak, örgütler yoluyla savaştı ardından böyle bir tavır koymayı gerekli gördü.”5

 

  1. https://youtu.be/QM3alX36aKc?si=F8Yn5DA5r7Bkx6a_
  2. Ali İmran, 118
  3. https://youtu.be/GNOnLCqiMjs?si=9ToiHplZpx0q8d2v
  4. https://youtu.be/FwKqqVidmHs?si=it2o7uNC_LeUBdxv
  5. https://www.youtube.com/watch?v=2jQ6TTbQ-uw