TÜRKİYE’DE CEMAATLERİ BÖLME PROJESİ
Cübbeli Ahmet: “İsmailağa heyeti İslam’a ve Müslümanlara çok büyük zarar verdi. Tüm emeklerimi haram ediyorum” ifadelerini kullandı. Alparslan Kuytul Hocaefendi Cübbeli Ahmet’in ifadelerini şöyle değerlendirdi: “Cemaati kuran ve cemaatin hocası olan kişi Cübbeli Ahmet değildir. Burada sanki kendisiymiş gibi konuşmuş. Kendisini cemaat okuttuğu ve cemaatin elinde büyüdüğü halde cemaati ikiye bölmüştür. Dolayısıyla cemaatin onun üzerinde hakkı vardır. Onlar haklarını helal edecekler mi? İslam düşmanı bazı güçlerin hazırladığı plan, Mahmut Efendi ölünce yerine Cübbeli’nin geçmesi ve cemaati Cübbeli’nin idare etmesiydi. Bu sebeple Cübbeli’yi meşhur ettiler fakat cemaat bunu kabul etmedi. Çünkü hayatı ve yaptıkları ortadadır. Bu sefer de ‘Madem Cübbeli’yi başına getirerek cemaatin tümünü ele geçiremedik, o zaman ikiye bölelim. Hiç olmazsa yarısını kontrol altına alalım’ diye düşündüler. Bu tür parçalanmalara herkes dikkat etmelidir. Aylar evvel Türkiye’de cemaatleri bölme projesi olduğunu söyledim. Bize de aynısını yapmaya kalktılar. Çok şükür başaramadılar ve rezil oldular ama böyle bir projenin olduğunu da görmemizi sağladılar.1
Derin devlet, karşısında güç istememekte ve cemaatleri, partileri bölmeye çalışmaktadır. Bu Firavun’un yöntemidir. Kasas Suresinde: ‘Gerçek şu ki Firavun yeryüzünde (Mısır’da) büyüklenmiş ve oranın halkını birtakım fırkalara ayırıp bölmüştü. Onlardan bir bölümünü güçten düşürüyor, erkek çocuklarını boğazlayıp kadınlarını diri bırakıyordu. Çünkü o, bozgunculardandı’2 buyuruluyor. Devletler bu Firavuni yöntemi kullanıp, karşılarında güç oluşmasını engellemek için bütün rakiplerini bölmek isterler. Bu projeye karşı bütün cemaatler kenetlenmelidir, bölünmemelidir, cemaatin merkezine bağlanmalıdırlar. Bu tür tuzakları bozmanın başka çaresi yoktur.”3
AFRİKA’YA KURBAN GÖNDERMEK HAKKINDA: “BU BİR TUZAKTIR!”
Kurban Bayramı’nda, fiyatların düşük olması sebebiyle kurbanları Afrika’da vekâletle kestirme durumu bu yıl da gündeme gelen konular arasında yer almıştır. Bununla ilgili kendisine soru sorulan Alparslan Kuytul Hocaefendi konuyu şu şekilde değerlendirdi: “Birtakım güçler ‘Kurbanlar Afrika’ya’ diye kampanya başlattılar. Bazıları da ‘Gazze’ye’ dediler. O etin Gazze’ye kavuşacağından emin olsam, ben kendi kurbanımı da veririm. Ancak Gazze’ye Türkiye’den bir kamyonun bile giremediğini ve giren tırların İsrail tarafından vurulduğunu herkes bilmektedir. Gazze’de kurban kesilemeyeceğini bile bile bu şekilde kampanyalar yaptılar. Daha önce de ‘Gemiler göndereceğiz’ diyenler olmuştu. Fakat bir kamyon dahi içeri girdiremediler. Kurban Bayramı geçti, bir kilo eti içeri girdirebildiler mi? Bunu yapamayacaklarını bile bile bu kampanyalar yapılmaktadır. Belki ileride bazıları gönderebilir ama şu anda olamayacağını hepimiz biliyoruz.
