Furkan Nesli Dergisi olarak geçen altı sayıda eşcinsellik konusu ile ilgili; eşcinsellik konusunun nasıl bir algı ile ortaya çıktığının, LGBTİ kavramlarından biri olan interseks’in diğer LGBT ’den farklı bir durum olup biyolojik bir durum olduğundan, Batılı psikologların ve bilim adamlarının eşcinsellik hakkında Psikoseksüel gelişim bozukluk olduğuna dair görüşlerinden, dünyaca ünlü psikoloji derneği olan APA’nın eşcinselliği hastalık kapsamından çıkarmasının arkasındaki sosyo kültürel baskılardan, cinsel gelişimi etkileyen faktörlerden ve istatistiklerle eşcinselliğin varlığından, artışından bahsetmiştik. Bu sayımızda ise eşcinsel bireylere tavsiyelerde bulunacağız.
Eşcinsel Bireylere Tavsiyeler
Öncelikle eşcinsel bireyler bilimsel olarak ispatlanmış olan şu görüşleri herhangi bir bağnazlık, taassup göstermeden kabul etmelidir:
Eşcinselliğin genetik olmadığı: CİSED Başkanı Prof. Dr. Cem Keçe’nin belirttiğine göre eşcinselliğin biyolojik ve genetik kökenli olduğuna dair kabul edilmiş herhangi bilimsel bir veri olmadığını hatta aksine genetik olmadığını gösteren çok önemli veriler mevcuttur. Ağustos 2019 yılında “Science” adlı ünlü bir dergide yayımlanan bir çalışmada, 500.000’e yakın bireyin genetik verileri ve cinsel yönelimleri incelenmiş. Buna göre genetik faktörlerin cinsel yönelim konusunda çok kısıtlı bir etkiye sahip olduğu kanıtlanmıştır. Bu çalışmaya ABD, Avrupa ve Avusturalya’dan 22 büyük merkez ve onlarca bilim adamı katılmış. Bu deneyin sonucunda “eşcinsellik geninin” olmadığı, eşcinsellerin sadece %1’inde eşcinsellikle ilgili olabilecek bazı genetik varsayımlar bulunduğu ve bunların etkisinin de %8-25 arasında bir etkiye sahip olduğu ispatlanmıştır. Ayrıca tek yumurta ikizlerinde yapılan deneyler de eşcinsellik geninin olmadığını ispatlamaktadır.
Eşcinsellerin beyinleri farklı değildir: Eşcinselliğin genetik olduğunu savunanların bir diğer varsayımı ise eşcinsellerin beyinlerinin farklı oldukları ve bundan dolayı eşcinsel olduklarıdır. Bu iddianın sahibi 1991 yılında sınırlı sayıda kadavra beynini inceleyerek eşcinselliğin beyin ile alakası olduğunu söyleyen Simon Le Vay’dır. Le Vay yaptığı araştırmanın sonucunda bu kanıya varmışsa da beyindeki farklılığın bir sonuç mu yoksa sebep mi olduğunu açıklayamamıştır. Çünkü bu deneyler kadavralar üzerinde yapılmıştı, bu nedenle bu bireylerin doğduklarında nasıl bir beyin yapısına sahip olduğu incelenmemişti. Yapılan başka deneyler sonucunda aslında beyindeki farklılıkların cinsel davranışların farklılaşması sonucunda oluştuğu yani eşcinselliğin sebebi değil sonucu olduğu kanıtlanmıştır. Beyin yapısının yetiştirilme tarzı ve hormonlara bağlı olarak değiştiğini gösteren en önemli kanıtlardan biri “Androjen Duyarsızlık Sendromu” örneğidir.
Hayvanlardaki eşcinsellikler insanlar için referans olamaz: Eşcinsellik konusu hakkındaki yaygın bir diğer kanı ise eşcinselliğin hayvanlarda yaygın olduğu ve insanlara referans olabileceği kanısıdır. Nicolosi “Homoseksüelliği Engelleme Rehberi” adlı çalışmasında tercihe dayalı homoseksüelliğin insana yakın hiçbir memeli alt türünde doğal olarak bulunmadığından bahsetmektedir. Bazı hayvanlar gösterdikleri eşcinsel eğilimler hakkında biyologlar, karşı cinsin etrafta bulunmamasından, tutsaklığın verdiği stres, evcilleştirme, biyolojik kirlilik, hormonal oynamalar, çiftleşme algılarının ve kokuların yanlış yorumlanması, olgunlaşmamış cinsel oyunlar ve baskınlığı gibi birçok gerçek ile izah edilmiştir.
