1960 yılında bağımsızlığını ilan eden Orta Afrika bugüne kadar istikrarsız siyasal bir rejime sahip oldu. 1993’e kadar darbeler, monarşi yönetimi ve güç kavgalarına sahne olan Orta Afrika Cumhuriyeti’nde ilk demokratik seçim 1993’te yapılmış ve Ange-Felix Patasse devlet başkanlığına geçmiştir.
10 yıl kadar iktidarda kalan Patasse, 2003 yılındaki darbeyle yönetimi Fransa destekli François Bozize’ye kaptırdı. 2013 yılına kadar iktidarını korumayı başaran Bozize’nin sonu, Mart ayında çoğunluğu Müslümanlardan oluşan Seleka İttifakı’nın darbesiyle daha fazla dayanamayıp ülkeyi terketmek oldu.
Olaylar nasıl gelişti
Orta Afrika Cumhuriyeti İnsani Yardım Seferberliği Ülke Temsilcisi Brahim Ousman, ülkede yaşanan trajediyi şöyle anlattı. Özellikle son birkaç aydır kan gölüne dönen ülkedeki olayların asıl başlangıcını Fransız sömürgesi olarak yorumlayan Ousman, sömürgenin ülkeyi istikrarsızlığa ittiğini, böylece bir türlü barışın ve güvenliğin sağlanamadığını belirtiyor.
Ousman Afrika’da yaşanan vahşeti anlatmaya şöyle devam eder: “Fransa destekli François Bozize’nin yönetimden indirilerek ülkeden sürgün edilmesinin ardından olaylar patlak vermeye başladı. Fransa destekli Bozize iktidarını kaybedince öfkelendi. Sürgün edildikten sonra tekrar ülkeye gelerek Hristiyanları ve Katolikleri Müslümanlara karşı kışkırttı. Onlara ‘sizin dininizi değiştirecekler’ dedi. Bunu yaparken Fransa ve Hollanda gibi ülkeler de destek çıktı. Hristiyanlar, Müslümanları yamyam ve cani olarak görmeye başlamakla birlikte yönetimi ele geçirmelerini ‘büyük tehlike’ olarak yorumlamaya başladı. Kışkırtmanın daha etkili yapılması içinse medya organları kuruldu. Fransa ve Hollanda destekli bir radyo, gece gündüz Müslüman karşıtı haberler yaptı. Böylece çatışmaların fitili ateşlenmiş oldu.
Fransa Girdi, Sabah Katliam Yapıldı
5 Aralık tarihi New York’ta toplanan Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, oybirliğiyle operasyona yeşil ışık yakan kararı onayladı. Fransızlar askerlerini Orta Afrika Cumhuriyeti’nin başkenti Bangui’de konuşlandırdı. Barışı sağlamak için Fransa’nın ülkemize girdiği günün ertesi sabahı sabah 5’te 40 kadar Müslüman katledildi.
Katliam olduktan sonra Fransa; ‘Bakın işte biz bunu engellemek için geldik’ nazariyesi oluşturdu. Fransa’nın 5 Aralık’ta ülkemize girmesinden beri bizlerin güvenliği tamamen ortadan kalktı. Onlar Müslümanların silahlarına barışı sağlamak için el koyup, bizi öldürmeleri için Hristiyanlara verdiler.
Müslümanları Öldürüp Etlerini Yediler
Yaklaşık bir sene önce, 19 Ocak 2013 Pazar günü 22 Müslüman yolculuk yaptığı sırada öldürüldü. 2’si sürüklenerek sokak ortasına getirildi ve ateşe verildi. Böyle yaparak bizleri korkutmak istediler. Bununla yetinmediler, öldürdükleri Müslümanların vücudunu kesip yamyam gibi yediler. Gözlerini oydular, ellerini ve bacaklarını kestiler. Öfkeleri dinmedi, parçaladıkları cesetleri üzerlerine lastik koyarak yaktılar.
