Kıssa

Bal Satan Genç

Paylaş:

Tatlı dilli, güzel yüzlü bir genç sokak sokak dolaşır bal satardı. Ağızlar onun balı ile tatlanır, gönüller onun güler yüzünden ferahlanırdı. Boyu, beli saz ile bağlanmış bir şeker kamışına benzeyen bu gencin müşterileri sinekten daha çoktu. Sözgelimi bal yerine zehir satsa bile herkes seve seve alıp yerdi.

                Bir gün çarşı pazar dolaşırken suratsızın biri bu delikanlıyla karşılaştı, ka­zancını kıskandı. Ertesi gün kendisi de başında bal, kaşında sirke sokakları do­laşmaya çıktı. Akşamlara kadar tepsiyle gezdi dolaştı, akşama kadar balına bir sinek bile konmadı. Ne ticaret oldu ne de alışveriş…

                Akşamleyin eve döndüğünde hiç satış yapamamış, eline para geçmemişti. Sıkıntılı bir yüzle evinin bir köşesine oturdu. Her günkü neşesinden eser yok­tu. Suratını cezasından korkan günahkârlar gibi asmış, kaşlarını bayramı zin­danda geçirenler gibi çatmıştı.

                Hanımı latife yollu, “Ekşi suratlı olanın balı da acı olur” dedi.

                Çirkin huy insanı cehenneme götürür, iyi huy ise cennetten çıkmıştır.

                Sıcak olsa da ırmağın suyunu iç ama ekşi suratlının soğuk gül şerbetini içme. Sofrasında surat asan namerdin ekmeğini yeme, derdini artırır.

                Efendi insanlara karşı yumuşak huylu ol, kötü huylunun işi sarpa sarar. Ve­recek altın ve gümüşün yoksa bile hiç olmazsa Sadi gibi tatlı dilli ol!*

* Sadi Şirazi’nin Bostan adlı kitabından alıntıdır