Haber-Yorum

Haberler

Paylaş:

Türkiye Haberler

TÜRKİYE’NİN GAZZE KONUSUNDAKİ SAMİMİYETİ (!)

7 Ekim 2023 Hamas-İsrail savaşından 7 ay sonra Ticaret Bakanlığı, İsrail ile ticaretin tamamen durdurulduğunu duyurdu. Türkiye’nin İsrail’e koyduğu ambargoya rağmen yapılan açıklamadan 2 gün sonra Turkon isimli bir ticaret gemisi Türkiye’den İsrail’e gitti. Türk şirketlerinin başka ülkeler üzerinden İsrail’e mal göndermenin yollarını aradığı da iddia edilmektedir. İsrail malı olduğu için Trabzon Büyükşehir Belediyesi Coca-Cola ve İsrail mallarının satışlarını yasaklamıştı. Ancak satışlara yeniden başlandığı ifade ediliyor. İngiliz Haber Ajansına konuşan kaynaklara göre ise İsrail ve Türkiye arasındaki diplomatik ilişkiler hâlâ devam etmektedir. Bu çerçevede diplomatların kademeli bir şekilde Türkiye’ye geri dönecekleri ifade edildi. Alparslan Kuytul Hocaefendi bu durumu değerlendirirken: “Gemiler, Türkiye’den çıkarken limanda Mısır yazıyorlar, yolda İsrail olarak değiştiriyorlar. Sanki son dakikada bir gelişme olmuş da İsrail’e gitmek zorunda kalmış gibi. Eğer sonradan bir şey olduysa, Mısır’a gidemeyecekse geri dönmeli! Açıkça yalan söylemektedirler! Türkiye’nin Filistin konusunda samimi olmadığı ortadadır. Hiçbir diplomatik münasebeti kesmiyor ve gönderdiği diplomatları tekrar davet ediyor. ‘Ticareti bitirdik’ diyorlar fakat bitmediğini her gün gazetelerden görüyoruz. İsrail her gün Gazze’yi bombalamasa bile İsrail mallarının ebediyen yasaklanması, boykot edilmesi lazımdır. Savaş bitse bile yasaklanmalıdır. Hükümet de devlet de boykot konusunda baştan samimi değildi. İsrail tüm Filistinlileri öldürse bile Türkiye ticaretini düşünüyor. Ne Filistin ne şehitler ne kadınlar ne de çocuklar umurlarında değil. Dinleri imanları para olmuş!”

KAPİTALİST DÜZENİN YIKICI SONUÇLARI

2024 yılının mayıs ayı mutfak enflasyonu aylık %5,55, on iki aylık %74,88, yıllık ortalama %77,55 olarak hesaplandı. Dört kişilik ailenin aylık gıda harcaması tutarı (açlık sınırı) 18.969 TL olarak açıklanırken gıda ile birlikte diğer tüm temel harcamaları için haneye girmesi gereken toplam gelir tutar (yoksulluk sınırı) ise 61.788 TL olarak açıklandı. Bir kişinin yaşam maliyeti ise 24.609 TL. Enflasyon artışını gösteren rakamlar böyleyken TÜİK verilerine göre ülkenin en zengin %20’sini oluşturan 17 milyon kişi, ülkedeki tüm restoran ve otel harcamalarının %44’ünü tek başına gerçekleştiriyor. Yani toplumun %20’si harcamaların %44’ünü yapıyor. Açıklanan bu rakamlar toplumdaki ekonomik adaletsizliği gözler önüne serdi. Alparslan Kuytul Hocaefendi bu adaletsiz düzen hakkında şu yorumu yaptı: “Esasında bakılırsa dünyada birkaç tane ailenin birkaç devletten daha fazla parası vardır. Bu, kapitalist düzenin bir sonucudur. Ülkenin en zenginleri toplumun %1’ini teşkil ediyor ama servetleri toplumun %50’sine denktir. Bunun böyle olmaması için Kur’an-ı Kerim Haşr Suresi 7. Ayette: ‘Sakın, sermaye zenginler arasında dolaşan bir güç olmasın’ buyuruyor. İslam, zekât sistemini getiriyor ve faizi de yasaklıyor. İçinde olduğumuz düzen ise gayrimeşru yollarla para kazanılmasına müsaade ediyor. Fahişeden vergi alıyor. O vergiyi de camideki imama maaş olarak veriyor. Devlet, vatandaşın malını da canını da namusunu da korumalıdır ancak vergi aldığı için bunu sorun olarak görmüyor. Bu kadar iğrenç yolları kapitalist sistem mübah görüyor. Allah’ın nizamını terk edenlerin geleceği nokta budur.”

