Hedef

Ramazan Ayında Davetçi

Paylaş:

Ramazan ayı bu yıl da tüm heyecanıyla ve bereketiyle başladı. Her bir davetçinin maneviyat depolayacağı, Rabbiyle bağının kuvvetleneceği, Kur’an’ın mesajını daha iyi anlayabileceği ve anlatabileceği, geçmiş günahlarının muhasebesini yaparken gelecek için de hedeflerini belirleyeceği o ay Ramazan ayı…

           Ramazan ayı aslında bir nevi davet ayıdır. Çünkü Ramazan ayının gelmesiyle sofralar kurulur, eş, dost, akraba, komşu bu sofralara oturur. Bunun neticesinde de toplumdaki bağlar kuvvetlenir. Dolayısıyla davetçi için davet ortamı oluşurken ilgileneceği kişiler de belirlenmiş olur.

             DAVET HALKASI GENİŞLİYOR

             Aile ve yakın akrabalardan sonra davette uzak akrabalar, dostlar, komşular, esnaflar ve diğer insanlar yer alıyor. Davet halkasının genişlemesi için değerlendirebileceğimiz en güzel anlardan bir andır Ramazan ayının bereketi. Kurulan her iftar sofralarında, gidilen her mukabele ortamlarında, teravih kılmak ve son on gün içerisinde Kadir Gecesini aramak için itikafa girdiğimiz her camide… Bu ortamlar davet halkasını genişletmek adına kullanabileceğimiz ortamlardır. Peki davetçi maneviyat depolayacağı Ramazan ayını nasıl değerlendirmeli?

               Kur’an-ı Kerim’i Mealinden Okumak: Ramazan ayı, Kur’an’ın ayıdır. Ramazan ayını şerefli yapan Kur’an’ın bu ayda inmiş olmasıdır. Rabbimiz bizlere bu gerçeği Bakara Suresi 185. ayette şöyle haber verir: “Ramazan ayı ki, o ayda Kur’an, insanlara yol gösterici, doğru yola iletici, eğri ile doğruyu birbirinden ayırt edici olarak indirildi.”

                En büyük diriliş yolu Kur’an ile diriliş yoludur. Alparslan Kuytul Hocaefendi "Ramazan ayını mübarek kılan onda Kur’an’ın indirilmesidir" diyor ve Kur’an’ın hakkıyla okunup anlaşıldığı zaman neler yapabileceğini biz günümüz davetçileri için şu şekilde belirtiyor: “Krallar yanlış kanunlar koyarak inancı ve ahlakı öldürmüşlerdi. Kur’an diktatörleri devirerek insanları özgürleştirdi. Kur’an kadınların ve fakirlerin krallar ve zenginler tarafından sömürülmesini engelledi. Kullara kulluğu, nefse ve şeytana kulluğu kaldırdı. Tevhid inancını yerleştirerek insanları diriltti. Sahabe neslini sahabe yapan, onları tarihe geçiren sebeplerden birisi şuydu: Onlar Kur’an’ı bilgi sahibi olmak için okumuyorlardı. Onlar alim olmak niyetiyle kitap okumuyorlar Kur’an okumuyorlardı. Onlar bir gecede Kur’an’ı hatmetmiyorlardı. Onlar bir sureye başladıkları zaman hedefleri surenin sonuna erişmek değildi. Onların hedefi Kur’an’ın sonuna varmak değildi. Onların hedefi hatim indirmek değildi. Onların hedefi Kur’an’ı anlamak idi. Onlar fikirlerini değil hayatlarını değiştirmek istiyorlardı. Onlar bir ayet okudukları zaman ona uymak istiyorlardı. On ayet alıyor ezberliyorlardı. Onunla amel ediyorlar sonra başka ayetleri alıyorlar ezberliyorlardı. O neslin ortaya çıkmasında bu önemli bir faktördü.”

                 Orucu Hakkıyla Tutmaya Çalışmak: Senusi Hazretleri, Allah korkusunun fazlalığı, kendisinin devamlı Allah tarafından gözetilme şuuru ve tefekkür halinde olmak gibi sebeplerden dünyada sanki hapiste gibiydi. O, günlerini bir gün oruçlu bir gün oruçsuz geçirirdi. Kendisine bir şey verilince yer verilmezse talep etmezdi. Oruçlu olduğu bazı günlerde: “Oruçlu musunuz yoksa değil misiniz?” diye sorulunca: “Ne oruçluyum ne de değilim” derdi. Oruca niyetli olduğu için “Oruçlu değilim” diyemezdi. Ama kendini hakiki oruç tutanlardan oruç ibadetinin hakkını verenlerden saymadığı için “Oruçluyum” da diyemezdi. Böyle söylemesindeki inceliği anlamayıp: “Oruçlu olup olmadığınızı bilmiyor musunuz” diyenlere cevap vermez, sadece tebessüm ederdi.

                   Allah dostlarının orucu sadece akşama kadar aç kalmak değildir. Onların orucu, değil kendini haram ve mekruhlara kapatmak şüpheli olan şeylere karşı bile kendini kapatmaktır. Onların derdi sadece akşama kadar aç kalmak değil, tuttukları oruçla Rıza-i ilahiye kavuşmaktır. Onlar yılın her ayını Ramazan ayı gibi yaşıyorlardı. Dıhlevi Hazretleri, bir gün oruçlu iken yanında Hindistan Sultanı çekiştirilip, gıybeti yapılınca: “Eyvah orucum bozuldu” dedi. Yanındakiler: “Ama efendim gıybet yapan siz değildiniz” deyince: “Gıybeti yapan da dinleyen de ortaktır” hadisi şerifi ile karşılık verdi.

                    Nefis Muhasebesi Yapmak: Hazreti Ebubekir Radıyallahu Anh kavurucu bir yaz günü oruç tutmuştu. Akşam iftar sofrasında ise sadece bir tas soğuk suyu vardı. İftar vakti gelince soğuk su ile orucunu açmak için bardağı ağzına götürdü. Fakat bardağı ağzına götürmesiyle bırakması bir oldu. Yanındakiler Hz. Ebubekir’in bu haline bir anlam vermediler. Hz. Ebubekir kendine gelince neden bir anda hıçkırıklara büründüğünü sordular. Hz. Ebubekir şöyle cevap verdi: “Bir gün Allah Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem ile otururken eliyle hareketler yapıyordu. Sanki karşısında birisi varmış gibi ona git diyordu sordum: “Ya Rasulallah elini iter gibi hareket yapıyordunuz.” Şöyle cevap verdi: “Dünya yanıma geldi kendini bana kabul ettirmek istedi, git dedim kendini bana kabul ettiremezsin. ‘Yeminler olsun sana, sen benden kaçıp kurtulsan senden sonrakiler benden kurtulamayacaklar kendimi onlara kabul ettiririm’ dedi” Hazreti Ebubekir: “Ben de bu soğuk suyu içerken dünyayı kabul edenlerden mi oldum diye ağladım.” O soğuk su içerken bunu düşünüyorsa biz soframıza inip kalkan yemekler için ne demeliyiz?

                   Müslüman Kardeşlerimizi Hatırlamak: “Ramazan ayında aklımıza zulüm altında olan Müslüman kardeşlerimiz gelmeli ve onlar için çözüm yolları aramalıyız. Her memlekette kitap okuyanlar, Kur’an okuyanlar, Kur’an’ın mesajını anlayanlar, anlatanlar, güçlenmeli. Müslümanlar, gece gündüz çalışıp milyonlarca insanı kazanmalı. Filistin’e yardım etmek, Irak’a, Suriye’ye, Cezayir’e yardım etmek bununla mümkün.