Mesele ne Gazze’dir ne de Afrika’dır. İslami hareketi başka istikametlere sevk etmek istemektedirler. İslami hareket değil de insani, hümanist bir hareket olsun istemektedirler. Biz hep İslami hareket olarak kalmalıyız. Asla milliyetçi, hümanist, sosyalist ya da demokrat bir harekete dönüşemeyiz. Bu memleketin derin İslam düşmanları bağışların cemaatler tarafından toplanmasını istememekte, burada toplananlar İslami hizmetlerde kullanılır diye korkmaktadırlar. Bu paraların hepsinin yurt dışına gitmesini istemektedirler. Yurt dışında nereye gideceği, nerde kullanılacağı ise umurlarında bile değildir. Dertleri paraların burada İslami hizmetlerde kullanılmamasıdır. Buradaki fakirlere dağıtılarak cemaatleri sevenler ve destekleyenler çoğalmasın ve buradaki faaliyetlerde o paralar kullanılmasın diye İsrail’de kesilmesine bile razı olurlar. Bu tuzağa düşülmemelidir. Davamız hümanizm değildir, davamız sadece Tevhiddir. Dünyadaki fakirleri düşünerek Tevhid davasını ihmal etmek kabul edilemez. Şunun düşünülmesi lazımdır: Eğer Afrikalıya o kurbanlar dağıtılırken bu dağıtma işlemi İslam’a bir katkı sağlıyor ve oradaki bir cemaatin güçlenip orada İslam’ın hâkim olmasına, cemaatlerin bu eti dağıtıp insan kazanmasına vesile oluyorsa yapılabilir. Ancak sadece dağıtıp geliyorlarsa bu, o kurbanları araya vermektir ve hareket hümanist bir harekete dönüşmüş demektir. İslam düşmanlarının tuzağı bozulmalıdır. Kurbanlar verilirken yalnızca fakirler düşünülmemeli, aynı zamanda İslami hareket de düşünülmelidir. Kurban hem İslami hareketlerin büyümesine vesile olmalı hem de o fakirlere verilerek o fakirlerin kazanılmasına ve İslam’ı öğrenip yaşamalarına vesile olmalıdır. Bu iki amaç birden gerçekleşmelidir. Aksi halde Afrikalının iki gün karnı doyar üçüncü gün yine sömürülür. Oradaki düzen devam ettikçe, İslami hareket doğmadıkça verilen etlerle sadece aç karnına değil de tok karnına ölmüş olacaktır. Bataklığın kurutulması lazımdır. Kurbanlar bataklığın kurutulması, gayri İslami düzenlerin yıkılması ve İslam’ın hâkim olması için bağışlanmalıdır. Hedef sadece kurban kesmek ve fakirlere dağıtmak da olmamalı, aynı zamanda kurbanlar yoluyla İslami hareketin güçlenmesi olmalıdır. Müslümanlar bu tuzağa düşmemeli, Hz. Peygamberin izlediği metottan zerre kadar sapma göstermemelidir. Davamız daima Tevhid davası olarak kalmalı ve Allah’ın dünyasında Allah’ın dediği olmalı demeye devam edilmelidir.”4
SURİYELİLERE KARŞI YAPILAN SALDIRILAR HAKKINDA
Birkaç yıldır sürdürülen 'Suriyelileri ülkelerine gönderilmesi' söylemleri ileriye taşınıp birtakım şehirlerde Suriyelilere saldırılar gerçekleştirildi. Bu konu üzerinde Alparslan Kuytul Hocaefendi şu şekilde açıklama yaptı: “Kayseri’de başlatılan ve oradan birkaç şehre sıçratılan Suriyeli muhacir düşmanlığı, görüldüğü kadarıyla Suriye’deki iç savaştan kaçıp Türkiye’ye sığınmak zorunda kalmış olan Suriyeli muhacirlerin korkutularak kendi ülkelerine geri dönmelerini sağlamak amacıyla gerçekleştirilmekte olduğu gibi aynı zamanda hükümeti, Suriye devletiyle anlaşmaya zorlamak içindir. Hükümete ‘Yeter artık! Suriye devletiyle anlaş, Suriyelilerin ülkelerine dönmesini sağla, yoksa büyük olaylar çıkartacağız’ mesajı verilmektedir. Bu ihtimallerin dışında ayrıca hükümetin ülke içinde yapmaya çalıştığı birtakım değişiklik ve açılımlardan rahatsız olanlar, hükümeti bundan vazgeçirmek ve köşeye sıkıştırmak istemektedirler. Bunlar ‘İstemediğimiz adımlar atmaya kalkma, sokakları karıştıracak gücümüz var, bunu unutma!’ mesajı vermek istemektedirler. Muhacir düşmanlığı yapmak ne İslam’a ne de insanlığa sığar. Burada Suriyeli muhacirleri korkutarak zorla göndermek isteyenler, Almanya’daki 4 milyon Türkiyeliye Alman ırkçılarının aynısını yapmasını isterler mi? Bunu düşünmelidirler. Hristiyan Almanların bile Müslümanlara yapmadığını Müslümanların Müslümanlara yapması kabul edilemez. Bu saldırganlığı ve ırkçılığı kınıyor ve bu yapılanların İslam’a göre caiz olmadığını belirtmek istiyorum. Suriyelilerin vatanlarına geri dönmesini isteyen vatandaşlarımız da dahil olmak üzere tüm insanlarımızı bu saldırganlığı ve ırkçı yaklaşımı reddetmeye ve Suriyeliler üzerinden birtakım operasyonlar yapanların hedeflerine ulaşamaması için herkesi sükunetle davranmaya davet ediyorum.”
1. https://youtu.be/dARPUzciQ2A?si=qWNoAg9noOYXAgc2
2. Kasas, 4
3. https://youtu.be/6jMgUxuu9kw?si=7kV82LWODQ3OFFIH
4. https://youtu.be/zyr1myjesmE?si=_O1Hxy2Q_JSavfZI