İSRAİL ANCAK GÜÇTEN ANLAR!

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, katıldığı İslam İşbirliği Teşkilatı 15. Zirvesi’nde yaptığı konuşmada: “İsrail’i durdurmalıyız. Ya barışla ya da zorla” ifadelerini kullandı. Alparslan Kuytul Hocaefendi Fidan’ın yaptığı açıklamayla ilgili: “Rahmetli Erbakan Hoca: ‘İsrail ancak güçten anlar, başka bir şeyden anlamaz’ demişti. Hakan Fidan’ın dediği bir temennidir. Savaşı göze alamayanlar ‘barış’ demektedirler. Herkes bilir ki İsrail barışı kabul etmez. Barış yapması için güç görmesi lazımdır. Kaldı ki İsrail kabul etse bile Müslümanların bunu kabul etmemesi gerekir. Müslümanlar adam gibi savaşa hazırlanmalıdırlar. İsrail, Müslümanların topraklarını işgal etmiş, 75 yıldır yüzbinlerce insanı öldürmüştür. Elbette ki bunun hesabının İsrail’den sorulması gerekir. Bu topraklarımızın tamamını geri almamız gerekir. Madem Türkiye zorlayarak barış yapmak istiyor, buyursunlar. Henüz ambargo bile koyamazken barışa nasıl zorlayacaklar, asker ve silah mı gönderecekler? En fazla ambargo uygulayabilirler. Tüm Avrupa, Amerika İsrail’i desteklerken, Türkiye’nin ambargosu çok da tesirli olmayacaktır. Bir planı varsa seviniriz. Ama bunun gibi çok konuşuldu, arkasından hiçbir şey çıkmadı. Artık güvenimiz kalmadı.” sözlerini kullandı.

28 ŞUBAT’I YAPANLARIN CEZASI KALDIRILDI

28 Şubat davasında “darbeye teşebbüs” suçundan müebbet hapis cezası almış olan emekli askerler Fevzi Türker, Yıldırım Türker, Aydan Erol, Cevat Temel Özkaynak, Erol Özkasnak, Çetin Doğan ve Çevik Bir’in kalan hapis yatarları Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kararıyla kaldırıldı. Bu kararı değerlendiren Alparslan Kuytul Hocaefendi şunları söyledi: “Cumhurbaşkanı neden 15 Temmuz Darbe Girişimini yaptığı iddia edilen kimseleri affetmiyor da 28 Şubat’ı yaptığı iddia edilen kimseleri affetmektedir? 28 Şubat’ı kimlerin yaptığı ortadadır. Bunu kendileri de inkâr etmediler. Generaller, Erbakan Hoca ve Tansu Çiller hükümetini MGK toplantısında istifaya zorladılar. Bunun darbe olduğunu herkes tarafından bilinmektedir. Yaşlandıkları için mi onları affediyorlar? FETÖ iddiasıyla içeri alınanların da birçoğu yaşlı ve darbeden haberleri olmamasına rağmen onlar hâlâ hapishanedeler. Benim anladığım kadarıyla Cumhurbaşkanının, hocasına darbe yapanlara tavrı ile kendisine darbe yapmaya çalışanlara karşı tavrı çok farklı. Hâlbuki Erbakan Hoca sayesinde tanındı, ona bir vefa borcu olması lazım. Sonuçta bu generaller aleni bir şekilde darbe yaptılar ve ağır müebbet aldılar. Cumhurbaşkanına böyle bir yetki verilmiş, istediğini affediyor. Geçtiğimiz günlerde iki kişiyi öldüren biri affedildi. Katil, AKP’li bir belediye başkanının babası olunca affedildi. Böyle adalet olmaz, af yetkisini bu şekilde kullanmak adalete aykırıdır. Hukukun emir altında olduğu ortadadır.”

ÜNİVERSİTELER GAZZE İÇİN AYAKTA!

