İlk insan soyundan günümüze kadar her zaman gençlik, tarihin seyrini değiştirme vazifesinde olmuştur. İslam dini ve diğer tüm ideolojiler de gençlerin omuzlarında yükselmiş ve mücadele ahlakı ile gençler hep ihtiyarlardan önde olmuşlardır. Ancak öyle bir çağa uyandık ki gençlik aksiyon ve mücadele dolu o günleri boş ve amaçsız bir hayatla değiştirmek durumunda kaldı. Gencin fıtratında hürriyet, heyecan, azim ve kavga varken, şimdilerde ise sessizlik, çaresizlik, gayesizlik ve nemelazımcılığın sonucu olarak tembellik ve miskinlik yer almış durumda.
Modernizm denilen şey aslında tüm kavgacı ve davası olan ideoloji ve dinlerin nefesini kesen bir virüs gibi. Çünkü o gençlere oturduğu yerde heyecanı, zevki, rahatlık ve tembelliği aşılıyor. Ben bana yeterim, bana ben lazımım, kim hoşuma giderse onu takip eder onun gibi yaşarım, düşüncesini veriyor. Böylelikle dünyayı koca bir kasabaya çeviren sosyal medya ve internet ağı ile de istediği şeyi görüp sahip olabiliyor. Bu da gençliği mücadele etmeden kazanmaya, gayretsiz ve hedefsiz yollara sevk ediyor.
Kur’an’da ve hadislerde gençliğe çok önem verildiğini açıkça görebiliriz. Ancak Kur’an’ın ve Peygamber’in önem verdiği gençlere anne babalar yeterince önem vermedikleri için, bizim olan gençliğin ruhuna modernizm denilen batıl güçler ve hayat tarzı sahip çıkıyor. Gençlerin ruhlarını, tıpkı Mekke müşriklerinin kızlarını diri diri toprağa gömmesi gibi biz de aynı şekilde modernizmin kucağına gömmüş oluyoruz.
Çağımız gençlerinin yaşadıkları bazı problemleri saymak gerekirse:
- Kişilik bozukluğu
- Hedefsiz ve idealsiz olmak
- İnanç sorunları
- Sosyal çevreden sosyal medyaya göç etmek
- Mücadelesizlik ve kolaycılık
- Cinselliği ön plana çıkarmak
- Çok çabuk vazgeçme ve kırılganlık
- Ferdiyetçilik ve ailesizlik
- Düşmanını tanımama ve tuzakları görememe
- Acelecilik ve menfaatçilik
Bu problemler daha artırılabilir ancak bu kadar yazmayı yeterli görüyorum. Burada bazılarına özellikle dikkat çekmek gerekirse kişiliği olmayan bir gençlik ile karşı karşıyayız. Menfaatine göre ve o anki ruh haline göre davranan ve gerektiğinde dostlarını satan bir gençlik karşımızda duruyor. Anne babasına karşı bile dürüst olmayan, inancının gereğini yerine getirme hususunda tembellik gösteren bir gençlik.
Başta da söylediğim gibi tek suçlu gençler değil, toplum ve ailedir. En başta da onları bu hâle getiren bozuk sosyal düzendir. Bu medeniyet ancak eğitim çarkından böyle gençler meydana getiriyor. Hedefsizlik ise ayrı bir problem gençler için. Hedefi olmayan genç, sadece günü kurtarma ve zaman öldürme derdindedir. Ne günü kurtarabilirsin ne de zamanı öldürebilirsin! Zaman seni yer bitirir ama sen ona bir şey yapamazsın. Bugün meşhur olan bir kavram “Z kuşağı” ve biz bu Z kuşağındakilere hedef gösteremezsek onların tek hedefi, nefislerini tatmin etmek babında sadece zevk peşinde koşmak, eğlenmek ve cinsel olarak tatmin olmak olacaktır. Mücadelesi olmayan bir gençlik ise hep tavizkâr, korkak ve kolaycı olacaktır. Böyle bir gençlikle ne üretkenlik ne yenilik ne de geleceğe dair ümidiz olacaktır. Aynı zamanda her şeyden ve herkesten çok çabuk vazgeçebilecek ve bencilliği sonuna kadar içinde gaye edindiği için işine gelmeyen herkesi satacak ve yarı yolda bırakacaktır.
