AK Parti Tayyip Erdoğan sayesinde birçok meselede sürekli olarak kendisiyle çelişiyor, öyle ki neredeyse artık muhalefete bile ihtiyacı kalmadı çünkü kendi sözünü kendisi yalanlar hale geldi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bugünü ile diğer günü birbirini tutmuyor… Onunla, Süleyman Demirel’in tarihe geçen sözünün yeni emsali doğmuş oldu: “Dün dündür, bugün bugün!”
Dün anlaşma yapıp dost gördüklerine yarın ‘beni aldattılar’ deyip düşman olduğu, dış politikada attığı bir ileri bir geri adımlar, bu ülkeyi her geçen gün zelil duruma düşürüyor, rezil ediyor. Bu durum işgalci İsrail’le olan ilişkilerde, Rus uçağının düşürülmesinde de bariz bir şekilde görülmektedir. Her gün ortaya çıkan yeni bir ‘U’ dönüşü bu konuda bir yazı dizisini gerekli kıldı. Bu sayımızda öncelikle başlıcalarını ele alacağımız ilk bölümle başlıyoruz:
İşte Dünden(!) Bugüne(!) Erdoğan Çelişkileri:
16 Kasım 2013: “Çözüm Sürecine Canımızı, Başımızı Koyduk”
16 Kasım 2013 Diyarbakır’da gerçekleştirilen tarihi mitingde Erdoğan’ın tabiriyle; ‘Irak Kürdistan Başkanı’ Mesut Barzani ve şarkıcı Şivan Perver çağrılarak Kürtçe şarkılar söylenmişti.
26 Temmuz 2014 tarihinde seçim öncesi Erdoğan, tekrardan Diyarbakır’da miting yapıp; ‘Biz çözüm sürecine canımızı ve başımızı koyduk’ dedi. İşte Erdoğan’ın o zamanki Çözüm Süreci ile ilgili açıklamalarından satır başları:
“Çözüm sürecinde annelerin gözyaşının dinmesi var. Çözüm sürecinde dağa kaçırılan yavrularımızın ana ocağına dönmesi var. Çözüm sürecinde artık dağda geleceği ne olacak bunu bilmeyenlerin kendi köyüne, mezrasına, evine dönmesi var. Çözüm sürecinde ne var? Çözüm sürecinde barış, özgürlük, huzur, refah, birlik beraberlik kardeşlik var. Bunu biz başlattık.
Milli birlik, kardeşlik ardından çözüm süreci dedik ve şimdi bunu yasal zemine oturttuk. Bu yasal zeminle birlikte mevzuatı da değiştiriyoruz. Şunu unutmayın. Yıllarca bu ülkenin efendisi, sahibi gibi davrananlar; Türkiye demokratikleştikçe kaybettikleri hissine kapılıyorlar. Çözüm süreci ilerledikçe, kardeşlik pekiştikçe bazıları ellerindeki imtiyazlarını kaybettiğini görüyor. Biz bu çözüm yoluna başımızı koyduk, bedenimizi koyduk. Bu kardeşliği baltalamak için önümüze çok engeller çıkardılar. Dimdik durduk.”1
Ve işte ‘U’ dönüşü:
11 Ağustos 2015: “Çözüm Süreci Şu Anda Buzdolabındadır”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, yaşanan terör olaylarına karşı ve 2 polisin yatağında öldürülmesini bahane ederek ‘Tek bir terörist kalmayıncaya kadar mücadelenin süreceğini’ söyledi. Erdoğan, çözüm süreci için de ‘Şu anda buzdolabındadır’ şeklinde konuştu. Erdoğan, ‘Bir taraftan terörle ve arkasındaki kirli odaklarla mücadelemizi sürdürüyor diğer taraftan hukuktan, insan haklarından asla taviz vermiyoruz. Devlete ve milletimize doğrultulan silahlar gömülünceye kadar, silahların susması değil bırakılıp gömülmesi -bunu ısrarla söylüyorum- üzerine beton dökülünceye kadar, sınırlarımızda tek bir terörist kalmayıncaya kadar mücadelemize devam edeceğiz’2 dedi. Şu anda Güneydoğu’nun hali gözler önündedir. Yüzlerce asker, polis ve sivil halk ölmeye devam etmektedir. Çözüm sürecine baş koyanlar, bugün savaşa karar vermiş ve bu sefer de tüm teröristleri öldürünceye kadar devam etmeye baş koymuştur.
