Allah Azze ve Celle elçiler ve kitaplar göndererek insanların dünyadaki yaşam biçimini şekillendirmeyi amaçlamıştır. Fakat insanoğlu Allah’ın gönderdiği öğretileri kabul etmeyerek belirli güçlerin baskısı altında yönetilmiştir. Bunun yanı sıra Müslümanların ümmet olarak görevlerini terk etmeleri sonucunda yeryüzünün hiçbir toprak parçasında İslam’ın hâkimiyeti kalmamış ve Avrupa’da olduğu gibi Müslümanların bulunduğu ülkelerde de yeni yönetim biçimleri ortaya çıkmaya başlamıştır. Milyonlarca insan bu fikirlerin peşinden gitmek suretiyle uçurumun kenarına sürüklenmiş, huzur, refah, adalet gibi kavramlar yaşamsal olarak unutulmaya başlanmıştır. İdeolojilerin meydana getirdiği zararları anlamak için bu yazı serimizde sizlere ideolojileri tanıtacağız.
DEMOKRASİNİN ARKASINDAKİ GÜÇ: KAPİTALİZM
Demokrasi (Democracy); Yunanca “halk” anlamına gelen “demos” kelimesiyle “yönetim” anlamına gelen “kratos” kelimelerinden türetilmiştir. Hâkimiyetin halka ait olduğu yönetim şekli demektir. Halkın, parlamento aracılığıyla hükümetin işlerini denetlediği ve parlamenterlerin kanun çıkarmak yetkisine sahip bulunduğu düzen için kullanılır.1
Düşüncede halka karşı çok masum ve halktan tarafmış gibi görünmeye çalışan bir ideoloji olsa da hakikatte bu düşüncenin altında fena bir durum yatmaktadır. Şöyle ki: Hâkimiyet zenginlere ve yöneticilere değil halka verilirken Demokrasi nasıl oluyor da üst düzey zenginlerin, yöneticilerin savunabildiği yönetim şekli olabiliyor? Hâlbuki bu durum onların aleyhinedir. Halk tabakası Demokrasiyi savunurken aslında neyi savunduğunu bilmeyerek savunmaktadır. Fakat gerçeği bilen üst düzey zenginler ve yöneticiler bu ideolojiyi neden savunmaktadır? Hep beraber görelim:
Demokrasinin Çıkışı
Asırlar boyunca Feodalizm* ile yönetilmiş olan Avrupa halkı, artık rahat bir hayatı arzu ediyordu. Özgür olmayı, istediğini istediği zaman yapma hakkına sahip olmayı ve yönetimde söz sahibi olmayı istiyordu. Halkın, hak ve teminatları hususunda yaklaşık bir asır boyunca vermiş olduğu mücadele sonucunda yönetimler geri adım atmak zorunda kalmış daha sonra Batı Avrupa’da ve Amerika’da yönetim şekli Demokrasi olarak değiştirilmiştir. Söz konusu hak ve teminatları şu şekilde özetleyelim:
İntikal (Taşınma) Hakkı
Çalışma Hakkı
Öğrenim Hakkı
Siyasi Haklar
İtham Teminatı
Tahkik (Soruşturma) Teminatı
Karar ve Uygulama Teminatları
Burada gördüğümüz durum şudur ki: Avrupa toplumu asırlar boyunca insani haklarından mahrum bırakılmış ve köleliğe mahkûm edilmiştir. Peki, sonrasında bu büyük değişime neden izin verilmiştir?
- “Zihinlerde tasarlanan şekliyle değil de fiilen mevcut olan Liberal Demokrasi, kapitalizmin himayesi altına girerek oyununu sergilemek için kullandığı bir düzendir.
- Kapitalizm, halkın baskısı altında bazı menfaatlerinden vazgeçmek zorunda kalmış olsa bile aslında menfaatlerine gerçek şekilde etki etmeyen, kârının kırıntılarını feda etmiştir.