Türkiye’de üniversiteler Siyonist İsrail’in 7 Ekim’den bu yana düzenlediği saldırıları protesto etmek amacıyla basın açıklaması ve yürüyüş düzenlediler. Necmettin Erbakan Üniversitesi, Muş Alparslan Üniversitesi, Yeditepe Üniversitesi, Hacettepe Üniversitesi, Galatasaray Üniversitesi, Çukurova Üniversitesi, On Dokuz Mayıs Üniversitesi, Fırat Üniversitesi de Filistin’e destek eylemlerine katıldılar. Temiz Akıl ve Birr Mektebi Üniversite Gençliği de Filistin’e destek olmak için Adana, Gaziantep ve Elazığ’da basın açıklaması ve yürüyüş gerçekleştirdiler.

  

Dünya Haberler

GAZZE’DE KATLİAM VE ACI BİTMİYOR

Katil İsrail, Gazze’de ara vermeden katliam yapmaya devam ediyor. Gazze Şeridi’nin güneyindeki Han Yunus kentinde, orta kesimindeki Nusayrat Mülteci Kampında, Gazze’nin kuzeyindeki Cebeliye Mülteci Kampında, Refah’ın batısında bulunan el-Mevasi bölgesinde, Gazze’nin doğusundaki Ed-Durc Mahallesinde ve diğer yerlerde kadın-erkek, genç-yaşlı ayırt edilmeden katliamlar yapılıyor. İşgalci İsrail ordusu Gazzelileri Refah’ı terk etmeye zorluyor. 7 Ekim’den bu yana Gazze Şeridi’ne düzenlenen saldırılarda en az 15.694’ü çocuk, 10.279’u kadın olmak üzere 38.011 Filistinli şehit oldu, 87.445 kişi ise yaralandı. Enkaz altında ise binlerce şehit olduğu bildiriliyor. Ayrıca halkın sığındığı hastane ve eğitim kurumları hedef alınarak sivil altyapı da tahrip ediliyor.

Tüm bu katliamların yanısıra ABD Senatörü Lindsey Graham, Yahudi devletinin ayakta kalması için Gazze’yi atom bombası ile vurma çağrısı yaptı. Alparslan Kuytul Hocaefendi: “Filistin meselesi turnusol kâğıdı görevini görmektedir ve herkesin ne olduğunu ortaya çıkarmaktadır. Dün Japonya’ya iki atom bombası atarak lanetlenen Amerika Devleti, şimdi de Filistin’e atom bombası atılmasını söylemektedir. Atom bombası kullanmak istiyorlar ama Yahudileri de etkileyeceğinden dolayı atmıyorlar. Bunların insani ve ahlaki hiçbir değerlerinin olmadığını neslimiz artık görmelidir. Amerika ve Avrupa’yı hâlâ medeni görenlere yazıklar olsun!”

ERDOĞAN’DAN NETANYAHU’YA 'GAZZE KASABI' BENZETMESİ

Cumhurbaşkanı Erdoğan: “Modern dönem firavunlarını görmek isteyen hiç uzağa gitmesin, Filistin’de katliam yapanlara baksın. Netanyahu kendisinden önceki caniler gibi adını ‘Gazze kasabı’ olarak tarihe utançla yazdırmıştır” ifadelerini kullandı. Bu konuda Alparslan Kuytul Hocaefendi şunları söyledi: “Kelam güzel ama yaptırım yok. ‘Gazze kasabı’ denmesi Netanyahu’nun umurunda değil. Zaten o da çok iyi biliyor bütün dünyanın ona katil dediğini. Ancak onun kendince bir davası var ve bu dava, kundaktaki bebeği bile öldürmeyi caiz görüyor. Cumhurbaşkanının böyle söylemesi elbette önemlidir ama çok bir tesiri yoktur. Yapılması gerekeni yapamayanlar bu şekilde milletin tepkisini azaltıyorlar ve insanlar rahatlamış oluyor. Türkiye, Ortadoğu’da Müslümanlara liderlik yapmak istiyorsa, çok daha ötesini yapmak zorundadır. Riski göze almak zorundadır. Tesirli olan, en azından ambargo konulması ve mümkünse Hamas’ın mücahitlerine yardım gönderilmesidir. Hatta mümkün olsa İsrail’e karşı savaşılmalıdır. Ancak dünya savaşına yol açma tehlikesi olduğundan ve Müslümanların şu anda böyle bir dünya savaşını kaldıracak durumları olmadığından mümkün görünmemektedir. Böyle bir durum olmasa asıl yapılması gereken şey direkt cihat ilân edilmesidir. Bunlar yapılamadığı için Hamas’a yardım edilmelidir. Bedel ödemeyenler, riski göze almayanlar lider olamaz, verilse de kabul etmemelidir çünkü layık değildir.”

