Bizlere verdiği sonsuz nimetlerle sürekli kendisini hatırlatan ve akılla vahyin gölgesinde bir hayat yaşamayı bizlere bahşeden Allah’a sonsuz hamd-u senalar olsun.
İslam, kendisine tabi olanlara Müslüman, yani “teslim olan” adını vererek onlara yaşayabilecekleri ve düşünecekleri belirli bir çerçeve çizer. Aslında yeryüzünde bütün din veya ideolojilerde benzer çizgiler mevcuttur. Hatta bir müzik sanatında, bir bilimsel çalışmada, basit bir futbol takımında bile ona tabi olanlara belirlenen kurallar mevcuttur. İnsan kendi ailesi içinde yaşarken bile belirli kurallara tabi olarak yaşamak zorundadır; fakat insanların bu kurallara uymalarına gerek olmadığını, kendi kararları doğrultusunda hareket edebileceklerini söyleyen kimseler vardır. İnsanları ve özellikle de gençleri fikir hürriyeti diyerek Allah’a ve gönderdiği vahyin yasalarına karşı gelmeye cesaretlendiren bu kimseler asla iyi niyetli değildirler. Onlara bu özgürlük dayatmasını ve sözde kurtuluşu cazip hale getirenler aslında kendi sistematik düşüncelerine tabi hale getirmek istemektedirler. Sonuçta onlara, “İslam’da bir sınır olmamalı, istediğini söylemeli ve yaşamalısın, sanat, insanın istediğini söyleme kudretidir(!)” diyenler farkına varmadan insanlara kendi düşüncelerini dikte etmektedir.
Gelelim güncel olan bir konuya. Geçenlerde ülkede epeyce tanınmış olan bir şarkıcı yazdığı ve seslendirdiği şarkı sözleriyle ülkede infial meydana getirdi. Aslında bakıldığında şarkı 2017 yılında yazılmıştı. Ancak o zamanlar buna itiraz etmeyenler, ne oldu da bir anda bizim de hiç takip etmediğimiz bu şarkıyı gündeme getirdiler? İnsanlar bu tartışmada ikiye hatta üçe ayrıldı. Bazıları “sanatçıdır, istediğini çalar söyler” dediler. Bazıları ise “bu sözler açıkça küfür” dediler. Bazıları da arada bir yerde kalarak “bu sözleri söyleyen kişi ne niyetle söyledi, ona bakmak lazım; çok fazla saldırgan olmamak lazım” dediler.
Tartışmaya başta Cumhurbaşkanı da dâhil oldu ancak geri adım atarak bizi de şaşırtmadı. Ülkede ilahiyatçı veya sözde İslamcı yazar olarak bilinen bazı yazarlar da laik kesime yaranmak istedikleri için mi, yoksa gerçekten İslamcı olmadıkları için mi bilmiyoruz ama garip cümleler sarf ettiler ve sanatçının sözlerinde İslam’a bir atıf olmadığını ve gayet masum bir şarkı sözü olduğunu iddia ederek İslami pencereden eleştiri yapanlara karşı sert eleştirilerde bulundular. Furkan Gönüllüleri ve Alparslan Kuytul Hocaefendi ise tavrını her zaman kim ne diyecek, aman şimdiye kadar destek veren muhalifler bizden desteğini çeker, aman trollerle birlikte mi oldunuz, demelerine hiç aldırmadan İslam’ın bu konudaki görüşü ne ise onu ortaya koydular.
Hiç kimse İslam’ın ilk peygamberine, insanlığın ilk atası olan Âdem Aleyhisselam ve eşi Havva annemize “Cahil” diyemez, bu apaçık küfür sözleridir, şarkı sözleri değil! Allah meleklerine: “Biz Âdem’e eşyanın ismini öğrettik”1 buyurmasına rağmen ona cahil diyenin kendisi ve ona destek çıkanlar cahildir! Maalesef Müslümanlar, başka bir şarkıcının şarkı sözünü eleştirmeyi bile özgürlük olarak göremezken utanmadan Allah’ın peygamberi ve eşini eleştirmeyi hiç korkmadan, çekinmeden fikir hürriyeti olarak görebiliyor. Allah’ın peygamberine söveceksin ve bu özgürlük olacak ama şarkıyı aynı şiddette eleştirince buna yobazlık, bağnazlık diyecekler! Şarkıyı bile kutsallaştırıyorsun ama kendi kutsalını çiğneyip kâfirlerin diline doluyorsun. Yazıklar olsun senin fikrine, zikrine ve içinde bulunduğun iğrenç hayat sistemine!
Allah’a imanın şartlarından bir tanesi O’nun sevdiklerini sevmek, nefret ettiklerinden nefret etmektir. Ancak sen ne Allah’ın sevdiğini seviyor ne nefret ettiğinden nefret ediyorsun. Bu nice Müslümanlıktır! Yozlaşmış inanç ve düşünce sistemi seni hür yaptı sanıyorsun ancak sen sadece aldatılmış pespaye bir hayatın peşindesin!
Kur’an bizlere birçok ayetin sonunda şöyle sorar ve hatırlatır: “Nasıl da aldatılıyorsunuz?” Birilerine şirin görünmek için kırk takla atıyorsun ama Rabbim dediğin Allah’ı razı etmek için dilini dahi oynatmıyor ve harekete geçmiyorsun. Kalemi satılmış, aklı kiralanmış, hayatı İslam’a değil kültüre sanata odaklanmış sözde İslami yazar çizerler gürûhu içinde kalmış olanlar, kendinizi özgür düşüncenin savunucusu göreceğinize İslam düşüncesinin savunucusu ve kavgacısı görseydiniz, değerli kalırdınız! Şimdi beş para etmez kimseler oldunuz.
İslam’da fikir hürriyeti elbette vardır ama kutsala saldırmadan ve kendi inancını yaşarken başkalarını rahatsız etmeden fikir beyan edilir. Hatta İslam’daki fikir hürriyeti başka hiçbir ideolojide yoktur. Mesela “Dinde zorlama yoktur”2 ayeti bu durumun en açık örneğidir. Kimseyi zorla Müslüman yapamayız, Müslüman değil diye saldıramayız. Ancak ne zaman ki bizim kutsalımıza söverse ona düşman oluruz. Her dinin, devletin hatta bir aşiretin bile kutsal atfettiği şeylere saldırı olunca aynı tepkiyi verir zaten.
Bu memlekette açık açık yasalarla bazı anayasa maddelerinin korunması güvence altına alınmıştır. Laiklik, Kemalizm bunlardan bazılarıdır. Onları bırakın değiştirmeyi, teklif dahi edemezsiniz. Bakın teklif etmek bile yıllarca zindanda yatmaya götürür adamı. Hâlbuki İslam’da kimseyi dine girmeye zorlayamazsın. Hatta kendi mezhebine yani görüşüne tabi olduğu şekilde onu yargılayabilirsin. Bir suç işlese hangi mezhebe tabi ise ona göre yargılama yapılır.
Hiç kimse kusura bakmasın! Herkes kutsalına dokununcaya kadar özgürdür, kutsallar sınırdır, kimse onu çiğneyemez. Kimse ‘şarkıdır canım, ne olacak sanki’ diye geçiştiremez. Kimse kendi ideolojisine tek laf ettirmezken pak ve iffetli Havva annemize cahil veya başka bir kelime söyleyemez!
- Bakara, 31
- Bakara, 256