Kitap Tanıtımı

Seyyid Kutub- Yahudi ile Savaşımız

Paylaş:

“Kulağa hoş ve tatlı gelen parlak sözler söylemek, müzikli konuşmalar yapmak ve büyüleyici ibareler yazmak pek önemli değildir. Başka bir deyişle; insanları etki altında bırakmanın sırrı ve beğenilen yüce yol da hiç şüphesiz, inanç ve samimiyetten uzak, boş ve ruhsuz parlak sözler söylemek değildir. Ancak, iman gücünün temelinde gizlendiği kelimeler ve onların gösterdiği yüce anlamlar etkili olur ve büyük bir önem taşırlar. Şüphesiz iman ve samimiyet dolu kelimeler, yazılı kâğıtlar üzerinde canlı hale gelir ve anlam yönünden dokunulabilecek birer canlı varlık olarak gözler önünde yaşarlar...

Her kelime, başkalarının kalbini harekete getirmek, birlik ve beraberlik içinde fedakârlık yoluna iletmek için etkili olamaz. Evet! Kan damlayan kelimeler; insanların kalpleri üzerinde etkili olur ve kalplerin arasını birleştirebilir. Bu kanlı kelimeler; ölü bir kalbe damlatıldığında onu diriltir ve o insanın kalbinde, bir daha ölmemek üzere sonsuz olarak yaşarlar.

Her ay La İlahe İllallah davasını nakış nakış sayfalarında işleyen ve bir dava dergisi olan Furkan Nesli Dergisi, Ekim ayı sayısı ‘kitap tanıtımı’ bölümünde Kur’an’ın mesajının anlaşılması ve İslam davasının hâkim olması uğrunda sahip olduğu her şeyi feda etmekten hiçbir zaman geri durmayan, güçlü kalemi ile çağa damgasını vuran, eserlerine şehadeti ile sadakat imzasını atan Üstad Seyyid Kutub’un ‘Yahudi ile Savaşımız’ kitabını ele alarak okurları ile buluşuyor…

Ey Fedailer Topluluğu, Yolunuza Devam Ediniz!

Kitabımız Seyyid Kutub’un 20 Kasım 1951 tarihinde kaleme aldığı ve Kahire’de ‘Ed-Dava’ adlı haftalık dergide yayınlanan makale ile başlamaktadır. Bu makale, dönemin İslami hareketinden söz etmesi sebebiyle kaynak yönünden büyük bir önem taşımaktadır. Ayrıca (sözde) İsrail devletini kuran, koruyan İngiliz ordusunun Mısır’da olduğu zaman diliminde yayınlanması ve dönemin tarihi gerçeklerine ışık tutmaması açısından da oldukça önemli bir makaledir.  

Filistin-İsrail meselesinde Mısır hükümet başkanına ve yetkili bakanlıklara her şeyi açık ve kesin olarak en güçlü bir sesle söylemenin zamanının geldiğini ifade eden Seyyid Kutub, üzeri örtünmek istenilmesine rağmen Mısır ordusunun hiç kimsenin inkâr edemeyeceği şekilde İngilizlerin siyasi denetimi altında olduğuna dikkat çekmiştir.

Yazarımız Mısır’da bulunan ve fedailer topluluğu olarak isimlendirilen İslami hareketin, faaliyetlerinden geri adım atmayacağını, baskılara boyun eğmeyeceğini şu ifadelerle kaleme almıştır: “Evet, fedailer topluluğunun kahraman gençleri, İngiliz’le savaşacak ve İngiliz askerlerini temiz ve mukaddes topraklarından atacaklardır. Emperyalizmin pis ayaklan ile kirlettikleri toprakları, şehit kanlarıyla arındıracaklardır. Bu ülkeyi, İngilizlere mezar yapacaklar ve İngiliz askerini doğduğuna pişman edeceklerdir. Allah ve vatan için samimi olarak yola çıkan bu mücahitleri, hiçbir kuvvet durduramaz!”

Filistin Kahramanları İçin Ne Yaptınız?