PORTEKİZ CUMHURBAŞKANINDAN SÖMÜRGE İTİRAFI

Portekiz Cumhurbaşkanı Marcelo Rebelo de Sousa: “En az 12,5 milyon Afrikalıyı kaçırdık, sonra köle olarak kaçırdık, sonra bunları sattık. Bizim atalarımız bu günahları işlediler ve bugünkü malımızın, mülkümüzün, servetimizin temelinde bu var. Sömürgeciliğin bedelini ödemek zorundayız” diyerek acı bir itirafta bulundu. Alparslan Kuytul Hocaefendi bu itirafı şu şekilde değerlendirdi: “Portekiz Cumhurbaşkanının söylediği bu sözü İmadüddin Halil ‘Afrika Dramı’ adlı kitabında söylemekte, bugünkü Batı’nın servetinde Afrikalıların kanının olduğunu anlatmaktadır. Sömürü, emperyalizm, misyonerlik ve köle ticareti. Bu anlayış ile gelip Afrika’daki insanları köleleştirdiler ve onları sattılar. Bugünkü Avrupa ve Amerika’nın servetinin temelinde de bu yatıyor. Ayrıca bu serveti kazandıktan sonra da emperyalist oldular, Afrikalı olmayanları da sömürmeye başladılar. Amerika ve Avrupa’nın serveti çalışarak kazanmadıkları için helal ve meşru değildir. Emperyalizm yoluyla, Afrika’nın altınını, elmasını çalarak elde ettiler. Buraların başına kukla hükümetler getirdiler ve o kukla hükümetler sayesinde Afrika’yı sömürdüler. Portekiz Cumhurbaşkanı ‘Biz sömürgecilik yaptık ve bunun bedelini ödemek zorundayız’ diyor. Rabbim o bedeli bir gün size ödetecek!”

İRAN’DA OLAĞANÜSTÜ HÂL İLÂN EDİLDİ

İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi ve Dışişleri Bakanı Abdullahiyan’ın içinde olduğu helikopterin düşmesi sonucu Reisi ve İranlı birçok yetkili hayatını kaybetti. Alparslan Kuytul Hocaefendi bu olayı şöyle değerlendirdi: “Birkaç ihtimal var. Hepsi de birbirinden kötü. Birinci ihtimal: Bunu ya Amerika ya da İsrail yaptı ya da ikisi birlikte yaptı. İran’ın onlara füze atmasının cevabını bu şekilde vermek istediler. İkinci ihtimal: İran derin devleti Reisi’yle anlaşamadığı için onlar bu işi planlamış olabilirler. Bu mesele ya hiç anlaşılmayacak ancak kıyamet günü ortaya çıkacak ya da anlaşılsa bile bir sis olarak kalacak, hiçbir zaman netleşmeyecek. Eğer İran Devleti bunun Amerika ya da İsrail tarafından yapıldığını açık bir şekilde söylerse o zaman onlara karşı savaş ilan etmesi gerekecek. Ama ekseri devletler savaşa girmemek için siyasi cevaplar vermektedirler. Yakında İran İsrail’e bir şey yaparsa demek ki İranlı yetkililerin gözünde bu bir suikast idi.

Eğer öyle bir şey olmazsa bu kendi içlerinde bir hesaplaşma olabilir. Bu da hiçbir zaman ortaya çıkmayacaktır. Ama birtakım insanlar suikasta kurban gidecektir. Zaten İran’da birçok üst düzey mühendis ya da general suikastlara kurban gidiyor. Bu işin sonunda İran ya ‘bu bir kazadır’ diyecek ya da suikast düzenleyecektir. İran çok köklü bir devlettir, eğer bu suikast ise bunun cevabını mutlaka verecektir. Bunların hiçbirini dikkate almadan konuşuyorlar. İran’la Amerika’nın anlaştığını ve danışıklı dövüş içerisinde olduklarını söyleyenler var. Halbuki İran’da kaç tane general, mühendis, istihbaratçı, üst düzey yetkili öldürüldü, kaç yüz defa İran yetkililerine ya da kuruluşlarına saldırılar, sabotajlar yapıldı? Bu cinayetleri hesaba katmıyorlar ve hiçbir delile dayanmıyorlar. Sadece mezhepçi bir yaklaşım ile İran düşmanlığı yapıyorlar. Bu tamamen siyasi bir olay ve burada söz konusu olan mezhep değil, İslam ve küfür söz konusudur.”