Yürüyen heykellerle aynı müzedeyim ben,
Konuşan mumyalara kimden söz edeyim ben,
Fikren işkencedeyim, ruhen cezadayım ben…
Korkaklığın sükûtu kol geziyor her yerde,
Sanki tek başımayım, tek kişilik mahşerde.
Putların gölgesinde dans eder akbabalar,
Söz sokakta dolaşır, ruh zindanda çabalar,
Atılan ucuz safra selamlar, merhabalar…
En temiz topraklara gül eksem mantar biter,
Yollar sırat köprüsü, durmak düşmekten beter.
Meydanlar tıklım tıklım, caddeler salkım saçak,
Kölelik histerisi yayılmış köşe bucak,
Elli tane hokkabaz, elli milyon oyuncak…
Müdürler müdüriçe müzenin bekçileri,
Aferine çalışır düzenin bekçileri.
Mülkü kazanan ayrı, tasarruf eden ayrı,
Hisseler neden farklı? Hak, hukuk neden ayrı?
Hasta yaşar deniyor, ruh ile beden ayrı…
Mantık yürütmek yasak, itiraz eylemek suç,
Neşe eğlence: Zillet; yatıp uyumak: Korkunç.
Güvenmek aldanmaktır ölçü tartı izafi,
Mert namert, güzel çirkin, eksi artı izafi,
Çoğunun cebindeki kimlik kartı izafi…
Kim kimdir? Kim kim değil? Anlamak ve bilmek zor,
Oynanan komediye gül diyorlar, gülmek zor.
Figüran heykeller var kül tablası boyunda,
Yedi yüz göbek atar dakikalık oyunda,
İşlenen her günaha kurtta ortak, koyun da…
Kalmışım ara yerde, tozdayım, dumandayım,
Kirli bir mekândayım, iğrenç bir zamandayım. *
Abdurrahim KARAKOÇ
*Kısaltılmıştır.