Furkan Nesli Dergisi olarak istatistik sayfamızda her ay Türkiye’de yaşanan bir sorunu ele alarak, Batı Medeniyetinin ve taklitçilerinin insanlığa huzur, refah ve mutluluk getirmediğini aksine insanlığın dininin, canının, aklının, neslinin ve malının ifsada düşmesine neden olduğunu anlatmaya devam ediyoruz.
Yaratılış gayesinden uzak olan ve dünya hayatını sadece bir oyun ve eğlenceden ibaret görenler ruhlarının yaşadığı açlığı maddede aradılar. Bunun sonucunda insana kısa süre de olsa mutluluk veren kimyasallar ve uyuşturucular kullanılmaya başlandı. Netice itibari ile uyuşturucunun dağıttığı, yok ettiği yuvalar toplumsal çöküşü hızlandırdı. Geçtiğimiz sayıda Türkiye’de vahim bir şekilde artan uyuşturucu kullanımını ele almıştık. Tabi olarak manevi problemlerden kurtulmak isteyen insan mutluluğu uyuşturucuda aradığı gibi maddi ve manevi sorunlarını unutmak için alkolü bir kurtuluş olarak gördü. Ülkemizde alkolde yaşanan artışın başlı başına en önemli nedeni maddi ve manevi problemlerden kaçış yolu olarak görülüyor olmasıdır.
Rabbini tanımayan, yaratılış gayesinden uzak olan ve insanı tanımadan insana hükmeden sistemlerin insanın canını ve aklını ifsat ettiğini gösteren en önemli gösterge toplumda artan depresyon ve intihar vakalarıdır. Bir nebze de olsa mutluluğu maddede arayanların geçici çözümler etrafında uğraşlarına karşın giderek artan depresyon ve giderek düşen akıl sağlığı netice olarak intiharları artırmıştır. Manevi problemlere çözüm üretemeyen Batı Medeniyeti ve taklitçilerinin meydana getirdikleri sistem ülkemizde de depresyon vakalarını artırmıştır. Önceki sayılarda ülkemizde depresyon tedavisinde kullanılan antidepresan hapları ile ilgili istatistiği paylaşmıştık. Aynı şekilde manevi sorunların çözümsüzlüğü ülkemizde intihar vakalarını da artırmıştır.
Maneviyattan uzak olan insanoğlu her geçen gün insanlığı farklı bir noktada ifsat etmektedir. Bu sayımızda hem neslin hem de aklın ifsat edildiği bir sorunsal olan fuhuş sorunundan bahsedeceğiz. Toplumun en temel yapı taşı ailedir. Anne ve babadan oluşan küçük aileler, toplumsal refah ve huzuru sağlama noktasında en önemli yapıdır. Bir toplumda zinanın artması ailenin ve doğrudan gelecek nesillerin ifsat olmasına neden olmaktadır. Ahlaksızlığın artması, nesebin belli olmaması toplumun çökmesine neden olmaktadır. Furkan Nesli Dergisi olarak toplumu ve ailenin çöküşüne neden olan zina ve fuhşun bizleri derinden üzen artışından bahsedeceğiz.
Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Üyesi Prof. Dr. Ayşegül Akbay, Türkiye’deki fuhşun vahim bir şekilde arttığını ifade etmiştir. Kapitalist vahşi sistemde bir toplum kendi evlatlarını vergi karşılığında mal gibi satmaktadır. Avrupa ülkelerinin ve Türkiye Cumhuriyeti anayasasında ne yazık ki bu konu hakkında düzenlemeler yapılmıştır. Akbay’ın ifadesiyle: “Toplam tescilli seks işçilerinin sayısı 15.000, vesika bekleyen hayat kadını sayısı 30.000 ve hayat kadınlarının yaş ortalaması 15-40 arasında tahmin edilmektedir.”
‘13-14 Yaşlarındalar’
Akbay konu ile ilgili şöyle dedi: “150.000 seks işçisi genelev olan illerde, toplam kayıtlı kadın sayısı 2.661 olarak belirlenmiş. Fakat, Ankara Ticaret Odası’nın 2004 tarihli bir raporuna göre, toplam hayat kadını sayısı 100.000. Faaliyet gösteren 56 genelevdeki 3.000 kayıtlı kadının dışında, toplam tescilli seks işçilerinin sayısı 15.000, vesika bekleyen hayat kadını sayısı 30.000 ve hayat kadınlarının yaş ortalaması 15-40 arasında tahmin edilmekte. Ama rakamlar 12 yıl öncesine ait. 2004’ten sonrası için yapılmış ciddi çalışma yok. Dünya genelinde, 42 milyonun üzerinde seks işçisi olduğu söyleniyor. Basit bir hesapla, Türkiye’nin dünya nüfusuna oranına bakarak, Türkiye’de güncel seks çalışanı sayısının 150.000’i aşmış olabilir. Yani, kayıtlı bir işçi başına 9 kayıtsız kişi, seks sektöründe çalışıyor gibi görünüyor. Ve maalesef zorla fuhşa sürüklenen kurbanların öykülerini medyadaki ‘reality show’lardan izliyoruz. Fuhşa itilen kızlar neredeyse 13-14 yaş alt sınırında.”
Göçmenlerle Birlikte Fuhuş Arttı
Suriye ve Ukrayna savaşı ile birlikte mülteci olarak ülkemize sığınan göçmenler fuhşa zorlanıyor. Suriyeli göçmenlerin içinde bulundukları kötü koşullar fuhşa alet olmalarına neden olmaktadır. Göçmen hayat kadınları ile birlikte ülkemizde fuhuş giderek artmakta ve toplumsal çöküşü hızlandırmaktadır.
Genelevleri
Güncel rakamlara göre Türkiye’de resmi olarak 61 tane genelevi bulunmaktadır. 150.000 civarında hayat kadını olduğu tahmin edilmekle beraber bu sayı dünya genelinde 42 milyon olduğu tahmin edilmektedir. Genelevleri, fuhuş piyasasının yüzde 2’sinden az bir oranı temsil ettiği ifade edilmekle beraber fuhuş ile mücadelede esas olarak vergi kaçakçılığı bağlamında düzenlemeler getirilmektedir. Yani kanuni düzenlemeler toplumu ifsat eden fuhşun bitirilmesi için değil, fuhşun vergiye bağlı genelevleri çerçevesinde resmi olarak yapılması içindir.
Fuhuş ile Birlikte Artan HIV/ AIDS
Genelev kadınları, düzenli sağlık kontrollerinden geçiriliyorken, yasal olmayan yollarla çalışan hayat kadınları için bu durum söz konusu değildir. Devlet kontrolünde olamayan hayat kadınları ile birlikte AIDS’in arttığı gözlemlenmektedir.
Sonuç olarak: İnsanı tanımayan insana uygun bir medeniyet sunamayan Batı ve onun taklitçileri toplumu her alanda ifsat etmektedir. Kendi çocuklarını bir mal olarak görmekte onları uçuruma itmektedir. Ne yazık ki ülkemizde artan fuhuş da toplumun ifsadını hızlandırmaktadır. Müslümanlar bu haramların bitmesini ve neslin korunmasını istiyorlarsa İslami davete ara vermeden devam etmeli, insanlığa İslam’ın değerlerini bir an evvel ulaştırmalıdırlar. Aksi taktirde toplum Batı’nın elinde ifsat olmaya devam edecektir.