Hak Nebi’nin dilinde nifak sayılmış emanete ihanet,
Tohum toprağa, yavru yuvaya, yuva anaya emanet
Şak şak olmuş toprak suya, su buluta emanet
Yusuf kuyuya, Mısır Yusuf’a emanet
Hak Nebi mağaraya, Medine Hak Nebi’ye emanet
İbrahim ateşe, İsmail bıçağa emanet
Ne bıçak ne ateş ne kuyu ne de mağara etmedi ihanet!
Asrın İbrahimleri sana emanet!
Arkadaş gel bir kor gibi yak sineni
Çünkü hepsi Allah’a emanet
İçine doğru derinleş, dibi görünmeyen bir kuyu ol
Sakla Yusufları koynunda, Yusuflar sana emanet
Mağarada yılan olma, güvercin gibi vefalı
Örümcek gibi tehlikelere perdedar ol
Mağara gibi al Muhammedîleri, al yedi genci
Al bütün bir gençliği!
Sümeyra Hak Nebi’yi evlatlarına emanet etti
Sakın ona bir şey olursa eve dönmeyin! dedi
Dönmeden emanete sahip çıkmayacaklarını anlayınca
Vazgeçtiler eve dönmekten
Evlerinden çıkmayanlar neyin emanetçisi acaba?
Bilecik istasyonunda yaşlı ana
Oğlunu cepheye uğurlarken
Oğlum! Babanı Dimetoka’da, dayını Şipka’da
Ağabeyini Çanakkale’de kaybettim
Sen benim son yongamsın
Sen de dönmezsen, ben Allah’a emanetim diyordu
Git! Sen de git, minareler ezansız
Camiler Kur’an’sız kalacaksa sen de git
Ezan, vatan, Kur’an kime emanet?
Cafer-i Tayyar şehit olmuştu
Hak Nebi geldi, yetimlerin başını okşadı ve ağladı
Baş okşayan kim, gözyaşı kime emanet!
Sütçü İmam, iki bacımızın yaşmağını aldılar diye
Maraş’ı kana buladı
Senin şuurun kime, yaşmak kime emanet?
Şair Hazreti Amine’ye
‘Ey Ebva’da yatan ölü!
Bahçende açtı dünyanın en güzel gülü’ derken
Bahçe kime, gül kime emanet?
Bilaller, dem tutan bülbüller nerde?
Arkadaş! Gül de bülbül de bağ da bahçıvan da
Ateş içindeki İbrahimler, kuyudaki Yusuflar
Şu gerideki isimsiz kümbet
Şu ilerdeki ıssız mâbet
Unutma! Sakın unutma!
Hepsi sana emanet!
Cemil CÜNEYD