Orta Afrika Cumhuriyeti’nde böyle bir vahşet yaşanıyor. Can güvenliğimiz yok
Afrikalı Olunca Müslüman Olamıyor Muyuz?
Ancak bizi kahreden bir diğer şey ise İslam âleminin ülkemizi âdeta görmezden gelmesi. Söyler misiniz biz Afrikalı olduğumuz için mi bize önem vermiyorsunuz? Oysa Müslümanlar tek vücut değil midir? Aralarında renk, ırk, dil ayrımı yapılır mı?
Fransa geldi ve Müslümanlara karşı olan her kişi ve grubu destekledi. Ama biz İslam âleminden bir ses işitemiyoruz. Efendimiz; “Müslümanlar bir vücut gibidir, Vücudun bir uzvu hasta olduğu zaman, diğer uzuvlar da bu sebeple uykusuzluğa ve ateşli hastalığa tutulurlar ” buyuruyor. Bu yapılan caiz değildir.
Kur’an Sayfalarını İçkilerine Katıp İçiyorlar
Onların İslam düşmanlığı öyle bir raddeye geldi ki, kendi mescitlerimizde bizi katlettikten sonra Kur’an-ı Kerim’lerin sayfalarını yırtıp içkilerine katıyorlar ve içiyorlar. Onlar İslam’a işte böyle saldırıyorlar. Kur’an sayfalarını yırtıp helâya götürüyorlar. Ben hepsini söylemek istemiyorum. Ancak orada yaşanan zulüm ve vahşet bu anlattıklarımdan daha şiddetlidir.
On binlerce kişi yurtlarını terkediyor. Camilerin içi cesetlerle dolu. Paramız olmadığı için onları kefenleyip defnedemiyoruz. Her yer ceset kokuyor. Orta Afrika Cumhuriyeti’nde büyük bir zulüm yaşanıyor.”*
Bu kardeşimizin acısına yürekten katılıyoruz. Bugün sesimizin çıkmaması duyarsızlığımızdan değil, gücümüzün yetmeyişindendir. Müslümanım demenin bedel istediği bu çağda tek yapmamız gereken, İslam yeryüzünde galip gelinceye kadar çalışmaktır. Aksi taktirde müslümanlara zulüm yapılmayan tek bir kıtanın kalmamasına seyirci kalmanın günahını kaldıramayız. Ne mutlu yerlerinde oturmayıp, İslam davası için çalışanlara. İnşallah bu gayretler çok yakında sonuç verecek ve zalimlerden yaptıkları bu zulümlerin hesabı sorulacaktır.
ORTA AFRİKA’DA YAŞANAN SON GELİŞMELER
İlk Müslüman devlet başkanı istifa etti
Fransa’nın yaptığı müdahale nedeniyle çatışmaların iyice şiddetlendiği Orta Afrika’nın devlet başkanı Michel Djotodia istifa etti.
Djotodia’nın durumu Çad’da iki gün süren zirvede tartışılmıştı. İstifa açıklaması da zirvenin ardından geldi.
Ülkede Müslümanlar ve Hıristiyanlar arasında yaşanan çatışmalar nedeniyle Djotodia bölge ülkelerinin istifa baskısı altındaydı. Sömürgeci Fransa’nın da, ülkenin ilk Müslüman cumhurbaşkanı olan Djotodia’yı istemediği belirtiliyordu. Çatışmalar nedeniyle 1 milyon insan evlerini terketmek zorunda kaldı.
Michel Djotodia, geçen yıl Mart ayında Seleka savaşçılarının başkente düzenlediği saldırılar sonrasında darbeyle yönetimi devralmıştı.
Fransız askerler, ilk Müslüman Devlet Başkanı’nın muhafızlarından 5 askeri de soğukkanlılıkla öldürmüştü.
Brahim Ousman
*Kaynak: Haber7