İman sorunu ve kişilik kaybına uğramış bir nesilden düşmanına itaat ve tuzaklarına rahatlıkla kanmayı bekleyebilirsiniz. Allah’a imanı, Peygamberi ve Kitabını değil batıl bir ideolojiyi veya dünyaca ünlü pop, top yıldızlarını idol edinmiş bir gençlikten düşmanla mücadele bekleyemeyiz.
Bugün sosyal çevresine adeta küsmüş ama sosyal medyaya gülücükler atan ve tek derdi biraz daha RT, Like, izlenme ve abone sayısı olan gençlik sanal âlemde zincire vurulmuş demektir. İnternet ve sosyal medya başlı başına büyük bir problemdir. Aslında biraz önce saydığımız şeylerin hepsini unutması ve tekrar dönmemesi için sosyal medya adeta bir ameliyat masasıdır. Gencin zihnine ve ruhuna sosyal âlem denilen yerde uyuşturucu operasyonlar yapılmakta ve inanç, kişilik, duygular ve kültürel değerler yok edilmektedir. Kötü alışkanlık, yanlış çevreler ve örnek alınacak yanlış şahsiyetler hep bu sosyal medya ve internet kanalıyla gencin ruh ve zihin dünyasına girip onu tarumar eder. Normalde buraya alacak olsam öyle korkunç istatistik ve rakamlar var ki, sayfalar ve satırlar yetmez. İçki, kumar, fuhuş, “challenge” denilen sahte meydan okumalar ve daha birçok şey internet ve sosyal medya kanalıyla gençleri mahvediyor.
Peki, bunca şeyler oluyorken, biz anne babalar, abi ablalar, dayı teyzeler ne yapıyoruz? Bir neslin bilinç ve ruh dünyası yok ediliyor. Ahlak ve namusu yerlerde geziyor. Fıtratları birileri tarafından çalınıp koskoca İslam ümmetinin sermayesi boşa harcanıyor. Verilere baktığımızda Covid-19 süreciyle beraber internet ve sosyal medya kullanımı zirveye çıkmış durumda. Evde bazı ücretli internet film sektörleri ile eşcinsellik normalleşiyor, yine evlerde biz anne babaların yanında izledikleri aşk dizileri ile gençlerin hayâsı ve namus duygusu yok ediliyor.
Kısacası kardeşlerim, suçlu aramaya gerek yok, hepimiz suçluyuz. Gençler üzerinde sosyal deneyler yapan küresel güçler, o güçlerin ekmeğine okumayarak ve araştırmayarak yağ süren biz ebeveynler ve de o tuzaklara kendi değerlerini unutarak her dakika düşen gençler olarak hepimiz suçluyuz. Bir an evvel yeniden İslami değerlere sarılmalı ve gençlere, toplumu ve ümmeti için faydalı hedefler göstermeli, onlara düşmanlarını tanıtmalı, geleneksel ve kültürel değerlerini sevdirerek öğretmeli, sosyal medyadan sosyal âleme, aile hayatına ve gerçek dostluklara yeniden göç etmeli ve kendi öz değerlerimizle yeniden barışıp İslam Medeniyetini kuracak mücadeleci, sabırlı, zalimlere asi, Allah’a itaatkâr bir nesil yetiştirmeliyiz.
Rabbimiz, hem bizleri hem de gençlerimizi şer güçlerden ve nefis, şeytan gibi düşmanların tuzaklarından haberdar eylesin. İslam’ın ve toplumun sermayesi olan gençleri boşa harcamak isteyenlere fırsat vermesin.