- Diğer taraftan onun bu kırıntıları feda etmesinin sebebi de tavrında direnecek olursa bütün servetini ve hatta bütün yapısını kaybetmekten korkmasıdır.”2
Sonuç olarak: Demokrasi yönetim şeklinin arkasında kapitalizm vardır ve kendi çıkarlarına balta vurulmaması için hak isteyen topluma kendisini özgür zannettirebilmek için sınırsız özgürlüğün kapılarını açmıştır. “Kendisini özgür zannettirebilmek” diyoruz çünkü esasında Muhammed Kutub’un da dediği gibi: “Liberal Demokrasinin verdiği hürriyet, insan hürriyeti değil, hayvan hürriyetidir.” Çünkü sınırsız bir özgürlük anlayışı hayvani yaşamı doğurur.
Demokrasinin, vadettiği özgürlüğü veremeyeceği ortaya çıkmıştır.
- Düşünce ve fikir hürriyeti olduğu söylenmiştir. Fakat insanların basın-yayın organları ile gerçek bilgiye ulaşması engellenmiştir.
- Hâkimiyet halkın denmiştir. Fakat yine kendi hâkimiyetlerini sağlamışlardır.
- Halkın Feodal beylere karşı özgürleştirileceği söylenmiştir. Fakat paraya, makama, eşyaya kölelik başlamıştır.
- Siyasi haklar verileceği söylenmiştir. Fakat herkese seçim propagandası için aynı imkânlar sağlanmamıştır.
- Mahkemelerde hakkını savunmak için avukat tutma hakkı verileceği söylenmiştir. Fakat bunun için imkân sağlanmamış, mahkemelere müdahale edilerek adaletin gerçekleşmesi engellenmiştir.
Demokrasinin çelişkilerle dolu olmasının sebepleri:
- İlahi bir yasaya dayanmayıp insan aklına dayanmaktadır.
- Kanunlar insan nefsine göre belirlenmekte, uygulanırken de belli kesimin çıkarlarını gözeterek uygulanmaktadır.
- İnsanın nefsini ve iradesini tanımadan insanı yönetecek kanunlar çıkarılmaktadır.
Çelişkilerle dolu Demokrasinin dünyaya hâkim olmasının sonuçları:
- Haramlar artarak devam etmekte, bundan dolayı toplumsal ahlak bozguna uğramaktadır.
- Mananın değil maddenin hâkimiyeti sağlanmakta, bundan dolayı toplumlar psikolojik olarak çöküşe uğramaktadırlar.
- Toplumlar kapitalizmin hızına yetişebilmek için maneviyatlarından ve ruhi gıdalarından vazgeçmektedirler.
- Sınırsız özgür olma fikri hâkim olmakta, bundan dolayı Allah’ın hâkimiyeti ve göndermiş olduğu kanunların doğruluğu sorgulanmaktadır.
Günümüzde Demokrasinin bir yalandan ibaret olduğu görülmüştür. Fakat insanlar hâlâ Demokrasinin özgürlük getireceğine inanmak istemektedirler. Bu durum tamamen hayalden ibarettir. Gerçek özgürlük Allah’a teslim olduğumuzda, O’nun kanunlarını uyguladığımızda mümkün olacaktır. Allah Azze ve Celle, bizlere hakiki manada özgürlüğe ulaşabilmeyi sağlayacak İslam Medeniyetini inşa edebilmeyi nasip eylesin…
- Muhammed KUTUB, Çağdaş Fikir Akımları, s: 137
- Muhammed KUTUB, Çağdaş Fikir Akımları, s: 213
* “Kapitalizm öncesi, Batı ve Orta Avrupa ülkelerinde toprak sahibinin (senyör) politik, ekonomik, hukuki, mali, askerî vb.
haklara sahip bulunduğu ve temeli toprak köleliğine dayanan cemiyet düzeni “feodalizm” olarak adlandırılmaktadır.” Dr. Enis
ÖKSÜZ, Feodal Düzen Ve Sosyal Değişmeler