Cinsel yönelimi değiştirmek tehlikeli değildir: Eşcinsel bireylerin kendi aralarındaki bir diğer yanlış algı da cinsel yönelimlerini değiştirmeye çalışmanın tehlikeli olduğu ve mutsuzluk, depresyon ve intihar eğilimi yaratacağı algısıdır. Evet değişmeye çalışmak çok ciddi ve zor bir karardır. Ancak yaratılışa dönmek psikolojik bir destek ve özgüven sağlamaktadır. Bu noktada tedaviye başlayan kimselerin neden tedaviyi tercih ettikleri konusundaki temel görüşlerine bağlılıkları ve inanmışlık düzeyleri ciddi etkilere sahiptir. Eşcinselliğin bilimsel olarak ispatlanmış bir Psikoseksüel gelişim bozukluğu olduğu bilinirse bu noktada tedavi sürecine psikolojik katkılar sağlayacaktır.
Çözüm transseksüellik değil heteroseksüelliktir: Eşcinseller arasındaki yaygın yanlış bilgi ise eşcinsel eğilimlerine göre cinsiyet değiştirme operasyonlarıdır. Bilimsel olarak ispatlanmıştır ki, transseksüellik bir çözüm değil yeni bir sorun yaratmaktadır. Homoseksüellik sağlık açısından heteroseksüellik gibi sağlıklı bir cinsel yaşam değildir. Transseksüel bireyler üzerinde yapılan araştırmalara göre trans olmak, psikolojik açıdan yeni sorunlar yaratmaktadır. Yapılması gereken yaratılışta var olan ve hormonal gelişimini tamamlamış cinsiyet yönünde psikolojik tedavi görmektir. Tabi ki bu noktada interseks bireyler daha önceki sayılarda da işlediğimiz gibi eşcinsellerden farklı bir konumdadır.
1973 -2013 yılları arsında transseksüel ameliyat geçirmiş 314 transseksüel birey üzerinde yapılan vaka analizlerinde, psikiyatrik hastalıklar, intihar, ölüm ve suç nedeniyle mahkûmiyet gibi durumlarda aynı yaş grubundaki popülasyon ile kıyaslanmıştır. Buna göre cinsiyet değiştirmiş olan transseksüel bireylerin normal insanlara kıyasla, psikiyatrik sorunlar ve intihar riski anlamlı bir şekilde yüksek bulunmuş iken ölüm oranları da aynı şekilde daha yüksek çıkmıştır. Burada ilgi çeken asıl konu ise, intihara bağlı ölümlerin dışında, kalp damar hastalıları ve kansere bağlı ölüm oranları da yüksek bulunmuştur.
Eşcinsel bireylerin dikkat etmesi gereken husus magazinsel söylentiler değil bilimsel olarak ispatlanmış veriler olmalıdır. 1973 yılından bu yana bilinçli olarak yapılan manipülasyonlar eşcinselliğin sıradan, üçüncü bir cinsiyet olduğu fikri belli çevrelerce kabul edilmiştir. Furkan Nesli Dergisi olarak, meselenin bilimsel boyutunun dışında asıl mevzu olan inancımızın yani Yüce Allah Azze ve Celle’nin bu konu hakkında kitabında bahsettiği hususlar önceliğimizdir. Bizi yaratan ve bizi en iyi tanıyan Allah Azze ve Celle kitabında eşcinselliğin1 bir sapkınlık olduğundan bahsetmektedir. İslam’ın eşcinselliğe bakışı konusu için “Toplumsal Çöküşün Eşiğinde: LGBT” başlıklı 103. sayımıza bakabilirsiniz.
- İnterseks bu durumun dışındadır ki İslam’da “hünsa” olarak tabir edilmekte ve fıkıhta bu konu hakkında özel hükümler bulunmaktadır.
* Bu yazının hazırlanılmasında Prof. Dr. Zeki Bayraktar’ın “İnterseks-Hermafrodit ve Eşcinsel Norm ve Norm Dışı Cinsellik Farklar, Nedenler, Öneriler” adlı kitabından yararlanılmıştır.