Tefsir

O’NA SADECE TAKVÂ ULAŞIR…

Paylaş:

“Onların ne etleri, ne de kanları Allah’a ulaşır. Fakat sizden O’na sadece takvâ ulaşır…1

Yukarıdaki ayetin inişine sebep olarak tefsir kitaplarında şöyle bir olay anlatılmaktadır: Rivayete göre Mekkeli müşrikler cahiliye döneminde kurban kestiklerinde, kestikleri kurbanlıkların kanlarını putlarına ve Kâbe’ye sürerlerdi2 bunu yapmakla hem Allah’a hem de putlarına tâzimde bulunduklarını düşünürlerdi. İşte bunun üzerine inen ayet; “Onların ne etleri ne de kanları Allah’a ulaşır” buyurmak suretiyle müşriklerin yanlış âdetlerini kınamıştır.

Aynı surenin 34. ayetinde Allah (c.c.); “Her ümmet için kurban kesmeyi meşru kıldık…” buyurarak kurban kesmenin bizden önceki ümmetlere de emredildiğini beyan etmektedir. Ayrıca Kevser Suresinde;

(Ey Peygamber) Şüphesiz Biz sana kevseri verdik. O halde Rabbin için namaz kıl ve kurban kes3 ayetinde Hz. Peygamber (s.a.v)’e de kurban kesmesi emredilmiştir. Allah Rasulü (s.a.v)’ne yapılan bu hitabın onun ümmetini de kapsadığı açıktır.

Kurban” Arapça’da yaklaşmak anlamına gelir. Kurban kesmek ise Allah’a yaklaşmak, O’nun rızasını elde etmek niyetiyle yapılır. Tüm ibadetlerde olduğu gibi kurban ibadetinde de asıl mesele; amelin icrası esnasında kalplerde taşınan niyettir. İnsanlara duyurmak, göstermek, kibirlenmek için kesilen kurban kulu rabbine yaklaştırmak bir yana ondan uzaklaştırır. Bu açıdan ayet “O’na sadece emirlere sarılmanız ve rızasını istemeniz suretiyle gösterdiğiniz takvâ ulaşır4 mesajını verir.

Şüphesiz insan bedeninin en önemli yeri kalptir. Bu yüzden kalp sağlamsa tüm beden sağlam, kalp hastaysa tüm beden hasta olur. Sağlam kalp Rabbini tanıyan ve O’na saygı duyan kalptir. Hayatın geçiciliğini anlamış ve her ne yapsa Rabbi adına yapmasını bilmiştir. Çünkü O’nun için yapılmayan davranışların bir kıymeti yoktur. Bu itibarla kurban ibadeti de, eğer Allah (c.c.) için, O’nun emrini yerine getirmek için, Allah’a yaklaşmak, itaat ve bağlılığını göstermek için yapılırsa makbuldür. Bu anlayış takvâdır ve takvânın oluşacağı yer kalptir. O halde kalbin daima kontrolü gerekmektedir. “Ben bu kurbanı niçin kesiyorum” sorusunu sorup cevabını kontrol etmelidir. Eğer ibadet olan bu amel, niyet ve kalbin bozulmasıyla âdet, gelenek, kibir gibi hallere dönüşmüşse tehlikeli bir durum vardır demektir.

Hz. Peygamber (s.a.v) bir hadiste şöyle buyurmaktadır: “Şüphesiz Allah sizin suretlerinize ve mallarınıza bakmaz. Ancak amellerinize ve kalplerinize bakar5 görülüyor ki ayet ve hadisin verdiği mesaj aynıdır: Allah katında makbul olan şey kulun niyet ve takvâsıdır. Takvâ; kulun Allah’a kullukta hassasiyet göstermesi olduğuna göre kurban keserken de aynı hassasiyet takvanın gereğidir. Yazının başlığında verdiğimiz ayetin devamında, “işte böyle, onlara sizin için boyun eğdirmiştir; O’nun size hidayet vermesine karşılık Allah’ı tekbir etmeniz için. Güzel davrananları müjdele” buyrulmaktadır. Bu ayetin tefsirinde Mevdudi (r.h) “Bu hayvanların, başkasına değil Allah’a ait olduğunu kabul edip tasdiklemeniz için kurban keserken Allah’ı sözlü olarak da ululamalısınız.6 demektedir. Bu nedenle Müslümanlar kurbanlarını keserken Allah’ı tekbir ile anarlar.

O halde Kurban Bayramında, bir hadisin beyanıyla “Allah’a en sevimli ameli7 yaparken Müslümanların kurbanın anlamını tefekkür etmeleri gerekir. Diğer taraftan Allah (a.c)’nin, her ibadette olduğu gibi, kurban keserken de kulun kalbine baktığını unutmamalı, buna göre kalplerimizi temiz tutmalıyız.

1-Hac, 37

2- Fahreddin Razi, Tefsiri Kebir, 16, 326

3- Kevser 1-2

4- Muhammed Sabuni, Safvet’üt Tefasir

5- Müslim, Birr, 34

6- Mevdudi, Tefhim-ul Kuran, 3, 368

7- İbn Mace, Edaha, 3