Sözlükte şan, şeref, kudret sahibi olmak anlamlarına gelen, علا kökünden türemiş olan El-Müte’âli esması, yaratılmış bütün varlıklardan üstün ve yüce olan demektir. Allah, zatı ve sıfatıyla en üstün olandır. Aklın ve hayalin alabileceği her şeyden yüce olandır. Mesela nasıl ki sağlıklı bir adam için “yarın bu adamın hasta olma ihtimali vardır” denilebilir ve o adam sağlıklıyken hasta olabilir, yardıma muhtaç bir hale gelebilir. Aynı şekilde ölüm aklına dahi gelmeyen, ölümünden uzun emel sahibi olan insan aniden ölebilir ve aldığı nefesi geri veremeyebilir. Bu gibi haller yaratılmışlar için daima mümkün olabilecek hadiselerdir. Fakat Allah için böyle bir ihtimali düşünmek mümkün değildir. El-Müte’âli olan Allah her türlü acizlik, noksanlık, eksiklik, hata ve bu gibi sıfatlardan münezzehtir. Sağlığı, hastalığı, varlığı, yokluğu kendi zatında bulunduran Allah yücedir, denk ve ortağı olmayandır.
“O, gaybı da görülen âlemi de bilendir¸ çok büyüktür, çok yücedir.”1
El-Müte’âli esması aynı zamanda izzet, şeref ve hükümranlık bakımından yüce demektir. O’ndan daha yüce, O’ndan daha üstün hiçbir varlık yoktur. O zatında ilim, rahmet ve mağfiretin de azabın da yücedir. O’nun yüceliğinin üstünde hiçbir yücelik olamaz. O her yüksek makamın daha da üstündedir. Ayette de belirtildiği gibi “Hak melik olan Allah pek yücedir, O’ndan başka ilah yoktur. Kerim olan arşın Rabbidir.”2 Aklımızla tasavvur edilemeyecek bir yücelikten bahsediyoruz. Tüm insanların dualarını işiten, her birine tek tek icabet eden, kâinatta var olan tüm gelişmeleri takip eden, sadece senin benim değil tüm âlemin rızkını veren bir Allah... Yaratılmış olanları tefekkür eden insan bakar ki kâinattaki her şey kusursuz ve mükemmel bir şekilde işliyor. Hiçbir şekilde bir aksaklık, bir bozukluk olmuyor. Bu kadar kusursuz ve mükemmele şahit olan insan anlar ki, saymakla bitmeyecek yüceliğe sahip olan Rabbimiz, övgüye ve yüceltilmeye en layık olandır. Demek ki tüm bunları yaratan ve idare eden Allah yaratmasında ve idare etmesinde mükemmeldir, yücedir. İnsan Allah’ın El -Müte’âli esmasını anlar ve Allah’ın varlıklar üzerindeki üstünlüğüne inanır, ilminde sonsuz bir Allah’a hakkıyla kulluk yapması gerektiğini, O’na layık bir şekilde ibadet etmenin gerekliliğini hisseder.
Allah Azze ve Celle kâinatı mükemmel bir şekilde idare ettiği gibi, dininde de hiçbir eksiklik bırakmayıp kemale erdirmiştir. Allah Azze ve Celle ayeti kerimede de: “Bugün size dininizi kemale erdirdim, üzerinizdeki nimetimi tamamladım ve size din olarak İslam’ı seçtim”3 buyurmaktadır. Allah, kıyamete kadar gelecek olan her insana ve her çağa hitap eden bir dinin sahibidir. Dininde hiçbir eksiklik bırakmayıp hayatın her alanında ayet ve hadislerle insanlara yol göstermiştir. Rabbinin bu yöndeki yüceliğine de şahit olan insan; kusursuz, mükemmel, her türlü acizlikten uzak, her makamdan yüce olan Rabbini kalbinde ve hayatında nereye koyduğuna dikkat etmeli. Unutmamalıdır ki, insan kalbinde kimi en yüksek makama koyarsa onun dediklerini dikkate alır ve hayatına da ona göre yön verir. İnsan kendisine bahşedilen ömür gibi değerli bir hazinenin kıymetini bilmeli, kimin uğrunda ve ne için yaşadığına dikkat etmelidir.
Rabbimiz, El-Müteâli ismini hakkıyla anlamayı, O’nu yaşantımızda ve kalbimizde en yüce makama koyabilmeyi nasip etsin.
- Rad, 9
- Mü’minûn, 116
- Maide, 3