İslam davası için çalışmak uzun bir maraton, zorlu bir yolculuktur. Bu maratonda biraz da olsa rahatlamanın yollarından biri destekçilerin ve yardımcıların olması, zorlanma sebebi ise desteğin olmaması hatta önünün kesilmek istenmesidir. Dolayısıyla İslam davetçisinin en yakını olan eşinin davaya katılması önemli bir husustur. Bu yazımızda sizlere eşlerin İslam davasına katılmasının önemini anlatacak daha sonra ise bunun nasıl yapılabileceği ile ilgili bilgiler vereceğiz inşallah.
EŞLER NEDEN İSLAM DAVASINA KAZANILMALIDIR?
- Allah’ın Rızasını ve Sevgisini Kazanmak İçin
İslam davetçileri ilk olarak Allah’ın rızasını kazanmak için eşlerini İslam davasına kazanmak zorundadırlar. Başka bir niyetin olması zaten düşünülemez. Eşinin de Allah’ın rızasını kazanması gerektiğini düşünmeli ve sevdiği bir kul hâline gelmesi için İslami faaliyetlere katılması noktasında teşvik etmeli, onu davaya kazanmaya çalışmalıdır.
- Eşler Birbirinden Sorumlu Olduğu İçin
Allah Azze ve Celle: “Ey iman edenler! Kendinizi ve ailenizi, yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun…”1 buyurmaktadır. Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem de: “Hepiniz çobansınız; hepiniz güttüğünüz sürüden sorumlusunuz. Devlet reisi de bir çobandır ve sürüsünden sorumludur. Erkek, ailesinin çobanıdır ve sürüsünden sorumludur. Kadın, kocasının evinin çobanıdır ve sürüsünden sorumludur. Hizmetkâr, efendisinin malının çobanıdır; o da sürüsünden sorumludur. Netice itibariyle hepiniz çobansınız ve güttüğünüz sürüden sorumlusunuz”2 buyurmaktadır. Dolayısıyla İslam davetçileri eşlerinden mesul oldukları için eşlerini davaya kazanmaları gereklidir.
- Ümmetin Hâlinden Mesul Olduğumuz ve Görevimizi Yapmadığımız Zaman Günahkâr Olacağımız İçin
Kadınıyla erkeğiyle her Müslüman, ümmetin gidişatından, haramların ve zulmün artmasından, mazlumların feryadından mesuldür. Hizmetin içinde olan kimse bu mesuliyetini unutmamalı eşinin tembellik yaptığı, mücadele etmediği, hizmet etmediği her gün günahkâr olduğunu bilmelidir. Alparslan Kuytul Hocaefendi bu konuyla ilgili: “Ümmetin kurtuluşunu isteyip, sancı duyan kimse eşinin de hizmete girmesine gayret eder. Bugün yüz binlerce erkek ve bayan davetçiye ihtiyaç varken eşinin hizmette olmayışını tasa etmeyen, farz olan İslam’ın hâkimiyeti için yeterince gayret etmemiş olacaktır” demiştir.
- Herkes Gibi Eşlerin de Davayı Öğrenmeye ve Hizmet Etmeye İhtiyacı Olduğu İçin
Eşler birbirine İslam’ı öğretmeli ve ilim almasına yardımcı olmalıdır. Kişi eşinin yapmış olduğu hizmetten, aldığı ilimden sevap kazandığı gibi engel olduğu veya teşvik etmediği için de günah kazanacağının bilincinde olmalıdır. Bu konuda en büyük örneğimiz Hz. Hatice validemizdir. Çünkü o yalnızca iyi bir eş değil aynı zamanda her türlü zorluğa göğüs geren, daha ilk vahiy geldiğinde Efendimizi teselli eden, davası uğrunda malının tamamını infak eden, Allah’ın hâkimiyeti için yapmış olduğu fedakârlık ile tüm nesillere öncü olan bir şahsiyetti.