Kitabımızın 2. Bölümü olan “Filistin Kahramanları İçin Ne Yaptınız?” bölümü Seyyid Kutub’un 25 Eylül 1953 tarihinde Kahire’de bulunan Ed-Dava adlı dergide yayınlanmış bir makalesidir. Üstad Seyyid Kutub kaleme aldığı makalesinde İsrail-Filistin çatışmasının sıcak gündem olduğu bir dönemde Mısır hükümetinin gereken tavır ve hassasiyeti gösteremeyişinden serzenişte bulunmuş ve bu sessizlikten duyduğu üzüntü ve rahatsızlığı Evet, bugün Mısır’da, Filistin’in kutsal topraklar üzerinde temiz ve yüce kanlarını seve seve döken kahraman şehitlerin anısına, hiçbir şey yapılmamış ve tek bir söz bile söylenilmemiştir. Şehitlerin geride bıraktıkları öksüzlerin, dul hanımların ve gözü yaşlı annelerin elinden tutulmamış ve onlara gereken maddi ve manevi yardımda bulunulmamıştır!” ifadeleri ile dile getirmiştir. Bu durumu siyasi açıdan da Mısır ordusunun askeri stratejisini tayin eden ve Mısır hükümetinin siyasi politikasını belirleyen arka planın İngilizler olduğunun kesin ispatı olarak yorumlamıştır.

İmanı ve Davası Uğrunda Heyecan Dolu Bir Gençlik…

Dönemin mevcut hükümetinin Filistin mücadelesi konusunda gösterdiği sessizliğe karşılık Mısır’da yer alan Müslüman Kardeşler Teşkilatına mensup gençlerin ümmetin özgürlüğü adına düzenlenen konferans ve faaliyetlerde heyecan ve coşkusunu takdir ederek anlatan yazarımız, bu gençlikte ümmetimizin istikbal ve istiklalini gördüğünü “Bu imanlı gençlik, bütün dünyada olduğu gibi bağımsızlık, hürriyet ve kurtuluş yolunda akan seller gibi akmakta ve çağlayan sular gibi çağlayıp coşmaktadır. Kabına sığmayan ve derneklerimizin kapısında, saflar halinde duran, emperyalizme ve Siyonizm’e karşı birlik ve bütünlük içinde haykıran bu imanlı gençlik, yeni bir fecrin doğuşunu müjdelemektedir.” cümleleri ile dile getirmiştir.

Yahudi ile Olan Savaşımız!

Lanetli kavim olarak tarihe geçen Yahudilerin birtakım karakteristik özelliklerini anlatan yazarımız, Yahudilerin geçmişten beri İslam ümmetinin harekete geçişinden ne denli korkup çekindiklerini, Medine İslam Devleti’nin hakimiyeti ile başlayan ve her dönemde devam eden Yahudi entrikalarını, Yahudilerin tarih boyunca başvurdukları hile ve desiselerini tarihten örneklik teşkil eden olaylar ile madde madde açıklamıştır. 

Yahudilerin özleri itibari ile oldukça korkak, zayıf ve hakir olduklarını ispat eden Seyyid Kutub “Eğer günümüzün Müslümanları, bulundukları her yerde Yahudilerin hile, desise, plan ve bozgunculuğuna karşı uyanık olmaz ve Medine’de Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in Yahudilere ve onların çevirdikleri dolaplara karşı aldığı tedbirlerin aynısını almaz ise, içinde bulundukları perişanlık ve dağınıklıktan kurtulamayacaklardır.” ifadeleri ile de İslam ümmetinin Yahudi ile savaşında elde edeceği zaferin anahtarına ışık tutmuştur.

Müslümanların mesuliyetlerini unutup, vazifelerini terk ettikleri dönemlerde yaşadıkları birtakım sıkıntıları ve kaybettikleri değerlere ulaşmanın yolunu, her fert ve ailenin mutlaka bir İslami eğitiminden geçmesi ve toplum hayatında İslami esasların yaşanmaya alıştırılmasına bağlı olduğuna dikkat çeken yazarımız “vicdanlar güçlendirilmeli, kalpler arındırılmalı ve inançlar sağlamlaştırılmalıdır” ifadeleri ile de güçlenmemiz gereken noktalara dikkat çekmiştir.

İslam’ın tavizsiz ve Rabbani bir din olduğunu yeniden zihinlerimizde yeşerten yazarımız bu milletin her bir ferdinin dini ve akidesi için en önde mücadele etme azmine ulaşması gerektiğine, ümmetimizin dökmüş olduğu bunca kana rağmen hala uyuyor olanlarımızın artık uyanma vaktinin geldiğine; tembelliğin ve acziyetin ümmetimize ne kadar büyük bedeller ödettiğine vurgu yapmış ve imanı hür bütün Müslümanlara vazifelerini hatırlatarak kitabını sonlandırmıştır.