Ergenekon Var Mı Yok Mu Kıskacı…
Yargıtay 16. Ceza Dairesi soruşturması Ümraniye'deki bir gecekonduda, 12 Haziran 2007'de 27 el bombası ele geçirilmesiyle başlayan 275 sanıklı Ergenekon davasında, "örgüt yok, hukuka aykırı deliller var" hükmüne vararak İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin kararını hem usul, hem de esas bakımından bozdu. Zamanında bin bir çabayla tutuklanan Ergenekoncular tasfiye edildiği gibi ‘suç var ama öyle bir örgüt yok’ açıklaması da tüm ülkeyi şaşkına çevirdi.
Fakat 15 Temmuz 2008’de dönemin Başbakanlık koltuğunda oturan R. T. Erdoğan, Ergenekon savcılarının iddianameyi İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ne verdiklerinden bir gün sonra, “Bu davanın savcısıyım” çıkışında bulunmuştu.4
Ergenekoncular tutuklandığı zaman dönemin Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç verilen kararlara destek vermiş ve “Onlara bütün Türkiye’nin demokrasi adına büyük bir borcu var” demişti. Egemen Bağış ise; “Hizaya soktuk” açıklamalarında bulunmuştu. Ama sonradan Ergenekon diye bir örgüt yok kararına hiçbirinden ses çıkmadı!
İsrail Terörist Mi Dost Mu?
29 Ocak 2009 tarihinde gerçekleştirilen ve çok konuşulan Davos Zirvesi’nde zamanın Başbakanı Erdoğan, İsrail Devlet Başkanı Şimon Peres’e; ‘One Munite’ çıkışıyla gündeme geldi. Erdoğan; “Öldürmeye gelince siz öldürmeyi çok iyi bilirsiniz. Plajlardaki çocukları nasıl öldürdüğünüzü, nasıl vurduğunuzu çok iyi biliyorum” demişti. Ancak sonrasında ‘benim tepkim moderatöreydi’ açıklamasında bulundu.
Ayrıca birçok yer ve zamanda özellikle de oy kazanmak istediği mitinglerde işgalci İsrail’in ‘katil’ ve ‘terörist’ olduğunu vurgulayan Erdoğan; “Ben görevde olduğum müddetçe İsrail’le olumlu bir şey düşünmem mümkün değil. Ben varsam İsrail yok” açıklaması yapmıştı. Erdoğan, 2010 yılında Lübnan ziyaretinde işgalci İsrail için “Biz katile ‘katil’ deriz” demişti.
Bu da böyle kalmadı ve şimdi gelinen noktada, 21 Aralık 2015 tarihinde AK Parti Hükümet Sözcüsü Ömer Çelik; “İsrail Devleti ve halkı Türkiye’nin dostudur” açıklamasında bulundu.
2 Ocak 2016 tarihinde Cumhurbaşkanı Erdoğan ise; "Bizim İsrail'e ihtiyacımızın olduğunu kabul etmemiz lazım" dedi.
25 Haziran 2016 tarihinde Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi; “Bizim için İsrail, önemli bir müttefik; gerek ekonomik gerek askeri gerek stratejik anlamda işbirliği amaçladığımız, ülkemizin menfaatlerini en üst düzeyde maksimize edecek ilişki seviyelerinde olmak kaydıyla, böyle bir müttefik ülke, iş birliği yapmamız gereken bir ülke” açıklamasıyla iyice şaşırttı. Yine ülke olarak bu ‘U’ dönüşüyle şaşkındık…
Ve sonuç olarak; 26 Haziran 2016 tarihiyle Türkiye-İsrail anlaşması imzalandı.
Devam edecek…
1. https://zete.com/cozum-yoluna-canimizi-basimizi-koyduk/
2. http://www.habertadinda.com/turkiye/cumhurbaskani-erdogan-cozum-surecini-dondurucuya-kaldirdi-h165795.html
3. http://t24.com.tr/haber/ergenekon-davasi-deniz-baykal-avukatiyim-tayyip-erdogan-savcisiyim-demisti,337233