- Aile Huzuru Dünyevi ve Uhrevi İşlerde Başarılı Olmanın Temeli Olduğu İçin
Evdeki huzursuzluklar iş hayatını, sosyal hayatı nasıl olumsuz yönde etkiliyorsa aynı şekilde kişinin cemaat içindeki faaliyetlerini ve manevi olarak yükselmesini de olumsuz etkiler. Aile içinde huzur ise eşlerin birbirlerini anlamalarından geçer. Eşlerin her ikisi de hizmetin içinde olmazsa sorunlar çoğalır. Alparslan Kuytul Hocaefendi’nin de ifade ettiği gibi: “Eşini işin içine katmaya zahmet etmeyen, eşinin her gün ekşi yüzünü görme zahmetine katlanır.” Hizmetin içinde olmayan eşini anlayamaz bu da evde tartışmalara, kavgalara neden olur. Bu durumda hem aile içi huzur kalmaz hem de hizmette olmayan kişi Allah’ın emretmiş olduğu görevi yapmamış olur. Hizmette olan kişi ise zamanla gerilemeye başlar.
- Eşi Davada Olmayan Kişi Dünyevi Anlamda da Sıkıntı Çekeceği İçin
İdealler ve amaçlar farklı olduğu için istekler sürekli farklı olacaktır. Hizmette olan kardeşimiz takva, Allah için malından infak etme, akrabalara yönelik sohbet vb. şeyler yapmak isterken eşi bunlara yardımcı olmayacak belki de engel olacaktır. Derdi dünya olduğu için mal mülk peşinde koşacak ve yapılan hayırlı amelleri fazla görecektir. Gündeminde daima dünya olduğundan ahiret için çalışmayacak, sıkıntılara Allah için sabretmek gibi bir değerden yoksun olacaktır. Böyle bir ortamda huzursuzluklar, karşılıklı çatışmalar ve zamanla daha büyük çaplı kavgalar meydana gelecek ve hizmet içerisinde olan kardeşimiz pasifleşecektir.
- Hayırlı Bir Nesil Yetiştirmek İçin
Toplumun temeli ailedir. Aile ne kadar İslami konuda hassas ve bilinçli ise çocuklar da o kadar bilinçli yetişir. “Hiçbir anne-baba, çocuğuna güzel terbiyeden daha kıymetli bir bağışta bulunmamıştır”3 hadisinden anlaşılacağı gibi çocuk terbiyesi anne ve babanın ortak gayreti iledir. Şayet çocuk ikisinden birinin gayretini diğerinin ise tembelliğini görürse daima çelişki içine düşer. Anne ve baba her ikisi de işin içinde olmalı ki nesiller ümmet bilinci ile ihya edilebilsin.
- Karşılıklı Sevginin ve Muhabbetin Artması İçin
Kişi Allah için mücadele ederse, ilim alırsa eşine karşı olan sevgisi artar. Daima gündemlerinde dava olan, çileleri ortak, sevinçleri ortak olan, yorulduğu zaman ‘yorulmak yok’ deyip eşini kaldıran, harekete geçiren eşlerin zamanla birbirlerine olan sevgisi ve muhabbeti artar.
- İslami Eğitim Almış, Hizmetin İçinde Olan Eşlerin İlmi ve Kültürel Seviyesi Arttığı İçin
İslami eğitim almış, hizmetin içinde olan eşlerin sohbetleri boş laflar, gıybet vs. gibi konularla değil gündem hakkında, ilmi meseleler hakkında, manevi konular hakkında olduğu için birbirlerini geliştirirler. Konuştukları şeyler kaliteli olduğu için ailede bilgi seviyesi artar. Birbirlerini Kur’an-kitap-meal okumak, belgesel izleyip tefekkür etmek gibi konularda teşvik ederler. Böyle bir ortamda eşler ve çocuklar zamanla daha bilgili hâle gelir. Aksi düşünülürse tek taraflı olarak bu şekilde gündem oluşturmak çok mümkün olmayacaktır. Bu da eşleri doğal olarak geliştirmeyecektir.
Tüm bu maddelere bakıldığında eşlerin İslam davasına kazandırılmasının ne kadar önemli olduğu anlaşılmaktadır. İslam davetçilerinin eşlerini kazanması için yapmaları gerekenleri ise gelecek sayımızda anlatmak ümidiyle…
*Alparslan Kuytul Hocaefendi'nin aile dersinden istifade edilerek hazırlanmıştır.
- Tahrim, 6
- Buhari; Müslim,
- Tirmizi, Birr, 33